KAYI’LARIN İLK ESERİ KUYULU MESCİT
Kayıların Söğüt’teki ilk eseri olan Kuyulu Mescit, 1268’li yıllarında Ertuğrul Gazi tarafından yaptırılmıştır. Mescide sonradan eklenen giriş bölümü ise 1902’li yıllarda Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın armağanıdır. Dolayısıyla Osmanlı’nın ilk ve son eserinin ikisi bir arada olduğu nadide bir mekândır Ertuğrul Gazi Kuyulu Mescidi. Asıl adı “Ertuğrul Gazi Mescidi” olan Kuyulu Mescid’in çok ilginç bir hikâyesi vardır. Ertuğrul Gazi, Kayı Boyu’nun beyidir. Osmanlı’nın babası sayılan Ertuğrul Gazi, Ahlat’ta dünyaya gelmiş, göçebe hayatını sonlandırmak için bir sonbahar ayının kırağı çalan günlerinde, dört yüz çadırla Söğüt’e gelir. Etrafındakilere, nerede çok duman çıkıyorsa oraya yerleşeceğiz der. Söğüt düzlüğünün en kalabalık yerleşimi olan Rum mahallesine yakın çadırlar kurulur. Karşı mahalle Müslümanlarındır. Rumların kendilerine ait bir kiliseleri vardır. Müslüman göçmenler Ertuğrul Gazi’den topluca ibadet etmeleri için bir cami yaptırmasını isterler. “Sen beysin buna gücün yeter.” derler. Ertuğrul Gazi bu isteğe olumlu bakar. Caminin nerede yapılacağının istişaresi yapılır. Herkes caminin karşıdaki Müslüman mahallesinde olmasını ister. Ertuğrul Gazi aksine, caminin Rum mahallesinde olmasını, kendilerinden etkilenecek Rumların Müslüman olacağını düşünür. Uzun tartışmalar sonucu Ertuğrul Gazi’nin isteği kabul edilir ama pek çok Müslüman bu karara itiraz edip gönül koyar. Ertuğrul Gazi, caminin yapılacağı yere karar verir ve arsasını o bölgenin sakini olan arsa sahibi Rum’dan satın alır. Toplamda otuz kişinin birlikte namaz kılacağı elli dört metre karelik cami 8 ayda inşa edilir. Gönül koyan ve caminin niçin Rum mahallesinde kurulduğuna bir anlam veremeyen Müslümanlar camiye gelmezler. Ertuğrul Gazi bir gün kendisine hak vereceklerini düşünür ve sabırla bekler. O yıllarda Müslümanlar su ihtiyacını Söğüt Deresi’nden karşılamaktadırlar. Ancak Rumlardan kötü niyetli bir grup dereye insanı öldürmeyen ama midesini bozan, rahatsız eden bir zehir atarlar. Ertuğrul Gazi dâhil herkes bu durumdan rahatsızlık duymaya başlar. Dokunmasın diye sular kaynatılıp içilmeye başlanır.
İbrahim AKKURT
YazarArap dilinden Türkçeye geçen ve "kardeş(im)" anlamına gelen "ahî" kelimesi, İslâmî kavramlardan biri olan uhuvvetin de tecellisidir. Ahîlik (akılık), Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü gibi bazı ilim adamlar...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
“Garazsız hem ivazsız hizmet et her canlıya Kimsesizin düşkünün ayağı ol eli ol” (Osman Hulûsi Dârendevî) Yaklaşık bin yıl önce Türkistan topraklarında husûle gelen nüvesinin vücut bulup, dal...
Yazar: Selçuk ALKAN
Osmanlı Devleti’nin her cihetten fetihlerle genişlemesinde büyük pay sahibi olan hükümdar Kanûnî Sultan Süleyman Han’dır. Onun döneminde ordunun özellikle Batı’ya yönelmesi ve gemilerin Akdeniz’e sürü...
Yazar: Hamit DEMİR
Hak ve hakikat dostlarının büyüklerindendir Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî. Gönüllere kandil olan bu Türkmen şeyhinin gerçek adı "Bektaş"tır. Babası, Horasan hükümdarlarından İbrâhîm-i Sânî'dir. Vefatında...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ