İLETİŞİMİN AYAK BAĞI/YANLIŞ ANLAMALAR
İletişim yoksunluğundaki temel nedenlerden biridir söylenileni yanlış anlama ve algılamalar. Yanlış anlama ve algılama nihayetinde asıl konudan uzaklaşılmakta belki de en basit bir durum girift bir hale gelerek deyim yerinde ise arapsaçına dönmektedir. Öyle ki¸ çoğu kişi meramını anlatamamaktan muzdariptir. Kendini istediği gibi ve net ifade edememesinden dolayıdır ki konuşmalarımızda "Açıkçası"¸ "Öyle demek istemedim."¸ "Bunu da nereden çıkardın?"¸ "Beni bir sen anladın onu da yanlış anladın." gibi cümlelere sıklıkla başvururuz.
Kâinatın en müşerref varlığıdır insan
Doğuştan gelen saygınlığı ve değeriyle tüm canlılarla olduğu gibi diğer insanlarla da aynı ortamı paylaşmak gibi bir sorumluluğa soyunmuş eşref-i mahlûkattır. Çok bilinmeyenli bir denklem mesabesinde olan insan fıtratı gereği sosyal bir varlık olmakla birlikte manevî açıdan da başka insanlara muhtaçtır. Sağlık¸ huzur¸ zenginlik ve mutluluk arar¸ bunları da diğer insanlarla birlikte güzel ilişkiler kurarak elde eder. Farklı hasletlere sahip olan insan aynı zamanı ve mekânı paylaştığı mahlûkatı sever¸ özler¸ âşık olur¸ kin tutar¸ kızar¸ nefret eder
Onlarla birlikte çalışır¸ onları yönetir¸ öğrenir¸ eğitir¸ eğitilir vb. ailevî¸ sosyal ve iş ortamlarında önemli roller üstlenir. Hülasa¸ insan¸ her daim¸ başkalarıyla iletişim kurma ihtiyacı duyar.
Sağlıklı İletişim ve Diyaloga Dair
Kâinatta nesneler ve canlılar arasında daima bir iletişim ve bir alışveriş söz konusudur. Her mahlûkat gibi insan da hayatını idame ettirdiği müddetçe ömrünün her aşamasında diğer insanlarla sağlıklı iletişim kurma ihtiyacı hisseder. Bu ihtiyaç¸ giderek toplumda yalnızlaşan ve kabuğuna çekilen insan için daha zaruri hale gelmektedir. Birçok insanın hayatında başaramadığı olguların en önemlilerinden birisidir sağlıklı iletişim. Eksikliğinde¸ insanlar arası arbedeler oluşur. Kişilerde rahatsızlıklar meydana gelir¸ hatta devletler bazında gerginliğe bile zemin oluşturur. Öyle ki kişiler arasındaki iletişim yoksunluğundan¸ karşılıklı yanlış anlaşılmalardan kaynaklanan problemler neticesinde iletişim kazaları ve haliyle gönül kırıklıkları oluşmaktadır. Bu durum insanların yaşamlarında mutsuz olmalarına sebebiyet vermektedir. Her insan ilgi görmeyi¸ değer verilmeyi¸ sevilmeyi ve sayılmayı ister. Bu değerlere ters düşen sözler ve davranışlar dost¸ arkadaş kaybına neden olan iletişim kazalarına sebep olmaktadır. İletişimde yaralayıcı sözlerden sakınarak¸ dost kazanımı ve insanların gönlünü hoş etme anlayışı göz önünde bulundurularak sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesiyle istenilen amaçlara ulaşılır¸ başarılar elde edilir¸ güzel muhabbetler tezahür eder ve her iki tarafta mutlu ve huzurlu olur.
Yanlış Anlama ve Algılama
İletişim yoksunluğundaki temel nedenlerden biridir söylenileni yanlış anlama ve algılamalar. Yanlış anlama ve algılama nihayetinde asıl konudan uzaklaşılmakta belki de en basit bir durum girift bir hale gelerek deyim yerinde ise arapsaçına dönmektedir. Öyle ki¸ çoğu kişi meramını anlatamamaktan muzdariptir. Kendini istediği gibi ve net ifade edememesinden dolayıdır ki konuşmalarımızda "Açıkçası"¸ "Öyle demek istemedim."¸ "Bunu da nereden çıkardın?"¸ "Beni bir sen anladın onu da yanlış anladın." gibi cümlelere sıklıkla başvururuz. Buna en güzel misallerden biri de eski Türk filmlerindeki repliklerdir. "Bir dakika Tarık¸ durum senin sandığın gibi değil!" diyen âşıklar
Diyalog halindeyken insanların yanlış anlamalarına neden olan belirli ihtimaller vardır. İki kişi arasında geçen sözlü iletişim esnasında taraflar bu ihtimallerle diyaloglarını gerçekleştirirler. İletişim esnasında bu ihtimaller Sylviane Herpin'in dediği gibi:
Düşündüğünüz
Söylemek istediğiniz
Söylediğinizi sandığınız
Söylediğiniz
Karşınızdakinin duymak istediği
Duyduğu
Anlamak istediği
Anladığını sandığı
Anladığıdır.
Dolayısıyla¸ insanların sizi yanlış anlaması için önlerinde en az 9 ihtimal vardır![i]
Aynı zamanda söylemek istenilenden çok kişilerin içerisinde bulundukları psikoloji onları yanlış anlama tuzağına düşürmektedir. Dikkat edilmesi gereken¸ iletişimin sağlıklı olması için burada sizin anlatmak istediğinizi karşı tarafın doğru anlayıp anlamadığı ve karşınızdakini de sizin doğru anlamanızdır. Bu duruma en güzel örnek Anadolu'da yaşanılan bir hadise olsa gerektir:
"Devletin¸ meçhul devlet yöneticileri tarafından sömürüldüğünün halkta dilden dile dolaştığı ve halkın bu duruma ateş püskürdüğü bir dönemde devlet erkânından üst düzey yöneticiler Anadolu'da bir köye bir mevzuu yerinde inceleme hususunda ziyarette bulunacaklardır. Devlet erkânın geleceğini duyan yaşlı bir teyze devlete dolayısıyla erkânına olan saygı ve sevgisinden dolayı günler öncesinden türlü türlü hazırlıklar yapar. Gün gelir devlet yetkilileri köye ulaşır ve çalışmalarını tamamlar. Yaşlı teyze köy muhtarına günler öncesinden hazırlık yaptığını ve devlet erkânına sofralar hazırladığını ve misafirlerin davetlisi olduklarına dair haber ulaştırır. Gün içerisindeki yolculuk ve sıcaktan dolayı mahmur olan misafirler teyzenin bu isteğini geri çevirmez ve davete icabet ederler. Misafirlere ilgi büyüktür. Anadolu'ya özgü yemekler ile sofralar kurulur. Gün içerisindeki yolculuk ve telaştan bitkin düşen misafirler yemekleri yemede ağır davranır hatta doğru düzgün yemek yiyemezler. Bu durumu gören yaşlı teyze misafirlere hitaben;
- Yiyin utanmazlar yiyin¸ der.
Ufak bir şok geçiren misafirler ağızlarındaki lokmayı zar zor yutkunarak ellerindeki kaşıkları bırakırlar ve yaşlı teyzeye hazırlıklarından ötürü teşekkür ederken yaşlı teyze halisane niyetle;
- Neden yemiyorsunuz efendiler! Hayır¸ siz yemezseniz ahırdaki hayvanlara vereceğiz¸ der.[ii]
Yukarıda yaşanılan olayda devlet erkânı içerisinde bulunmuş olduğu psikolojik baskının yanı sıra gün içerisindeki yorgunluk nedeniyle saf ve iyi niyetli teyzenin sözlerini yanlış anlamışlardır. Esasen misafirlerin utandığını düşünen teyze onları rahatlatmak ve çekingen davranışlarının önüne geçebilmek maksadıyla utanmamaları gerektiğini dile getirmeye çalışmıştır. Ayrıca teyze¸ arta kalan yemeklerin bir taraftan ziyanını engellemek bir taraftan da evcil hayvanların besinlerini karşılamak düşüncesi içerisindedir. İlk küçük çaplı şoku yaşayan misafirler teyzenin halis niyetli ikinci sözünde ise değersiz olduklarını¸ hayvanlara verilen yemeğin aynısını kendilerine de sunulduğu vb. yanlış algılama hatasına maruz kalmışlardır.
Yanlış Anlama Seviyesini En Aza İndirebilme
Yanlış anlama insanın kişiler arası münasebetlerinde sıklıkla düşmüş olduğu hatadır. Yanlış anlaşılma durumunda olayları¸ diyalogda bulunan kişiler (söyleyen ve dinleyen) açısından değerlendirmek gerekmektedir. Öyle zamanların olur ki aynı konuyu ve aynı düşünceyi savundukları halde söylenilmek istenenin yanlış anlaşılmasından dolayı sohbetin boyutu hararetli tartışmalara kadar vardığı gözlemlenmiştir. Bu tarz iletişim çatışmalarımızda temel sorun anlaşılmamak -anlamamak değil- yanlış anlamak ve yanlış anlaşılmaktır. İletişimin daha sağlıklı olması için yanlış anlama problemini tamamen yok etmek oldukça zordur. Fakat kendimizi en iyi şekilde ifade edersek yanlış anlaşılabilme oranı en az seviyeye inecektir. İşte bunun için sizlere birkaç yöntem sunabiliriz.
Dolaysız İfade: Bir insanı sevdiğiniz ya da ondan rahatsızlık duyduğunuz halde bunu kendisine ifade etmezseniz¸ bu kişi kendisi hakkındaki düşüncelerinizi yanlış yorumlayabilir. Bu da iletişimde önyargıların oluşmasına ve kişinin farklı davranışlar sergilemesine sebebiyet verir.
Açık İfade: Açık bir mesaj¸ düşüncelerinizi ve duygularınızı olduğu gibi yansıtır. Mesaj açık olmazsa¸ karşınızdaki tam olarak ne demek istediğinizi anlayamaz. Kendi bilinçaltı ve duygularıyla söylemiş olduğunuzu anlamlandırmaya çalışır. Bu yüzden konuşmanızda açık ve net ifadeler kullanmanız faydalı olacaktır.
Anında İfade: İçinize atmak yerine söylemeyi tercih ettiğinizde işiniz kolaylaşacaktır. Çünkü içinizde barındırdığınız zaman bu sizleri yıpratmakta¸ diğer davranış ve düşüncelerinizi etkilemekte ve bazen de başka biriyle olan iletişiminize zarar vermektedir.
Dürüst İfade: Saklı amaçlarınızın olması¸ karşınızdaki insanla iletişiminizi zedeleyecek ve güvensizlik ortamı oluşturacaktır. Söylediklerimiz ve bunların gerekçeleri birbirleriyle tutarlı olmalıdır.
Sakin İfade: Kendinizi¸ karşınızdakini kırmadan¸ onu tehdit edermişçesine ya da tartışma başlatmak istiyormuş görüntüsü vermeden ifade edin. Sizin niyetinizin iyi olduğuna ve kurulan iletişimin yapıcı olduğuna inandırın.
Nasıl söylediğimiz: Kuşkusuz ki yapılan araştırmalar neticesinde söylenilenden çok söyleme şeklimiz dinleyici üzerinde reaksiyon oluşturduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Asık bir surat ve sert bir tonlamayla ifade etiğimiz zaman kişiler bizim bu beden dilimiz ve tonlamamızı baz alarak iletişimi sürdüreceklerdir. Buna örnek olarak¸ bir çocuğa asık surat ve sert bir tonlama ile konuştuğumuzda "Ne tatlı şekersin sen." desek bile çocuk korkup çekinecektir. Fakat bu çocuğa yumuşak bir yüz ifadesi ve naif bir tonlamayla "Maşallah yerim seni¸ seni döverim¸ çirkin." dediğimizde bile bu çocuğun yüzünde tebessüm kaçınılmaz olacaktır.
Kişinin kendisini görmek istediği gibi hitap etmek: Başkalarının kendilerine nasıl davranması gerektiğini belirler insan. Kendisini görmek istediği gibi iletişimin seyrini sürdürürsek hem çatışmadan sakınır hem de karşı tarafı hoşnut ederiz. Misal olarak; Paris'te yaşamış¸ büyük bir şapkası ve dirseklerine kadar eldivenleri olan kendini hanım hanımcık gören¸ hanımefendi tarzında hitabetten hoşlanan ve kendisine böyle davranılmasını isteyen bir yaşlı bayana kalkıp¸ teyzeciğim hoş geldiniz diyerek hitap etmemiz elindeki şemsiyeyi başımıza vurması gibi bir talihsiz olayla sonuçlanabilir.
Tabii bununla birlikte yanlış anlama da söyleyen kadar dinleyenin de bu hataya düşmemesi için dikkat etmesi gereken noktalar vardır. Zira iletişimin en kırılgan noktası dinlemektir. Yanlış anlamalarda dinleyenin de bahsi geçen konudan haberdar olması gerekmektedir. Söylenenlerin anlaşılması¸ dinleyenin bilgi ve anlayış yeteneğine bağlı kalır. Dinleyen¸ ne denmek istendiğini çaba göstererek anlamalıdır. Zira "Söyleyenden dinleyen arif gerek."[iii]Bununla beraber kişinin aslında ne anlatmak istediğine odaklanılmalıdır. Ayrıca kişi içerisinde bulunduğu psikolojik durum neticesinde yaşamış olduğu farklı problemleri ister istemez üslubuna yansıtır. Çatışmaya girmemek için nasıl söylediğine değil ne söylemek istediğine yönelmek ve bunu anlamlandırmak daha sağlıklı olacaktır.
İletişim kazalarınızın ve yanlış anlamalarınızın az olduğu bir yaşam geçirmeniz dileğiyle
[i]SylvianeHerpin İletişimde Yanlış Anlaşılmalar Üzerine
[ii] Anonim
[iii]http://tdkterim.gov.tr/atasoz/?kategori=atalst&kelime=dinleme&sayfa=0&hng=tam
Semih KAÇAR
YazarSevgili çocuklar; “Bizim en vefalı dostlarımız kitaplardır.” desem abartmış olur muyum acaba? Beni bu yargıya götüren etkenlere bir göz atalım isterseniz. Hiç unutmam; orta ikinci sınıfa gidiyordum....
Yazar: Sırrı ER
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Yavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ