Güçlü Sultan: IV. Murad Han
Sultan IV. Murad, Kâtip Çelebi’nin anlattığına göre; uzun boylu, geniş omuzları olan, vücudu münasip ve gösterişlidir. Saçları siyah, sakalı siyah ve gür, gözleri inci siyahı gibi parlaktır. İki kaşının arasında derin çizgilerin olması, çehresini bir kat daha müthiş göstermektedir. Bu tehdidkâr hatların kasılması demek, birçok başın toprağa düşmesi demektir. Emsali nadir derecede kuvvetli ve çevik olduğundan, ok ve yay oyunlarında fevkalade yeteneklidir. Bir cirit darbesiyle dört parmak kalınlıkta tahtaları ve kuvvetli topuzu ile fil derisinden yapılmış ve gergedan derisi ile kaplanmış Hind miğferini delmeye muktedir bir güç sahibidir. IV. Murad tahta çıktığında hazineyi bomboş görünce; “İnşallah bu hazineyi yağma edenlerin mallarıyla yine doldururum. Vallahi yaparım.” demiştir. Sultan Murad şiiri seven, kendisi de şair olan ve Muradî mahlasını kullanan bir hükümdardır. O, ilim ve sanat erbabına büyük yakınlık göstermiş, onları himaye etmiştir. Yaz-kış cuma gecelerinde bilginleri, şeyhleri, hafızları toplayarak ilmî tartışmalar yaptırmıştır. Cumartesi geceleri ilahi okuyanları, gazelhanları dinlediği; pazar geceleri Tıflî, Cevrî, Nef’î, Arzî, Nedim, Nesarî, Beyanî ve Uzletî gibi şairlerle sohbet ettiği; pazartesi geceleri, damadı Muslu Çelebi, Ak Baba, Sarı Çelebi, Simitçizâde gibi sohbet ehillerini toplayarak onlarla muhabbet ettiği anlatılır. Salı gecelerinde, güngörmüş ihtiyarlar ile sohbet ederek, onların tecrübelerinden yararlandığı; çarşamba gecelerinde sâlih kişilerle ve hayır sahipleriyle; Perşembe gecelerinde dervişlerle sohbet ettiği kayıtlarda mevcuttur. Ayrıca her sabah divana çıkarak halkın dertlerini dinlediği bilinmektedir. IV. Murad, devlet erkânına ve hatta ulemaya karşı biraz sert davranmasına rağmen adaletten ayrılmamaya çalışmış, suç aynı ise birine verdiği cezayı aynen diğerine de vermiştir. IV. Murad’ın kuvvet ve şecaati Yavuz Sultan Selim derecesinde görülmüş, Avrupa’da hiçbir önemli savaş yapmadığı halde tesiri büyük olmuş, şanı Avrupalıları titretmiştir. Onun devrinde devlet önemli hiçbir toprak kaybına uğramamış, bilakis, başta Revan ve Bağdat olmak üzere birçok şehir alınmıştır. Bağdat’ı fethetmeden girmeyeceğini söylediği İmam-ı Azam’ın türbesini fetihten sonra, merasimle ziyarete giden Revan ve Bağdat Seferlerinin muzaffer padişahı IV. Murad, kurbanlar kestirip, içerisini ipek halılar, kıymetli şallarla süsletmiştir. Devlet erkânının da zafer tebriki bu günde olmuş, aynı gün İstanbul’a fetihnâme gönderilmiştir (26 Aralık 1638/20 Şaban 1048). Sultan I. Süleyman’dan sonraki padişahlar içinde en dirayetlisi olan IV. Murad, ordunun başında sefere katılan Osmanlı Devleti’nin en ileri olduğu yıllardaki savaşçı sultanlara bir dönüş atılımı gerçekleştirmiştir. Dirayetli bir yönetici olarak; her ay her vilayetten rapor aldığı, kamu düzenini gözettiği, iç huzura bu kadar önem vermesinden dolayı halkın, onun saltanatı zamanında rahatlık ve emniyet içinde yaşadığı bir hakikattir. The Powerful Sultan: Murat IV As Katip Çelebi said, Murat IV was tallish with his wide shoulders and spectacular physical appearance. His hair was black, and his beard was black and thick, too. His eyes were quite dark and bright. The frown lines between his eyebrows made his face more stunning. Although Murat IV was quite stiff to the high state officials and ulama, he never cleaved fairness. If the crime committed was the same, so was the punishment for anybody. The power and courage of him was quite similar to Yavus Sultan Selim’s. The Eurpeans were afraid of him even though he had no important battle there. The Ottomans conquered Ravan, Baghdad and many other cities in his time but did not lose much land.
Bekir AYDOĞAN
YazarYüce Osmanlı Devleti’nin 10. padişahı olan Kanûnî Sultan Süleyman, babası Yavuz Sultan Selim’in 1520’de vefatı üzerine, tahta çıkmıştır. Kısa zamanda güçlü bir iktidar kurarak, sağlam ve dürüst bir id...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Sultan II. Abdülhamid’in gütmüş olduğu İslâm Birliği siyasetinin en önemli başarısı; Şam ile Hicaz’ı yani Mekke-Medine’yi birleştiren Hamidiye Hicaz Demiryolu projesi olmuştur. 1901 yılında başlayıp, ...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Sultan Vahdeddin içinde bulunduğu şartların zorlamasıyla vatanı terk etmek zorunda bırakılmıştır. Bir iç savaş çıkmaması, devletin ve hanedanın onur ve itibarını korumak amacıyla hicret etmiştir. Onu ...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Her şeye kadir olan Cenab-ı Allah; evrende yarattığı her varlığı belirli bir ölçü ve nizam içerisinde özenle yaratmıştır. Bu sebepledir ki, Allah’ın yarattığı varlıklarda âhenk, güzellik, ölçü, uyum v...
Yazar: Bekir AYDOĞAN