İnsanlık Ölüyor
Bir süredir İsveç Göteborg’dayım. Soğuk ama temiz havası, geniş cadde ve sokakları, yemyeşil ormanları ve kıyılarında çöp yığınları olmayan sayısız gölleriyle, daha önce de birkaç kez bahsettiğim gibi güzel bir şehir. Bu şehri bizim için daha da güzel ve anlamlı kılan, biraz da evlatlar ve torunlarımızın burada yaşadıkları için olabilir.
Lakin her nerede ve ne halde olursak olalım, aklımızda ve gönlümüzde hep Filistin ve Filistin’de soykırıma maruz kalan insanlar var. Yaz kış sıcak ve soğukla, açlık ve susuzlukla ve yakınlarını kaybetmenin acısıyla çaresiz bırakılmış bu mazlumların uğradığı zulüm yıllardır sürüyor.
Sofralarımızda çeşit çeşit yemekler yer alırken gözümüzün önüne bir kap yemek almak için uğraşan ve bu sırada arkadan uzatılan tencere ya da kaplar kafalarına çarptıkça acıyla yüzlerini buruşturan çocuklar geliyor ve biliyoruz ki oradaki manzara bundan çok daha korkunç bir durumda.
Onlar bu acıları yaşarken bizler, onlar için duadan başka bir şey yapamamanın ezikliğini, acısını yaşıyoruz. Gariptir; benzer hisleri siyer-i Nebi okurken de hissettik her defasında. Peygamber Efendimiz ve ashabının, müşriklerin zulmüne maruz kaldığında, Taif’te taşa tutulduklarında ya da Uhud’da yaralandıklarında hep “Keşke önlerinde olup bütün zulme karşı durabilseydik.” dedik.
Göteborg Üniversitesi’nin önünden geçerken bahçesinde, o mazlumlara destek olmak amacıyla kamp kurulduğunu görünce yakından bakmak istedik. Filistin’deki katliamı gösteren fotoğrafların yanı sıra, şehit edilen binlerce çocuktan bazılarının fotoğraflarının altında temsilî olarak kan revan içinde bir oyuncak bebek yer alıyordu.
Onlara bakarken insan gözyaşlarına hâkim olamıyor. Sonraki günlerde başka bir caddeden geçerken destek yürüyüşüne denk geldik. İnsanlar ellerindeki Filistin bayraklarıyla bu zulme dikkati çekmek için sloganlar atıyor, ağıt şeklinde şarkılar çalıyordu. Halktan insanlar olarak elden gelen bu, maalesef.
Bir de zalimlerin ürünleri, markaları boykot edilmeli ki bu da onlara ekonomik yönden zarar vermesi açısından önemli bir harekettir ama bunların hiçbiri bu zulmü durdurmaya yetmiyor. Çünkü bu zulmü durdurmaya gücü yetenler bir şey yapmadıkları gibi aslında gizli ya da aşikâr olarak destekliyorlar da. Orada şehit düşen her bir çocuk ve bebekle birlikte insanlık da ölüyor. Hem de yavaş yavaş değil, oldukça hızlı bir şekilde.
Raziye SAĞLAM
YazarTorun sevgisi bu dünyadaki en güzel sevgilerden biridir. Biri dört, diğeri iki yaşında olan Atlas Kerim ve Ada Melike’yle en güzel oyunları oynarken bunun daha çok farkında oluyorum. Çocukların büyüdü...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Kış iyice bastırdı. Ormandaki hayvan dostlarımıza yiyecek bırakma zamanı gelmişti. Kahvaltıdan sonra hazırlıklar yapıldı ve köyden gelen diğer çocuklarla birlikte hemen çıktık....
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sultan II. Mustafa’nın diğer bir kızıdır. 13 Ekim 1696’da dünyaya geldi. Yedi yaşında iken Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın oğlu Maktulzâde Ali Paşa ile nişanlandı. Ancak düğünün, Safiye Sultan’ın bul...
Yazar: Bengisu HAYAT
Bu sayfadan sizlerle, zaman zaman gerek yurt dışı gerek yurt içinde gezip gördüğüm yerleri paylaşıyorum. Bu yazımda da, eylül sonu ve ekimin ilk haftasında yaptığımız Muğla Datça gezimizden biraz bahs...
Yazar: Raziye SAĞLAM