İLK YAZIM
Yaşım şimdi epey ilerledi. Çocukluğum ilçede geçti. Okul yıllarında çalışkan, başarılı bir öğrenci değildim. Her yıl olmasa da bütünlemeye kalarak sınıfı geçerdim. Ama sene kaybım olmadı hiç. Tatillerde sinemaya giderdim, arkadaşlarla gezerdim ve bolca gülmece kitapları okurdum. Resimli ve kahramanlıkları dillere destan çizgi romanlara bayılırdım. Her hafta gazete bayisinden fasikül fasikül alırdım. Lise biri direk geçmiştim ama edebiyat notum ortaydı. Hiç iyi not alamadım edebiyat hocam Esat Bey’den lise yılları boyunca. Üstelik 1974 yılında Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü kazandım. Okula bir yıl devam ettim. Derslerim iyiydi. Ama ertesi yıl üniversite sınavına girip, daha yakın bir kentteki yüksekokula kaydımı yaptırdım ve orada okumaya başladım. İlk öykümün yayınlandığı yıl lise birdeydim. Yıl 1972... "Lisede Bir Tarih Dersi" adlı tam sayfa gülmece öyküm bir mizah dergisinde yayınlanmıştı. Öykü önce bir gazetede yayınlandı. O yazılar haftalık olarak da dergide çıkıyor. Telif ücreti olarak 75 TL aldım. Okul adresime gelmişti para. 50 TL’si ile şık, deri bir ayakkabı aldım. Kalanı ile de sınıf arkadaşlarıma çikolata ve şekerler yaptırmıştım bir kutu, pastanede. Berberde de tıraş olup, güzel kıyafetlerimi giyip, büyükçe şekerleme kutusunu okula götürdüm. Kutuyu sınıf başkanına verdim. Arkadaşlarıma şekerlemeleri ikram etti. Kimi arkadaşım 2-3 tane alıp ağzına götürdü. Arkadaşlarım "teşekkür" etti ve "Gazeteye yine böyle yazılar yaz..." dediler. Eve geldiğimde dergide çıkan yazımı sıkılmadan, sevinçle defalarca okudum. Ev halkı da mutlu... Gece yazıya bakarak yattım uyudum. Babam konuşkan ve şakacı bir insandı. Sürekli çevresinde aranan bir kişiydi. O konuşup, şakalar yapmaya başlayınca etrafındakiler kahkahalarla gülerdi. Babam her hafta bir mizah dergisi alırdı bayiden. Bu derginin sayfalarında karikatüristler ve mizah yazarları vardı. Bayılıyordum bu dergiyi okumaya. Türkiye'nin panoroması sayfalarına yansırdı. Sevdiğim yazarlar vardı. Karikatürlere defalarca bakardım. "Sizin Köşeniz" diye okuyucudan gelen yazıların yayınlandığı bir köşe vardı. Hemen, okulda geçen iki komik olayı yazıp, postaya verip, bu dergiye gönderdim. İki öyküm de bu dergide yayınlandı. Sekiz hafta dergi ücretsiz ev adresime geldi. Artık öyküler yazmaya başlamıştım bu gibi mizah dergilerine. Yazılarım yayınlanıyordu aralıklarla. İlçede beni tanımayan yok gibiydi. O yıllarda ilçenin gazetesi de aylık olarak çıkmaya başladı. Gazetenin sahibi benden yazı istedi görüştüğümüzde. "Sürekli olmasa da yazı yazmaya çalışırım." dedim. Yazı yazma uğraşım böyle başladı.
Erdal KARASU
YazarHem doğal güzellikleri hem de tarihi dokusu ile görülmeye değer bir şehir İstanbul. İki kıtayı bağlayan boğazı, köprüleri, boğazı süsleyen yalıları, hisarları, kasırları, sarayları, müzeleri bu şehre ...
Yazar: Erdal KARASU
Birbirine bitişik ya da yakın yerlerde yaşayan, yakın dükkânlarda çalışan kişilerdir komşularımız. Aramızda oluşan saygı, sevgi, hak ve görevleri, sosyal ilişkileri komşuluk olarak nitelendiririz. Kom...
Yazar: Erdal KARASU
Eğitim, bireyleri yetiştirmek ve geliştirmek, toplum içinde yer alabilmelerine, bilgi beceri elde edebilmelerine, kişiliklerini geliştirebilmelerine yardım etmektir. Eğitim değerleri öğretir, inançlar...
Yazar: Erdal KARASU
Okulda, evimizde, bahçemizde arkadaşlarımızla oynadığımız tadına doyulmaz oyunlar o kadar eğlencelidir ki; kendimizi kaptırır, hiç bitmesin isteriz. Eve giriş zamanımız geldiğinde üzülür, birazda kıza...
Yazar: Erdal KARASU