KENDİNİ BİLMEK
Allah, insanı yaratılmışların en şereflisi (eşref-i mahlûkat) olarak yaratmıştır ve herkese de farklı kabiliyetler vermiştir. Okulda belli bir eğitim programını takip ederek, ailede ve çevrede ise gözlem yaparak ve tecrübe ederek öğrenen, bilgilenen genç, rüşt yaşına doğru bir kimlik kazanır ve bilinç (şuur) oluşmaya başlar. Bireyin kazandığı bilinç, kendisine öğretilen değer yargılarına göre üst ve alt kimlikleri tayin eder. Bir kişilik ve kimlik kazanamayan bireyler, sürü psikolojisine sahip olur, çoğunluğun tercihlerine göre vaziyet alır. Bir eğitimci olarak, bizim gençlere kimlik önerimiz şöyledir: Öncelikle, kişilik kazanmaya başlayan genç; ben Allah’ın kuluyum, Müslüman’ım, dinim İslâm, Allah’a karşı kulluk görevim var, demelidir. İkinci olarak ait olduğu etnik kimliği, konuştuğu ana dilin ve doğup büyüdüğü sosyal çevrenin değerinin farkına varmalıdır. Bu bilinç, bireyin millî bir duygu kazanmasına da katkı sağlar. Millî duygular, ailesini ve vatanını koruma, hizmet götürmede yakın çevreye ve milletine öncelik verme hususunda önem arz eder. Üçüncü olarak, geçimini temin etmek için yaptığı meslek de bireyin alt kimlikleri arasında yer alır. Sosyal hayatta işlerin daha kolay görülmesi için Allah, kullarını farklı kabiliyet/yeteneklerde yaratmıştır. Buna göre, belli bir eğitimden geçmiş olan bireyler, farklı meslekleri tercih ederek sosyal hayatta öğretmen, imam, hekim, mühendis, sanatkâr, memur, usta, işçi vd. iş kollarında bir iş görmekte, böylece hem kendileri geçimlerini kazanmakta hem de insanların ihtiyaçları karşılanmaktadır. Meslek tercihlerinde gençlerin, çok para kazandıran popüler mesleklerden ziyade, kabiliyetlerine uygun mesleklere yönlendirilmesi halinde işlerinde başarılı olma ihtimali daha da yükselir. Kişinin kendini ve haddini bilmesi, farklı şartlarda uygun olanı ve olması gerekeni yapması, çok önemli bir bilinç/şuur düzeyidir. Tasavvufta, “Kendini bilen, Rabb’ini bilir./Men arefe nefsehû, fegad arefe Rabbehû.” denilir. Bilinçli fert, kendini bilmeye başladığında, kendisini yaratan, yaşatan, çeşitli rızıklarla donatan Rabb’ini de bilir ve ona şükreder. Anne ve babasının, büyümesinde, bugünlere gelmesinde sarf ettiği emeklerin de farkına varır ve onlara saygıda kusur etmez. Modern düşünce, insan nefsini gereğinden fazla yüceltiyor. Vatandaşın tercihlerine büyük değer veren demokratik kurumlar da bireysel tercihleri olabildiğince yüceltmektedir. Buna göre; bazıları bilgisine, zekâsına ve müktesebatına bakmadan allame kesiliyor. Bu yaklaşımı en fazla sosyal medyada yapılan yorumlarda gözlemliyoruz. Bazı bireyler, baskıcı aile veya otoriter bir öğretmenin tedrisatında yetişmiş olmanın bıraktığı etki ile, şayet girmiş olduğu birkaç sınavı da kazanamamışsa, aşağılık kompleksine kapılmaktadır. Aşağılık kompleksi, önü alınmaması halinde psikolojik sorunlara da yol açmaktadır. Bu durumda olan bir genç, eğer tedbir alınmazsa, kaybedilmiş bir yetenektir. Şunu unutmamak gerekir ki, bireyin zekâ düzeyi ve kabiliyeti her ne olursa olsun, toplumda yapabileceği bir iş vardır. O hâlde şunu söyleyebiliriz: Kendini bilen kişi Rabb’ini bilir, millî ve manevî değerlerini bilir, haddini hududunu bilir, yerinde ve zamanında en uygun tercihleri yapar, sözünü düşünerek söyler ve böylece hayatta başarılı ve huzurlu olur.
Emine Büşra YÜKSEL
YazarÇocukların başarı düzeyleri ile ilgili onların kapasitelerinin üzerinde bir ebeveyn beklentisi, onların kendilerini yetersiz hissetmelerine ve her şeyi tamamen bırakmalarına neden olabiliyor. “Ben zat...
Yazar: Asuman DÜZGÜN
Müslümanlar olarak en çok önem vermemiz gerekenlerin başında güven duygusu olması gerekirken, ne yazık ki bu duygu bugün anlamını yitirmiş durumda. Hayatımızın her döneminde en çok ihtiyacımız olan bu...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Allah'ın en güzel isimleri arasında yer alan el-Basîr, O'nun görmeye konu olan şeyleri tam olarak görmesini ifade eder. O, her şeyi görür; varlık alanında hiçbir şey O'na gizli kalmaz. İnsan, Yüce ...
Yazar: Editör
Gelenek ve görenekler; toplumda asırlardır yapılagelen, toplumun çoğunluğu tarafından benimsendiği için kuşaktan kuşağa aktarılan, bireyleri psikolojik olarak uymaya zorlayan, uymayanı ayıplayan kültü...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL