OKU! AKLININ SADAKASINI VER
“Hikâyeler, romanlar, şiirler, denemeler, makaleler bizi zaman zaman hayal dünyasının dehlizlerine götürse de hayal kurmak hiçbir zaman kötü bir şey değildir. Çünkü gerçekler hayallerin gölgesinden uzanır ve vücut bulur.” İnsan olarak hayatımızı idame ettirebilmek için yemek yemeye, su içmeye ihtiyacımız var. Ve bu hayati ihtiyaçların sürekli temin edilmesi gerekiyor. Hayatımız boyunca ihtiyacını ne derece hissediyoruz farkında değiliz belki ama çok önemli bir şeyi ya görmezden geliyor ya da bunun eksikliğinin idrakinde değiliz! Yemek ve su gibi zaruri bir ihtiyaç da beynimizin sağlıklı bir şekilde çalışması ve bununla birlikte sağlıklı kararlar almaya, sağlıklı bir düşünce yapısına sahip olmaya ve daha aklıselim bir şekilde düşünmemize olanak sağlayan çok önemli bir şeyi atlıyoruz. Okuma eylemini sadece bir zaman kavramını doldurmak amacıyla hobi gibi görerek aslında çok da matah bir şey olmadığına kendimizi inandırma gafletine düşüyoruz. Hâlbuki beynimizin daima dinç ve sağlıklı kalması için onun çalışmasına ihtiyaç var. Beynin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için düşünmeye ihtiyacı var, düşünebilmek için kelime dağarcığına ve bu kelime dağarcığının bir düşünce panayırı oluşturabilmesi için okumaya ihtiyaç var. Yaş ilerledikçe akli melekelerimizin daha dinç ve sağlıklı olması için bu düşünce egzersizine hayati ihtiyaç olduğunu belki ileriki yaşlarda acı bir şekilde öğreneceğiz, ama yol yakınken kendimize zaman ayırarak bu güzelliği keşfetmek ve kâğıttan bir dünyanın peşinde gerçek dünyaya yelken açmak elimizde. Hikâyeler, romanlar, şiirler, denemeler, makaleler bizi zaman zaman hayal dünyasının dehlizlerine götürse de hayal kurmak hiçbir zaman kötü bir şey değildir. Çünkü gerçekler hayallerin gölgesinden uzanır ve vücut bulur. Okumanın hayatımıza kattığı değerlere dair zaman zaman çeşitli yazılarda tekrara düşmüş olabilirim ama bu yazıyı belki ilk defa yeni bir okurum okuyacak ve bu vesile ile okumanın gizemli dünyasına doğru yol alacak. Hayatımızdaki başarılarımızın hiçbiri tesadüf değildir, insan için ancak kendi çalıştığının karşılığı vardır. Dolayısıyla bizim azmetmemizle bir şeyler anlam bulacak. Sınavlara hazırlanan öğrenci kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın okuduklarını daha iyi anlaması soruları daha iyi çözmesine yardımcı olacağı gibi ilerde iş ve aile hayatına atıldıklarında karşılaştıkları sorunları daha çabuk ve pratik bir şekilde çözmelerine yardımcı olacağını unutmamak lazım… Okumak zekâyı kibarlaştırır diyor merhum Cemil Meriç! Düşünün görme yetisini kaybetmesi üzerine ve insanların anlayışsızlıklarından kaçarak kendi dünyasında yeni bir görme yetisi (kalp gözü) kazanan Cemil Meriç, ardında güzide eserler bıraktı ve bizler bu güzel eserleri okuyarak düşünce dünyamızı geliştirmeye, zenginleştirmeye çalışıyoruz. Engellere rağmen okumanın bu güzelliğini gönül gözüyle gören Cemil Meriç ve onun gibi önemli mütefekkirler, eserlerini bin bir zahmetle yazıp belki bir okuyan olur ve zihninde yeni güzelliklere yelken açar diye çabaladılar ve hayatta olan mütefekkirler de bu minvalde çalışmaya devam ediyor. Elbette bütün insanların çok iyi bir yazar olması beklenilemez zaten öyle bir düşünce yok ama hepimiz iyi birer okur olmak durumundayız. Okuma eyleminin bir önemine de somut bir şekilde dikkat çekmek istiyorum. Son zamanlarda çocuk kitaplarındaki uygunsuz hikâyeler ile çocukların zihninin bulandırıldığına üzülerek şahit oluyoruz. Bu konunun yazımından yayımına kadar olan kısmı çok teknik bir konu olduğu için buraya değinmek istemiyorum ama buradaki sorunun da çözülmesi lazım. Mutlaka bir kontrol mekanizmasının olması lazım, deyim yerindeyse çocuk edebiyatı aç kurtların insafına bırakılamayacak kadar önemli! Bu konuda oluşacak bir hatanın gelecek adına telafisi çok zor! Burada dikkat çekmek istediğim nokta ise ebeveynlerin okuma alışkanlıklarını geliştirmesi ve çocuklarına aldıkları eserleri evvela kendileri okumaları ve çocuklar için ne kadar yararlı olduğuna karar vermeleri. Elbette çocuğun kendi düşünce yapısı oluştuktan sonra muhakeme yeteneğini geliştirmesi açısından eserleri seçme hakkı verilebilir ama çocukların zihnî yapısının henüz oluşmaya başladığı bir dönemde ve olayları anlamlandırmaya çalıştığı bir dönemde bulanık zihniyetteki eserlerin çocuklardan uzak tutulmasında fayda var. Bu tür eserler maalesef çok fazla. Çok bilinen bir yazarın dahi çocukların zihnî gelişimine olumsuz etki sunduğu olabilir. Yani bazı çocuk kitapları diye sunulan eserler de çocuk kitabı olmayabilir, buna da dikkat etmek gerekiyor. Bunun gibi klasik olarak tavsiye edilen bazı eserler de mevcut. Her klasik eser her yaş grubuna uymayabilir! Virüs salgınından ötürü daha büyük kayıplara meydan vermemek adına okullar, üniversiteler uzaktan eğitim modeline geçti, geçiyor ve ne zamana kadar böyle devam edecek, bu açıkçası belirsizliğini sürdürüyor. Ancak uzaktan eğitim ile birlikte çocuklara ve kendimize bir okuma disiplini oluşturabilirsek, virüs salgınının bize kazandırdığı bir alışkanlık olarak okuma eylemi zihinlerde kalacak. Esasında okul ve üniversiteler bize bilgi dağarcığımızı geliştirme noktasında birer başlangıç konumundadır, daha ileriye taşımak ve dallanıp budaklanmasını ve nihayetinde bir ağaca dönüşmesini sağlamak, şahsi gayretlerimizle mümkün. Bunun için de merak etmek, araştırmak ve okumak gerekiyor. Zihnî bir berraklık için kendimizi bulmak adına okumanın güzelliğini en iyi şekilde anımsamak elzemdir.
Erol AFŞİN
YazarEdebî metinlere canlılık ve akıcılık katan ve monotonluğu kaldıran uygulamalardan biri de “dedim-dedi” tarzıdır. Usta şairler bazen bir manzumenin tamamında bazen bir veya birkaç beytinde bilhassa mıs...
Yazar: Nihat ÖZTOPRAK
Ülkemizde insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri adına tarım ve hayvancılık geçmişten bu yana önemli bir iş kolu olarak karşımızda idi. Şehirleşmenin hızlı bir şekilde ilerlemesiyle birlikte köylerde...
Yazar: Erol AFŞİN
Elektriğin henüz evlerde olmadığı ya da kısıtlı olduğu zamanlarda radyo kullanılırdı, dış dünyayla olan tek bağlantı radyolardı. Radyolardan haberler dinlenir, Türkiye’de ve dünyada neler olup bittiği...
Yazar: Erol AFŞİN
Teknolojinin hayatımıza girmesi ve ivme kazanması iki binli yılların başına dayanır. Ben de aynı şekilde meslek lisesinde bilgisayar bölümüne gitmem vesilesi ile bilgisayar teknolojisi ile tanıştım. B...
Yazar: Erol AFŞİN