“Mekânın Şerefi Oturanın Şerefiyledir.”
“Şerefü’l-mekân bi’l-mekîn.” diye meşhur bir kelâm-ı kibâr vardır. Bu veciz ifade; bir mekânın şerefi, üzerinde yaşayanlardan, sinesinde barındırdıklarından alır anlamını taşımaktadır. Darende; başta Somuncu Baba adıyla bilinen Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri olmak üzere, birçok Allah dostunu sinesinde saklamaktadır. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri, doğduğu ve hayatını sürdürdüğü Darende ile bütünleştiğini şu beytinde ifade etmektedir: Vatan-ı hususimiz Darende ilçesidir Ruhumuzun duygusu bir altın külçesidir Somuncu Baba Hazretleri’nin temiz neslinin hâlen ber-hayat olduğu gül kokulu bir diyardır. Onun için de büyük bir önem ve değere sahiptir. Gülşeninde her daim güll er açan bu topraklar, bağrında sakladıkları kadar üzerinde taşıdığı mümtaz şahsiyetlerle de seçkindir. Darende’yi Darende yapan bu necip silsilenin evlatları hem muhiti hem de gönülleri ihya eden bir gayretin içinde olmuşlardır. Allah rızası için yüzyıllardır devam eden çalışmalar meyveye durmuş, bir vakıf medeniyeti olarak “Somuncu Baba Külliyesi” yüzbinlerce ziyaretçinin gönül huzurunu hissettiği manevî bir cazibe merkezi olmuştur. Vakıf faaliyetleri günden güne büyüyerek gelişmiş, özellikle insan merkezli olarak “Her canlıya hizmet” düsturuyla yelpazesini genişletmiş, gönülleri imar etmenin gayretini gütmüştür. Buradaki gönüllü faaliyetler, maneviyata susayan dudaklara canlılık veren âb-ı hayat misali önem kazanmıştır. Bu maneviyat otağını Hulûsi Efendi Hazretleri şu beyitlerle tavsif ediyor: Somuncu Baba ocağıdır Zaviyem /Yüce veliler yatağıdır Zaviyem Gönüllere hep ferahlık bahşeder / Feyz-ü rahmet bucağıdır Zaviyem Taceddin-i Veli Hazretleri’nin / Kurulmuş bir otağıdır Zaviyem Gamlı gelen neş’elenip şâd gider / Zevk ve sürur kaynağıdır Zaviyem Yukarıdaki beyitlerle mütenasip olarak ziyaretçilerin ortak görüşü; tasfiye edilmiş bu ruh hali ile huzur içinde manevî âlemleri seyrettikleri yönündeki beyanlarından anlaşılıyor. Buradan ayrıldıktan sonra bile uzun müddet ruhlarına dolan huzur ve sükûnun lezzeti ile yaşadıklarını bir sonraki ziyaretlerinde ifade eden birçok kimseyle karşılaşıyoruz. Vakıf Mütevelli Heyet Başkanı H. Hamideddin Ateş Efendi bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Bağrında birçok İslâm büyüğünü saklamış, nice büyük insanlar yetiştirmiş olan Darende, tarihin her döneminde inkişaf ve kültür merkezi olmuştur. Ziyaretçiler; Darende’nin manevî ve doğal güzelliklerinin yanında, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Hazretleri’nin hoşgörüsünü, insanlığı kucaklayan mesajlarını ve vakıf medeniyetini müşahede ederler. Bu güzel iklime giren herkes âdeta dünyadan kopup, burada geçirdiği vakit müddetince, dünya meşguliyetlerinden uzak bir şekilde, ruhlarını arındırıp sanki lahuti iklimlere kanat açarlar. Bazen bir Kur’an tilavetiyle, bazen bir ezan sesiyle mest olurlar. Taşları bile kanaviçe gibi işlenmiş cami-i şerifte, Yüce Yaratıcı’nın huzurunda saf tutan ruhlar miraç sırrını hissedenlerden olurlar. İşte bütün bu özellikleriyle bir can meclisidir Somuncu Baba Külliyesi.” Gönüllere taht kuran, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Hazretleri gibi mübarek ve muhterem zevatın maneviyatının dolu dolu yaşandığı bu ulvî mekân ziyaretçilerinin gönlüne manevî feyz veriyor. Çölleşmiş yüreklere ikindi yağmuru gibi serinlik esintisi ikram ediyor. Hâsılı Darende; sevgiyle gelenleri muhabbetle karşılıyor, memnuniyetle uğurluyor… “The Honour of the Place is with the Honour of the Seated” There is popular saying as “sharaf al makeen bil maqam”. This succinct statement tells us that a land takes its honour from the people living or resting there. Darende is such a place which hosts many Walis, the first of whom is Sheikh Hamid Wali, who is also known as ‘Somuncu Baba’. Es- Seyyid Osman Hulusi Efendi was also born and grew up in Darende and always stated his love of Darende. This peaceful and glorious place, which is enshrined in people’s heart, fills its visitors hearts with peace and spiritual prosperity. It always welcomes the hearts filled with love and sends them gladly...
Bekir AYDOĞAN
YazarOrta Çağ Dönemi’ndeki el yazması eserlerin bölüm başlıklarında belirgin bir şekilde kırmızı renkle işlenen resim sanatı miniatura/küçük resim anlamında ifade bulmuştur. İslâm sanatı olarak minyatür g...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
İnsan çoğu zaman şu soruyu kendi kendine sormalıdır: Ben gerçekten mü’min miyim? Çünkü günümüzde çoğu Müslüman imanın tadını alamamaktadır. O halde insan ne yaparsa imanın lezzetine erebilir? Bu gerçe...
Yazar: Mehmet SOYSALDI
Tarihe bakıldığı zaman İslâm medeniyetinin harikulâde inkişafları görülür. İslâm dini; bütün insanlığın faydasına olan yenilikler getirmiştir. İnsanlık âleminin hayrına olan birlik ruhu, vicdan ve akl...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Sözlüklerde bir sanat dalı olarak tezhip; “altınlamak” olarak geçmektedir. Bu sanatla iştigal edenlere müzehhib/müzehhibe adı verilmektedir. Bu tezyinî sanatımız icra edilirken, desenler ve motiflerle...
Yazar: Bekir AYDOĞAN