LÂMİÎ ÇELEBİ VE DÖNEMİ
Bursa
Osmanlı'nın tarih ve kültür başkenti
Bu ilim¸ irfan ve kültür başkenti nice âlim¸ mutasavvıf¸ tarikat şeyhi¸ şair¸ edip ve tarihçiler yetiştirmiştir. Bir şehri yaşatan¸ ayakta tutan sadece fizikî yapısı değildir. Onu her daim canlı kılan kültür ve medeniyetidir.
Bilal Kemikli'ye göre bu kültür sözle mayalanmıştır. Sözle¸ yani kelamla
Bu bakımdan Bursa¸ sözün¸ yani kelamın şehridir. Bursa¸ şiir şehirdir. Şiir şehirdir¸ çünkü Büyük Şair' Bursa'yı¸ sanki nazlı ve edalı bir gelin olan Uludağ'
Bursa
Osmanlı'nın tarih ve kültür başkenti
Bu ilim¸ irfan ve kültür başkenti nice âlim¸ mutasavvıf¸ tarikat şeyhi¸ şair¸ edip ve tarihçiler yetiştirmiştir. Bir şehri yaşatan¸ ayakta tutan sadece fizikî yapısı değildir. Onu her daim canlı kılan kültür ve medeniyetidir.
Bilal Kemikli'ye göre bu kültür sözle mayalanmıştır. Sözle¸ yani kelamla
Bu bakımdan Bursa¸ sözün¸ yani kelamın şehridir. Bursa¸ şiir şehirdir. Şiir şehirdir¸ çünkü Büyük Şair' Bursa'yı¸ sanki nazlı ve edalı bir gelin olan Uludağ'ın eteklerinde¸ suyuyla¸ havasıyla ve
verimli topraklarıyla adeta baştan sona şiir olarak yaratmıştır. Şehri İslam medeniyetine açan başta Orhan Gazi olmak üzere burada hüküm süren sultanlar¸ bu şiirin üzerinde kalem oynatmış¸ şehri imar etmiş genişletmiştir. Bursa sokaklarında dolaşırken¸ ulu çınarların gölgesinde serinleyip¸ şadırvanlarından akan suya dokunurken¸ aslında hep bu şiiri okuyoruz.
İşte bu şiir şehri kaleme alanlardan biri de Bursalı Lâmiî Çelebi'dir. Bursa'nın yetiştirdiği bilge şair Lâmiî Çelebi¸ Fatih Sultan Mehmed (1451-1481)'in son yıllarıyla II. Bâyezid (1481-1512)¸ Yavuz Sultan Selim (1512-1520) ve Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566) devirlerinde yaşamış olan dönemin edebiyat ve kültür hayatının önemli temsilcilerinden birisidir. Asıl adı Mahmut'tur. Eserlerinde kullandığı mahlası ise Lâmiî'dir. Bursa'da doğmuştur. Doğum tarihi hakkında kaynaklarda kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte 878 (1472) yılında doğduğu ihtimali kuvvetlidir. İlim ve irfanla dolu hayatı Bursa'da geçmiştir. Babası¸ II. Mehmet ve II. Beyazıt dönemi defterdarlarından Osman Efendi'dir. Dedesi ise Yeşil Cami'nin nakışlarını yapan Nakkaş Ali'dir. Nakkaş Ali¸ Timurlenk tarafından İran'a götürülmüş ve orada nakkaşlık öğrenip Bursa'ya gelmiştir. Lâmiî Çelebi hakkında bilgi veren bazı kaynaklarda onun Lem'î mahlasıyla şiirler de yazan Mehmed Çelebi¸ Ahmed Çelebi ve Abdullah adlarında üç oğlu ve Safiye Hatun adında bir kızından bahsedilir. İbrahim Çelebi adında bir oğlu ve Zeynep Hatun adında bir kızı daha bulunmaktadır.
Lâmiî¸ dönemi için zorunlu olarak tahsil edilmesi gereken ilim ve fenni¸ Bursa'nın ilim ve kültür tarihimize kazandırdığı meşhur müderrisleri Mevlânâ Ahaveyn ve Hacı Hasanzâde'den almıştır. Yazdığı eserlere bakılırsa¸ Arapça ve Farsça'dan tercümeler yapan¸ farklı ilmî disiplinlere vâkıf ve bunları şiir diliyle anlatabilen bir donanıma sahip olduğu görülür. Şair¸ bu tahsiliyle bilgin(âlim) olmuştur. Bilgelik(âriflik)¸ âlimin iç âleminde yaşadığı inkılâpla ulaştığı yüksek bir düzeydir. Bu ise bir süreç işidir ve bu süreç¸ şairin tasavvuf yoluna girmesiyle başlar. Lâmiî¸ bilgelik yolunda bir adım atmış ve devrin mümtaz şahsiyetlerinden Emir Ahmed-i Buharî'ye bağlanmıştır. Emir Ahmed-i Buharî¸ Fatih döneminde Buhara'dan Anadolu'ya gelerek burada yerleşen bir mutasavvıftır. Anadolu'nun dini tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olan Emir Ahmed-i Buharî¸ Simavlı Abdullâh-ı İlâhî'den sonra Nakşibendîlik yolunun ikinci ismi olarak kabul edilir. Bilgelik yolu¸ Defterdar Osman Çelebi'nin oğlu medreseli Mahmut Efendi'yi Lâmiî Çelebi'ye dönüştürmüştür.
Gerçekten de O¸ ömrünü ilme vakfetmiştir; sahip olduğu sosyal ve ekonomik imkânlardan¸ eğitim ve öğretiminden yararlanarak devlet bürokrasisi içinde önemli bir mevkie gelebilir¸ sarayın gözdeleri arasına girebilirdi. Ama O¸ Emir Ahmed-i Buharî'nin irfan mektebinde ilmin yüceliğinin farkına ve hürriyetin tadına varmıştır. Bu sebeple siyasî meselelere mesafeli kalarak kendi gündemi etrafında çalışmalar ortaya koymuş ve geride büyük bir külliyat bırakmıştır. Lâmiî¸ bütün vaktini tetkik ve telife vakfeden bir münevverdir. İlim ve sanat dünyamıza¸ manzum ve mensur 30'u aşkın eser kazandırmıştır. Daha çok din¸ tasavvuf¸ ahlak ve aşk gibi konuları içeren bu eserlerin bazıları tercümedir. Manzum eserleri Dîvân-ı Eş'âr¸ Ferhâdnâme (Ferhâd ü Şîrîn)¸ Vâmık u Azr⸠Kıssa-i Evlâd-ı Câbir (Câbir-nâme)¸ Lugat-ı Manzume (Tuhfe-i Lâmiî)¸ Maktel-i Hüseyin¸ Selâmân ü Ebsâl¸ Şem' u Pervane¸ Gûy u Çevgân¸ Şehr-engîz-i Bursa¸ Vîs ü Râmîn¸ Heft Peyker¸ Mevlidü'r-Resûl'dür. Mensur eserleri Tercüme-i Şevâhidü'n-nübüvve¸ Tercüme-i Nefehâtü'l-Üns¸ Hüsn ü Dil¸ Münâzara-ı Bahâr u Şit⸠Dîbâce-i Gülistân¸ İbretnâme¸ Şerefü'l-İnsan¸ Letâifnâme'dir. Bu eserlerden başka¸ Nefsü'l-emr¸ Münşeât-ı Mekâtib (Nisâbü'l-belâğa)¸ Hall-i Muammâ-yı Mîr Hüseyin¸ Esmâ-i Hüsn⸠Mir'âtü'l-esmâ Menâkıb-ı Üveys el-Karanî¸ Risâle-i tasavvuf¸ Risâle-i Arûz¸ Risâle-i Usûl-mine'l-funûn ve Risâle-i Hall-i Fâl adlı eserleri de kaynaklarda geçmektedir.
938(1531-1532) yılında vefat eden Lâmiî'nin kabri Hisar'da¸ Tophane yakınlarında bulunan Nakkaş Ali Mescidi'nin haziresindeki aile mezarlığındadır.
Sözümüze "Bursa" diyerek başladık ve Şehrengiz-i Bursa yazarı Lâmiî Çelebi'den bahsettik. "Bursa'nın bu önemli değeri şehrin görmek ve duymak istemeyen sakinlerince unutulmuştu." diyen Bilal Kemikli öncülüğünde onu hatırlamak¸ yeniden eserlerini inceleme konusu etmek ve onun eşliğinde Bursa'yı yeniden okumak için Lâmii Çelebi ve Dönemi Sempozyumu projesi hayata geçirildi. Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinden değerli ilim adamının katılımıyla 15-17 Nisan 2011 tarihleri arasında Ördekli Kültür Merkezi'nde düzenlenen sempozyumda Lâmiî Çelebi ve 16. yy Bursa'sı farklı bakış açılarıyla tanıtıldı. O dönemde Bursa'nın sosyal ve iktisadî hayatı¸ tarihi¸ mahalleleri¸ hane sayıları¸ mescitleri¸ belli başlı aileleri ve şairleri hakkında bilgi verildi. Lamiî Çelebi'nin terekesi¸ okuduğu kitaplar¸ evinde kullandığı eşyalar¸ komşuları¸ mektupları¸ eserleri ayrıntılı olarak tanıtıldı. Lamiî Çelebi'nin gazellerine yazılan nazireler¸ eserlerine dair yurt içi ve yurt dışında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verildi. Lamiî'ye ait minyatürlerdeki beden dili ve göz teması gibi konular dile getirildi.
Bursalı Lâmiî Çelebi ve Dönemi kitabı Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Şiir Şehir Bursa projesi kapsamında düzenlediği Bursalı Lâmiî Çelebi ve Dönemi sempozyumunda sunulan bildirilerden oluşmaktadır. Bu kitap sayesinde 16.yy Klasik Türk Edebiyatı ve Lamiî Çelebi'nin yaşadığı dönem¸ muhiti ve o dönemdeki siyasi ve sosyal hayat hakkında genel bir bilgi sahibi olabilir¸ şairin Bursa'nın sanat hayatına katkılarını öğrenebilir¸ onun şiir dünyasında gezintiye çıkabilir¸ eserleri hakkında bilgi sahibi olabilir¸ onun eğitimci ve öğretici yönünü görebilir ve en önemlisi Bursa'nın yetiştirdiği güzide şair ve edebiyatçılardan biri olan Lamiî Çelebi'yi anlama imkânı bulabilirsiniz. Bursalı Lâmiî Çelebi ve Dönemi kitabı¸ tarih¸ sosyal tarih ve edebiyat bilimini bir araya getiren kapsamlı bir çalışmadır. Bu çalışmanın kitap haline getirilmesi gelecek nesillere aktarılması açısından önemlidir.
Bursa'nın görmek ve duymak istemeyen sakinlerince unutulan bu bilge şairi bize hatırlatan ve bu kitabın hazırlanmasına öncülük eden değerli hocamız Bilal Kemikli başta olmak üzere bu çalışmada emeği geçen ilim adamlarımıza teşekkürü bir borç bilirim. Söze Bursa'yla başladık Lamiî Çelebi'nin gazeliyle bitirelim:
Ârif ol kimsedir ki her hâle
Şükr idüp Hakka ittika eyler
Cahil oldur ki gark-ı ni'met iken
Yine Rabbinden iştika eyler
Özlem DEĞİRMENCİ
YazarEy öğrencim! Dünya sevgisinden sakın. Zira sirke saf balı bozduğu gibi dünya sevgisi de sâlih ve iyi amellerini bozar. Yetimlere, şefkat, çıplaklara elbise giydirmekle merhamet, açları doyur...
Yazar: somuncueditor
Şerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Daha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR