Hak Bâtıl (Doğru Yanlış) Mücadelesi
Sevgili çocuklar, kâinatın ve âlemlerin yaratıcısı olan yüce Rabb’imiz bu dünyayı bir imtihan yeri olarak belirlemiştir. İlk insandan bu güne kadar her zaman iyilerle kötüler, mücadele, münakaşa ve savaş halinde olmuşlardır.
Her çağda inananlar ve inanmayanlar olmuştur. Bundan sonra da olacaktır. Her sınavın bir süresi vardır. Herkes bu dünyada yaptığı işlerden hesaba çekilecektir. Zerre kadar iyilik ve kötülük karşılıksız kalmayacaktır.
Sevgili çocuklar, Ebu Hanife döneminde bir bilgin varmış. Bu adam Allah’a inanmazmış. Gittiği her yerde de Allah (c.c.) hakkında tartışırmış.
Bu bilginin yolu bir gün Ebu Hanife’nin memleketine düşmüş. Buranın halkıyla da tartışmak, konuşmak istemiş. Fakat oradakiler ona, “Bizim küçük bir bilginimiz var, önce onunla konuş, onu yenersen biz seninle konuşuruz.” demişler. Bilgin bunu kabul etmiş ve bir vakit belirlemişler.
Tartışma vakti geldiğinde, bu inançsız bilgin ve halk orada toplanmışlar. Küçük bilgin Ebu Hanife ise henüz gelmemişti.
Vakit ilerledikçe dinsiz bilgin seviniyor ve gülerek oradaki halka;
- Ne o, yoksa sizin bilgin korktu mu, diyerek alay ediyormuş. Fakat bir süre sonra Ebu Hanife çıkagelmiş. İnançsız adam;
- Ne o, korktuğun için mi geç kaldın, demiş.
- Hayır, korktuğum için geç kalmadım. Benim buraya gelmem için bir nehirden geçmem gerekiyordu. Fakat baktım ki nehrin üzerindeki köprüyü fırtına uçurmuş. Ben de hemen oradaki ağaçlara, “Ağaçlar! Çabuk benim için bir sal olun. Ben nehri geçeceğim.” diye emir verdim. Ağaçlar da sal oldu, ben de nehri geçip geldim. Tabiî bu da biraz vaktimi aldı, kusura bakmayın, demiş. Adam kahkahayla gülerek;
- Be akılsız çocuk! Hiç ağaç, kendi kendine sal olur mu, deyince Ebu Hanife;
- Asıl akılsız sensin, bir salın bile kendi kendine olamayacağını biliyorsun. Peki, bu koskoca âlemin kendi kendine var olduğunu nasıl iddia edebiliyorsun, dedi. Bilgin;
- Tamam küçük, beni alt ettin. Bir de Allah’ı göster, biz de inanalım dedi. Ebu Hanife bir bardak sütü alarak;
- Söyle bakalım bilgin, yağ ve peynir neden yapılır?
- Neden olacak tabiî sütten.
- Peki, bu sütün içindeki yağ ve peyniri gösterebilir misin?
- Onun içinde yağ ve peynir elbette vardır, fakat gözükmez.
- Bunun içindeki yağ ve peynirin görünmeyeceğine inanıyorsun. Şu halde, O Yüce Yaratıcı Allah’ın görülemeyeceğine neden inanmıyorsun? Nasıl bu sütte yağ ve peynir varsa, Allah (c.c.) da vardır, diye cevaplamış.
Fakat bu dinsiz bilgin, bir türlü inanmıyormuş.
- Peki, küçük, bu son sorumu da cevaplarsan sana inanacağım demiş ve sorusunu sormuş:
- Şu anda Allah ne yapıyor? Ebu Hanife bilgine dönerek;
- Sen oturduğun o kürsüden in, ben çıkayım o zaman söyleyeceğim, demiş. Bilgin kürsüden inmiş, Ebu Hanife kürsüye çıkıp oturdu ve cevaplamış;
- Şu anda Allah (c.c.), senin gibi birini bu kürsüden indirdi. Benim gibi küçük bir çocuğu kürsüye çıkardı, deyince bilgin;
- Tamam küçük, çok doğru, beni gerçekten yendin, demiş ve kelime-i şahadet getirerek Müslüman olmuş.
Sırrı ER
YazarSevgili çocuklar;İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’ den günümüze kadar geçen zamanda iyilerle kötüler arasındaki mücadele devam etmektedir. Hakkı savunanlar ve doğru yoldan ayrılmayanlar ile Şeytanı...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Çocukluğumdan beri bildiğim ve sevdiğim bir çocuk şarkısı vardır: Öğretmenim, canım benim, canım benim/Seni ben pek çok, pek çok severim/Sen bir ana, sen bir baba/Her şey oldun artık ...
Yazar: Sırrı ER
Sevgili çocuklar;Beklenen acı gerçekle bir kez daha karşılaştık. Acı gerçek nedir? Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması.Ülkemizin büyük bölümü her an deprem tehlikesi altındadır. Bunu bildiğimiz...
Yazar: Sırrı ER
Çocuk soru işaretleriyle dolaşırdı. Bazen sırtında bazen omuzlarında, bazen paçalarında… Hep onlarlaydı. Soru işaretleri durmadan çocuğun kafasını karıştırırlardı.Çocuk bu durumdan şikayetçi değildi. ...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT