İSTANBULDA İLK EZAN OKUNAN YER; ARAP CAMİİ
"Arap Camii¸ İstanbul'un Galata'da kiliseden çevrilme en büyük ve ilk camisidir. İstanbul semaları ilk ezan sesiyle bu camide tanışmıştır. "
İstanbul'un Semaları¸ İlk Defa Arap Camii'nden Okunan Ezanlarla Buluştu
Arap Camii¸ İstanbul'un Galata'da kiliseden çevrilme en büyük ve ilk camisidir. İstanbul semaları ilk ezan sesiyle bu camide tanışmıştır. Emevî Kumandanı Mesleme b. Abdulmelik tarafından 97-99 (716-717) yılları arasında yapılan İstanbul kuşatması sırasında inşa edildiği yolundaki rivayetin aslı olmadığı söylenmiş olsa da Arap Camii'nin içinde güney iç duvarında yazılmış mermer kitabede tarihçe olarak yer verilmektedir. Ve bu tarihçede caminin Mesleme tarafından yapıldığı söylenmektedir.
Fetihten sonra fethedilen şehirlerde en büyük kilisenin camiye çevirmesi usûlüne uyularak bu kilisede bizzat Fatih Sultan Mehmet Vakfı olarak 1475'e doğru camiye çevirmiştir. Fatih Vakfiyelerinde Galata Camii olarak adı geçen Mesa Domanko Kilisesi burası olmalıdır. Ancak İspanya'daki Beni Ahmer-Beni Nasr İslâm Devleti'nin 1492'de sona ermesi üzerine oradan göç eden Müslümanların bu camii çevresinde iskân edilmeleri üzerine burası Arap Camii adını almış ve esasının Müslüman Araplar tarafından fethinden evvel kurulduğu efsanesi buradan doğmuştur. Kilisenin¸ Türk mimarisine tamamen yabancı bir biçimde olan kare planlı çan kulesinin Suriye'deki ve bilhassa Şam'daki Emeviyye Camii minarelerine çok benzemesi de bu efsaneyi destekleyen bir unsur olmuştur.
Cami III. Mehmet (1595-1603) zamanında tamir edilmiş XVII yüzyıl sonlarında çevresini saran evler yıktırılmıştır. Azap kapısında güzel bir sebil çeşmeyle 1956'da yıktırılan bir sıbyan mektebi vakfeden II. Mustafa'nın zevcesi ve I. Mahmut'un annesi Saliha Sultan Arap Camii'ni tamir ettirerek genişlettirmiş hem de 1147'de (1734-35) yeni bir şadırvan yaptırmıştır. Cami 6 Cemaziyelevvel 1222'de (12 Temmuz 1807) bir yangın geçirmişse de hemen tamir edilmiştir. Bu tamir sırasında divan-ı hümayun kâtiplerinden Hacı Emin Efendi tarafından binanın manzum bir tarihçesi yazılarak taşa işlenmiş ve bu levha mihrabın sağındaki duvara tesbit edilmiştir. Bu manzumede camiinin esasının Mesleme'ye dayandığı uzun uzadıya anlatılmıştır. 1285'de de (1868-1869) Sultan II. Mahmut'un kızı Adile Sultan kocası Mehmet Ali Paşa ile birlikte avlunun altında bir sarnıçla bugün görülen şadırvanı yaptırmıştır. Arap Camii'nin 1913-1919 yıllarında Giritli Hasan Bey idaresinde büyük ölçüde tamirine girişilerek çatısı kaldırılmış¸ avlu tarafındaki duvarı indirilip daha ileri alınmış¸ yeni bir son cemaat yeri yapılmış¸ içerideki mahfiller ahşap direkler üzerine yeniden inşa edilmiştir. Bu arada döşemenin altında bulunan XIV. ve V. yüzyıllara ait yüzden fazla İtalyan mezar taşı Arkeoloji Müzesi'ne kaldırılmıştır.
Mesleme'nin Çilehanesi
Minarenin alt kısmındaki duvarda da kiliseden kalma fresko resimlere rastlanmıştır. Mihrabın salondaki hücre "Mesleme'nin Çilehanesi" olarak düzene konmuş dışarıda ise kaldırılan Hünkâr Mahfili merdivenin yerinde rüya ile keşfedildiği söylenen bir Arap Baba merkatı düzenlenmiştir.
Minare Çan Kulesinden
Mihrabın bulunduğu bu cephe düz bir duvar ile sınırlandırılmıştır. Eski kiliseden bozma yapılarda görüldüğü gibi mihrabı dışarıya bir çıkıntı teşkil etmemektedir. Bu cephenin bir bölümü ve bunun karşısında yer alan İmparator Justinianos devrine ait olduğu ileri sürülen duvar kalıntısını kullanmak sureti ile meydana getirilen mekânın üzerinde eski çan kulesi olan minare yer almakta ve onun altından sağlanan geçit ile iç avluya varılmaktadır. Böylece bu cephede yükselen çan kulesinden dönme minare altında uzanan dehlizle kısmen kapalı bir bölüme düşmektedir. Ayrıca cephenin yukarı kısmında yer alan sivri kemerli ikiz pencere Osmanlı-Türk devrinde açılmıştır. Ayrıca dehlizin ön kısmındaki duvarın içine açılan kapıyla küçük kubbeli hücre eskiden gasilhane olarak kullanılırdı. Bugün Kur'an Kursu öğrencilerinin iaşe buzhanesi olarak kullanılmaktadır.
Caminin İçyapısı
Caminin mimarî yapısı bazilika görünümünde olup önden arkaya 3 bölümdür. Orta bölümün mihrap hariç genişliği 12 m.¸ uzunluğu 40 m.'dir. Güneydoğudaki yan bölüm kuzeydoğudakine nazaran daha dardır. Güneybatı bölüm (3.5 m x 40 m.) kuzeydoğu bölümü ise (5.5 m x 40 m)'dir. Yan bölümlerin üzeri 1913'de tamiratta inşa edilen ahşap bir galeri ile kapatılmıştır. Kuzeybatı ve kuzeydoğudaki merdivenlerle üst kata çıkış sağlanmıştır. Kuzeydoğudaki galerinin ön kısmında bir bölümle ayrılan ve ayrı bir giriş kapısına sahip olan Hünkâr Mahfili bulunur.
Güneydoğudaki mihrap orta geniş bölümü ortalamaktadır. Mihrabın önü ve bölümü çapraz tonozlu olup 6.70 m. genişliğinde ve 7 m. yüksekliktedir. Güneybatıda yer alan yan bölümde yine çapraz tonozla örtülü küçük oda bölümüne geçilmekte ve burası (3¸5 x 3¸5 m.) ebadındadır. Bu odanın ön bölümünde Hz. Mesleme'ye ait küçük bir çilehane oda bulunmaktadır. Ayrıca kuzeydoğudaki yan nefin (bölüm) duvarında beşik tonozla örtülü bulunan iki küçük oda üst katta bulunmaktadır ki bunlar Hünkâr Mahfili kapısının açıldığı sahanlığa açılmaktadır.
Güneybatıda uzanan yan bölümün devamında yer alan ikinci odanın dış duvarlarını ve karşısında bulunan avlu duvarını kullanmak sureti ile meydana getirilen mekânın üzerinde eski çan kulesi olan minare yer almaktadır. Bu çan kulesinin altından sağlanan geçitten bir dehlizle iç avluya varılmaktadır.
Şimdiki Arap Camii olan eski San Paula Kilisesi'nde hücreler ve binanın meydana getirdiği genişlik dış sınırları olarak bırakılmış ve tam simetrik 3 bölümlü bir bazilika planına ulaşılmıştır. Fakat cami planındaki gibi sonradan bina genişletilirken yan bölümlerden biri kuzeydoğuya kaydırılmış olup şimdiki bina tam simetrik görünümünden biraz uzaklaşmıştır.
Arap Stili Taklit Edildi
Arap Camii'nin Batı cephesi ise¸ Hocahanım sokağına paralel olarak uzanan bu cephe 1913 tamirinde yapılan son cemaat bölümü ile tamamlanmıştır. Arap stili taklit edilerek yapılmış bu son cemaat yeri bugünde cuma ve bayram namazlarında ibadet mekânı olarak kullanılmaktadır.
Kıble tarafındaki kısım¸ tonozlarındaki kaburgalardan anlaşıldığı gibi gotik üslûbdadır ve Latin Kilisesi'nden kalmıştır. Bu kısma bitişik olan minarede altındaki gotik kemerli geçidi ile aynı devirdendir. Kulenin üçüz pencereleri kısmen örülerek mazgal hâline getirilmiştir. Mihrap ve Hünkâr Mahfili ile yan kapıların dış çerçeveleri barok üslûbda olduklarına göre Saliha Sultan'ın tamirlerinden kalmış olmalıdır. Bunlar¸ kıble duvarına komşu bazı pencerelerden kalan izlerden görüldüğü gibi daha önce gotik biçimde iken tamirlerde değiştirilmiştir.
Caminin bitişiğinde bulunduğu bilinen Ali Paşa'nın hayratı 1106 (1694-95) tarihli çeşme ise bugün mevcut değildir. Fakat camii duvarına bitişik iki çeşme bulunmaktadır.
Mesleme bin Abdülmelik Kimdir?
Mesleme bin Abdülmelik Ebu Said¸ Emevi sülalesine mensup bir zat olup Abdullah b. Zübeyr'in Emevileri Medine'den uzaklaştırdığı yıl doğdu. Annesi bir cariye olduğu için tahta çıkma hakkına sahip olmamakla birlikte¸ Bizanslılara karşı yapılan muharebelerde kendini göstermiştir.
Kardeşi 1. Velid'in tahta çıkmasından sonra (M.705)'de Muhammed b Mervan yerine Anadolu Cephesi komutanlığına getirilmiş ve (M.709) yılında Irak valiliğine tayin edilmiş¸ daha sonra Anadolu'da bazı seferlere katılmıştır.
H. 95 senesinin Zilhicce ayında 15 Ağustos 717'de Mesleme karadan¸ kuvvetli bir donanmada denizden İstanbul'u kuşattı. Muhasara 1 yıl devam etti. İstanbul alınamamıştı ama Galata zaptedilmişti. İşte o sırada ilk kez ezan-ı Muhammediye Bizans semalarında küçük bir mescid olarak inşa edilen Arap Camii'nden okunmuştur.
Mesleme b. Abdülmelik (M.720) yılının yazında da Kapadokya'da Kayseri'yi zaptettiği rivayet edilir. Mesleme b. Abdülmelik Suriye'nin Şam şehrinde vefat ettiği rivayet edilmekte ve vefat tarihinin de H.120 ile H.123 yılları arasında farklı gösterilmektedir. (İslâm Ansiklopedisi¸ C:8 S:126). Hadikatü'l-Cevamide ise Mesleme'nin H.121 Şam'da vefat ettiğini beyan ediyor.
Arap Camii'nin avlusundaki kabrin bu zatın makamı olduğunu söyleyenler varsa da aynı muhasara da şehit olan başka Arap komutanına da ait olduğunu söyleyenler vardır.
Caminin içinde ve sağ taraftaki duvara yapışık uzun bir taş kitabe daha mevcuttur. Divanı Hümayun kâtiplerinden Hacı Emin Efendi tarafından yazılan bu (H. 1222) M. 1807 tarihli kitâbede caminin manzum bir tarihçesi tertip olunmuştur. Bu kitabenin¸ mihrabın yanındaki hücrede muhafaza olunan el yazma bir kopyasından R. E. Koçu'nun yazdığı kopya şudur: Yukarıdaki resimde görülen kitabe budur.
Bu mabedin sana ahvalin eyliyem i'lâm
Ki kadrin anla bu beyti atike kıl ikram
Nice nice seneler zulmet içre çekti belâ
Ki sonra âne kerem kıldı Hazreti Mevlâ
Âne göre idegör anın sânına t'azim
Dergehinde Hûda sana da ide tekrim
Tazarrûda salâtü selâma kaim ol
Cenâbı Hazreti Bâriye maksadın ise yol
Kabul idüb umarız cürmümüz idüp mağfur
Bu hâke yüz süreni dergehinden itmez dûr
Kim altmışaltı sene geçmiş idi Hicretten
Henüz dine rehâ gelmiş idi fetretten
Çün oldu Hazreti Abdülmelik halifei din
Yezidin eylediği fitneler olup teskin
Murad eyledi Kostantiniyyeye o sefer
Ki kıldı Mesleme namdan serasker
Ki bir gün eyledi Mesleme islâme hutbe
Diyarı Rûme azimetle buluruz rütbe
Bu feyzü rahmeti rahmanı halka arz ideyüz
Kabul itmeyen âdeme cengi arz ideyüz
Bu va'zı gûş iden urbanden ellibin âdem
Taahhüd eylediler tabiin ile ol dem
Sahabeden de nice kimse kıldı bile sefer
Cenabı Hakka tevekkülle oldular rehber
Kona göçe giderek dine da'vet eyliyerek
Ki halka Hakkın bildiğini sevk iderek
Diyâri Rûme gelüp ol bu şehri fethetti
İçinde bulduğu mâli ceyşe bahşetti
Bu beyti mâli ganimetle eyleyüp ma'mur
Ki nâmı oldu Areb Camiiyle meşhur
Tekfûri Rûm gelüp dergehine yüz sürdü
Haraç vermeğe der'uhde eyleyüp durdu
Recası itti kabul ane virdi peymânı
Aman aman diyene budur emri Yezdâni
Yedi sene bu şehirde ikamet eylediler
Bu bârigâhi Hüdada ibadet eylediler
O demde oldu Dimişk içre fitneler peydâ
Kim etti âlemi lerzan dilleri şeydâ
Kim oldu ol Ömer ibni Abdülâziz halifei Şam
Kemali adı ile islâme verdi istihkâm
Ki kıldı Meslemeyi kendi yanına da'vet
Bin atlı ile süvar olup eyledi avdet
Kusur askerde düştü hastalık vâfir
Amani ahdi bozun fürce buldu ol Kâfir
Huzur virmeyüp ol ceyşi kıldı âzürde
Bu gamla her biri tekrar uğrayüp derde
Ne çâre anladılar hastalık geldi islâma
Bakiyye askeriyle doğru gittiler Şâme
Tekfûr anı işidüp geldi şehri seyretti
Nizamı minberü mihrabı bozdu deyretti
Ki sonra pâk neseb fahri âli Osmândan
Vücude geldi cihangir feyzi rahmandan
Ki ya'ni Hazreti Sultan Mehmedi Sâni
Cihanı eyledi âbâd şevketti şâni
Müyesser oldu bu Kostantiniyye fethi ana
Ebülfeth dimek oldu ol padişaha sezâ
Sekiyüz elli yedide bu şehri fethetti
Cihande sikkeyi mermere hâk idüp gitti
Nice cevami mescidler eyledi bünyad
Düalar eyliyekim ola haşredek âbâd
Huda kıla o şehin ruhi pâkine rahmet
Dergehinde dahi bula izzetti rif'at
Cenabi Hak dilerim âlin eyleyüp teksir
Ola kıyametedek devleti ile âlemgir..
Recamız odur ki bu nakle nazar iden ihven
Makaale nâzımına fâtiha kıla ihsan
Ketebehu Elhaç Emin eazzi hâcei Divanı Hümâyun ve serhalifei kâtibi Agayi Darüssaadei sâbık Sene 1222 (M. 1807).
M. Taha İNCİ
YazarYazar/ Çizer: Emily Gravett Çevirmen: Sima Özkan Yıldırım Sayfa Sayısı: 36 Yaş Aralığı: 4-6 Yayınevi/Yılı: Beta Kids Yayınları/2016 İşlenen Konular: Çevre bilinci, doğal hayat, temizlik ve düzeni...
Yazar: Tuğba Karataş AYDAN
Sultan I. Abdülhamid’in yedinci kadınefendisi ve II. Mahmud'un annesidir. Eski hayatı ve Osmanlı Sarayı’ndaki yaşantısı hakkında çok sağlam ve tatmin edici bir bilgi yoktur. Kafkas kökenli olması muht...
Yazar: Zühal ÇOLAK
Sultan I. Ahmed, 18 Nisan 1590 günü Manisa’da doğdu. Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Çok mükemmel bir tahsil gördü. Arapça ve Farsçayı mükemmel derecede konuşurdu. Ok atmak, kılıç...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
“Sâde” yazmak, “basit” yazmak değildir. Çoğu kimse sâde kelimesini basit kelimesiyle aynı anlamda kullanır. Oysa sâde, içinde derinlik barındıran bir kavram… Fakat basit, sathîdir; yüzeysel, üstünkörü...
Yazar: Bilal KEMİKLİ