HER YÜREĞE NAKIŞ GEREK
Ayşenurların evlerinin bahçesinde bir ıhlamur ağacı vardı. Ihlamurlar açtığında çiçeğinin kokusuna doyum olmuyordu. Bir yaz günü küçük Ayşenur ıhlamur ağacının altındaki sandalyelerden birine oturmuştu. Elindeki beze nakış yapıyordu. Nakışta kullandığı iplikler çok canlı renklere sahipti. Kırmızı, mavi, sarı hepsi birbirinden güzel renklerdi. Dedesi Ayşenur’un yanına kadar geldi. Onun siyah saçlarını okşadı ve şunları söyledi: “Benim küçücük kızım... Ne yapıyorsun bakayım?” Ayşenur cevap verdi: “Nakış işliyorum dedeciğim.” Ayşenur, işlediği nakışları göstererek: “Bak dedeciğim!... Yaptığım nakışlar bunlar…” Yaptığı işlemeyi dedesine gösterdi. “Bak, bunlar gül tomurcukları dedeciğim!... Henüz açmamışlar!... Açacaklar!...” “Kız ne de güzel işlenecek motif bulmuşsun!... Kendin gibi gül tomurcuğu!... Bu tomurcuklar büyüyüp açacaklar değil mi çocuğum?” “Evet dedeciğim. Tomurcuklar büyüyüp gonca olacaklar. Sonra da açıp gül olacaklar.” Dedesi vurgulu bir ses tonuyla şunları söyledi: “İşle yavrum işle!... Bu boş bezin üstüne tomurcuk işle!.. Biraz daha büyümüş goncaları işle!... Açılmış gülleri işle!...” Ayşenur, dedesinin anlattıklarını dinliyordu. Dedesinin sesi çok duygulu idi. “Ama, daha başka güzel şeyler de işle!... Bugün insanoğlu güzel duygulara muhtaç... Güzel hasletlere muhtaç... Elindeki beze, bu tomurcukları, goncaları, gülleri işlerken o küçücük yüreğine de bazı güzel duygu ve hasletleri işle...” Ayşenur, dedesinin anlattıklarından çok duygulanmıştı. “Ne gibi dedeciğim?” “İnsanın muhtaç olduğu, hasret kaldığı pek çok güzel duygu ve haslet var kızım. Bunları da yüreğine işle. Her çocuk bunları yüreğine işlesin. Geleceğin toplumunu sizler oluşturacaksınız. İşlesin ki, sizlerin yürekleri, kalpleri, gönülleri bu güzel duygu ve hasletlerle bezenmiş olsun.” Dedesi daha yavaş ve duygulandıran bir sesle devam etti: “O güzel duygu ve hasletlerin bazılarını söyleyeyim sana kızım. Sevgi onların en başta gelenidir. İnsanları sevmek çok büyük bir meziyettir. Hatta hayvanları bile sevmek gerekir kızım. Bundan başka daha birçok güzel duygu vardır. Saygı, vefa, merhamet, yardımseverlik, alçak gönüllülük, etrafına ikramda bulunmak, hediyeleşmek bunlardan sadece bir kaçıdır. Temizliği sevmek ve temiz olmak, çevrenin güzelliğini korumak duygusu da bunlar arasındadır. Bu duygularla bezenmiş yüreklere sahip bir toplum düşün çocuğum!...” Ayşenur’un yüzünde imrenme duyguları belirmişti. “Böyle bir toplum ne kadar güzel olur değil mi dedeciğim?!...” “Elbette... O zaman bin bir türlü kötü şeyin olduğu şu toplumda, pek çok güzel şeyin olduğunu görürdük. Birbirini seven insanlardan meydana gelmiş bir toplum düşün. Birbirlerine, bazılarını saydığım bu güzel duyguları besleyen insanlardan meydana gelmiş bir toplum hayal et. Bunun nasıl bir toplum olabileceğini tasavvur et kızım. İnsan olarak bu duygu ve davranışlara ne kadar muhtaç olduğumuz ortadadır!... Benim güzel kızım!... Onun için, bezine gül tomurcuğunu, gül goncasını, açılmış gülleri işlerken, yüreğine de bu duyguları işle. Her çocuk yüreğine bu duyguları işlemeli. Çünkü her yüreğe nakış gerek.”
Mustafa AKGÜN
YazarDoğru Ömer ve karısı Doğru Elif tarlalarında bostan çapası yapıyorlardı. Onlar işe dalmış devam ederlerken ilerden birinin kendilerine doğru geldiğini gördüler.Elif gelene dikkatli dikkatli baktı;“Amc...
Yazar: Mustafa AKGÜN
(Bu hikaye Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin bir hikayesinden uyarlanmıştır.)Kendini beğenmiş bir gramer yani nahiv bilgini vardı. İlim sahibi olduğundan kibirliydi. Kendini yükseklerde görüyordu.Bir gün ...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Türk çocuk Yiğit’le, Bizanslı çocuk Dimitri aynı köyde yaşıyorlardı. Arkadaş olmuşlardı. Köyleri İstanbul’a o günkü adıyla Konstantinopolis’e çok yakındı. O sıralar Osmanlı Padişahı İkinci Sultan Mehm...
Yazar: Mustafa AKGÜN
Bahar geldi.Etraf yemyeşil oldu. Ağaçlar yemyeşil elbiseler gidi.Sanki çimenler yeşil halıdır. Bu yeşil halıyı çiçekler o kadar güzel nakışlıyor ki…Çocuklar çimenler üzerinde yuvarlanmaktan nasıl...
Yazar: Mustafa AKGÜN