KISA MISIR TARİHİ VE KAYNAKLARI
"Ümmü'd-Dünya olarak anılan Mısır¸ Nil Nehri'nin varlığı ile elde ettiği zenginlik sayesinde cazibe bölgesi hâline gelmiştir. Nil Nehri bölgede Mısır Medeniyeti' olarak adlandırılan büyük bir medeniyetin oluşumunda katkı sunacaktır. Dünya harikalarından sayılan piramitler kadim Mısır uygarlığı tarafından burada inşa edilmiştir. Kurân-ı Kerim'de zikredilen Hz. Yûsuf ve Hz. Musa kıssalarında bu coğrafyaya önemli atıflarda bulunulmaktadır." Ümmü'd-Dünya olarak anılan Mısır¸ Nil Nehri'nin varlığı ile elde ettiği zenginlik sayesinde cazibe bölgesi hâline gelmiştir. Nil Nehri bölgede Mısır Medeniyeti' olarak adlandırılan büyük bir medeniyetin oluşumunda katkı sunacaktır. Dünya harikalarından sayılan piramitler kadim Mısır uygarlığı tarafından burada inşa edilmiştir. Kurân-ı Kerim'de zikredilen Hz. Yûsuf ve Hz. Musa kıssalarında bu coğrafyaya önemli atıflarda bulunulmaktadır. Bu mümbit ülke zaman içerisinde büyük devletlerin iştahını kabartmış ve birçok fatihin uğrak yeri olmuştur¸ Makedonyalı İskender¸ Roma ve Acemlerin istilaları bunlardan sadece birkaç tanesidir. İslâm'ın girişi ise 18-21/639-641 yılları arasında Hz. Ömer'in bilahare bölge valisi olacak olan Amr b. As'ın eliyle olacaktır. 21-38/641-658 yılları arasında ilk halifelerin valileri¸ 38-132/658-750 yılları arasında Emevî valileri¸ 132-254/750-868 yılları arasında Abbâsî valileri¸ 254-292/868-905 yılları arasında Tolunoğulları¸ 292-323/905-935 yılları arasında tekrar Abbâsî valileri¸ 323-358/935-969 yılları arasında İhşidîler¸ 358-567/968-1171 yılları arasında Fâtimîler¸ 567-648/1171-1250 Eyyûbîler¸ 648-792/1250-1390 Türk Memlükleri (Bahrî)¸ 792-923/1390-1517 Çerkes Memlükleri (Burcî)¸ 1517'den itibaren ise Mısır'a Osmanlılar hâkim oldular ve böylece halifelik Türklere geçti. 1798 tarihinde Napolyon işgal etti. 1805'te vali olan Mehmed Ali Paşa bölgede bağımsız hareket etmiş ve Osmanlı üzerine yürümüştü. 1841'de Kavalalılar Hanedanı tarafından yönetilecek olan iç işlerinden serbest dış işlerinde Osmanlı'ya bağlı Mısır Hidivliği kuruldu. 1882de bu sefer İngilizler Mısır'ı işgal ettiler. Osmanlı Mısır'daki haklarından vazgeçmedi¸ fakat 1914 yılına gelince I. Dünya Savaşı'nda İngilizler¸ Mısır'ı ilhak ettiklerini duyurdular. 1922 yılına kadar Mısır'a hâkim olacak olan İngilizler¸ 1922 yılında Mısır Sultanlığı¸ Birleşik Krallık'tan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etti. 1936 yılında Anglo-Egyptian Antlaşması'yla Fuad kral olmuş daha sonra da oğlu Faruk geçmiştir (1937-1952). 1952'de General Necip'in darbesi ile Kral Faruk tahttan çekilmiş¸ 1953'de de Necip Cumhurbaşkanlığı'ndan uzaklaştırılmıştır. 1954'de Binbaşı Nâsır idareyi ele almış 1970'de ani ölümüyle yerine Enver Sadat onun da 1981 yılında öldürülmesiyle Hüsnü Mübârek geçmiştir. 1958-1961 yılları arasında Mısır¸ Suriye ile birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti adını aldı. Yasemin devrimi ile birlikte Mısır'da devam eden halkı mevcut yönetime karşı seferber olmaya çağıran sokak gösterileri¸ protestolar ve sivil itaatsizlikler vuku buldu. 11 Şubat 2011'de Hüsnü Mübarek gösteriler nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. Yerine ise Müslüman Kardeşler örgütüne bağlılığıyla bilinen Muhammed Mürsî geçti. Böylece Mursî % 51.73 oy alarak ülkenin 5. Cumhurbaşkanı oldu. Onun başkanlığında ülkenin ekonomik durumu iyiye gitmedi ve 2013 tarihinde Genelkurmay Başkanı Abdülfettah es-Sîsî komutasındaki ordu yönetime el koydu. Halen darbe yönetimi tarafından idare edilen Mısır'ın ekonomisi her geçen gün kötüye gitmektedir. Bu kısa tarihinden sonra Mısır'ın siyasî¸ ekonomik ve sosya-kültürel tarihinin muhtelif dönemlerde derinlemesine ele alındığı Mısır Tarihi'nin kaynaklarının bir kısmını burada zikretmek istiyoruz. İslâm'ın ilk yıllarından itibaren Mısır'da belki de başka hiçbir bölgeye nasip olmayacak şekilde bir kısım eserlerin telif edildiği görülmektedir. Bu durum Mısır'ın neredeyse kesintisiz bir şekilde yüzyıllar boyunca tarihi¸ coğrafyası ve kültürünün yazılı olarak günümüze ulaşmasında büyük katkı sağlamıştır. Mısır hakkında bilgi sahibi olduğumuz kaynaklara gelince; İlk dönem tarihçilerinden Fustat'lı İbn Abdilhakem (ö. 871) Mısır'ın fethi ile ilgili meşhur eseri Futûhu Mısır ve Ahbârahâ'sında dönemle ilgili önemli bilgilere yer vermektedir. Mısır'da ilk olarak bağımsız bir devlet kuran Tolunoğulları tarihine ait en eski vesika da¸ 945 yılında vefat eden Ahmed b. Yusuf tarafından yazılmıştır. İskenderiyeli Said el-Batrik (ö. 939)'in Nazmu'l-Cevher adlı kroniği ile 957 yılında Kahire'de vefat eden el-Mes'ûdî'nin Murûcu'z-Zeheb ve Maâdini'l-Cevher adlı eserinde de Mısır'la ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır. Yaşadığı dönemle ilgili son derece önemli bilgiler veren el-Kindî'nin (ö. 961) Kitâbu'l-Vülât ve Kitâbu'l-Kudât'ı¸ Fustat doğumlu el-Musabbihî (976-1029)'nin çok ciltli Mısır tarihi ile ilgili Ahbâru Mısır ve Fadâiluhâ adlı eseri (bu eserin yazık ki günümüze kadar sadece kırkıncı cildi ulaşabilmiştir.)¸ Selahaddin Eyyûbî dönemi devlet arşivlerinin yer aldığı el-Memmâtî (ö. 1209)'nin Kavânînu'd-Devâvîn isimli eseri¸ 1364 Kahire doğumlu Makrizî'nin topoğrafik ve tarihî eseri el-Mevâ'iz ve'l-İ'tibâr fî Zikri'l-Hıtat ve'l-Asâr'ı (Makrizî'nin bu çalışmasında selefi el-Avhâdî'nin eserinin büyük bir bölümünü kopye ettiği anlaşılmıştır.)¸ bölge ile ilgili önemli eserlerdir. Yine Makrizî'nin Fâtîmîler tarihi ile ilgili Ittı'âzu'l-Hunefâ' bi-Ahbâri'l-Eimme ve'l-Hulefâ ve Memlükler ile de es-Sulûk li-Ma'rifeti'l-Mülûk adlı çalışmaları bulunmaktadır. 1334 yılında Kahire'de doğan İbnü'l-Furât'ın İslâm tarihinin hepsini içine almayı planladığı (14. yüzyıldan başlayıp geriye doğru çalışarak 10. yüzyıla kadar ulaşmış¸ fakat 1405'de ölümüyle yarıda kalmıştır.) eseri¸ İbn Dukmâk (1350-1406)'ın Nüzhetü'l-Enâm adlı Mısır tarihine ait eseri ile Sultan Berkûk (ö. 1398)'un talebi ile 1402 yılına kadar Mısır'da görev yapan idarecilerin ele alındığı el-Cevheri's-Semîn'i ve yine Kahire ve İskenderiye'nin de dâhil edildiği on büyük İslâm şehrinin tasvirlerinin yer aldığı ed-Durretü'l-Mudî'a adlı eserler önemli bilgileri içermektedir. Makrizî'nin talebesi İbn Tağriberdî (1411-1469)'nin İslâm fetihlerinden 1453'e kadar Mısır tarihi hakkındaki meşhur eseri en-Nucûmu'z-Zâhira fî Mulûk Mısr ve'l-Kâhire'si Mısır hakkında yazılmış bir başka önemli eserdir. Mısır'ın Nil Nehri üzerindeki Asyut Kasabası'nda dünyaya gelen Celaleddin es-Suyûtî (ö. 1505) de Hüsnü'l-Muhâdara fî Ahbâri Mısr ve'l-Kâhire adlı Mısır'la ilgili bir eser telif etmiştir. Suyûtî'nin talebesi Ebû'l-Berekât Muhammed b. Iyâs (1448-1524)'ın telif ettiği Bedâiu'z-Zuhûr fî Vekâiu'd-Dühûr ve Mısır'ın kosmoğrafisinin yer aldığı Neshü'l-Ezhar adlı eserleri de burada zikredeceğimiz eserlerdendir. 1517 yılında Osmanlıların idaresine giren Mısır'a -ilki 1568'de ikincisi ise 1599 yılında- iki defa yolcukta bulunan Gelibolulu Mustafa Âlî¸ Osmanlı hâkimiyeti altındaki Mısır ve Kahire'deki yaşam hakkında gözlemlerini ve sosyal ve ekonomik bir takım değerlendirmelerini aktardığı Hâlâtu'l-Kâhire mine'l-Âdâti'z-Zâhire isimli eserinin telif etmiştir. 1672-1680 yılları arasında Mısır¸ Sudan ve Kuzey Habeşistan'ı gezen meşhur seyyahımız Evliya Çelebi de bölge hakkında sahip olduğu bilgileri eserinin onuncu cildinde yer vermektedir. 1812'de ölen eş-Şarkâvî¸ Napolyon'un Mısır seferini içeren bir kitap yazdı. Abdurrahman el-Cebertî (1753-1822) ise klasik Arap literatürünün son büyük çalışması olarak addedilen ve 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılların başlarının çok önemli tarihi olan Acâibu'l-Âsâr adlı eserini telif etti. Napolyon'un Mısır'ı işgaliyle birlikte (1798) yanında götürdüğü 160'dan fazla bilim adamı 1809-1822 yılları arasında Description de L'Egypte adıyla (bu eser Vasf-ı Mısır olarak Arapça'ya çevrildi) Mısır'ın arkolojisi¸ topografisi ve tabiat tarihini inceleyen önemli bir eser kaleme aldı. Fransız işgalini (1798-1801) konu alan Mazharatu't-Takdîs bi-Zihâbi Devleti'l-Fransis isimli çalışması da bu dönemle ilgili önemli bir eser olup III. Selim'e sunuldu. Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi tarafından bu eserin Türkçe'ye tercümesi 1807 yılında tamamlanmış ve Tarih-i Mısır adıyla da yayınlanmıştır (İstanbul 1282/1866-67). Önemli ve değişik resmî görevlerden bulunan Ali Paşa el-Mübârek'in (1823-1893) Makrizî'nin eserine zeyl yapmaya niyet ederek telif ettiği eseri Hıtatu'l-Cedîdesi 1888'de Bulak'ta 20 cilt halinde basılmış olup Mısır tarihi için önemli bir başucu eseridir. Son olarak burada zikretmek istediğimiz çalışma ise yıllar önce tanıtımını yaptığımız Bandırmalızâde Mehmed Muhsin Bey (ö. 1906)'in h. 1312 yılında el-Fellâh Ceridesi Matbaasında basılan Afrika Delîli isimli eseridir. Eser¸ her ne kadar genel Afrika tarihine dair bir çalışma gibi görülse de¸ özellikle de Osmanlı dönemi Mısır tarihi hakkında oldukça teferruatlı bilgileri ihtiva etmektedir. Müellif eserinde tarih ve coğrafya kitapları¸ atlaslar¸ sevkiyat kayıtlarını (72 adet) kullandığı gibi özellikle de Sudan'da görev yapan eski memurların kendisine aktardıklarını da eserine dâhil etmiştir. Ayrıca yazar çalışmasında kendi gözlemlerine de yer vermiştir. Kısaca Mısır'ın siyasi tarihine ve Mısır hakkında kitaplar kaleme alan yazarların zikrettiğimiz bu çalışmalarının¸ İslâm kültür ve medeniyetinde önemli bir yere sahip olan Mısır'ın tarihi¸ sosyal¸ ekonomik ve kültürel yaşamının bütün evrelerini kesintisiz bir şekilde ele almaları açısından yegâne kaynaklar olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Büyük kısmının Arapça olarak yazıldığı bu eserler içerisinde bilhassa Osmanlı dönemlerine ait Türk diliyle yazılmış çalışmaların da olması¸ atalarımızın bu coğrafyaya olan büyük ilgi ve dikkatlerini göstermesi bakımından önemlidir. Arzu edenler detaylı bilgiler için kütüphanelerimizin tozlu raflarında bulunan bu kitaplara müracaat edebilirler.
Fatih ERKOÇOĞLU
YazarDaha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU
Osmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR