HULUSİ KALB İLE DUA
Du⸠yalvarmak¸ yakarmak demektir. Daha özel manasıyla Cenâb-ı Hakk’a yalvarmak¸ Ondan istekte talepte bulunmak demektir.
Du⸠yalvarmak¸ yakarmak demektir. Daha özel manasıyla Cenâb-ı Hakk’a yalvarmak¸ Ondan istekte talepte bulunmak demektir. Bize hayat veren¸ bizi mutlu kılan sayısız nimetlere sahibiz. Bunun yanında arzu edip de elde edemediğimiz nice ihtiyaçlarımız da vardır. Elimizdeki nimetlerin kaybolup gitmesinden korktuğumuz gibi¸ birçoklarını elde etmek için de didinip dururuz. Bunlara kavuşmak için türlü yollara başvururuz. Öyle anlar gelir ki aczimiz¸ çaresizliğimiz bizi Allah’a daha çok yöneltir¸ O’na daha ziyade yalvarır oluruz. İnsan¸ bol bol nimetler içinde rahat bir hayat sürerken Allah’a ibadeti¸ O’na yönelmeyi unutur¸ başına sıkıntı gelince de duâya sarılır. Nitekim insanın bu hâlini şu âyetler pek güzel açıklamaktadır:
“İnsana nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirip yan çizer; ona bir de zarar ziyan dokunacak olsa iyice karamsarlığa düşer .” (İsrâ Suresi¸ 83)
“İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur .” (Fussilet Suresi¸ 51)
Ayette de ifade edildiği gibi nimet elden gitmeyince insanoğlu Rabbine dönmüyor. Buna rağmen başka yapacağımız bir şey de yoktur. Biz her ne kadar Rabbimize has hâlis kullar olmasak da yine O’na el açıp Ondan yardım talep edeceğiz. Nitekim Furkân Suresi 77. âyette de şöyle buyrulmaktadır: “ Rasûlüm¸ de ki: Kulluk ve yalvarmanız olmasa¸ Rabbim size ne diye değer versin.” Mü’min Sûresi 60. ayette ise Cenâb-ı Hak¸ “Bana duâ edin¸ yalvarın¸ ben de size isteğinize karşılık vereyim.”
Rabbimizin duâmıza icabet etmesi için de bizim yapmamız gereken¸ önce tevbe edip sonra da duâ edip yalvarmaktır. Cenâb-ı Hakk’ın bizim duâmızı kabul etmesi için önce O’nun murâdını yerine getirmeliyiz. Bu hususta kusurumuz olursa yine de Ona duâ etmeliyiz.
Bu sayıda Hulûsi Efendi (1914-14.06.1990)’nin güzel bir duâ gazelini konu edindik. Onun gayet içten ve samimi bir şekilde Rabbimize yakarışına kulak verelim. Hiçbir zaman duâdan geri kalmayalım. Hem kendimize hem de kardeşlerimiz olan tüm müminlere duâ edelim. Bedduâda bulunmayalım. Birbirimize duâmızı eksik etmeyelim. Çünkü bizim işimiz duâya kalmıştır. Ağzı duâlı müminlerin hayır duâlarını alalım. Çünkü sevgili Peygamberimiz “ Duâ ibadetlerin özüdür.” buyuruyor.
Gazelin Metni:
1. Mücrim günahkârım şehâ yâ Rabbenâ va’ğfir lenâ
İhsânı kıl eyle atâ yâ Rabbenâ va’ğfir lenâ
2. Sensin bizim ilâhımız iki cihân penâhımız
Arttı cürm ü günâhımız yâ Rabbenâ va’ğfir lenâ
3. Aybların Settâr’ısın mücrimlerin Gaffâr’ısın
Âlemlerin hünkârısın yâ Rabbenâ va’ğfir lenâ
4. Arz u semâ ins ü melek tuyûr u vuhş suda semek
Senden dilerler hep dilek yâ Rabbenâ va’ğfir lenâ
5. Bakma şâhım noksânıma cürmü büyük isyânıma
Verme halel imânıma yâ Rabbenâ va’ğfir lenâ
6. Hulûsî bâbında gedâ ihsânını ister şehâ
Sensin kerem-kân-ı sehâ yâ Rabbenâ va’ğfir lenâ
Gazelin Açıklaması:
1. Ey âlemlerim şâhı olan Ulu Allah; Ey Rabbimiz! Bize mağfiret eyle; bağışla bizi. Bol bol lutuf ve ihsan eyle bize. Ey Rabbimiz! Bize mağfiret eyle; bağışla bizi.
2. Yâ Rabbi¸ bizim ilâhımız Sensin. Dünya ve ahirette bizim kurtarıcımız da Sensin. Bizim suçlarımız ve günahlarımız oldukça arttı. Ey Rabbimiz! Bize mağfiret eyle; bağışla bizi.
3. Yâ Rabbi! Sen istersen bizim ayıplarımızı örter¸ günah işleyenleri de dilersen affedersin. Çünkü Sen bütün âlemlerin padişâhısın. Ey Rabbimiz! Bize mağfiret eyle; bağışla bizi.
4. Yâ Rabbi! Yer ve gök¸ insanlar ve melekler¸ kuşlar ve vahşi hayvanlar ile sulardaki balıklar hepsi Senin emrinde olup Senden talepte bulunurlar. Ey Rabbimiz! Bize mağfiret eyle; bağışla bizi.
5. Ey pâdişâhım! Benim noksanlarıma¸ cezası çok büyük olan isyanıma bakma¸ beni îmânsız bırakma. Ey Rabbimiz! Bize mağfiret eyle; bağışla bizi.
6. Yâ Rabbi! Bu Hulûsî kulun Senin kapına gelip ihsân isteyen bir dilenci gibidir. Her türlü ikram ve cömertliğin kaynağı ise Sensin. Ey Rabbimiz! Bize mağfiret eyle; bağışla bizi.
Mehmet AKKUŞ
YazarDaha çok küçükken rahmetli dedem beni sık sık sevindirirdi. Yattığım odadan salona kadar geçeceğim yola aralıklarla bir bir bozuk ve kâğıt para koyardı. Sonra da seslenerek beni çağırırdı. "Tarık, ge...
Yazar: Erdal KARASU
Ey öğrencim! Dünya sevgisinden sakın. Zira sirke saf balı bozduğu gibi dünya sevgisi de sâlih ve iyi amellerini bozar. Yetimlere, şefkat, çıplaklara elbise giydirmekle merhamet, açları doyur...
Yazar: somuncueditor
Sultan I. Ahmed, 18 Nisan 1590 günü Manisa’da doğdu. Babası Sultan III. Mehmed, annesi Handan Sultan’dır. Çok mükemmel bir tahsil gördü. Arapça ve Farsçayı mükemmel derecede konuşurdu. Ok atmak, kılıç...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Tasavvufî hayâtımızın bazı vakitlere verdiği önem farklıdır. Bu vakitleri Hz. Peygamber (a.s.)'ın nâfile ibâdetlerle değerlendirdiği için tasavvufa sülûk edip¸ sünnetlere daha dikkatli olan insanl...
Yazar: Mehmet AKKUŞ