KURBANI ANLAMAK
Kurban' kelimesi¸ sözlükte 'yakın olmak' anlamına gelen 'kurb' kökünden türemiş dînî bir kavramdır. Sözlükte ibâdet ve yakınlık mânâsına gelen 1; ancak¸ 'kendisiyle mânen Allah'a yaklaşılan her hayır ve itaat'i ifade eden 'kurbet' kelimesi ile 'kurban' kelimesi aynı kökten türemiştir.2 Dolayısıyla 'kurban'¸ 'mânen Allah'a yakınlık vesilesi olan şey' demektir3.
Kurban' kelimesi¸ sözlükte 'yakın olmak' anlamına gelen 'kurb' kökünden türemiş dînî bir kavramdır. Sözlükte ibâdet ve yakınlık mânâsına gelen1; ancak¸ 'kendisiyle mânen Allah'a yaklaşılan her hayır ve itaat'i ifade eden 'kurbet' kelimesi ile 'kurban' kelimesi aynı kökten türemiştir.2 Dolayısıyla 'kurban'¸ 'mânen Allah'a yakınlık vesilesi olan şey' demektir3.
Bir hadîsi şerifte de¸ "Namaz¸ bütün müttakîlerin kurbanıdır."4 buyurularak¸ namaz kulu Allah'a yakınlaştıran en önemli ibadetlerden olduğu için kurban olarak ifade edilmiştir. Çünkü takva sahipleri¸ namazla sadece Allah'a yakın olmayı murad ederler5.
Görüldüğü gibi Allah'a yakın olabilmenin çaşitli yolları vardır; bu yollardan biri de kurbandır.
Kurban kesmenin amacı mahzâ takarrub/taabbud¸ yani Allah'ın rızasını ummak ve O'na yakın olmaktır. Kurban kesmeye yönelten tek sâik Allah'ın emrini yerine getirmek¸ rızasını elde etmek ve bu vesileyle lutfuna¸ mağrifretine mazhar olmaktır. Zaten bunun dışında güdülen bütün maksatlar O'nun katında makbul değildir.
Yüce Allah¸ kullarının ne kurbanına ne de başka bir fiiline muhtaçtır. Tamamen insanların yararına olan bu eylemin Allah'a izafe edilmesi ise¸ bu tür eylemlerin O'nun emri ile yerine getirilmiş olmasındandır; bunlar O'nun yüceliğini¸ ilâhlığını ve rablığını kabul etmenin bir ifadesi olduğu içindir. Yüce Allah'ın mahzâ insanların yararına olan kulluk eylemlerini kendine izafe etmesinin hikmeti¸ O'nun emrine imtisâlen yerine getirilmiş olmaları ve gönül hoşluğu ile gerçekleşmelerini temin etmektir. 'Allah için' denmese ve O'nun rızasını kazanma hedefi olmasa ve karşılığında ebedî ve mutlu bir hayattan ibaret olan cennet vaat edilmeseydi¸ kim yapardı bu eylemleri?!.
Kurban Tevhîdin Nişanesidir
İslâm tevhîd dinidir. Kurban da tevhîdin nişanesi¸ onun bir başka şekilde ifadesidir. Adına kurban kesmeye yegâne layık varlığın Allah olduğunun bir göstergesidir.
Hayvanları keserken yalnız Allah'ın adının anılması¸ Allah'tan başkası adına kesilen ve sadece Allah'ın adının anılmadan boğazlanan hayvanların etlerinin haram kılınması¸ bu dînin hayatın tamamını şirkin etkilerinden arındırmaya verdiği önemi ifade eder. Sadece düşünce ve vicdanı arındırmakla yetinmediğini gösterir. Çünkü bu dîn bütün ilkeleri¸ amaçlarıyla tevhîd dînidir.
Kurban bir ibadet şekli¸ Allah'ı anmanın bir başka yoludur. Temel amaç Allah'ın emrini yerine getirmek¸ O'nun rızasını kazanmak olmakla beraber¸ kurbanın hem kesene¸ hem diğer insanlara büyük yararları vardır. Her şeyden önce kurban kesilebilecek hayvanlar¸ Allah'ın insanlara bahşettiği birer rızık vasıtalarıdır. Sütlerinin yanı sıra etlerinden de yaralanılmaktadır. Kurban edilmeleri dışında sırf et için binlerce hayvan kesilmekte ve toplumun et ihtiyacı karşılanmaktadır. Burada insanoğluna düşen görev¸ söz konusu hayvanları hem yaratan¸ hem etlerinin yenmesini helâl kılan Rablerine şükretmektir. Dolayısıyla kurban aynı zamanda haram ve helâl kılma yetkisinin sadece Allah'a ait olduğunun bir ifadesidir.
Kurbanı bir mânâda¸ yoksullara yardım etmenin ibadetleştirilmesi' olarak algılamak da mümkündür. "Bu hayvanların etinden hem kendiniz yiyin¸ hem de sıkıntı içinde bulunan yoksullara yediriniz."6 âyetinde bunu açıkça görmek mümkündür.
Kurban bayramında kurban olarak kesilen hayvanların etinden yenmesine ilişkin emir¸ bu etten yemenin serbestliğine işaret etmek ya da yemeye teşvik etmek amacına yöneliktir. Ancak fakiri doyurmaya ilişkin emrin yerine getirilmesi¸ bir zorunluluk ifade eder.
Kurban hakkında Kur'an'ın birkaç âyeti şöyledir:
"Büyükbaş hayvan kurban etmeyi de Allah'ın size emrettiği ibâdet biçimlerinden saydık. Onlar size çeşitli yararlar sağlarlar. Ön ayaklarını bağlayarak onları boğazlarken üzerlerine Allah'ın adını anın. Yan üstü düşüp öldüklerinde etlerinden hem kendiniz yiyiniz hem de isteyene ve istemeyene yediriniz. Şükredesiniz diye o hayvanları böylece yararınıza sunduk."7
"Gelsinler de çeşitli yararlarını gözleri ile görsünler ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları belirli günlerde kurban ederken O'nun adını ansınlar. Bu hayvanların etinden hem kendiniz yiyiniz¸ hem de sıkıntı içinde bulunan yoksullara yediriniz."8
"Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O¸ bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!"9
Görüldüğü gibi âyetler kurban kesilirken Allah'ın adının anılmasını öncelikle vurgulamaktadır. Çünkü kurbandan maksat Allah katında kurbiyet kazanmaktır.
Kurban bir takvâ eğitimidir. Kesilen kurbanın ne eti ve ne de kanı Allah'a ulaşır. Allah'a ulaşan sadece amaçlar¸ sâlih ve samimi niyetler¸ yani takvâdır. Yoksa kesilen etin tamamını yine insanlar tüketmekte¸ ailesi kalabalık olanlar tasadduk etmeden tamamını tüketebilmekte¸ bununla beraber aynı oranda kurban kesme sevâbına nail olabilmektedir. Bu¸ bir şeyi¸ bir fiili Allah için ve Allah'ın emriyle yapabilme¸ maldan feragat etme/edebilme eğitimidir.
Takvâ; Allah'tan korkmak¸ O'na karşı saygısızlık yapmaktan sakınma azmi ve duygusu içinde olmaktır. Takvâ duygusunun barındırdığı korku¸ bir ihlâl sonucu gelecek cezanın vereceği elem düşüncesinden ziyade¸ Allah'ın sevgisini kaybetme endişesinden kaynaklanır. Diğer bir ifade ile takv⸠eleme dayalı değil¸ sevgiye dayalı bir korkudur. Kaynağı sevgidir¸ sevgiden mahrum kalma endişesidir. Bu yüzden takvâ; kalplerin¸ gönüllerin azığıdır. Kalpler¸ gönüller onunla beslenir¸ onunla güçlenir¸ onunla aydınlanır. Hedefe varma ve kurtuluş dayanağı yalnız takvâdır.
Öyle insanlar vardır ki varlığını tümü ile yüce Allah'ın rızası uğruna kullanır¸ hiçbir şeyini geriye bırakmak istemez¸ Hz. Ebûbekir gibi. İşinde ve çalışmasında şahsını asla hesaba katmaz. Çünkü Allah'ta fâni/yok olmuştur¸ bütünü ile O'na yönelmiştir.
Kurban¸ Allah'ın sevgili kulları Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail'in Allah'a en zirve teslimiyetlerinin ve Hz. İsmail'in fidye ile kurtuluşunun anısıdır.
Kurban Sadakattir
Kurban Allah'a sadakatin en güzel örneğidir. Kurban bir cömertlik testidir.
"Allah'ın lütuf olarak bağışladığı şeylerde cimrice davrananlar sakın bu tutumlarının kendileri hesabına hayırlı olduğunu sanmasınlar. Tersine bu¸ onlar hesabına kötüdür. Cimrilikle yanlarında tuttukları mal kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yeryüzünün mirası Allah'a aittir. Hiç kuşkusuz Allah yaptıklarınızdan haberdardır."10
Kurban aynı zamanda bir dostluk sınavıdır. Hz. İbrahim¸ "Rabb'im bana iyilerden olacak bir çocuk ver."11 diye rabbinden bir istekte bulunmuş¸ Yüce Allah da¸ her şeyden soyutlanıp temiz bir kalp ile kendisine yönelen sâlih kulunun duasını kabul etmiştir.
"Biz ona yumuşak huylu bir erkek çocuk müjdeledik." "Çocuk onun yanında koşma yaşına gelince İbrahim ona; `Yavrum! Ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum¸ bir düşün bakalım ne dersin?' Çocuk; `Babacığım¸ sana emredileni yap¸ inşallah beni sabredenlerden bulacaksın' dedi."12
Oğlu çocukluktan kurtulup onunla birlikte koşma çağına eriştiğinde¸ ona tam alışıp biricik oğluyla huzur bulduğu anda Hz. İbrahim rüyasında oğlunu boğazladığını gördü. Bu rüyanın Rabb'inden oğlunu kurban etmesi için bir işaret olduğunu anladı. Çünkü o bir peygamberdi ve peygamberlerin rüyaları doğruydu; rahmaniydi; hakikatti. Bu yüzden Hz. İbrahim tereddüt etmez. Aklına itaat ve teslimiyetten başka bir şey gelmez. Tam bir teslimiyet içinde bir işaretle aldığı emri yerine getirmeye koyulur. Hz. İbrahim'in bu teslimiyeti karşısında yüce Allah'ın merhameti yetişir:
"Biz ona `İbrahim' diye seslendik. `Sen rüyayı doğruladın¸ işte biz güzel davrananları böyle mükâfatlandırırız. Gerçekten bu apaçık bir imtihandı. Ve fidye olarak ona büyük bir kurban verdik."13
Amaç Hz. İbrahim'in teslimiyetini ölçmek¸ onu gelecek nesillere örnek olarak sunmaktı. Dolayısıyla imtihan bitmiş¸ hedefler gerçekleşmişti. Geriye sadece bedensel bir acı eksik kalmış¸ sadece kan akmamıştı. Kesilmiş bir ceset yoktu. Allah'ın imtihan etmedeki hedefi insanların canını yakmak değildi elbet. Onun buna ihtiyacı yoktur. Bu yüzden Hz. İbrahim'in bu teslimiyeti¸ emri yerine getirmiş sayılmasına yetmiştir.
Kurban Feragattir
Kurban en sevdiğinden Allah'tan yana feragat edebilmektir. Hz. İbrahim bunun en güzel örneğini vermiştir.
Hz. İsmail'in kurban edilmesi hadisesinde¸ "Allah bir insanın kendisine kurban edilmesini ister mi?" sorusu akla gelebilir. Aslında Yüce Allah'ın bu ve buna benzer hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Peki¸ o zaman Hz. İbrahim'den istenen şey neydi? O talep gerçek değil miydi? Evet¸ o talep bir sınav talebiydi; sevgi sınavı!.. Geçmiş de dâhil¸ o ana ve son peygambere kadar yüce Allah'ın insanı kurban etmek gibi bir talebi¸ bir emri olmadığına göre¸ bu bir sınav talebiydi. Yoksa Yüce Allah gerçekte insanın kurban edilmesini isteseydi Hz. İsmail'in kesilmesine müsaade ederdi.
Daha sonra Hz. İbrahim oğlu ile birlikte¸ "Ey Rabb'imiz¸ ikimizi de sana teslim olanlardan eyle¸ soyumuzdan da sana teslim olan bir ümmet çıkar¸ bize ibâdet yollarımızı göster¸ tevbemizi kabul buyur. Hiç şüphesiz sen tevbeleri kabul edensin ve çok merhametlisin."14 diye dua etmiştir.
Hacda kesilen kurbanın apayrı nişaneleri¸ sembolik yönleri vardır. Çünkü hacda yerine getirilen özel ibadet ve şeâirin temel gayesi kalplerde takvâ duygusunu uyandırmaktır. Zaten hac mevsiminde yerine getirilen özel ibâdetler ve şiarlar Kâbe'nin Rabb'ine yönelişten¸ O'na itaat etmeyi somutlaştıran sembolik davranışlardan başka bir şey değildir. Bu davranışlar özünde Hz. İbrahim'den bu yana yaşanan anıları barındırmaktadır; Allah'a teslimiyet ve yönelişin anılarıdır. Kurban da bunlardan biridir.
Namaz kılmak da kurban kesmek de Allah'a samimiyetle yönelişin bir göstergesidir. "Öyle ise Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!"15 emri bunun ifadesidir.
Kurban¸ "Rabbim! Gerektiğinde senin için¸ sen emrettiğin için senin uğrunda canımı bile feda edebilirim." duygu ve inancını canlı tutma eğitimidir.
Kısacası¸ Kurban bir feragat eğitimidir.
Kurban aynı zamanda bir merhamet eğitimidir.
Dipnot
* Doç. Dr.
1 Âsım Efendi¸ Kâmus Tercemesi¸ İstanbul 1305 ¸I¸ 424.
2 İbn Manzûr¸ Lisânu'l-arab¸ Beyrut trs.¸ I¸ 665.
3 Âsım Efendi¸ age¸ I¸ 425.
4 Ahmed b. Hanbel¸ III¸ 321¸ 399.
5 İbnü'l-Esîr¸ en_Nihâye¸ Beyrut¸ trs.¸ IV¸ 32.
6 22/ Hac¸ 28.
7 22/Hac¸ 36
8 22/Hac¸ 28.
9 22/Hac¸37
10 3/Âl-i İmrân¸ 180.
11 37/Saffât¸ 100.
12 37/Saffât¸ 101-102.
13 37/Saffât¸ 104-107.
14 2/Bakara¸ 128.
Cemal AĞIRMAN
YazarŞerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Osmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Dinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Şeyh Abdurrahman Erzincanî’nin soyu, Orta Asya’dan gelerek Erzincan’a yerleşmiştir. Evlâd-ı Rasûl’den ve Yıldırım Bâyezîd devri meşayihlerindendir. Zamanının gerekli ilimlerini memleketi olan Erzincan...
Yazar: Resul KESENCELİ