KARNE NOTU VE ÖĞRENCİ
“İnsan beyni öyle muazzam öyle karmaşıktır ki çocuklar çok çabuk ve kolay öğrenirler. Üç yaşından itibaren eğitimlerine başlamalı en verimli şekilde değerlendirmeliyiz.”
“İnsan beyni öyle muazzam öyle karmaşıktır ki çocuklar çok çabuk ve kolay öğrenirler. Üç yaşından itibaren eğitimlerine başlamalı en verimli şekilde değerlendirmeliyiz.”
Bir eğitim öğretim yılını daha geride bıraktık. Çocuklarımız karne alacaklar. Kimisi sevinçle gelecek¸ kimisi buruk¸ boynu bükük¸ kimisi utanç içinde¸ kimisi korku¸ kimisi de umursamaz tavırla¸ kimisi 1 puanla takdiri teşekkürü kaçırdığı için üzgün ağlamaklı…
Her nasıl olursa olsun çocuğumuzun karnesini elimize aldığımızda anne babalar ne yapmalılar? Yapılacak ilk iş davranış notlarına bakmaktır. Yani karnenin sağ tarafındaki temizlik¸ düzen¸ araç gereç kullanma¸ yardımlaşma¸ paylaşma¸ iş birliği¸ bağımsız iş yapabilme¸ arkadaşlarıyla iyi geçinme¸ sorumluluk alma vb. davranışların yer aldığı bölümle ilgilenmeli ve değerlendirmelidir. Pekiyi olanlar için aferin deyip kutlamak gerekir.
Sonra sol taraftaki ders notlarına bakılır. Müzik¸ resim¸ iş eğitimi¸ beden eğitimi dersleri pekiyi ise bundan dolayı tebrik edilmelidir.
Anne babalar genellikle 5 ya da 6 derse ağırlık verirler. Türkçe¸ sosyal bilgiler¸ fen bilgisi ve teknoloji¸ yabancı dil¸ matematik derslerinden yüksek notlar almışlarsa çocuk başarılıdır. Diğer derslerden yüksek not alsa ne olacaktır ki?
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin durumu daha farklıdır. Çocuku dersten düşük not almışsa genellikle kınanır¸ yüksek not almışsa normaldir. Tabiî ki alacaktır pek takdire layık görülmez. Davranış notlarına ise öylesine bir bakılır geçilir. Çünkü öylesine doldurulduğunu düşünürler. Hâlbuki öyle değildir. Tam aksine değerlerimizin çökmeye başladığı günümüzde davranış notlarına daha bir önem vermeliyiz. Değerli öğretmenlerimiz de bu sayfayı daha bir özenle değerlendirmeli¸ çocuğu veliyi buna inandırmalıdır. Düşük not aldığı¸ zayıf dersleri üzerinde çocukla konuşulmalı sebepleri üzerinde durulmalıdır. Bu sonuca niçin ve nasıl varılmıştır? Bu dersin zayıf olmasında neler yapılması gerektiği halde yapılmamış¸ eksik bırakılmıştır? Anne baba olarak bizim desteğimizde evde ders çalışınca ortamda araç gereç ve kaynak temininde veya bizzat çocuğumuzdan kaynaklanan ders çalışma yöntem ve tekniklerinde¸ motivasyonda bir eksiklik¸ bir yanlışlık¸ bir ihmal söz konusu mudur?
Bunu çocuğumuzla bağırıp çağırmadan¸ makul bir biçimde konuşmalıyız. Çocuğumuz çok çalıştığı halde bir dahaki sefer düşük not almışsa kızılacak bir şey yoktur. Ancak kendi ihmali¸ isteksizliği ve ilgisizliği yüzünden düşük notlarla dolu bir karne getirmişse sorulabilir. Sen bu karneden memnun musun? Öğretmenin karneni verdiğinde arkadaşlarının yanında neler hissettin? Sevinç çığlıkları atmak¸ zıplamak istemez miydin? Koşa koşa heyecanla karneni göstermek istemez miydin? Senin buna hakkın yok mu? Niçin kendine bu mutluluğu tatma şansı vermiyorsun? Sen bunu başarabilecek kapasitede bir çocuksun. Sen böyle üzgün¸ mahcup bir şekilde geldiğin için biz de üzgünüz. Seni başarılı ve mutlu görmek bizi de mutlu eder yoksa sen bizim çocuğumuzsun seni her zaman çok seviyoruz.
Ayrıca başarmak senin görevin. Yaptığın ve yapacağın tek iş öğrencilik. Başarman için biz anne baban olarak her zaman elimizden geleni yapıyoruz¸ yapmaya çalışıyoruz¸ sende yapmalısın. Yapmazsan düşük notlara ve mutsuz olarak sonucunu yaşarsın.
Bundan sonra ne yapmalıyız? Düşük notlarımızı nasıl düzeltebiliriz? Kendini annenin babanın yerine koy ve düşüncelerini söyle ne yapardın? Yaptıklarımızın veya yapmadıklarımızın sonucuna katlanmamız gerekmiyor mu? Bu olumsuz¸ istenmeyen¸ ihmalkâr davranışların devam ederse¸ sen bir çaba göstermezsen¸ hiç bir şey olmamış¸ her şey yolundaymış ve sen başarılıymış gibi davranmamızı bekleyebilir misin? vb.
Bu arada ödül-ceza nasıl olmalıdır sorusu akla gelebilir. Yukarıda sözünü ettiğimiz konuşma ve değerlendirmeler çocuğun davranışlarının sonuçlarına katlanmasına yöneliktir. Ceza değildir. Ödül davranıştan sonra başarının ve performansın¸ çabanın ardından verilir ve çok büyük¸ pahalı¸ maddi ödüller olması gerekmez. Ancak takdir getirirsen sana istediğin bisikleti alacağım veya bilgisayar¸ altın bilezik vb. diye vaade bulunursak bu pazarlık olur ki bir başka yanlışa meydan veririz. Velev ki çocuk ne yapıp etti sözünü ettiğimiz takdiri aldı. Ama biz vaat ettiğimiz ödülü ona alamadık¸ veremedik o zaman ne olacaktır?
O zaman anne baba olarak hem sözümüzde durmamış olacağız hem de çocuk yaptığı her başarılı olumlu davranışta karşılık bekleyecek¸ yoksa vazgeçecektir.
"Söz verdiniz almadınız! Ben de çalışmayacağım!" demesine zemin hazırlamış oluruz.
Ayrıca anne babalar sık sık okula gidip yönetici ve öğretmenleriyle görüşmeliler¸ hem başarısı hem de davranışları hakkında bilgi almalılar. Aynı zamanda yöneticileri ve öğretmenleri yüreklendirmelidirler. "Benim çocuğumun okul başarısı kadar davranışları da önemli¸ lütfen ilgilenin¸ bir aksaklık görürseniz lütfen bizi bilgilendirin." demelidir.
Karne faslından sonra 3 ay gibi uzun bir tatil dönemi başlamaktadır. Şunu hepimiz hem yetkililer hem de çocuklarımız iyi bilmeliler ki boş zaman diye bir şey yoktur. Faydalı¸ üretken¸ keyifli geçirilen zaman vardır. Tatil yan gelip yatmak anlamına asla gelmemelidir. Tam aksine günlük hayatın mutat işlerinden fırsat bulamadığımız faaliyetler için mükemmel fırsatlar olarak görülmelidir.
Niteliksiz insanlar zamanını nasıl geçireceğini düşünür¸ nitelikli insanlar ise zamanını nasıl tasarruf edeceğini düşünürmüş.
Bu sebeple birinci önceliklerimizi belirlemeli ve hemen işe koyulmalıyız. Öncelikle güzel bir tatil planı yapılmalıdır. Ve bu aylar öncesinden aile sohbetlerinde konuşulmalıdır. Örneğin; geçen yıl tatilde şunları yaptık bu tatilde bunları yapalım.
Bu planların en başında dini eğitimdeki temel eksikliklerin giderilmesi hedef olmalıdır. Ama bunun için anne baba olarak bizler çocuğumuza yaşayarak model olmalıyız. Çocuğumuz namazda okuduğumuz sureleri kaset ve cdler aracılığıyla sıklıkla duyarsa harflerin çıkışı yani mahreci düzgün olur ve kolay öğrenir. Yaz Kur'an kurslarında ve okuldaki din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde sureleri öğrenirken başarılı olur. Kur'an ve sure öğretiminde geç kalınırsa telaffuz etmesi güçleşir¸ dili dönmez. Kendinden küçük çocukların arasında utanır dolayısıyla kurslara gitmek istemez.
Bir öğretmen arkadaşın çocuğu 4. sınıfa başlayınca fatiha suresini ezberlemesi gerekir. Bu ona çok zor gelir. Anne babasına din kültürü dersinden özel ders almak istediğini söyler. Şaşırırlar neden diye sorarlar. Fatiha suresini ezberleyemediğini söyleyince anne hemen atılır¸ ben öğretirim oğlum sana¸ der. Çocuk bütün şaşkınlığıyla bakakalır ve sen biliyor musun? diye sorar. Çocuğa bu hiç yansıtılmamıştır. Ve anne üzüntüyle karışık bir utanç duyar. Çünkü aileler genellikle önce küçük diye dini eğitimi ertelerler. Okulun ilk yıllarında harfleri karıştırır diye Kur'an öğrenmesi ertelenir. Sonra dershane dönemi başlar¸ çocuk çok yoruluyor diye ertelenir. Bu arada çocuk büyür. Ve artık gitmek istemez.
Değerli anne babalar bu sorumluluğun altından kalkamayız. İnsan beyni öyle muazzam öyle karmaşıktır ki çocuklar çok çabuk ve kolay öğrenirler. 3 yaşından itibaren eğitimlerine başlamalı¸ en verimli şekilde değerlendirmeliyiz bu dönemi. Ancak zorla ve baskı ile öğretim olmaz. Bizim kuralımız bellidir: "Korkutmayınız müjdeleyiniz. Zorlaştırmayınız kolaylaştırınız." Bir ödül bir hedef konabilir. Ancak "her sure için 10 ytl vereceğim" şeklinde yanlış bir yöntem de seçilmemelidir.
Bir küçük hatırlatma da eylülde okula başlayacak çocuklarımız için yapalım. Anne babaya çok bağımlı okulu konusunda endişeli olan çocuklar gidecekleri okula önceden götürülmeli. Okul ve idarecileri tanımalı¸ sınıflar gezdirilmeli¸ okul kıyafeti ve malzemeleri birlikte seçilmeli¸ birçok arkadaşı olacağı ve birçok değişik faaliyetler yapacağı anlatılmalıdır. Tatlı bir kararlılıkla okula gitmeme gibi bir şansının olmadığı açıklanmalıdır. Gerekirse okul rehber öğretmeninden ya da okutacak sınıf öğretmeninden destek alınmalıdır.
Güzel¸ keyifli ve verimli bir tatil geçirmeniz dileğiyle Allah'a (c.c) emanet olun…
Hilal Sebahat ÖZCAN
YazarRamazan ayının kalan yarısını idrak ederken, bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi’ni ve Ramazan’ın bitimiyle de bayramı yaşayacağız inşaallah. Bu mübarek günler, hayırların tavsiye edildiği ve mü’minle...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Çocuklarınızı Ruhsal Bakımdan Sağlıklı Yetiştirmek İstiyorsanız¸ Tek Bir Şey Yapın; Eşinizi Mutlu Edin!“Çocukların bizi kızdıran veya istenmeyen davranışları ne ise o konu üzerinde konuşulmal...
Yazar: Hilal Sebahat ÖZCAN
Daha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU
Osmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ