MARAŞLI SÜNBÜLZÂDE VEHBÎ'NİN HİKMETLİ SÖZLERİ
Hikemî tarz¸ Dîvân Edebiyâtı ürünlerinden birisidir. Hikemiyyât denince ilk akla gelen şâir de hiç şüphesiz Nâbî’dir. Ahlâkî¸ edebî ve tasavvufî nasîhatler içeren bu tarzın 18.Asırda yaşamış bir başka önemli temsilcisi daha vardır. Bu temsilci Sünbülzâde Vehbî’dir. Her ne kadar Edebiyat tarihi kitaplarında bu özelliğinden pek bahsedilmezse de aşağıda sunacağımız örnekler¸ onun bu alanda ne kadar velûd olduğunu ortaya koyacaktır.
Hikemî tarz¸ Dîvân Edebiyâtı ürünlerinden birisidir. Hikemiyyât denince ilk akla gelen şâir de hiç şüphesiz Nâbî’dir. Ahlâkî¸ edebî ve tasavvufî nasîhatler içeren bu tarzın 18.Asırda yaşamış bir başka önemli temsilcisi daha vardır. Bu temsilci Sünbülzâde Vehbî’dir. Her ne kadar Edebiyat tarihi kitaplarında bu özelliğinden pek bahsedilmezse de aşağıda sunacağımız örnekler¸ onun bu alanda ne kadar velûd olduğunu ortaya koyacaktır.
Şâirimizin eserleri arasında bulunan Nuhbe-i Vehbî11 Necmettin YURTSEVEN¸ Türk Edebiyâtında Arapça-Türkçe Manzum Lügatler ve Sünbülzâde Vehbî’nin Nuhbesi¸ Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü yayınlanmamış doktora tezi¸ 2003.
isimli Arapça-Türkçe manzum sözlüğü¸ toplam 1948 beyit ve 82 kıt’dan müteşekkildir. 1361. beyiten sonra uzunca bir bölüm mesnevî tarzında yazılmıştır. İşte bu kıt’aların bazen son beyiti bazen de sondan bir önceki beyitinde¸ ahlâkî¸ edebî ve tasavvufî anlamda vecîze olarak nitelenebilecek çok anlamlı beyitler bulunmaktadır. Bu yazımızda¸ şâirimizin bu yönünü ortaya koymak istedik.
Hikmetli Söz Nedir?
Sözlükte; 1- bilgelik¸ bilge olan kimsenin hali; üstün akıl ve yüksek ilim¸yüksek bilgi¸ 2- felsefe ilmi ve kolları¸ anlamlarına gelen ‘hikmet’ kelimesiyle aynı kökten türetilen ‘hikemî’¸ hikmet ve felsefeyle alâkalı anlamlarına gelmektedir. (Örnekleriyle Türkçe Sözlük¸ c.2¸ s.1258¸ MEB¸2000.)
Istılâhî anlamlarına gelince; bu hususta birçok târif yapılmıştır. Bunlardan bâzılarını görelim:
• Hikmet ilimle ameldir¸ eşyânın ma’nâsını anlamaktır. Îcât etmektir. İlâhî ahlakla ahlaklanmadır. Düşünmektir.(Hamdi Yazır¸ Hak Dîni Kur’an Dili¸ c.I¸ s.915¸ 928¸ İst¸ 1935.)
• Hikmet düşüncede kalmayıp fikre çıkan¸ derin ve yararlı bilgidir.(Süleyman Ateş¸ Kur’ân-ı Kerîm ve Yüce Meâli¸ s. 44¸ Ank¸ 1985.)
• Derin ve yararlı bilgiye hikmet denir…Bilgili olmanın en çok değer verilen tarafı¸ insanlığa yararlı olmaktır… Kur’ân’ın emirlerini öğrenip noksansız uygulamak için çaba sarfeden¸ tüm kötülüklerden uzak duran kimse hikmet sâhibidir ve kendisine büyük hayır verilmiştir.(Kur’ân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli¸ s.44¸ TDV¸ Ank¸ 1993.)
• Hikmet¸ Allâh’ın insanları hak yoluna çağırırken¸ Nahl sûresi 125. âyette belirttiği üzere Peygamberimize emir ve tavsiye buyurduğu bir davranış ve ifâde biçimidir. (Meserret Diriöz¸ Nâbî Dîvânı¸ s.370¸ İst. 1994)
Yukarıda yapılan târifler ışığında¸ Nâbî’nin şu beyitini değerlendirecek olursak ‘hikemî tarz’ın ne olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Leb-â-lebdür zemîn ü âsmân âsâr-ı hikmetten
Velîkin keşf ü tahkîka sezâ çeşm ü dehen yokdur
‘Yer gök ağzına kadar hikmet sırlarıyla dolu olmasına rağmen onu araştırıp bulacak göz¸ bulduklarını söyleyecek ağız yoktur. Zirâ Allah hikmeti herkese vermez¸ dilediği ve sevdiği kullarına verir.’
Usta şâir bu güzel beyitiyle Bakara sûresinin 269. âyetine telmihte bulunmaktadır. Âyette Cenâbı-ı Hak şöyle buyurmaktadır. “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse¸ ona pek çok hayır verilmiş demektir.Ancak akıl sâhipleri düşünüp ibret alırlar.”
Görüldüğü gibi¸ insanın yaratılış gâyesine uygun olarak yaşayabilmesi¸ ancak onun hikmetten nasîbini almasıyla mümkün olacaktır. Cenâb-ı Hakk’ın yarattıklarının hikmetini kavrayabilmek¸ ona olan kulluk vazîfesinin lâyıkıyla yapılabilmesi için lâzım şarttır.
İnsanlara doğru ve güzeli tavsiye etmek¸ onları yanlış ve günahtan korumak için va’z ve nasîhat etmek de dînî bir emirdir. Bilindiği gibi¸ Allâhu Teâl⸠biz kullarına ‘emr-i bi’l-ma’rûf ve’n-nehyü ani’l-münker¸ yâni ‘iyi ve güzel olan şeylerin yapılmasını emretmek¸ kötü ve günah olan şeyleri yasaklama ve onlardan sakındırma’ yı emretmiştir. Nitekim Cenâb-ı Hakk peygamberimize ‘da’vetin’ nasıl olması gerektiğini bildirirken¸ insanları kendi yoluna ‘hikmetle ve güzel sözle’ çağırmasını emretmektedir. İnsanlara va’z ve nasîhat edebilmek ve bunların olumlu etkisini görebilmek için¸ sözü güzel söylemek gerekir. İşte ‘hikemî tarz’a¸ bu ilâhî emrin şiirleştirilmiş hâli diyebiliriz. Aşağıda sunacağımız örneklerde bu husus daha iyi anlaşılacaktır.
Edebli Olmak
Lâyık-ı te’dîb olur ol ki edebsiz ola
Ehl-i edeble görüş sen de olursun edîb
Edebsiz olanların edebli hâle getirilmesi için te’dîb edilmesi gerekir. Eğer sen ehl-i edeble hem-hâl olursan¸ te’dîb edilmeden edebli olursun.
Şahsiyetli Olmak
Gizlü düşmen gibidir bilki müdâhin-i ahbâb
Günümüzde belki de en çok ‘karakteri sağlam¸ şahsiyetli’ kişilere muhtâcız. Mutabasbıs¸ yağcı¸ yalaka tipler maalesef her ortamda bol miktarda mevcuttur. Kişinin dostlarında bulunmasını arzu edeceği en önemli husus; o kişinin sağlam karakterli ve şahsiyetli olmasıdır. Dost o kişidir ki acı da olsa her zaman dostuna hakîkatı söylemeli¸ onu îkâz etmelidir. Yağcılık ve yalakalık yapmamalıdır. Merhum Âkif’in dediği gibi dostun sözü ‘odun gibi de olsa doğru’ olmalıdır. Dostlarına yağcılık ve yalakalık yapanları Vehbî¸ ‘gizli düşman’ olarak nitelemektedir.
Aynı cümleden kabul edebileceğimiz bir diğer husus da ilmiyle âmil olmaktır. Vehbî¸ ilmiyle âmil olanların hem bu dünyâda hem de âhirette felâha ereceklerini çok vecîz bir şekilde anlatmaktadır:
Bir imiş ilm ü amel harfine eyle dikkat
İlmile âmil olan bula dü-âlemde felâh
İlmiyle âmil olan¸ yâni sözü fiiline uygun yaşayan kişi¸ şahsiyetli kişidir. Bilindiği gibi Allâhu Teâlâ ‘yapmadıklarını yapmış gibi söyleyenleri’ Kur’ân-ı Kerîm’de uyararak¸ bu tür davranışların Allâh katında hiç de hoş karşılanmadığını belirtmektedir.
Allâh'a Sığınmak
İntisâb it der-i Hakk’a bulasın merci-i hayr
***
Devr-i ebvâb eyleyüp olma cihânda der-be-der
Dergeh-i Bârî dururken gayrıya etme intisâb
Kulun¸ Allah’dan başkasına güvenmesi hayır getirmez. Hayır¸ ancak Allâh’a sığınmadadır. Kapılanmak gerekirse¸ ancak Allâh’ın kapısına intisâb etmek gerekir. Sığınılacak en güzel¸ en emîn¸ en hayırlı makâm orasıdır. Allâh varken başkasına güvenilmez¸ sığınılmaz.
El Emeği
Nûr-ı aynım çalışup kesb idegör sen yohsa
Pederin ilm u kemâli sana kalmaz mîrâs
Peygamberimiz bir hadîsinde ‘hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlısını yememiştir’ buyurmaktadır. Halkımız arasında da babasına güvenip istikbâle hazırlık yapmayanlar yerilmiştir. Sünbülzâde Vehbî bu durumu dile getirerek bir kimsenin babasının ilim irfan sâhibi olmasının¸ kendisine mîrâs olarak kalabilmesinin mümkün olmadığına işâretle¸ bizi çalışıp kazanmaya teşvîk etmektedir.
Bir kimsenin soyu sopuyla öğünmesi ona hiçbir şey kazandırmaz. Babasının dedesinin ilm ü irfânı mîras yoluyla ona intikal etmez. Âlim olmanın yolu¸ cehd ve gayret etmek¸ çalışmaktır:
Şeref-i cedd ile fahr itme hemân cidd eyle
Kimse âlim olamaz itmese bezl-i mechûd
Aynı nasîhat cümlesinden olan bir başka beyitinde ise şöyle demektedir:
Kıl duâ itmesün ey nûr-ı basar
Sağ gözü sol göze Allâh muhtâc
Kimseden kimseye fayda yoktur. En büyük zenginlik kimseye muhtâc olmamaktır. Bilindiği gibi halkımız¸ o derin irfânıyla hep şöyle duâ eder: Allâh sağ gözü sol göze muhtâc etmesin.
Dünyâya Tamah
Kulu¸ Allâh’ı zikirden alıkoyan hallerin başında¸ dünyâya meyletmek gelir. İnsanoğlu hiç ölmeyecekmiş gibi dünyâ malına tamah eder. Gönlü¸ kalbi dünyâ ile dolar. Elli yüz sene değil¸ Hz. Nûh misâli bin sene de yaşasan fânî dünyâya itibâr etme diyor şâirimiz:
Olma mağrûr fenâ dünyâya
Bin yaşarsan dahi mânend-i Nûh
Makâm Mevkî Merâkı
İnsanoğlu her devirde¸ devlet çarkında vazîfe alarak¸ devlet imkânına sâhip olmak istemiştir. Vehbî uzun yıllar devlet katında önemli vazîfelerde bulunmuştur. Buna rağmen devlete başkan olmanın bile¸ kişiyi sıkıntıya sokacağını söyleyerek bundan sakındırmaktadır:
Seni girdâb-ı belâya düşürürler âhir
Felek-i devlette dahi mümkün ise olma reîs
Dinlemek Konuşmaktan Evlâdır
Türkçe’mizde güzel bir söz vardır: İki dinle bir söyle. Vehbî aşağıya aldığımız beyitinde bu güzel nasîhati kendi uslûbu içinde şöyle ifâde etmekte ve hikmetini de şu şekilde açıklamaktadır:
Sen de bir söyle iki dinle bilüp hikmetini
Çünkü âdemde zebân birdir iki olmuş gûş
Okumaya Teşvîk
Eskiden kitaplar¸ matbaada basılmaz¸ hattatlar tarafından el yazısıyla istinsâh edilirdi. Hattatların Arapça gramerine tam anlamıyla vâkıf olamamaları sebebiyle¸ kitaplarda sıklıkla yazım ve gramer hatalarına rastlanırdı. İşin tabiatı îcâbı asl olan yazmak değil okumak¸ dolayısıyla bilgi sâhibi olmaktır. Sünbülzâde bu gerçeğe işâretle¸ gençlerin okumaya yazmaktan daha çok önem vermelerini istemekte ve hattat sâdece gördüğünü resmettiğinden¸ çoğu zaman yazdığının ne anlama geldiğini¸ yazarın ne demek istediğini bile anlamaz:
Okumağa yazıdan çok sa’y et
Ki kalur nakşile câhil hattât
Görüldüğü gibi Sünbülzâde Vehbî¸ va’z u nasîhat sadedinde güzel beyitler söylemiş¸ vecîze olmaya medar misaller vermiştir. Yukarıda îzâhına çalıştığımız beyitleri dikkatle incelediğimiz zaman¸ hemen hepsinin¸ oğlumuza¸ kızımıza¸ talebemize … hâsılı herkese nasîhat olarak söylenecek güzel ve hikmetli sözler olduğunu görürüz.
Necmettin YURTSEVEN
Yazar“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” mefhumu, insanlara genel manada güzellikleri telkin eder. Yaratılmışların en şereflisi olan insan elbette ki, “ahsen-i takvim” olduğu için fıtrî olarak da, cismî o...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Daha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU
1. DİLEDİĞİNE MADDÎ VE MÂNEVÎ NİMETLERİNİ BOL BOL VEREN, RUHLARI BEDENLERE YAYAN El-Bâsıt da bir şeyi yayan ve genişleten demektir. Yüce Allah'ın en güzel isimleri arasında yer alan ‘el-...
Yazar: somuncueditor
Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. İslâmî literatürde ...
Yazar: Mustafa KARABACAK