İKİ GÜZEL, İKİSİ DE BİRBİRİNDEN GÜZEL
Dili¸ daha önceki eserlerinden de bildiğim ve sevdiğim sıcacık bir Anadolu Türkçesi
Başladınız mı¸ bırakamıyorsunuz; elinizden bir daha. Ama çok lezzetli bir yemeği de bitivermesin diye hemen¸ çabuk çabuk yemezsiniz ya hani¸ öyle bir duyguyla işte¸ yalnızca iki öykü okudum her gün. Dolayısıyla¸ 144 sayfalık kitabı on günde bitirdim. Sindire sindire
Tadına vara vara
Sivaslı şair ve yazar Ahmet Mahir Pekşen¸ ne zaman uğrasa Dilem Yayınevi'ne¸ dumanı üstünde tüten yeni bir kitap olur elinde mutlaka.
Ya kendi eseri olur bu ya da sevgili eşi¸ değerli kardeşim Fatma Pekşen'in
Bu kez kuralı bozdu¸ sevgili dostum. Zira elinde bir değil¸ iki kitap vardı¸ bir ay önceki ziyaretinde; ikisi de Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları'ndan
Biri¸ Güldönümü
Hikâyeler
Fatma Pekşen
Öteki¸ Eşyalarımın Şarkısı
Denemeler
Ahmet Mahir Pekşen
Önce¸ pozitif ayrımcılık karakterimin etkisiyle olsa gerek¸ Fatma Hanım kardeşimin eserini okudum.
Dili¸ daha önceki eserlerinden de bildiğim ve sevdiğim sıcacık bir Anadolu Türkçesi
Başladınız mı¸ bırakamıyorsunuz; elinizden bir daha. Ama çok lezzetli bir yemeği de bitivermesin diye hemen¸ çabuk çabuk yemezsiniz ya hani¸ öyle bir duyguyla işte¸ yalnızca iki öykü okudum her gün. Dolayısıyla¸ 144 sayfalık kitabı on günde bitirdim. Sindire sindire
Tadına vara vara
On dokuz öykü var¸ Güldönümü'nde. Ve her öykü¸ yaklaşık yedi-sekiz sayfa
Anlatılanların hiçbiri uyduruk¸ kurmaca ve olağanüstü değil
Hepsi de yaşadığımız hayattan¸ çoğu zaman bizim görmediğimiz¸ göremediğimiz¸ kimi zaman da gördüğümüzü sanıp üzerinde hiç düşünmediğimiz resimleri¸ durumları¸ kişileri ve manzaraları öylesine iddiasız¸ yalın ve doğal biçimde anlatıyor ki¸ "Ben bunu daha önce niçin göremedim ve düşünemedim" diye şaşıp kalıyorsunuz.
Okursanız¸ sanırım benim gibi¸ siz de seveceksiniz Güldönümü'nü. Dolayısıyla Fatma Pekşen'i ve hikâyelerini
"Orda" hikâyesini de¸ "Gölgeler Uzarken"i de¸ "Bebeğin Annesi"ni de
Doğrusu ya¸ Ahmet Mahir Pekşen'in Eşyalarımın Şarkısı adlı "Denemeler" kitabını okumak için elime aldığımda¸ bu eserin beni pek fazla sarmayacağını sanmıştım; nedense. Ne biçim bir önyargıydı bu! Adından mı¸ kapak kompozisyonundan mı? Bilmiyorum neden.
Bilirsiniz¸ her babayiğidin harcı değildir¸ de-neme yazmak. Ancak¸ itiraf edeyim ki¸ okumaya başlayınca¸ utandım kendimden!
Genellikle yanıltır ya önyargılar insanı¸ bu kez de öyle oldu işte. Ahmet Mahir¸ bir kez daha¸ bu eseriyle de kanıtlamış maharetini.
Yalanım yok; "Son yıllarda zevkle okuduğum en güzel kitaplardan biri" diyebilirim; Eşyalarımın Şarkısı için.
Neler mi anlatıyor Pekşen¸ bu eserinde? Birkaçını yazıvereyim: Mangal¸ gaz ocağı¸ soba¸ radyo¸ saat
Şaşırdınız mı? "Bunları bilmeyen mi var muhterem? Mangal¸ radyo¸ soba ve saat için neler yazılabilir ki? Nesi¸ niçin ilginç olsun ki bu kitabın?" diyorsunuz¸ öyle mi?
Çok haklısınız¸ böyle söylemekte. Yerinizde olsam¸ aynen sizin gibi sorardım ben de. İlginçliği de burada saklı zaten. Herkesin¸ hepimizin bildiği¸ birçoğumuzun her gün kullandığı bu eşyaları öylesine güzel anlatmış ki Ahmet Mahir¸ şaşıp kaldım ben.
Bir benzeri¸ bir örneği var mı bilmiyorum. Olsun¸ olmasın¸ önemli değil
Pek sevdim ben¸ dostum Pekşen'in bu eserini!
Hüseyin ERKAN
YazarEy öğrencim! Dünya sevgisinden sakın. Zira sirke saf balı bozduğu gibi dünya sevgisi de sâlih ve iyi amellerini bozar. Yetimlere, şefkat, çıplaklara elbise giydirmekle merhamet, açları doyur...
Yazar: somuncueditor
Yavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Tonton tavşan yavrularını gezdiriyordu. Onlara ormanı tanıtmaya çalışıyordu. - Yavrularım, ağaçlara, yapraklara, otlara bakın ne güzel. Kelebekler uçuşuyor dört yanda. Pamuk: - Evet. Kır çiçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK