KUR’AN KURSLARINDA DİN EĞİTİMİ
Kur’an merkezli din eğitimi, Peygamberimiz (s.a.v.)’in rehberliğinde Mescid-i Nebevîi’nin bir bölümü olan Suffa Mektebi’nde başlamıştır. O günden bugüne camilerimiz, camilerimizin müştemilatında dinî eğitim için oluşturulan Kur’an sınıfları ve cami müştemilatından müstakil olarak yapılan yatılı Kur’an Kurslarımız, her yaştan Müslümanın Kur’an-ı Kerim’i ve temel dinî bilgileri öğrendiği ilk mektep durumundadır. Kur’an Kurslarında verilen din eğitimi, yaygın din eğitimi kapsamında değerlendiriliyor. Çünkü her yaştan insana belli bir periyotta bir program uygulanıyor. Kur’an Kursları; - Toplumun dindarlık düzeyinin ve ahlakî seviyesinin yükselmesinde, - Dinî bilgi, duygu ve bilincin artmasında, - Sahih ve kaynaklara dayalı dinî bilginin yaygınlaşmasında, - Toplumun, bid’at ve hurafelerden arındırılmasında, - Özellikle hanımların sosyalleşmesinde ve dolaylı olarak psikolojik danışmanlık hizmeti almalarında, - Dinî ve millî aidiyet duygusunun oluşmasında, - Yatılı kurslarımızda geleceğin nitelikli hocalarının yetişmesinde çok önemli bir yeri vardır. Türkiye, İslâm ülkeleri arasında hafızı en çok olan ülkedir. Ama Kur’an-ı Kerim’i yüzünden okuyanların genel nüfusa oranına bakıldığında ise Türkiye halkı, İslâm ülkeleri arasında daha gerilerdedir. 2016 yılı itibarı ile 1975 yılından itibaren Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan hafızlık belgesi almış olanların sayısı 116.000 civarındadır. 1975’ten önce hafız olup da belge almayanları da hesaplarsak Türkiye’deki hafız sayısının yaklaşık olarak 150.000 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Mısır, Arabistan, Ürdün, Suriye gibi ülkelerde Usulu’d-Din ya da Şeriat Fakültelerinde son on cüzün hafızı olma mecburiyeti vardır. Kur’an Kursları İmkânlar Sunuyor Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı’nca camilerde yürütülen din hizmetlerinden daha çok erkekler yararlanıyordu. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar ise din hizmetlerinden ve din eğitiminden çoğunlukla mahrum kalıyordu. Son yıllarda sayıları hızla artan Kur’an Kursları, her yaştan kız ve kadının din hizmetlerinden yararlanması için önemli imkânlar sunuluyor. Her Müslümanın kadın olsun erkek olsun, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i okuması, Kur’an’a karşı asli görevini bilmemesi ise büyük bir kusurdur. Artık ülkemizde Kur’an okuma yolları ve imkânları sonuna kadar açıktır. Camilerde, Kur’an Kurslarında, resmi kurumlarda, Kur’an dersi yapılabilecek her yerde isteğe bağlı olarak ihtiyaç odaklı Kur’an sınıfları açılabiliyor. Okullarda seçmeli Kur’an dersleri okutuluyor, hatta Milli Eğitim Müdürlüklerine bağlı Halk Eğitim Müdürlükleri de Kur’an Kursu açabiliyor. Ülkemizde çok değil on sene sonra Kur’an okuma yüzdesi muhtemelen yüzde bin artacak. Birkaç sene sonra Kur’an Kurslarına gelecek olanlara artık elif ba değil, ileri düzeyde Kur’an eğitimi, tecvid, meharic-i huruf, sıfat-ı huruf, tefsir, hadis ve fıkıh dersleri verilecek. Kur’an Kurslarında her şey Kur’an öğretimi ile başlayıp bitmiyor. Kur’an okuma bir başlangıçtır. Kur’an-ı Kerim’i halkımız çoğunlukla sevap kazanma ve ibadet yapma duygusu ve düşüncesiyle öğrenmek istiyor ve okuyor. Bu niyet, halis olmakla birlikte eksiktir. Belli bir eğitim düzeyi ve kültür seviyesinde olan kursiyerlere, Kur’an’ı anlamak ve yaşamak için de okumaları gerektiğini söylemek gerekiyor. Mübtedi durumunda olan, yeni Kur’an öğrenmiş olanların da eksik bilgi ve alt yapısıyla Kur’an’ı anlamaya ve yorumlamaya çalışması ise yeni problemlere yol açacaktır. Bunun da önüne geçmek gerekir. Din Eğitiminde Bir Başlangıç Kur’an okumayı öğrenmek din eğitiminde bir başlangıçtır. İtikat, ibadet, siyer ve ahlak dersleriyle kursiyerlerimiz her Müslümanın bilmek zorunda olduğu temel dinî bilgileri de kaynağından ve ehil hocalardan öğrenmeleri gerekiyor. Kurslarda verilen eğitim sonucunda “Şöyle yapmak çok sevapmış ya da şöyle yapmak çok günahmış.” şeklindeki rivayet ve söylenti kültürünün yerini “Şöyle yapmak dinimizde caizdir, caiz değildir, farzdır, mübahtır, mekruhtur, haramdır.” şeklinde daha çok dinî literatürün kullanıldığı din dili yaygınlık kazanıyor. Günümüzde bilgilenme araçları oldukça yaygındır. İnsanlar, televizyonlardan ve radyolardan çeşitli hocaları dinliyorlar. Çeşitli meclislerde değişik hocalarla karşılaşıyorlar ve kıyas yapıyorlar. Farklı görüş ve yorumlar sebebi ile kafa karışıklığı da oluşuyor. Buna mukabil Kur’an Kursları, sahih bilginin verildiği ve ehl-i sünnet çizgisinde dinî yorumların öğretildiği birer ilim merkezi fonksiyonunu icra ediyor. Kur’an Okumayı Bilenler Yaygınlaştıkça - Herkes geçmişine Kur’an’ı kendisi okumaya başlayacak. - Hanımların aralarında yaptıkları günlerde dedikodu yapma yerine Kur’an okunacak, dinî bir atmosfer oluşacak. - Biri günah işlemeyi düşündüğünde, okuduğu Kur’an ve öğrendiği bilgiler aklına gelecek ve muhtemelen vazgeçecek. - Öğrendiği dinî bilgileri, arkadaşlarına çocuklarına ve torunlarına anlatacak ve bilgi hızla yayılacak, - Kursiyerlerin Kur’an Kursu’nda aldığı eğitimle ve değişik çevrelerden insanlarla tanışması ve kaynaşması sonucu hanımların bilgi, görgü ve kültürü artacak. - Bilgi, görgü ve kültürü artan hanımların eşleriyle geçimi daha kolay, yapıcı ve anlayışlı olacak, ailelere huzur ve mutluluk gelecek. - Namaz duaları ve surelerindeki yanlışları düzelterek ibadetini daha doğru ve usulüne uygun bir şekilde yapmaya başlayacaklar. - Mahalle baskısı denilen sosyolojik bir deyim vardır. Mahalle baskısının menfi bir anlamı var ancak toplumun bir birini denetimi anlamında bir otokontrolün yararlı olacağını da göz ardı etmemek lazım. Kur’an Kurslarına gelen kursiyerlerin yanlış işlerde birbirini kontrol etmesi, iyi işlerde de yarış halinde olmaları Kur’an Kurslarının toplumsal yararlarından biridir. - İnsanların dinî bilgi, duygu ve aidiyet duygusu arttıkça İslâm ahlakının temel prensipleri olan kardeşlik, yardımlaşma, hoşgörü, agâh olma, hüsnü niyet, haktan ve adaletten yana olma vb. güzel alışkanlıklar yaygınlık kazanacak, gurur, kibir, gösteriş, dedi kodu, kıskançlık, yalan, hile, kusur araştırma vb. kötü alışkanlıklar da azalacak, bu da bir yandan erdemli bir toplumun oluşmasına diğer yandan da kırgınlıklara, kavgalara hatta adlî vakalara yol açan olayların azalmasına orta ve uzun vadede katkı sağlayacaktır. - Bu tespitlerden hareketle Kur’an Kurslarının, toplumun dinî, ahlaki, kültürel yapısının oluşmasında belirleyici bir fonksiyon icra ettiğini söyleyebiliriz. Bu sebeple her Müslüman mümkün olan en erken yaşta öncelikle Kur’an-ı Kerim’i “fem-i Muhsin” denilen ehil hocalardan öğrenmeli, ardından her Müslümanın bilmekle yükümlü olduğu farz-ı ayn bilgileri de belleyerek hayatını Allah’ın rızasına göre tanzim etmelidir.
Mukadder Ârif YÜKSEL
YazarAsıl adı Muhammed olan Mevlâna’nın lakabı Celaleddin’dir. Sevenleri Ona dostumuz anlamında Mevlâna dedikleri için bu lakap ile meşhur olmuştur. Selçuklular zamanında Rumlardan alınan Anadolu topraklar...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Batılı ülkeler ve özellikle ABD, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler üzerindeki sömürgeci emperyalist politikalarını son yarım yüzyılda, fazla rahatsızlık vermeden sinsice yürütmektedir. Bunu da sa...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Onur ya da şeref, insanî değeri, üstün ve erdemli olma hâlini ifade eder. Kur’an-ı Kerim’de bu durum için “izzet” kelimesi kullanılmıştır. Eskiden itibar, vakar, şeref ve haysiyeti ifade etmek için ku...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Cezayirli Hasan Paşa, Osmanlı Devleti’ne hizmet etmiş, cesaretiyle tanınmış sadrazamlardandır. Heybetli görünüşünden dolayı önceleri kendisine “Palabıyık” lakabı verilmişse de sonraları “Cezayirli” ve...
Yazar: Resul KESENCELİ