Kuşlar
Kar taneleri dört bir yanı beyaza boyuyordu. Kara kış yüzünü açıktan açığa göstermeye başlamıştı. Etrafta büyük bir sessizlik vardı. İki kuş gün boyu yiyecek aramışlar fakat bulamamışlardı. Bir evin saçağının altına sığınmışlar, yağan karı seyrediyorlardı. Açlık canlarına tak etmişti. İyice birbirlerine sokulup ısınmaya çalıştılar. İçlerinden bir tanesi;
- Söylesene Alaca, şimdi ne yapacağız, kar dinecek gibi değil. Karnımız ise çok aç.
- Biraz daha bekleyelim. Biraz sonra doyacağız Şirin.
- Kar yağışı hızlandı baksana. Nereden yiyecek bulacağız ki?
- Az sabırlı ol.
Vakit epey ilerlemişti. Çocuklar okuldan birer ikişer çıkmaya başladılar. Sessiz sokak bir anda çocuk sesleri ile şenlendi. Alaca sevindi. Okuldan gelen bir çocuğu gözleriyle takip ediyordu. Çocuk karşı apartmana girdi. Alaca biraz daha bekledikten sonra o apartmanın pencerelerinden birine konup ötmeye başladı. Şirin onu uzaktan izliyordu. Çocuk pencereyi açınca Alaca tekrar eski yerine geri döndü. Şirin’e;
- Şimdi bize bol bol yiyecek verecek. Bak seyret.
Alaca haklı çıktı. Çocuk pencerenin önüne ekmek kırıntıları ve biraz buğday koydu. Sonra gözden kayboldu. Alaca Şirin’e;
- Haydi, gidip karnımızı doyuralım.
- Ben gelmem, ya orada tuzak var ise. Tuzağa yakalanmaktan çok korkuyorum Alaca.
- O çocuğu tanıyorum. Melek kalpli bir çocuktur. Hiç kötülük düşünmez. Seve seve yardım eder. Sevgi doludur. Ailece nerede başı sıkışmış bir canlı görse yardım etmeye çalışırlar. Bana da çok yardımları oldu, onlara güveniyorum.
Alaca uçup gitti. Şirin’de korka korka arkasından onu takip etti. Pencereye konup bir güzel karınlarını doyurdular. Melek kalpli çocuğa kendi dillerince bol bol dualar ettiler.
Onları tülün ardından izleyen çocuk kuşlara;
- Bu buğdayları sizler için aldık, başınız sıkıştığında her zaman penceremi tıklatabilirsiniz güzel kuşlar. Dünya tüm canlıların mutlu olması ile güzelleşiyor.
Kuşlar uçup giderken kar taneleri sessiz sessiz yağmaya devam ediyordu.
Emine Yılmaz DERECİ
Yazar22 Mayıs 1919’da Kadıköy’de düzenlenen mitingde, adından söz ettiren kadın bir öğretmen adayı vardı: Münevver Saime Hanım... “Asker Öğretmen” ya da “Asker Saime” lakabıyla anılıyordu. Saime...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Meşe ağacı her sabah olduğu gibi güneşin doğuşunu kalın dallarıyla, yeşil yapraklarıyla, yaşama sevinci içinde seyretti. Huzur doluydu. Köklerinin aralarında yaşayan karıncalara, gövdesini delip...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Dedem köyden gelirken kestane ve ceviz getirmişti. Kestaneler iri ve renkleri parlaktı. Dedeme sordum:- Dedeciğim, bu kestaneleri nereden topladınız?- Tarlalarımızın kenarlarında ve ormanlık alanlarda...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Bir zamanlar, Halep’in düzlüklerinde oynayan Ammar adında bir çocuk vardı. Ammar’ın dünyası, annesinin pişirdiği mis kokulu ekmekler, babasının akşam sohbetleri ve mahalledeki dostlarıyla doluydu. Anc...
Yazar: Erbay KÜCET