HER ŞEY ALLAHI TESBİH EDER
Sağlam bir inanca sahip olmak her işin başıdır. Eğer inanç sistemimizde her hangi bir hata olursa¸ imanın üzerine bina edeceğimiz bütün ibadet ve tâatımız¸ hâl ve hareketimizin Allah katında makbuliyeti de buna bağlı olarak değerlendirilir.
Sağlam bir inanca sahip olmak her işin başıdır. Eğer inanç sistemimizde her hangi bir hata olursa¸ imanın üzerine bina edeceğimiz bütün ibadet ve tâatımız¸ hâl ve hareketimizin Allah katında makbuliyeti de buna bağlı olarak değerlendirilir. Sağlam bir iman her şeyin başıdır. Çünkü suretâ Müslüman olmakla¸ kalbimizde imanın iyice yer etmesi farklı şeylerdir. Nitekim bu husus Hucurât Suresi 14. ayette¸ "Ey Muhammed! Bedevîler¸ inandık dediler. De ki: İnanmadınız¸ ama İslâm olduk deyin. Çünkü iman henüz gönüllerinize yerleşmedi." şeklinde ifade edilmiştir. Sağlam bir iman¸ her yerde Allah'ın varlığını ve her şeyde hâkimiyetini kabul etmek; her varlığın O’nu zikir ve tesbih ettiği idrakinde bulunmak demektir. Kur'ân-ı Kerîm'de bir çok âyet¸ yerde ve gökte bulunan her varlığın kendi lisanıyla Allah'ı tesbih ettiği belirtilmiştir. Bu bakımdan bir çok âlim ve şair Cenâb-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarının tecellîleri üzerinde eserler yazmışlar¸ bizler farkına varmasak da her varlığın Allah'ı tesbih ettiği hususu üzerinde çokça durmuşlardır. Bunun için bazı mutasavvıfların tabiattaki canlı çiçekleri bile Allah'ı zikirden alıkoymamak için koparamadıkları rivayet olunmaktadır.
Ecdadımız sağlam bir akîdeye sahip olma konusunda çok titiz davranmışlardır. Bunun için yazdıkları manzum mensur bütün eserlerinde Cenâb-ı Hakk'ın varlığı¸ birliği¸ isim ve sıfatları¸ O’nun kâinâttaki her varlığın yegâne mâliki ve kullarının yaptığı her şeyden haberdar bulunduğu; kıyamette de bu dünya hayatında yaptıklarından hesaba çekileceği¸ velhâsıl O’nun her yerde hâzır ve nâzır olduğu¸ her şeyin Hâkim-i mutlakı bulunduğunu anlatmışlardır. Konusu böyle olan eserlere de Tevhîd manzumeleri demişlerdir. Başta Yunus Emre¸ Niyâzî-i Mısrî ve Aziz Mahmûd-ı Hüdâyî olmak üzere hemen hemen her şair eserlerine ilk önce bu konuyu ele alan şiirlerle başlamışlardır.
Osman Hulûsî Efendi de aşağıdaki gazelinde bu hususları anlatmaktadır. Bu şiirinde Allah'ı dünya gözüyle görmese de her varlığın O’na âşık ve O’nun cemâlinin hayrânı olduğunu anlatmaktadır. Bunun yanında dünyadaki her varlığın sonlu olduğunu¸ insana hidayet yolunu gösterenin¸ yegâne Bâki olanın Allah olduğunu¸ Onun inayeti olmazsa bu hakikatlerin kavranamayacağını belirtir.
Gazelin Metni :
1. Her şey sebebsiz hüsnüne bir âşık-ı şeydâ senin
Âlem cemâlin şem'ine zerre-i nâ-peydâ senin
2. Kimse cemâlin nûrunu ayn-ı ayânla görmedi
Tâ yok olup da olmadan ol gördüğü bînâ senin
3. Varım diyene varlığın yok olduğunu bildirip
Ma'dûm olup gördüğü ol her var-ı bî-pervâ senin
4. Hâdî-i râh ettin şehâ zülf-i semendini sana
Kim tutdu oldu âşinâ ol ârif-i dânâ senin
5. Sen Hâdî olmasan ana kimdir ki yol bula sana
Sensin bu Hâdî-i hüdâ her fi'l ü her ehvâ senin
6. Kim olsa bula rif'atin ger olmasa inâyetin
Muhtâc-ı lutf u devletin Hulûsî-i ednâ senin
Gazelin Açıklaması :
1. Yâ Rabbi! Kainatta var olan her şey senin divane bir âşıkındır. Yine bu âlem ve içindekiler¸ senin o cemâlinin nûrunun etrafında pervâne olup uçuşan zerreler gibidir.
2. Yâ Rabbi! Kimse kendi varlığından geçip yok olmadan dünya gözüyle Senin nûrunu göremez.
3. Bu dünyada varım diyen ve gördüğü varlıklara takılıp kalanlara onların yok olacağını; esas var olanın ise şüphesiz Senin varlığın olduğunu bildirmeli.
4. Yâ Rabbi! Sen¸ sanki at yelesine yapışmış gibi Sana gidecek yolu sımsıkı tutan kişiye doğru yolu gösterirsin. İşte ancak böyle yapan kişiler gerçek âlim ve ârif olanlardır. Seni gerçekten bilip yoluna girenlerdir.
5. Yâ Rabbi! Eğer Sen her yapılan işte¸ her arzu ve istekte hidâyet yolunu¸ razı olduğun doğru yolu göstermesen kim doğru yolu bulabilir ki.
6. Yâ Rabbi! Eğer Senin inâyetin¸ yardımın olmasa kim yücelebilir? Bunun için en âciz¸ en zayıf kulun olan Hulûsî de Senin lutuf ve ikrâmına muhtaçtır
Mehmet AKKUŞ
YazarTonton tavşan yavrularını gezdiriyordu. Onlara ormanı tanıtmaya çalışıyordu. - Yavrularım, ağaçlara, yapraklara, otlara bakın ne güzel. Kelebekler uçuşuyor dört yanda. Pamuk: - Evet. Kır çiçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Her ilim dalı ‘hoca-talebe’ münasebetinin zorunlu olduğu süreçlere şahitlik eder. Örneğin bir ustanın dizinin dibine oturmadan usta bir marangoz olunmayacağı gibi bir kimsenin alanında uzman bir hocan...
Yazar: Fatih ÇINAR
Divan Edebiyâtımızda kullanılan bazı kelimelere birkaç türlü anlam vermek mümkündür. Ancak şiirin tamamına bakıldığı veya şairin üslûbu hakkında bir kanâat oluştuğu takdirde bu anlamlardan birisi üzer...
Yazar: Mehmet AKKUŞ
Gazelin Metni : 1. Çalkanır deryâ gibi dil bil ki deryâ andadır Öyle bir deryâdır ol kim dürr-i yektâ andadırGazelin Metni : 1. Çalkanır deryâ gibi dil bil ki deryâ andadır Öyle bir deryâdır...
Yazar: Mehmet AKKUŞ