"KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR"
"Ey Allah'ın elçisi! Sen bana nefsimden ve her şeyden daha sevgilisin." Bu hakikatleri bilerek¸ düşünmek¸ inanmak¸ bu yolla Allah sevgisine ermek yolumuzdur.
Bir gün sevgili Peygamberimizin huzuruna bir bedevi gelir. Kıyametin ne zaman kopacağını sorar. Peygamberimiz: "O güne ne hazırladın" buyurur. Bedevi de: "Allah ve Rasulünün sevgisini" cevabını verir. Bunun üzerine Peygamberimiz: "Kişi sevdiği ile beraberdir" buyurur.
İnançlı bir gönüle Allah (c.c) sevgisi düşer de onu gaflet içinde bırakır mı? Yüce Allah (c.c)'ın kullarından istediği¸ kulun gidişatında iyi¸ güzel bir sonucu olmayan boş¸ anlamsız bir iman değildir. İşte bu anlam şu ilahi buyrukta açık olarak görülüyor: "De ki: Eğer babalarınız¸ oğullarınız¸ kardeşleriniz¸ eşleriniz¸ aşiretiniz¸ kazandığınız mallar¸ kesata uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah'tan¸ peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise¸ artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez." (9/Tevbe¸ 24). Bu ayet-i kerimede görüldüğü gibi Yüce Allah¸ önce insan gönlünün hoş gördüğü¸ candan sevdiği bütün şeyleri¸ değerleri sayıyor¸ insanların zaaf noktalarını bir araya topluyor¸ bütün bunların hepsini terazinin bir kefesine¸ Allah ve peygamber sevgisini de diğer kefesine koyuyor. Sonra sevgisini belirtmek isteyenlere soruyor; şunları mı¸ yoksa Beni ve Rasulümü mü? Gayrın sevgisinden kurtulanlar¸ en büyük tadı O'nun sevgisinde bulanlar¸ nefislerinde sevginin yapıcı¸ hoş halini görürler. İşte İslâm'ın istediği fedakâr nefis...
Diğer bir ayet-i kerime'de¸ Yüce Allah¸ sevdiği sadık kullarını şöyle tanıtıyor: " Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse¸ (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki¸ Allah onları sever¸ onlar da Allah'ı severler. Onlar mü'minlere karşı alçak gönüllü¸ kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu¸ Allah'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır¸ hakkıyla bilendir." (5/Maide¸ 54)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) sevgi ehlinin erdikleri tadı¸ mutluluğu şöyle anlatıyor : "Şu üç şey kendisinde bulunan kimse imanın tadına ermiş olur: Allah ve Peygamberi her şeyden sevgili olmak¸ sevdiği kimseyi yalnız Allah için sevmek¸ Allah¸ onu küfürden kurtardıktan sonra yine küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına nefret etmek" (Buhari¸ İman: 9-14). Bu konuda Peygamberimiz diğer bir hadisinde de şöyle buyuruyor: "Nefsin kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki¸ hiçbiriniz ben ona babasından ve çocuklarından daha sevgili olmadıkça tam iman etmiş olmaz." (Buhari¸ İman¸2) Hz. Ömer'in şu sözü içten gelen peygamber sevgisini gösteriyor:
"Ey Allah'ın elçisi! Sen bana nefsimden ve her şeyden daha sevgilisin." Bu hakikatleri bilerek¸ düşünmek¸ inanmak¸ bu yolla Allah sevgisine ermek yolumuzdur.
Bir gün sevgili Peygamberimizin huzuruna bir bedevi gelir. Kıyametin ne zaman kopacağını sorar. Peygamberimiz: "O güne ne hazırladın" buyurur. Bedevi de: "Allah ve Rasulünün sevgisini" cevabını verir. Bunun üzerine Peygamberimiz: "Kişi sevdiği ile beraberdir" buyurur.
İnsan olarak insanların en güzeli¸ Peygamber olarak bütün peygamberlerin önderi¸ mü'minlerin baş tacı¸ iki cihan güneşi Muhammed Mustafa (s.a.v) sevgililer sevgilisidir. Bizim için en güzel örnektir
Sevelim¸ sevilelim
Sebahaddin ATEŞ
YazarDaha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU
Kur'an ayetinde ve hadislerde¸ sevgiye ve sevgi ortamının oluşturulması için adalet ve barış kavramına özellikle vurgu yapılarak¸ bu iki kavramın birbirini tamamlayan bir bütünün iki a...
Yazar: Sebahaddin ATEŞ
Medenî olmak demek¸ insanın önce iç dünyasıyla¸ sonra yaşadığı toplumla barışık olması demektir. Medenî olmak demek¸ yaşadığımız dünya ile ilgili "sorumluluk almak" demekti...
Yazar: Sebahaddin ATEŞ
Sevgili çocuklar; “Bizim en vefalı dostlarımız kitaplardır.” desem abartmış olur muyum acaba? Beni bu yargıya götüren etkenlere bir göz atalım isterseniz. Hiç unutmam; orta ikinci sınıfa gidiyordum....
Yazar: Sırrı ER