KAVGADAN SEVGİYE
Âlemin özü ve kâinatın gözbebeği olan insanın gördüğü her eşyaya bir nazarla bakabilmesi için kendini tanıyarak¸ sevgiyi önceleyip¸ kendisiyle barışık olması gerekir. Çünkü sevgi biraz da insanın kendisiyle barışık olmasıyla ortaya çıkar.
Tasavvufî muhitlerde çokça zikredilen bir hadiste "Nefsini bilen Rabbini bilir" ifadeleri kendini bilen/tanıyan¸ Rabbini bilmiş/tanımış olur anlamlarına da gelir. Kişinin kendisini bilmesi¸ tanıması büyük bir meziyet olarak kabul edilir. Yûnus'un;
İlim¸ ilim bilmektir¸
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Bu nice okumaktır
mısraları da aslında söz konusu hadisin bir şerhi olarak görülmelidir. Tasavvufun bir gayesi de insanın kendisini tanıma ve buradan Rabbini tanıyarak çeşitli sınavlardan geçerek¸ çileli bir yolda mesafeler kat ederek mükemmel insan olma çabasıdır. İnsanın dünyaya geldiği andaki saflık ve masumiyeti tekrar elde edebilme uğraşıdır. Buna ulaştığı anda da Rabbini gereği gibi tanıma imkânına ermiş olur.
Dünyaya gelişteki aslî sebebe ulaşma kolay ve sıradan bir iş değildir. Yine Yûnus'un ifadeleriyle söylersek;
Ben gelmedim davî içün
Benim işim sevi işi
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim
mısralarının anlamıdır bu gaye.
İnsan dünyaya bir dava¸ bir kavga için gelmemiştir. Onun işi sevgi olmalıdır. Yaratılana bir nazarla bakma¸ yaratılanı Yaratan'dan dolayı hoş görmeye yönelik olmalıdır. Galip Dede bunu;
Hoşca bak zatına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen
beytiyle ifade eder ki buna göre insan¸ âlemin özü ve kâinatın gözbebeğidir.
Âlemin özü ve kâinatın gözbebeği olan insanın gördüğü her eşyaya bir nazarla bakabilmesi için kendini tanıyarak¸ sevgiyi önceleyip¸ kendisiyle barışık olması gerekir. Çünkü sevgi biraz da insanın kendisiyle barışık olmasıyla ortaya çıkar.
Toplumda gördüğümüz olayların birçoğu kendisiyle¸ kendi içinde kavgalı olan insanlar tarafından ortaya çıkmaktadır.
Bürosuna gelen bir hastaya psikologun "Neyin var?" sorusuna hastanın verdiği cevap da oldukça ilginçtir: "Hiçbir şeyim yok fakat kendimle kavgalıyım".
Mükemmel insana ulaşma yolunda insanın içerisinde bir çatışma elbette olacaktır fakat bu dışa zulüm ve şiddet şeklinde yansıyan bir kavga olarak değil insanın kendi nefsiyle mücadele şeklinde olmalıdır.
Bütün bunlardan hareketle tekrar hadise dönersek¸ insan "âdem" olma yolunda kendini tanımakla Rabbini tanımaya ulaşacak ve buradan da muhabbetle dolu olarak yaratılan her şeye aynı nazarla sevgi ile bakabilecektir. Çünkü;
Muhabbetten Muhammed oldu hasıl
Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl
Alim YILDIZ
YazarEdebiyatımızda Mevlid Mevlid; doğma¸ doğum yeri¸ doğum zamanı¸ anlamlarına gelen bir kelimedir.Edebiyatımızda Mevlid Mevlid; doğma¸ doğum yeri¸ doğum zamanı¸ anlamlarına gelen bir kelimedir. Edebi...
Yazar: Alim YILDIZ
Tasavvuf Devri olarak da nitelenen XIII. Yüzyıl¸ Anadolu’da büyük karışıklıkların yaşandığı bir asırdır. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı’nda Moğol ordusu karşısında bozguna uğram...
Yazar: Alim YILDIZ
Osmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Yavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ