OSMAN HULÛSİ EFENDİ (K.S.) VE ÇOCUĞUN MÂNEVÎ EĞİTİMİ
"Osman Hulûsi Efendi¸ bir vecîz mektubunda¸ hayırlı bir evlat yetiştirmekle alakalı çok
değerli bilgiler vermiştir. Allah ve Rasûlü'ne tam bir iman¸ O'nun emir ve nehiylerine
riayet ve güzel ahlâkın gereklerini yerine getirmek şeklinde özetlenebilecek bu
tavsiyeler¸ özellikle günümüz anne-babalarına önemli mesajlar vermektedir."
Ahsen-i Takvîm'sin esfel yerin
Kadrini bil kâmil ol ekmel yerin
Ölmeden a'lâya er âfil yerin
Sendedir Âdem demisin Âdem'in
Mazharısın sırr-ı "nefahtü" demin"
Ahsen-i takvîm olma şerefine nâil olan¸ Rabbinin yeryüzündeki halifesi olma şerefini taşıyan¸ sırr-ı nefahtü'nün mazharı insanoğlu¸ aynı zamanda yaratılmışların en şereflisidir. Bu şereften dolayıdır ki¸ varlık âleminde son derece mümtaz bir yere sahiptir ve değerlidir. İnsanın bu değerini muhafaza edebilmesi adına tasavvuf ilmi¸ onun âlemdeki yerine ve değerine vurgu yaparak mânevî eğitimi üzerinde hassasiyetle durur. En güzel örnek' olan Hz. Peygamber (s.a.v.)'i model alan¸ onun ahlâkıyla ahlâklanmayı gaye edinen mutasavvıflar¸ medeniyetimizin her döneminde bu şuurla hareket ederek kendilerini insanların mâneviyâtını terbiye etmeye adamışlar ve insân-ı kâmil olma yolunda çaba sarf etmişlerdir. Ömrünü bu ilâhî gâyeye adayan¸ bu gâye uğruna yaşayan¸ hayatıyla ve eserleriyle yaşadığı dönemde olduğu gibi günümüzde de mânevî eğitimine devam eden Osman Hulûsi Efendi¸ bu çabanın en müstesnâ örneklerinden biridir.
İnsana öncelikle insan oluşundan dolayı değer veren Osman Hulûsi Efendi¸ sahip olduğu tasavvuf anlayışını da bu yönde geliştirmiş¸ Allah'a¸ Rasûlü'ne ve O'nun mahlûkâtına muhabbet temelinde bir mânevî eğitim metodu sergilemiştir. Bu eğitime göre insan¸ Allah ve Rasûlü'nün aşkıyla gönlünü doldurarak gayrıya nazar etmeyen¸ mânevî değerleri kuşanarak nefsini terbiye etme amacı güden¸ yaradılana sevgi ve şefkat göstermeyi muhabbetullahın bir nişânesi sayan¸ halka hizmeti Hakk'a hizmet olarak telakkî eden yüce bir varlıktır. Hedeflenen bu ideal insan modelinin gerçekleştirilmesi ise şüphesiz insanın çekirdekten bu mânevî atmosfer içerisinde yetiştirilmesini gerektirir. Tebliğimizin konusunu teşkil eden "Osman Hulûsi Efendi ve Çocuğun Mânevî Eğitimi" başlığı altında¸ Osman Hulûsi Efendi'nin hayatından ve eserlerinden hareketle çocuğun mânevî eğitiminde gözetilmesi gereken hususlar ele alınmaya çalışılacaktır.
Dünyanın En Güzel Varlığı
Osman Hulûsi Efendi'ye göre çocuk¸ dünyanın en güzel¸ en hayırlı metaıdır. Evin bereketidir. Cennet kokularından bir koku ve Allah'ın hediyesidir.[1] Osman Hulûsi Efendi¸ öncelikle örnek yaşamıyla Allah'ın bu emanetine nasıl muamele edilmesi konusunda yol göstermiştir. Allah Rasûlü'nün çocuklara güzel isim koyma konusundaki tavsiyesine[2] uygun olarak evlatlarına güzel isimler vermiştir. Peygamber Efendimize olan muhabbetini yansıtan isimlerin (Muhammed¸ Mahmud¸ Ahmed¸ Hâmid¸ Hamîd) yanında¸ onun ehl-i beytine sevgisinin tezahürü olan isimleri (Hasan¸ Hatice¸ Fatıma¸ Aişe) ve sevgi ve şefkatin ifadesi olan isimleri (Şefika¸ Münife) tercih etmiştir. Çocuklarının hepsinin doğum tarihlerini "Yavrucuğumun velâdeti" şeklinde defterine ayrı ayrı not eden Hulûsi Efendi¸ çocuklarına merhametle muamele eden şefkatli bir baba rolünü üstlenmiş¸ aynı zamanda onların eğitimleriyle de özel olarak ilgilenerek onlara Kur'an okumayı bizzat öğretmiştir.[3]
Osman Hulûsi Efendi¸ tüm mahlûkata karşı sergilediği sevgi ve merhameti¸ çocuklarına karşı ifade etmekten de geri durmamış¸ bu yönüyle sevgisini gizleyen veya bu konuda cimri davranan ebeveynler için de örnek bir baba portresi çizmiştir. Onun¸ oğlu Kemal Efendi'ye yazdığı bir mektubu¸ hitabındaki nezaketi¸ zerâfeti¸ şefkati ve her biri birer altın değerindeki nasihatleri ile hayırlı bir evlat yetiştirme arzusunda olan ebeveynlerin dikkatini çekecek mahiyete sahiptir:
Mahlûk-ı Hudâ'ya Şefkat
"Yavrum Kemal'e!
Sana evvelâ Allâhu Azîmü'ş-şân Hazretlerinin ve O'nun Habîb-i edîbi¸ Rasûl-i necîbi¸ Sertâc-ı enbiy⸠Muhammedini'l-Mustafâ-aleyhi's-salâtü ve's-selâm Hazretlerine kemâl-i îmân ile inanmanı ve Allâh'ın emirlerine tâzim ve nehiylerinden ictinâb etmekle beraber bütün mahlûk-ı Hudâ'ya şefkat etmeni tavsiye ederim. Allah'a îmândan sonra mahlûk-ı Hudâ'ya şefkat umdesi kadar güzel bir şey yoktur.
"Adın nedir?" diye sorana¸ "Kemâl'dir" diyeceksin. Çünkü sana ad olarak "Kemâl" denilmiştir. İnsanın adının Kemâl olması¸ kemâlini artırmaz. Sen kâmil insan olup her bir etvârının kemâl üzere olmasına gayret etmelisin.
Kişinin hüsn-i nesebi¸ hüsn-i edebidir. Dâimâ büyüklere karşı hürmet ve küçüklere şefkat et. Tâ ki hürmet ve şefkat gibi iki haslet-i cemîleye sâhip olmuş olasın. Hasîs olma kim¸ hased¸ rûh-ı insâniyyeyi dereke-i esfel-i sâfiline ulaştıran bir vesâittir. Cömert ol¸ çünkü cömertlik bir civân-mertlik şiârıdır. Onun vasıtasıyla âlâ-ı illiyyine irtikâ etmeye yol bulasın. Sahî¸ Allah'ın sevdiği; mümsik ise Hakk'ın düşmanıdır. İrâde-i ezeliyye kâbil-i tağyîr olmaz. Tehzîb ve tezkiye nefsin sıfatını güzelleştirerek aksâ-yı kemâle vâsıl eyler.
Her zaman iyilere mukârin ol¸ kötülerden ictinâb et. Kişinin mi'yârı mukârin olduğu kimsedir. Mezbeleden dâima fen⸠attar dükkânından ise iyi koku intişâr eder. "Filânın oğluyum filân yere müntesibim" diye dâvâda bulunma. Zâhirî edebin¸ mânevî kemâlin âyînesidir. Bir şişeye ne korsan onu gösterir. Bir kimseye bir şey tavsiye edeceğin zaman evvelâ nefsine tatbîk et¸ kabûl eder ise halka da söyle. Nefsinin kabûl etmediği bir şeyi başkalarına söylerken Allah'tan utan.
Vallâhü'l-muvaffık ve'l-mürşid."[4]
Osman Hulûsi Efendi¸ bu vecîz mektubunda¸ hayırlı bir evlat yetiştirmekle alakalı çok değerli bilgiler vermiştir. Allah ve Rasûlü'ne tam bir iman¸ O'nun emir ve nehiylerine riayet ve güzel ahlâkın gereklerini yerine getirmek şeklinde özetlenebilecek bu tavsiyeler¸ özellikle günümüz anne-babalarına önemli mesajlar vermektedir. Zira çocukların maddi imkânlarını karşılamakta gösterilen özen ve hassasiyet maalesef onların inanç değerlerini benimsemeleri¸ ahlâkî erdemleri kuşanmaları konusunda gösterilmemektedir. Oysa Hz. Peygamber¸ "Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır."[5] buyurmakta ve dinî ve ahlâkî terbiyenin¸ güzel ahlâkın öncelenmesi gerektiğini bildirmektedir. Zikredilen mektubunda Hulûsi Efendi de¸ Allah'ın yarattıklarına şefkatle muamele etmek¸ büyüklere karşı saygılı davranmak¸ haset ve cimrilikten kaçınmak¸ cömertliği benimsemek¸ iyilerle birlikte olmak gibi ahlâkî değerlere işaret etmekte ve bu değerlerin de ancak olgun bir mâneviyâtla elde edilebileceğine vurgu yapmaktadır.
Hayırlı Evlat Yetiştirmek
Osman Hulûsi Efendi¸ hayırlı evlat yetiştirmekle alakalı olarak irad ettiği bir hutbesinde¸ anne babalara çocuklarını yetiştirme konusunda çok değerli tavsiyelerde bulunmuş ve onlara bu konudaki sorumluluklarını şu şekilde hatırlatmıştır:
"Muhterem Cemaat-i Müslimin!
Bu hutbemiz hayırlı evlat yetiştirmek hakkındadır. Müslümanlık tabiî bir dindir¸ bütün ahkâm-ı tabiiyyete uygundur. Her hükmü insanlığın tekâmülüne ve bekâsına hâdimdir. Bunun içindir ki; Müslümanlık¸ insanları evlenmeye ve çocuk yetiştirmeye teşvik eder. Müslümanlık nazarında çocuklar dünyanın en güzel¸ en hayırlı metaıdır. Evin bereketidir. Cennet kokularından bir koku ve Allah'ın bir hediyesidir. Allah'ın ihsan eylediği bu hediyeye karşı şükretmek ana ile babaya düşen bir vazifedir¸ bir borçtur.
Her baba ve ana bundan mes'uldür. Bu mes'uliyetten kurtulabilmek için¸ Allah'ın ihsan eylediği bu hediyeyi tertemiz muhafaza etmek¸ arızasız büyütmek¸ bunlara dinini¸ dünyasını öğretmek¸ Allah'ını¸ Kitabını belletmek¸ dünya ve âhirette mes'ul olacak bir şekilde hazırlamak lazımdır. Çocukların terbiyesini ihmal eden onlara bakmayan babalar ve analar hem Allah yanında hem cemiyet nazarında suçludur.
Çocukların¸ cemiyete faydalı veyahut zararlı bir uzuv olarak yetişmelerinde başlıca âmil ana ile babadır. Çünkü çocuk¸ içtimâî¸ sıhhî¸ ahlâkî birçok hastalıkları ana ile babadan tevârüs eder.
Bir çocuğun ailesine¸ ulusuna hayırlı ve hayırsız bir uzuv olması her şeyden evvel aldığı terbiyeye bağlıdır. Bunun içindir ki¸ Peygamberimiz Efendimiz: "Çocuklarınıza ikram ediniz¸ iyi bakınız¸ terbiyelerine çok dikkat ediniz¸ onları güzel terbiye ediniz¸ onlara muhtaç oldukları şeyleri öğretiniz; yüzücülük¸ atıcılık gibi hayati idmanları belletiniz¸ onları helal rızık ile besleyiniz."[6] buyurmuştur.
Ey Cemaat-i Müslimin!
Doğduğu günden itibaren çocuklarınızın sıhhatinden¸ gıdasından¸ yiyip içtikleri şeylerden mes'ulsünüz. Altı¸ yedi yaşlarından sonra bu mes'uliyet daha ziyadedir. Çünkü çocuğun asıl istikbali bundan sonra hazırlanacaktır. Bu devirde çocuğun ahlâkî terbiyesi üzerinde ana ile babanın çok büyük rolü vardır. Şunu hatırdan çıkarmayınız ki¸ evlatlarınızın beşeriyete hayırlı bir uzuv veyahut muzur bir mikrop olarak yetişmesinden¸ hem Allah yanında¸ hem beşeriyet nazarında mes'ulsünüz. Tahsil ve terbiyesine dikkat ve ihtimam olunan bir evlat hem ailesinin şerefini yükseltir¸ hem de ulusunun kuvvetini arttırır. Terbiyesi noksan olan bir evlat hem kendi namını kirletir¸ hem ailesinin yüzünü karartır¸ hem de beşeriyetin başına bir belâ kesilir.
Aziz Müslüman kardeşlerim!
Çocuklarımıza güzel bir İslâm terbiyesi vermekle onların istikbalini¸ istikbaldeki saâdetlerini hazırlamış ve ulusumuzun kuvvetine yardım etmiş olmakla beraber¸ âhiretimiz için de büyük bir hazırlık yapıyoruz demektir. Dünyada iken çocuklarımızı güzel bir şekilde terbiye etmek¸ onlara Müslümanlığını belletmek¸ dünyası için lazım olanları öğretmek¸ kendi âhiretimizi mâmur etmek demektir. Bakınız Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ne buyuruyor:
"Hangi bir ana evinde oturur ve çocuklarının terbiyesi ile uğraşırsa o ana cennette benimle beraberdir."[7] Ne mutlu böyle analara!"
Merhamet Eğitimi
Osman Hulûsi Efendi'nin bu hutbesinde işaret edildiği üzere¸ hayırlı evlat yetiştirmek¸ mühim¸ mühim olduğu kadar da meşakkatli bir vazifedir. Zira Allah Teâl⸠çocukların "bir imtihan vesilesi"[8] olmaları konusunda kullarını uyarmış ve anne babalara düşen sorumluluğun ağırlığını vurgulamıştır. Allah Rasûlü de tertemiz bir şekilde dünyaya gönderilen bu hediyenin anne ve babasının elinde şekillendirildiğini şu şekilde ifade buyurmuştur: "Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi¸ Hıristiyan ya da Mecusî yapar."[9] Bu hadis-i şerifleriyle anne-babanın çocuğun gelişimindeki büyük rolüne dikkat çeken Hz. Peygamber (s.a.v.)¸ aynı zamanda çocukların onların elinde şekillendirilmeye hazır olduklarını da bildirmiştir. İşte bu yüzden anne babanın çocuğun eğitiminde takınacağı tavır¸ izleyeceği metot çok önemlidir. Çocuğunu seven¸ sevgisini ifade etmekten çekinmeyen¸ ona değer veren¸ şefkatle¸ sabırla muamele eden¸ incitmeden¸ kırmadan¸ küstürmeden onları yetiştirmeye çabalayan ebeveynlerin bu tutumları¸ Allah Rasûlü'nün uyguladığı merhamet eğitimini anımsatmaktadır. Zira "Küçüklerimize merhamet etmeyen¸ büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir."[10] buyuran Rahmet Peygamberi¸ engin merhametiyle onlara muamele ederek ümmetine de bu konuda örnek olmuştur.
Rahmet Peygamberi'nin pınarından beslenen Osman Hulûsi Efendi de onun merhamet eğitimini benimsemiş¸ kâinata şefkat nazarıyla bakmış ve bu konuda yalnızca çocuklarına değil¸ mânevî evlatlarına da örnek olmuştur. Onlara sabır¸ şükür¸ tevâzu¸ tevekkül¸ ahlâk¸ hoşgörü gibi değerlerin hazinesi olan eserler bırakmıştır. Çocukların¸ anne-babaların¸ gençlerin¸ her kesimden insanın mânevî eğitiminde yol gösterici olan Dîvân'ında güler yüzlü tatlı dilli olmayı¸ bir can incitmemeyi¸ nazargâh-ı Hüdâ olan kalbi kırmamayı¸ şefkatte güneşe¸ tevâzuda yere¸ cömertlikte suya benzemeyi ve daha nice kıymetli nasihatleri dile getirmiştir. Tüm bu değerlerin çocuğun mânevî eğitiminde kullanılması¸ gelecek nesillere aktarılması ise öncelikle anne babalar tarafından yaşatılmasına ve minik yüreklere bu şekilde örnek olunmasına bağlıdır.
[1] Es-Seyyid Osman Hulûsi Ateş¸ Şeyh Hamîd-i Velî Minberinden Hutbeler¸ Nasihat Yay.¸ İstanbul¸ 2006¸ s. 99.
[2] "Sizler kıyamet günü kendi isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel koyun." (Ebû Dâvûd¸ Edeb¸ 61).
[3] İsmail Palakoğlu¸ Gönüller Sultanı Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi¸ Haziran¸ 2004¸ s. 358.
[4] Osman Hulûsi Ateş¸ Mektubât-ı Hulûsi-i Dârendevî¸ Nasihat Yay.¸ İstanbul¸ 2006¸ s. 1-2.
[5] Tirmizî¸ Birr ve sıla¸ 33.
[6] İbn-i Mâce¸ Edeb¸ 3
[7] Ateş¸ Şeyh Hamîd-i Velî Minberinden Hutbeler¸ s. 99-101.
[8] 8/Enfâl¸ 28; 23/Mü'minûn¸ 55-56.
[9] Buhârî¸ Tefsîr (Kasas)¸ 2; Müslim¸ Kader¸ 22.
[10] Tirmizî¸ Birr ve Sıla¸ 15.
Rukiye AYDOĞDU
Yazar“Merhametli olanlara Rahman (olan Allah) merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet edin ki¸ göktekiler de size merhamet etsin.”“Merhametli olanlara Rahman (olan Allah) merhamet eder. S...
Yazar: Rukiye AYDOĞDU
“Helal belli¸ haram da bellidir. İkisi arasında da şüpheli olan bazı şeyler vardır; çoğu kimse bunları bilmez. Şüpheli şeylerden sakınan kişi inanç değerlerini (dinini) ve onurunu korumuş olur. ...
Yazar: Rukiye AYDOĞDU
Dinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
“Hz. Ömer (ra)’dan¸ Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: Ameller niyetlere göredir. Herkese ancak niyet ettiğinin karşılığı vardır.“Hz. Ömer (ra)’dan¸ Rasûlullah (sav) şöyle b...
Yazar: Rukiye AYDOĞDU