KİMLERİ NASIL SEVELİM?
Zaman zaman daha önceki gazellerin açıklamalarında da geçtiği üzere¸ mutasavvıf şairlerin eserlerinde sıkça kullanılan hûb¸ aşk¸ yâr¸ âşık … gibi kelimelerden maksatlarının¸ bir kadına duyulan sevgi¸ ona delicesine tutulan sevgili anlaşılmamalıdır.
Zaman zaman daha önceki gazellerin açıklamalarında da geçtiği üzere¸ mutasavvıf şairlerin eserlerinde sıkça kullanılan hûb¸ aşk¸ yâr¸ âşık … gibi kelimelerden maksatlarının¸ bir kadına duyulan sevgi¸ ona delicesine tutulan sevgili anlaşılmamalıdır. Onların nazarında yâr-ı hakîkî Cenâb-ı Hak'tır veya Habîbullâh olan peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'dir. Ya da Rasûlullâh'ın yolunda giden¸ onun sünnet-i seniyyesine sıkı sıkıya bağlı¸ onun vârisleri olan gerçek âlimler¸ mürşitler¸ erenler ve nice gönül erbâbı fâzîlet sâhibi şahsiyetlerdir. Bunlara ittibâ edip¸ gösterdikleri yolda samimî bir şekilde yürümek¸ emrettikleri¸ tavsiye ettikleri şeylere gerçekten bağlı kalmak¸ onların gösterdikleri örnek hayatı yaşamak¸ takip edilecek en güzel yoldur. İnsanı iki cihan saâdetine ulaştıracak da böyle davranmaktır. Kişinin sevdiği uğrunda sıkıntı çekmesi¸ ezâ ve cefâlara katlanması hattâ bu uğurda canını vermesi de sevginin ne derece samîmî ve güçlü olduğunun delilidir. Seven¸ sevdiği şahsın hayatını örnek almalıdır. Bu uğurdaki sıkıntılara da sabretmelidir. İnsan nasıl dünyada sevdiği ile beraber olmakla mutlu olursa¸ âhirette de böyle olacaktır. Nitekim Peygamberimiz: "Kişi sevdikleriyle beraber haşr olunacaktır." buyurmuştur.
Osman Hulûsî Efendi de bu gazelinde¸ insanın sevdiği kişiye gerçekten samîmî bir şekilde bağlanmak¸ onun yolundan ayrılmamak¸ toz toprak içinde kalsa bile onun yolunda her türlü sıkıntılara katlanmak¸ hatta gerekirse sevdiği şahıs uğrunda canını vermekten çekinmemek gerektiğini belirtir. Bunun için bülbülün gece gündüz bir ömür boyu güle kavuşmak emeliyle zâr u figân ettiğini; ışığa hayran olan pervânelerin geceleri mum ışığı etrafında döne döne kendilerini ateşe atıp hayatlarına son verdiklerini örnek gösterip¸ gerçek sevginin kolay olmadığını söyler.
Gazelde geçen sevgiden Allah sevgisini¸ peygamber sevgisini anlayabiliriz. Ancak Hulûsî Efendi¸ son beyitte birbirleriyle yakın anlamları olan hâk-i pây¸ toprak¸ hâk-sâr gibi kelimeleri kullanarak tenâsüp sanatı yapmakta¸ belki de kendisinin mürşidi olan merhûm İsmail Hakkı Toprak Efendi hazretlerine işaret etmektedir.
Bu genel değerlendirmenin ardından önce gazelin metnini sonra da onun günümüz Türkçesiyle anlamını verelim:
Gazelin Metni :
1. Saâdettir o yârın uğruna cânı nisâr etmek
Kabâhattir ona cân vermeyip de i'tizâr etmek
2. Yetirmez âşıkı maksûd-ı valsa gayrının hubbu
Kabâhattir yüzün yârın görüp gayra pazâr etmek
3. Gülün vasl-ı demin yâdıyla bülbül rûz u şeb inler
Anı hiç gördünüz mü gülden özge şeye zâr etmek
4. Yanan şem'a dönen pervâneye cân verme derlerse
Olur mu ona hîç dil bağlayan cânda karâr etmek
5. Eğer derlerse gel yârın yolunda terk-i cân eyle
Sana ey dil düşer mi gayrı meydâna güzer etmek
6. Hulûsî'ye murâd oldur ki yârın hâk-i pâyına
Düşüp toprak olup bu cism ü cânı hâk-sâr etmek
Gazelin Açıklaması :
1. İnsanın sevdiği kişi uğruna canını fedâ etmesi onun için en büyük mutluluktur. Eğer böyle canını seve seve vermeyip de çeşitli özürler beyan ederek bu fedâkarlıktan kaçınması onun için kabahattir¸ ayıptır.
2. Bir âşıkın¸ sevdiği kişinin yanında başkalarını da sevmesi¸ onlara da yönelmesi¸ onun gerçek muhabbet besleyip¸ hakîkaten âşıkım dediği zâta ulaşmasına mânidir. Nitekim sevgilisinin yüzünü¸ cemâlini görüp de başkalarıyla pazarlık etmek de onun için kabahattir.
3. Bülbül¸ güle kavuşma ümidiyle gece gündüz inleyip durmaktadır. Siz hiç bülbülün gülden başka bir şey için ağlayıp sızladığını duydunuz mu?
4. Geceleri yanan mumların¸ lambaların etrafında dönüp duran kelebeklere¸ "Sakın bu ışıkların etrafında dönüp canını verme." denilir mi ? Bir şeye gönlünü bağlayıp da o sevgide karar kılanın¸ sevgilisi uğrunda can vermesi bir hiç sayılır mı ?
5. Ey âşıkım¸ seviyorum diyen kişi! Sana "Gel sevdiğin uğrunda bu canını terk et." denilirse¸ senin başka yollara gidip¸ başka sevdâlara düşmen uygun olur mu ?
6. Hulûsî'nin arzu ettiği¸ istediği odur ki¸ muhabbet duyduğu¸ sevip saydığı zâtın ayağının toprağına kapanıp¸ toz toprak içinde kalarak cismini de¸ canını da onun yolunda fedâ edip¸ toprak olmaktır.
Mehmet AKKUŞ
YazarAhsen-i takvîm (en güzel yaratılış) üzere yaratılan insanın bir madde bir de manâ yönü vardır. Ahsen-i takvîm (en güzel yaratılış) üzere yaratılan insanın bir madde bir de manâ yönü vardır. Daha öncek...
Yazar: Mehmet AKKUŞ
Âlemlerin Rabbi olan Cenâb-ı Hak bütün varlıklara hayat verip¸ onların bütün ihtiyaçlarını da takdir etmiştir. Âlemlerin Rabbi olan Cenâb-ı Hak bütün varlıklara hayat verip¸ onların bütün ihtiyaçları...
Yazar: Mehmet AKKUŞ
Tasavvufî hayâtımızın bazı vakitlere verdiği önem farklıdır. Bu vakitleri Hz. Peygamber (a.s.)'ın nâfile ibâdetlerle değerlendirdiği için tasavvufa sülûk edip¸ sünnetlere daha dikkatli olan insanl...
Yazar: Mehmet AKKUŞ
Şerefimiz, şanımız var Biz ne büyük bir milletiz Al bayrakta kanımız var Biz ne büyük bir milletiz Üç kıtada at koşturduk Akarsuları coşturduk Dağlar, tepeler aştırdık B...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ