Kişisel Gelişime Karşı Sosyal Gelişimin Önemi
Bir zamanlar kişisel gelişime dair birçok kitap yayımlanmıştı ve birçok dergi de yayımlanıyordu. Hatta bazılarında yazılarım yayımlandı. Kişisel gelişim kavramı modern dünyada kendini kabullendirme arayışına girdi ve bu konuda bir nebze başarılı olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak kişisel gelişim kavramı bizim toplumsal dinamiklerimize tam olarak uymadığı için tutunamadı diyebiliriz.
Günümüzde elbette kişisel gelişim kitapları yayımlanmaya devam ediyor ve insanlar bu eserler ile kişisel gelişimlerini geliştirmek adına uğraş veriyor, elbette buna itirazımız yok. İnsanın kendini geliştirmesi, yetiştirmesi hayatın olağan akışı içinde olması gereken bir durum.
Kişisel gelişim dergilerinde yazdığım dönemde on adımda mutlu olma sanatı, on adımda başarılı olma sanatı gibi afaki kalan kavramlara yönelmedim. Çünkü bir bireyin başarısındaki etkenler diğerinde olmayabilir. Diyelim ki bir insan bazı adımları izleyerek çok başarılı olmuş olabilir ama bir başkasının yaşam şartları, sağlık durumu gibi sebeplerle aynı maddeleri uygulasa bile başarılı olmayabilir.
Kişisel gelişimin merkezinde de sadece “ben” duygusu var. Oysa bizim toplumsal dinamiklerimizde, medeniyetimizin de bugüne kadar miras bıraktığı güzel bir kavram var ki birbirimize yardımlaşma kültürüdür. Bu kültür Anadolu’nun hasbi bir özelliği, birbirine yardım etmek, hep birlikte hareket etme gibi güzel bir özelliği var.
Zaten dinimizin de bu yönde emri, tavsiyesi yok mu? İslâm’ın zekât emri, insanların sosyal olarak birbirine yardım etmesini emreder. Hz. Peygamber de komşusu aç iken tok yatan bizden değildir, buyuruyor.
Yıllarca yazdığım yazılarda kişisel gelişim kavramını değil sosyal gelişim kavramını kullandım. Sosyal denemeler dedim. Çünkü biz bencilliği değil, bütüncül bir yaklaşım ile toplumun tüm bireylerinin birbirine sahip çıkması gerektiğine inancındayız.
Çünkü hepimiz aynı geminin yolcusuyuz. Kişisel gelişim kavramını biraz irdelemek gerekirse, kendini geliştirmek olarak baktığımız zaman bir tarih kitabını okumak da aslında kişisel gelişime girer. Çünkü yine kendinizi bir alanda yetiştirmiş oluyorsunuz. İnsanın kendini geliştirme çabası aslında kişisel bir çabanın ürünüdür.
Ancak sadece tek tip tavsiyelerle bütün insanlara ulaşabilmek zordur. On adımda mutlu olmak, başarılı olmak gibi kavramları canlı olmayan maddeler üzerinde kullanabiliriz. Mesela on adımda aracımızı kışa hazırlamanın yolu, on adımda bilgisayarımızın çalışmasını hızlandırmanın yolu gibi kavramlar mantıklı durur.
Neden çünkü bunların hepsi aynı özelliktedir, bir aracın yağının değişimi, suyunun değişimi, yakıtının kaliteli yerlerden alınması gibi sebeplerle daha iyi çalışmasını sağlayabilirsiniz. Ama bunu insana uyarlamak istediğimiz zaman aynı maddeler tüm insanlar için aynı etkiyi bırakmaz. Bütün insanlar aynı özellikte değildir.
Sosyal medyada bir videoya denk gelmiştim, Çin’de bir insan motoruyla düşüp kaza yapıyor ve etrafındaki insanlar sadece bakıyor, kimse yardımına koşmuyor. Ülkemizde bir ambulans kavşakta kaza yaparak yan yatıyor ve bizim ülkemizin asil insanları yolda hemen araçlarını durdurarak ambulansa koşup yardım ediyorlar.
Bu sahneyi seyredince gözlerim buğulanmadı değil. Çünkü bizim yardımsever bir millet oluşumuzu ifadede lügatler yetersiz kalır, boğazımız düğümlenir. O yüzdendir ki bencilce yaklaşımları biz toplum olarak da sevmeyiz. Çünkü yetişme şartlarımızda, genlerimizde bencillik yok. Her ne kadar bencilliğe doğru sürüklensek de tamamen buna yönelmiş değiliz. Umarım bunun farkına varır ve bencillik duygusundan hızlı bir şekilde uzaklaşırız.
Özellikle yeni yetişen neslin paylaşımcı bir ruha sahip olması önemli, bu da anne ve babaların yaklaşımları ile sağlanacağını unutmamak lazım. Yine bilmek gerekir ki çocuklar anne ve babalarının ayak izlerini takip eder. O yüzden söylemlerden çok ne yaptığımıza daha çok dikkat ederler.
Çocukların ileriki yaşlarda sizi şaşırtan cevaplar vermesi buna örnek gösterilebilir. Mesela bir babanın sigara içip oğlum veya kızım sigara içme zararlı demesi, çocuğun düşünce dünyasında bir karşılı yok. Der ki babam sigara içme diyor ama kendisi içiyor. Demek ki çok da zararlı bir şey değil düşüncesiyle hareket edebilir.
Hayatta kalma mücadelesi içinde bencilliğin bize kazandırdığı bir şey yok. Sadece ben diyerek hareket etmek bizi toplum içinde yalnızlığa sürükler ve insan yalnız yaşayabilecek bir varlık değildir. Bugün bazı hastalıkların doğmasına sebep olanlardan biri yalnızlığımız zaten; stres, moral motivasyon düşüklüğü gibi sebeplerle insanlar mutsuzluğa sürükleniyor ama aileniz, arkadaşlarınız arasında sohbet etmeniz, birbirinize yardımcı olmanız gibi durumlar ile yalnızlık buhranından çıkarak mutlu olabilmek mümkün.
Erol AFŞİN
Yazar1. Kûşe-i vahdetimiz halvetimiz yâr iledirSarmışız sînemize vuslatımız yâr iledir2. Sorma zâhidlere bilmez “len terânî” sırrınıTûr-ı Eymen’de nihân sohbetimiz yâr iledir3. Okuduk Mushaf-ı hüsnündeki “...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Kavramların neler olduğunu daha iyi anlamak için bazen irdelemek gerekiyor sanırım. Bu hem karşımızdaki insanı anlamamıza olanak verecek hem de sıkıntıların neler olduğuna dair bilgi sahibi olmamıza y...
Yazar: Erol AFŞİN
İnsan hayata karşı bütün zorluklardan arınmış bir varlık değil, dünyaya kafa tutacak güçte de değil. Tabii Allah’ın verdiği aklı kullanarak insanlığın ilk zamanından bu yana çok önemli merhaleler kate...
Yazar: Erol AFŞİN
İnsanların sıkıntıya düştüğü, yolsuzlukların arttığı, hayhuyun ortalığı kapladığı zamanlarda mizah ve hicvin toplumda boy gösterip ortalığı kaplaması beklenirken günümüzde mizah açısından iç açıcı bir...
Yazar: Mahmut KAPLAN