GÜNAHLARDAN SAKINMAK
"Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız¸ sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız" (Nisa-31)
"Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız¸ sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız" (Nisa-31)
İnsan için asıl olan iradesini serbest olarak kullanabilmesi¸ dilediği gibi davranabilmesidir. Ancak davranışlara hiçbir sınırlama getirilmemesi halinde hayatın çekilmez bir hal alacağı da açıktır. Bu sebeple¸ insanlara dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamanın yollarını gösteren dinimiz İslam¸ bazı şeyleri ve davranışları yasaklamış¸ bazılarını ise serbest bırakmıştır. Allah'ın açıkça yasakladığı şeylere "haram"¸yasaklamayıp serbest bıraktığı şeylere “helal” denir.
Haram ve helal konularında duyarlı olmak¸ bizi yaratan¸ ilim ve kudreti ile takip ve kontrol altında bulunduran Allah'a olan imanımızı kuvvetlendirir ve zinde tutar. Buna karşılık helal-haram çizgisine dikkat etmeden yaşanan bir hayat¸ fıtratın sağladığı iyiye yönelme eğilimlerini köreltir. Kötü ve zararlı eğilimlerin önünü açar; İnsan çok kere sebebini anlayamadığı bir huzursuzluğa ve mutsuzluğa düşer.
Haram-helal konusunda göstereceğimiz hassasiyetin önemini ortaya koyması açısından şu hadis-i şerif oldukça dikkat çekicidir:
"Helal bellidir¸ haram bellidir. Bu ikisinin arasında bir çok kişinin bilmediği şüpheli şeyler vardır. Kişi bunlardan sakınırsa dinini¸ onur ve haysiyetini korumuş olur. Şüpheli şeylerden kaçınmayanlar¸ koruluğun kenarında hayvanlarını otlatan kimse gibidir. Kolladığı hayvanların her an koruluğa dalması mümkündür. Dikkat edin her hükümdarın bir koruluğu vardır¸ Allah'ın koruluğu da haram kıldığı şeylerdir”
Günah işlemek¸ Yüce Allah'a bir isyandır. İnsanın Hakk'a olan meylini köreltir¸ kötülüklerin önünü açar¸ kalbine huzursuzluk verir¸ gönlünü bulandırır ve giderek¸ onu bozan manevi bir musibet olur.
Allah (c.c) Kurân-ı Kerîm'de şöyle buyurmaktadır:
"Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler¸ yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir" (Enam/120)
"Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız¸ sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız" (Nisa/31)
"Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir" (Mutaffifin/14)
Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle açıklamaktadır:
"Kul bir günah işlediğinde¸ kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahından tevbe edip uzaklaşırsa kalbi saydamlaşır. Eğer tevbe etmeyip günah işlemeye devam ederse¸ o siyah nokta artar ve kalbi istila eder. " (İbni Mace)
Günahlar¸ nefsin kötü arzularına veya şeytanın çeşitli vesveselerine kapılmanın sonucunda işlenir. Yüce Allah¸ şeytanın müminler üzerinde hâkimiyet kuramayacağını¸ şöyle açıklamaktadır:
"Gerçek şu ki; iman edip yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hâkimiyeti yoktur. Onun hâkimiyeti¸ ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır"( Nahil/99-l00 )
Müminlerin Allah'ın emirlerine uyarak meşru işlerde çalışmaları¸ helalinden kazanmaları¸ haram gıdalarla beslenmemeleri ve çoluk çocuğuna da haram yedirmemeleri gerekir.
Nefsanî arzulara kapılarak¸ şeytana uymamalıyız. Allah'a şirk koşmak¸ ana-babaya âsi olmak¸ yalan söylemek¸ yalancı şahitlik yapmak¸ haksız yere adam öldürmek¸ sihir ve büyücülük yapmak¸ yetim malı ve faiz yemek¸ savaştan kaçmak¸ iffetli kadınlara iftira atmak¸ zina etmek¸ başkasına veya kamuya ait bir malı zimmetine geçirmek¸ içki içmek ve kumar oynamak gibi günahlardan şiddetle kaçınmalıyız.
Günahlardan kaçınmak için ölümü ve hesap gününü çok hatırlamalıyız. Sabır gösterip günahlardan sakınanları¸ Cennetin kapısında meleklerin karşılayacağını bilmeliyiz.
Günahlardan sakınmak ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için sevgili Peygamberimizin ve din büyüklerinin nasihat ve tavsiyelerine uymamız gerekir.
Ashâb-ı Kirâm'dan Ebû Zerr hazretleri bir gün Peygamber Efendimize: "Bana tavsiyede bulun yâ Rasûlallah" diye ricâda bulununca Peygamber Efendimiz Hz. Ebû Zerr'e şu nasîhatlerde bulundu:
• Sana Allah'tan korkmanı tavsiye ederim. Çünkü Allah korkusu her işin başıdır.
• Kur'ân'ı oku¸ Allah'ın zikrine sarıl. Çünkü zikrullah senin için yeryüzünde ışık¸ gökte de saklanan bir azıktır.
• Sakın çok gülme. Zîrâ çok gülmek kalbi öldürür¸ yüzünün nûrunu söndürür.
• Çok konuşmamaya çalış çünkü bu¸ şeytanın senden uzaklaşması için bir vesîle¸ dînini koruman hususunda bir yardımcıdır.
• Fakirleri sev¸ onlarla hemdem ol.
• Senden aşağıdakilere bak¸ senden üstünlerine bakma. Bu¸ Allah'ın sana verdiği nimetleri küçümsememen için en uygun yoldur.
• Acı da olsa hakkı söyle.
• Bildiğin kusurların seni¸ halkın eksikliklerini araştırmaktan alıkoysun. Yaptığın bir işi¸ başkaları yaptığında kızma. Kendi noksanlarını görmeyip¸ insanların ayıplarıyla meşgul olman¸ irtikâb etmekte olduğun bir fiili insanlar yaptığında kendilerine kızman ayıp olarak sana yeter¸ dedi ve eliyle göğsüne vurarak:
• Ey Ebû Zerr! Tedbir gibi akıl¸ günahlardan sakınmak gibi ver⸠güzel ahlak gibi servet yoktur¸ buyurdu.
Allah'ım bize helal sınırlar dâhilinde yaşama imkânı ve idraki lütfet.
Bize âlemlere rahmet olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnetini anlama ve yaşama şuuru¸ fehmi ve anlayışı lütfet! Bize sırat-ı müstakîmde sebat ver! Bizi doğrulardan yanlışlara kaydırma! Bizi haktan bâtıla alma! Bizi dalâlete atma! Sen Mevlâ'mızsın! Zorluklara karşı bizden yardım ve inâyetini esirgeme!
İmanımızı ve ahlâkımızı sefâhatten¸ menhiyattan¸ seyyiâttan¸ günahlardan¸ haramlardan¸ Senin râzı olmadığın tüm davranış türlerinden koru! Bize takvâ nasip et! Bizim sâlih ameldeki hissemizi ziyâde eyle. Amin.
İbrahim ŞAHİN
YazarOsmanlı Devletinin ilk şeyhülislâmı ve büyük velîlerden olan Molla Fenârî’nin asıl ismi Muhammed olup¸ babasınınki Hamza’dır. Nisbeleri Rûmî ve Fenârî¸ lakabı Şemsüddîn’dir. 1350 (H....
Yazar: İbrahim ŞAHİN
Sözlükte “arınmak, saflaşmak, kurtulmak” manasındaki ihlâs kelimesi, terim olarak “ibadet ve iyilikleri riyadan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” demektir. İslâmî literatürde ...
Yazar: Mustafa KARABACAK
Osmanlı padişahlarının onuncusu, 89. İslâm halifesi olan ve “Muhteşem Süleyman” olarak anılan Kanûnî Sultan Süleyman 1494 (bir rivayete göre ise 1495)’te, babası Yavuz Sultan Selim’in sancakbeyi (vali...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Tefsir, hadis ve fıkıh âlimi. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey’in bacanağı, Şeyh Edebali’nin hemşehrisidir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Sultan Orhan devrinde vefat etti. Karamanlı olan Durs...
Yazar: Muammer YILMAZ