HZ. MUHAMMED (S.A.V.)’İN VEDA HACCI
Hz. Peygamber (s.a.v.), Hicret’in X. yılında (M. 632) hayatının ilk ve son haccını eda etti. Hac ibadetinin ne zaman farz kılındığına dair rivayetler muhtelif olsa da hicretin VIII. yılında farz kılındığı yönündeki rivayet tercihe şayandır. Peygamberimiz, Hicret’in IX. yılında Hz. Ebu Bekir’in başkanlığında 300 kişilik bir hac kafilesini hacca gönderdi. Bu, gelecek yıl yapılacak olan büyük hacca da bir hazırlık mesabesindeydi. Allah Rasûlü, fethedilmiş olmasına rağmen Mekke’de hâlâ bazı Cahiliye Dönemi alışkanlıklarına devam edilmesi sebebiyle o sene hacca gitmek istememişti. Hz Ebu Bekir yolda iken, Tevbe Suresi’nin ilk 20 ayeti nazil oldu, Peygamberimiz, Hz. Ali’yi, yeni gelen ayetleri Mekkelilere bildirmesi için görevlendirdi. Bu ayetler, cahiliye dönemi âdetlerinin bütünü ile terk edilmesi için Mekkelilere bir ültimatom mahiyetinde idi. Hz. Peygamber (s.a.v.) ashabına, hac için hazırlık yapmaları talimatını verdi. 25 Zilkaade Cumartesi günü Medine’den yola çıkıldı. Zulhuleyfe’de ihrama girerek niyet ettiler. Peygamberimiz, hem hacca hem de umreye niyet etmelerini emretti, yapılacak hac ibadeti ile ilgili bilgiler verdi, sonra yüksek sesle telbiye getirmeye başladılar. 30.000 kişinin üzerinde mahşerî bir kalabalık oluşmuştu. Yolda katılanlar ve doğrudan Mekke’ye gelenlerle birlikte bu sayı 100.000’e ulaştı. At ve develerle yapılan yolculuk 10 gün sürdü. Hz. Peygamber (s.a.v.) ve beraberindeki hac kafilesi, 6 Zilhicce Salı günü telbiye getirerek Mekke’ye girdi, şu anki Cennetü’l-Ma’la kabristanlığının olduğu mevkide konakladı. Sonra Kâbe’yi tavaf etti, ardından Safa ile Merve Tepeleri arasında sa’y yaptı. Allah Rasûlü, ashabına, ihramdan çıkarak yaptıkları tavaf ve sa’yi umreye dönüştürmelerini ve haccı da temettü haccı yapmalarını emretti, fakat kendisi kıran haccı yapmayı tercih etti. Cahiliye Dönemi’nde hac mevsiminde temettü haccı yapmak büyük günah sayıldığından bu anlayışı yıkmak istediği için ashabına ısrarla temettü haccı yapmalarını emretti. Sahabe-i kiramın, “Ya Rasûlallah, siz neden ihramdan çıkmadınız?” diye soranlara, ben yanımda kurbanlığımı getirdim ve onu iş’ar yaptım, bunu yapanlar ihramdan çıkamazlar, buyurdu. Hz. Ali’de Yemen Valisi olarak hacca gelmişti, yanında kurbanlık getirmişti, O da kıran haccı yaptı. Hz. Aişe de özel durumu itibarıyla abdestsiz olduğundan ona da ifrat haccı yapmasını emretti. Hz. Peygamber (s.a.v.), terviye günü hac kafilesini Mina’ya hareket ettirmeden önce bir konuşma yaparak haccın bundan sonraki safhaları ve takip edilecek menasik hakkında bilgi verdi, sonra Mina’ya hareket ettiler. Arife günü sabah namazını Mina’da kıldıktan sonra Arafat’a hareket etiler. Peygamberimiz, Nemire mevkiinde kendisi için bir çadır kurulmasını emretti. Güneş tepe noktasına gelince Batnu’l-Vadi’de devesi Kasva’nın üzerinde muhteşem bir konuşma yaptı. Bu konuşma münadilerle tekrarlanarak herkese duyuruldu. Ardından Bilal-i Habeşi ezan okudu, kamet getirdi, öğlen ve ikindi namazları peş peşe kılındı (Cem-i takdim), namazdan sonra Hz. Peygamber (s.a.v.), devesi üzerinde akşama kadar vakfe yaptı, dua etti. Güneş batınca Hz. Peygamber (s.a.v.) ve beraberindeki hac kafilesi Müzdelife’ye hareket etti. Burada yatsı vaktinde akşam ve yatsı namazları birlikte kıldılar. (Cem-i tehir). Buradan, şeytan taşlamak için çakıl büyüklüğünde taşlar toplandı. Allah Rasûlü burada sabah vaktine kadar istirahat etti, sabah namazını kıldırdıktan sonra Müzdelife Vakfesi’ni yaptı, güneş doğmadan Mina’ya hareket etti. Burada Akabe Cemresi’ni taşladı ve kurban kesme yerine gittiler. Kurbanlar kesilmeye başlandı. Hz. Peygamber (s.a.v.) 63 yıllık ömrüne karşılık 63 kurbanı bizzat kendisi kesti, Hz. Ali’nin kestiği kurbanlarla birlikte Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kurbanları 100’e ulaştı. Peygamberimiz eşleri için de bir sığırı kurban kesti. Kesilen kurbanlar pişirilerek hüccaca dağıtıldı. Allah Rasûlü burada uzun bir konuşma yaptı, haccın menasiki hakkında sorulan soruları cevaplandırdı. Veda Hutbesi olarak bilinen konuşma metni, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hac esnasında yaptığı iki ya da üç seferde yapmış olduğu konuşmaların icmalinden oluşur. 10 Zilhicce Cumartesi günü, yani Kurban Bayramı’nın birinci günü kurbanlar kesildikten ve etler yenildikten sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke’ye gelerek öğlen namazını kıldı, ziyaret tavafını yaptı, zemzem içti ve beraberindeki hacılara kendi eliyle zemzem dağıttı, tekrar Mina’ya döndü. Bayramın ikinci ve üçüncü günlerini Mina’da geçirdi ve her gün küçük, orta ve büyük cemrelere yedişerden 21 taş attı. Toplamda şeytan taşlamak için atılan taş sayısı 49 oldu. Bayramın dördüncü günü, Mina’dan Mekke’ye geldiler. Hz. Peygamber (s.a.v.), 14 Zilhicce Çarşamba günü sabah namazından önce Kâbe’ye gitti, veda tavafını yaptı, sabah namazını kıldırdı, ashabına da dönüş için hazırlık yapmalarını, yanlarına taşıyabilecekleri kadar da zemzem almalarını tembih etti. 14 Zilhicce günü Medine’ye dönmek üzere Mekke’den ayrıldılar. 8 gün süren yolculuğun ardından Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hac kafilesi 22 Zilhicce Perşembe günü Medine’ye ulaştı. Hac yolculuğu Medine’den çıkış ve tekrar Medine’ye dönüş olmak üzere 27gün sürdü. Hz. Peygamber (s.a.v.), bu hac ibadetini ifasından üç ay sonra vefat ettiği için, bu hacca, Veda Haccı/Haccetü’l-Veda denilmiştir. Bu hacca, hacc-ı ekber/büyük hac, İslâm haccı da denilmiştir. İslâm’ın beş şartından biri olan hac ibadetiyle ilgili bütün ahkâm ve menasik, Peygamberimiz’in bu hac esnasında yaptıkları ve söylediklerinden çıkarılmıştır. Kaynaklar:
Mukadder Ârif YÜKSEL
Yazarİnsanlar konuşarak anlaşır, kaynaşır. İnsanların ayrışması, tartışması ve tartışmanın kavgaya dönüşmesi de farklı dil, üslup ve niyetle yapılan konuşma ile başlar. Bayramlarda, vaazlarda, çeşitli vesi...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
İnsanlar, dünyevî meşgalelere kendilerini bazen öyle kaptırırlar ki dinî görevler ikinci planda kalır. Zamanın normal seyri sırasında rutin meşguliyetlerle devam eden hayat sıradanlaşır, hatta sıkıcı ...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Beğeni hissi oluşturan şekil, görüntü, oluş ve duruş güzel olarak nitelenir. Güzelliğin objesi dışarıda orijini içeridedir. Hoş, latif, zarif, tatlı, vb. sıfatlar güzellik kavramının açıklar ve tamaml...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Yüce Rabb’imiz insanı yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmış ve ona mükemmel özellikler vermiştir. İnsanoğlu verilen aklı ve özellikleri en iyi bir şekilde kullanmak zorundadır. İşte bunların ba...
Yazar: Ali ÖZKANLI