NİTELİKLİ BİRLİKTELİK VE RAMAZAN
Şimdi bir fırsat günlerini daha yaşıyoruz. Aile bireylerinin tümünün katılabileceği çok özel günler… Tabii ki Allah (c.c)'ın her günü özel ve güzeldir. Ancak içinde bulunduğumuz Ramazan ayı bize ivme¸ hız kazandırmakta¸ daha bir heyecanlandırmakta¸ ibadetlerimizi daha özenli daha şuurlu yapmaya yönlendirmektedir.
Şimdi bir fırsat günlerini daha yaşıyoruz. Aile bireylerinin tümünün katılabileceği çok özel günler… Tabii ki Allah (c.c)'ın her günü özel ve güzeldir. Ancak içinde bulunduğumuz Ramazan ayı bize ivme¸ hız kazandırmakta¸ daha bir heyecanlandırmakta¸ ibadetlerimizi daha özenli daha şuurlu yapmaya yönlendirmektedir.
Çocuklarımızı yutmak için bekleyen o kadar tehlike ve tuzak var ki¸ bu sebeple Ramazan ayını bir fırsat olarak görmeliyiz. Bu tehlike ve tuzakları sıralarsak; Nefsimiz birinci sırada yer alır¸ evde Tv¸ bilgisayar¸ aile içi iletişimsizlik¸ geçimsizlik büyük kesitlerdeki hızlı ve yoğun yaşamın eve yansıması¸ yalnızlık ve bireysel yaşam¸ doğal mekanlardan uzak bir hayat. Trafik terörü¸ çevre kirliliği¸ internet kafeler¸ kötü arkadaşlar¸ içki sigara¸ uyuşturucu ve madde bağımlılığı¸ kapkaç çeteleri organ mafyası¸ fuhuş v.b çepeçevre bizi sarmış durumda.
Diğer yandan ise eğitim sisteminden kaynaklanan sıkıntılar sonucunda okul-dersane-testler ve sınavlarla yarışmaya odaklandırılmış¸ başarısını ve varlığını¸ başkalarını elemeye¸ geçmeye bağlamış¸ tabiri caizse test makinesi olmuş¸ ancak Türkçe testlerde kendi ifadeleriyle 'full çekerken' yarım sayfalık bir kompozisyon yazamayan¸ yorum yapamayan çocuklarımız.
İşte buna benzer pek çok sebepledir ki bu günlerin kıymeti çok iyi bilinmelidir. Anlamlı yaşanmalıdır¸ şu ayrımı daha iyi yapmalıyız¸ geleneklerimiz önemlidir¸ güzeldir¸ ancak ayet¸ hadis ve sünnetin önüne geçmemelidir. Adetimiz böyle diyerek iftarlar bayramlar işkenceye dönüştürülmemelidir.
Ramazan ayına¸ oruçlu günlere¸ kadir gecesine ve ardından gelen Bayram'a bu açıdan bakmalıyız. Anne-babalar sorumluluk makamındadırlar. Unutulan ve ihmal edilen tüm güzellikleri yeniden canlandırmak durumundadırlar.
Yaz tatilinde Kur'an Kurslarına giderek temel bilgileri alan çocuklarımız şimdi oruç¸ namaz ve bayramla yaşayarak geliştirecekler bilgilerini. Günümüzde aile bir araya gelemez oldu. İş yoğun¸ trafik yoğun¸ okul dersane derken çocuklar yoğun¸ birlikte sofraya oturulamıyor. Eskiden akşam ezanından sonra eve gelirdi çocuklar. Öğün saati belliydi¸ şimdi yok¸ çünkü eve kimin¸ ne zaman geleceği belli değil. Üstelik çocuklar dışarıda pek de sağlıklı olmayan abur cubur dediğimiz yiyecekleri sıklıkla yedikleri için öğün saatinde acıkmamış oluyorlar.
İşte bu güzelliği bir manevi havayı tattırmamız hep birlikte Ramazana ait güzellikleri yaşamamız lazım. Buna nitelikli beraberlik diyoruz. Nitelikli beraberliği Ramazan'ın bereketiyle yaşayalım.
Çocuklarımızın dersleri ağır¸ bünyesi zayıf¸ dayanamaz diyerek oruç tutması engellenmemelidir. Kendisi orucunu tuttuğu halde liseye hatta üniversiteye giden çocuğunun bu sebeplerle oruç tutmasını istemeyen anne-babalar biliyoruz.
Küçük çocuklarımızı bile tekne orucu dediğimiz yarım günlük oruç tutmaya özendirilmeli ve ödüllendirmeliyiz. Sahur'un¸ iftar saatlerinin tatlı telaşını yaşatmalıyız… Bazıları iftar saatinde okullarda olacaklar. Bilhassa gelir düzeyi düşük¸ gariban arkadaşlarıyla birlikte iftar etmelerini ve ikramda bulunmalarını sağlayabiliriz.
Ramazan ayı aynı zamanda namaza başlamanın tam zamanı olarak görülmelidir.
Teravih namazlarına çocuklarımızla birlikte gitmeliyiz. Yaşadıkları şehir ve yaşları uygun ise arkadaş grubuyla camiye gitmelerine imkan sağlamalıyız. Cami dönüşü onları tebrik etmeli ve ikramda bulunmalıyız. Cemaatle namaz kılmanın¸ sabah namazlarının¸ bayram namazının o gizemli¸ muhteşem havasını teneffüs etmelerine ön ayak olmalıyız.
Ramazan ayının bir güzel yanı iftar davetleridir. Fakirleri araştırıp yardım etme ve dayanışma yönüdür. En yakınımızdan başlayarak apartmanımızdan mesela küçük çocukları olan¸ yaşlı¸ hasta veya yalnız komşularınıza çocuklarınızla bir tas çorba bir tabak tatlı gönderelim. Bu inanılmaz değerli dayanışma örneklerini görsünler. "Nasılsınız birkaç gündür göremedim" diyerek hal-hâtır edildiğine şahit olsunlar. Muhtaç ailelere yardım dağıtılırken çocuklarımız o aileleri ve yaşadıkları ortamı görsünler.
Kadir gecesinin ayrıcalığını hissetsinler¸ özel hediye¸ ikram program¸ gezi hazırlanabilir. Bayram için çocuklara hitap eden hediyeler ve ikramlar şekerlemeler düşünülebilir. Hediyeleşmenin verici olmanın hazzı ve keyfi yaşatılmalıdır. Bayram günlerinin tatil yapma fırsatı gibi görülmemesi gerekir. Aksine her zaman görüşülemeyen büyüklerin¸ aile dostlarının¸ akrabaların¸ arkadaşların¸ ziyareti olarak değerlendirilmelidir. Hiç değilse şöyle orta bir yol bulunabilir. Bayramın ilk günü aile büyüklerinin bulunduğu mekânda aile yakınları akrabalar bir araya gelip bayramlaşabilirler¸ daha sonra herkes gitmesi gereken yere gider. Aileyi¸ sülaleyi bir araya toplayan davet eden büyükler bizler olabilir bu âdeti bizler başlatabiliriz.
Küçük gibi görünen bize özgü bu davranışlar fevkalade önemli toplumsal harçlardır. Toplumu birbirine bağlayan önemli değerlerdir. Çünkü biz farklı bir toplumuz. Batı bu değerlerden yoksundur¸ bilmez. Çocukları bu güzellikleri yaşamadığı için bencildir. İyi olmaya¸ yarışmaya acımasızca diğerlerini geçmeye¸ ezmeye odaklanmıştır. Yalnızdırlar bilhassa yaşlılıklarında onlar gülmezler¸ yüzlerinde donuk ve düz bir ifade vardır. Kucaklaşmazlar¸ beden dilinin sıcak¸ tatlı elektriğinden haberdar değildirler.
Oruç sadece aç kalarak aç insanların halini anlamak veya birden sağlığımız için önemini kavramak olarak algılanmamalı¸ toplumsal boyutu çocuklarımızın geleceği açısından önemsenmeli ve bir fırsat günleri olarak görülmelidir.
Hilal Sebahat ÖZCAN
YazarSevgili Anne ve Babalar¸ Tarih¸ tarihçilere bırakılmayacak kadar önemlidir. Bu söz tarihçilerimizi kırmak için söylenmemiştir. Aynı sözü başka alanlar için de söyleyebiliriz.Sevgili Anne ve Babalar¸ ...
Yazar: Hilal Sebahat ÖZCAN
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Bu yazıyı kaleme almadan birkaç gün önce¸ akşam saatlerinde telefonum çaldı. Arayan bir bayandı ve sesi oldukça kötü geliyordu. Şehre yakın köylerden birinde¸ üç yıl kadar önce düzenlediğim Ana-Baba E...
Yazar: Hilal Sebahat ÖZCAN
Tonton tavşan yavrularını gezdiriyordu. Onlara ormanı tanıtmaya çalışıyordu. - Yavrularım, ağaçlara, yapraklara, otlara bakın ne güzel. Kelebekler uçuşuyor dört yanda. Pamuk: - Evet. Kır çiçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ