İSRAİL'İN SİNSİ POLİTİKALARI
Filistin'de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948'de¸ Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi¸ yayınladığı bir bildiri ile İsrail Devleti'nin kurulduğunu ilan etti. Bunun hemen ardından ABD ve ertesi gün de Sovyetler Birliği İsrail'i tanıdığını açıkladı. Bu gelişmelerin öncesinde ise İngiliz birlikleri bölgeyi terk etmeye başlamışlardı bile.
Ortadoğu ya güçlü bir şekilde yerleşmek için bekleyen İngiltere ve Fransa için I. Dünya Savaşı bulunmaz bir fırsat olarak görüldü. Savaşta Osmanlı-Alman İttifakının karşısında yer alan bu güçler¸ Osmanlının Ortadoğu'daki topraklarında yaşayan Arap halkını Osmanlıya karşı harekete geçirmeyi başardılar. Şerif Hüseyin ve Mc Mahon arasında uzun yazışmalar sonrasında yapılan anlaşmaya göre Arapların itilaf devletlerine sağlayacağı destek karşılığında İngiltere Filistin'i de içeren Arap topraklarına bağımsızlık sözü verdi. Savaşın sonunda Filistin tarihinde İngiliz hâkimiyeti olarak adlandırılan ve II. Dünya Savaşına kadar sürecek olan yeni bir dönem başlamış oldu.
I. Dünya Savaşı sırasında Filistin'in geleceği iyice belirsiz bir hal aldı ve bu da siyonist hareket için önemli bir fırsat oldu. 1916 yılında İngiltere ve Fransa arasında Arap topraklarını paylaşmayı öngören Sykes Picot Anlaşması imzalandı. Lübnan ve Suriye Fransa¸ Ürdün ve Irak İngiltere kontrolüne¸ Kudüs de uluslararası yönetime bırakıldı. Sykes Picot Anlaşması¸ siyonizm taraftarı İngiliz hükûmeti tarafından yönetilen bir manda yerine¸ Filistin'in uluslararası denetimini getirdiği için bir anlamda siyonistlerin isteklerinin aleyhineydi. Ancak Arap denetimi ihtimalini de tamamen ortadan kaldırıyor ve Filistin'i kontrol altına almaları yolunda siyonistlere zaman kazandırıyordu.
Filistin'in Kuruluşu
II. Dünya Savaşının nedenlerini ve olayların başlangıcını¸ I. Dünya Savaşının çözümlenmeden bıraktığı veya getirdiği yeni sorunlar oluşturmaktaydı. Almanya'nın¸ Eylül 1939'da Polonya'ya saldırması üzerine İngiltere ve Fransa 3 Eylül 1939'da Almanya ya savaş açtı. Böylece tarihin tanık olduğu en büyük savaş olan II. Dünya Savaşı başladı. Savaşın başlamasıyla siyonistler ve İngilizler anlaşmazlığa düştüler. Savaş sırasında Filistin'e Yahudi göçünü hızlandırılmasıyla¸ savaş sırasında Yahudi toplumu gelişme fırsatı buldu. Mayıs 1942'de New York'ta siyonist Konferansı gerçekleştirildi ve Ben Gurion sınırsız göç¸ Yahudi ordusu ve Filistin'in Yahudi devleti olması taleplerine destek buldu. Bu dönemde¸ Filistin'de en önemli problem manda rejimi ve Yahudilerin Filistin'e göçü meselesiydi. İngiltere göçe karşı çıkmasına rağmen¸ ABD Başkanı Truman¸ savaş sırasında Yahudilerin topraksız kaldığı için Filistin'e girmelerine izin verilmesini istemişti.
ABD ve İngiltere temsilcilerinden oluşturulan komisyon¸ Nisan 1946 tarihinde manda yönetiminin devamı¸ 100.000 göçmenin kabulü ve mevcudu 65.000 olarak tahmin edilen İsrail Gizli Ordusu'nun silahsızlandırılması hususlarında karar almışsa da bu girişim de başarısızlıkla sonuçlanmış ve konu 1947 yılında İngiltere tarafından BM'ye götürülmüştür. Kurulan Filistin Özel Komisyonu¸ Filistin'in Yahudi ve Araplar arasında ikiye bölünmesini¸ Kudüs'ün ise uluslararası bir statüye kavuşturulmasını önerdi. 29 Kasım 1947'de Filistin topraklarının en verimli bölümlerini oluşturan V'sı Yahudilere¸ verimsiz ve çöl alanlarından oluşan diğer kısmı da Araplara bırakıldı. Yahudiler derhal kendilerine verilen bölgeleri işgale başlarken her türlü şiddete başvurmaktan da geri durmadılar. BM tarafından yürürlüğe konan ve o sıralar Filistin de 1'lik bir nüfusa sahip olan Yahudilere V oranında toprak veren bu karar Arap ülkeleri tarafından kabul edilmedi.
1897'de siyonist hareketle başlayan ve İsrail devletinin kurulmasıyla yeni bir ivme kazanan Filistin topraklarına Yahudileri yerleştirme süreci¸ bugün toprakların asıl sahibi Filistinlileri ülkeleri dışında mülteci olarak yaşamak zorunda bırakmıştır. Filistin toprakları ile tarihî ve dinî bağları olduğunu iddia ederek yola çıkan siyonist hareket gerekli dış desteği de sağlayarak Filistinlilere ait topraklarda bir İsrail devleti kurmuştur.
Birinci Arap- İsrail Savaşı Ve İsrail'in Kurulması/ Yeni Haçlı Zihniyeti
Filistin'de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948'de¸ Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi¸ yayınladığı bir bildiri ile İsrail Devleti'nin kurulduğunu ilan etti. Bunun hemen ardından ABD ve ertesi gün de Sovyetler Birliği İsrail'i tanıdığını açıkladı. Bu gelişmelerin öncesinde ise İngiliz birlikleri bölgeyi terk etmeye başlamışlardı bile.
İsrail Devleti'nin kuruluşunun ilan edilmesinden birkaç saat sonra Arap Birliği İsrail'e savaş açtı. Mısır¸ Ürdün¸ Suriye ve Irak kuvvetleri üç yönden saldırıya geçerek önemli ilerlemeler kaydettiler. Ancak Batılı güçlerin İsrail'i desteklemesi üzerine savaş Araplar aleyhine dönüştü. Ayrıca İsrail¸ savaş sırasında Sovyetler Birliği'nden de önemli oranda yardım aldı. İsrail¸ Sovyetlerden gelen uçaklarla Ürdün ve Suriye'nin başkentlerine saldırdı ve bu saldırılarda çok sayıda sivil hayatını kaybetti. İsrail¸ savaş sonunda 1947'de taksim plânı ile elde ettiği V'lık Filistin toprağını % 78'e çıkardı. Yahudi zulmü altında yaşamak istemeyen 700.000 Filistinli¸ evlerini terk etmek zorunda kalarak komşu ülkelere veya Arapların yoğun olduğu bölgelere sığındılar. Yurtlarını terk eden Filistinlilerden 250.000'i Gazze'ye yerleştirildi. Filistinlilerin başka ülkelere göçü ve Yahudilerin Filistin'de gün geçtikçe artan nüfusu¸ demografik yapının bölgenin asıl yerleşik halkı olan Araplar aleyhine dönüşmesine neden oldu ve bugüne kadar süregelen Filistinli mülteciler sorunu başladı. İsrail savaş sonunda savaştığı her Arap ülkesi ile ayrı ayrı ateşkes anlaşmaları imzaladı. Filistin'i kurtarma amacıyla savaşa girmiş olan Ürdün Batı Şeria'ya¸ Mısır da Gazze Şeridi'ne asker yığdı. Sina'nın büyük bir kısmı İsrail'in işgali altında kaldı. Kudüs'ün kontrolü ise batıda İsrail¸ doğuda Ürdün arasında bölündü.
İkinci Arap-İsrail Savaşı
İlk savaşın Yahudiler nezdinde dünyanın tavrının görülmesi açısından ayrı bir anlamı bulunmaktaydı. İsrail durumdan memnundu ve artık bölgede daha rahat hareket ediyordu. 1950'li yılların başından itibaren 187 köyün tamamen tahrip edilmesi¸ insanların katledilmesi ve göçe zorlanması bunu açıkça ortaya koyuyordu. Bu şekilde 1956'ya gelindi. Nasır'ın¸ 28 Temmuz 1956'da Süveyş Kanalı'nın uluslararası trafiğe açık olmakla birlikte¸ Mısır'a ait olduğu için millîleştirildiğini açıklaması üzerine¸ İsrail saldırmak için beklediği fırsatı elde etti. İngiltere ve Fransa¸ Mısır'ın bu kararını tanımadıklarını bildirerek¸ 30 Ekim'de Mısır'dan Süveyş Kanalı'nın kendilerine bırakılmasını istediler; ancak Mısır bunu reddetti. Londra'da toplanan konferanslardan da bir sonuç çıkmayınca İngiltere ve Fransa İsrail ile anlaşarak Mısır'ın bütün havaalanları ve askeri bölgelerini imha etti. İsrail de Sina'yı işgal etti. Mısır¸ 7 Kasım'da ateşkesi kabul etmek zorunda kaldı. BM Genel Kurulu'nda alınan kararla; Süveyş Kanalı'na barış gücü yerleştirildi ve ABD'nin baskısıyla İngiltere ve Fransa¸ Mısır topraklarından geri çekildi.
İntifada
8 Aralık 1987¸ Filistin'de İsrail işgaline karşı topluca başkaldırma niteliği taşıyan intifada hareketinin başlangıç tarihidir. Filistinliler aleyhine sonuçlar doğuran barış görüşmeleri ve Sabra-Şatilla Katliamı'nın ardından FKÖ'nün Lübnan'dan çıkarılması¸ Filistin halkının tepkisinin büyümesine neden oldu. İntifada olarak adlandırılan ayaklanmanın ilk adımı 7 Aralık 1987'de atıldı. Gazze bölgesinde bir Yahudi kamyoneti¸ Filistinli işçileri taşıyan bir araca çarparak dört Filistinlinin ölümüne ve dokuzunun da yaralanmasına neden oldu. İntifada için ilk organizasyon Gazze İslam Üniversitesi Öğrenci Meclisi tarafından yapıldı.
Yaralıların bulunduğu Şifa Hastanesi'nin çevresinde toplanan öğrenciler Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) mensuplarıydı. Bu mücahitler ve onların etrafında toplananlar aynı zamanda 1948'de işgalcilere karşı başlatılan mücadeleye fiilen katılmışlardı. Onların ardından gelen kişiler ise 1948 savaşından sonra eğitim ve tebliğ çalışmalarına katıldılar. Bütün bu çalışmalar sonunda güçlü bir taban oluştu.
İntifada hareketi Gazze Şeridi'nde başladı¸ ancak kısa sürede Batı Şeria'ya yayıldı. Protestolar¸ işgale¸ isyana büründü. Genel grevler düzenlendi¸ İsrail ürünleri boykot edildi¸ duvarlara işgal karşıtı yazılar yazıldı ve yollarda barikatlar kuruldu. Ancak¸ sapan¸ taş ve sopalarla karşılık veren Filistinlerin karşısında ağır silahlarla donanmış İsrail askerleri vardı. Filistinli siviller arasında yüksek can kayıpları meydana geldi. 1993'e kadar süren protestolarda toplam can kaybı bini aştı. İntifada yıllardır ezilen¸ işkence edilen¸ zorla evlerinden kovulan¸ en ağır katliamlara uğrayan bir halkın kadın-erkek¸ yaşlı-genç hep birlikte işgalci İsrail'e karşı oluşan doğal bir başkaldırı hareketinin adı oldu.
Nebi HOCAZADE
YazarOsmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. İslâmî literatürde ...
Yazar: Mustafa KARABACAK
1. DİLEDİĞİNE MADDÎ VE MÂNEVÎ NİMETLERİNİ BOL BOL VEREN, RUHLARI BEDENLERE YAYAN El-Bâsıt da bir şeyi yayan ve genişleten demektir. Yüce Allah'ın en güzel isimleri arasında yer alan ‘el-...
Yazar: somuncueditor
“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” mefhumu, insanlara genel manada güzellikleri telkin eder. Yaratılmışların en şereflisi olan insan elbette ki, “ahsen-i takvim” olduğu için fıtrî olarak da, cismî o...
Yazar: Musa TEKTAŞ