Gençlere Rehberlik
Gençlik; kişiliğin oluştuğu ve geleceğe yönelik hayatî kararların verildiği bir dönemdir. Gençte, umut ve ideal, enerji ve aksiyon zirve noktasında, bilgi ve tecrübe, irade ve idrak ise başlangıç aşamasındadır. Genci, ileri düzeyde bir eğitimle profesyonel bir eleman ve yüksek bir ahlak ile erdemli bir insan haline getirebileceğimiz gibi, anarşik bir ortama terk ederek tehlikeli bir varlık olmasına da sebep olabiliriz. Bu sebeple gençlerimizi; ben kimim, yarınım nasıl olacak, görev ve sorumluluklarım nelerdir; sorusu üzerine düşündürmeli ve doğru cevabı bulmalarına rehberlik etmeliyiz. Gençliğin tanımı: Unesco’nun tarifine göre 12 ila 24 yaş arasında bulunanlara genç deniliyor. Tefsirlerde ise akıl baliğ döneminden 33 yaşa kadar, hatta bazılarına göre 40 yaşa kadar olan dönemin gençlik dönemi olarak kabul edilebileceği belirtiliyor. Bu dönemin iyi değerlendirilmesi, parlak bir gelecek için zaruridir. Zira bugünün gençleri, yarının toplumunda söz sahibi fertler olacaklardır. Hayatta bazı şeylerin telafisi vardır. Bazı işlerinizi erteleyebilirsiniz ama gencin eğitimini erteleyenler onun hayatını ertelemiş hatta onu yitirmiş sayılır. Gençlikte elde edilen bazı kazanımlar: - İyi bir eğitim ve meslek öğrenimi, - Örf, âdet, güzel ahlak ve görgü kurallarının öğrenimi, - Kişiliğin ve karakterin oluşumu, - Ebeveyne ve büyüklere saygı, temizlik, dürüstlük, doğruluktan ve haktan yana olma, düzenli ve disiplinli çalışma gibi güzel ve faydalı alışkanlıkların kazanımı, - Kötü arkadaş çevresi, yanlış rehberlik ya da ilgisizlik sebebi ile sigara, içki, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar ve kötü huyların kazanılması, - Vatan, millet ve din için çalışma ve gerektiğinde fedakârlık gibi ulvî duygular hep bu dönemde kazanılır. Ulvî gayeler uğruna hayatını ortaya koyan gençler Kur’an-ı Kerim’de şöyle övülmektedir: “Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.”1 Bir insanın güzel ahlak sahibi ve dindar olması önemlidir ama gencin güzel ahlakı ve dindarlığı Peygamberimiz tarafından da ayrıca övülmüştür. Peygamberimiz ahiret gününde hususi olarak gölgelendirilecek kimseleri zikrederken, “kalbi mescitlere bağlı ve Allah’a kulluk için çaba harcayan gençler”den bahsetmiştir. İslâm tarihinde gençlerin özel bir yeri, değeri ve emeği vardır. Bunlardan, genç yaşta Müslüman olan ve ailesinin bütün baskılarına rağmen inancını koruyan Mus’ab bin Umeyr, güzel bir örnektir. Mus’ab, hicretten önce Medine’ye öğretici rehber olarak gönderilmiş ve kısa sürede Evs ve Hazrec Kabilelerinin çoğuna yakınının Müslüman olmasına vesile olmuştu. Mus’ab, Uhut Savaşı’nda da İslâm’ın bayraktarlığını yaparken şehit olmuştu. Peygamberliğin beşinci yılında Habeşistan’a yapılan ilk zorunlu hicrette muhacirlerin başı ve temsilcisi genç sahabi, Peygamberimiz’in amcazadesi, Hz. Ali’nin kardeşi Cafer b. Ebi Talip idi. Enes bin Malik, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah bin Ömer ve Abdullah bin Abbas, bir öğrenci olarak, Hz. Aişe de bir eş olarak gençlik yıllarını Peygamberimiz’in yanında geçirerek İslâm’ın önde gelen hadis, tefsir ve fıkıh âlimlerinden olmuştur. Hz. Ali ise hem âlim hem de bir kahraman idi. O, Peygamberimiz’in, “Ali ilmin kapısı, Allah’ın aslanı” gibi övgüsüne mazhar olmuştur. Müseylemetü’l-Kezzab’a karşı hazırlanan ordunun başına Peygamberimiz on dokuz yaşındaki Üsame bin Zeyd’i komutan olarak tayin etmişti. Fatih Sultan Mehmet de İstanbul’u fethettiğinde yirmi bir yaşındaydı. Şu husus hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, büyüklerinin tecrübelerinden yararlanmasını bilen gençler, kendilerine fırsat verildiğinde giriştikleri işte daima yaşlılardan daha başarılı olmaktadırlar. Peygamberimiz iyilik üzere olan gençleri şöyle övmüştür: “İnsanlar içinde Allah’ın en çok sevdiği kimse, kötülükleri terk edip iyiliklere yönelmiş olan gençlerdir.”2 Gençlerimizin umudunu istismar etmek, güçlü performansı ve tecrübesizliğinden yararlanarak kötü emellerine alet etmek isteyen karanlık mihraklar her zaman olagelmiştir. Bu mihraklar genellikle, zeki ve aile bağları zayıf olan gençleri seçerler. Bunlar karşımıza kâh mafya, kâh terörist, kâh uyuşturucu taciri ya da bağımlısı olarak çıkarlar. Gençlerimizin birçoğunun, kendisine ideal ve örnek genç olarak bir dizi film kahramanını seçmesi ve o dizi film kahramanının işlediği cinayetleri meşru görmesi kaygı vericidir. “Gençliğin tadını çıkaracaksın, hayatta her şeyin tadına bakacaksın, bil ama yapma.” gibi düşünceler, şeytanın gençleri doğru yoldan saptırmak için ileri sürdüğü vesveseden başka bir şey değildir. Gençlerimizi, misyon ve vizyon sahibi bilinçli fertler olarak yetiştirelim. Gençliğin misyonu, geleceğe hazırlık için şu anda yapması gereken işi yapmak, stratejik hedefi, ebeveynini geçmek, vizyonu ise geleceği bu günden daha iyi bir hale getirmek olmalıdır. İslâm fıkhına göre yedi yaşındaki çocuk mümeyyizdir. 13-14 yaşında akıl baliğ olur ve dini vecibelerini yerine getirmekle mükelleftir. On sekiz yaşından itibaren de reşit kabul edilir. Rüşt yaşı, kendisi ile ilgili her türlü kararı verebileceği, her türlü ticari teşebbüste bulunabileceği bir yaştır. Gençlerimize rehberlik yaparken; - Gençlerin eğitimi söz konusu olunca akla daha çok erkek gençler geliyor, genç kızların eğitimi de erkekler kadar önemlidir. - Gencimizle bir baba olarak ilişkimiz iyi olmalı, sürekli kusur bulan, ayıplayan, azarlayan ve cezalandıran biri olmamalıyız. - Gencin maddi ve manevi ihtiyaçlarını doğru tespit edip makul ölçülere göre karşılamaya çalışmalıyız. “Az verme hırsız edersin, çok söyleme arsız edersin.” derler. - Yerine göre baba, yerine göre aradaki mesafeyi de koruyarak abi ve arkadaş olabilmeliyiz. - Hayata hazırlanırken, okuma, meslek edindirme ve birtakım beceriler kazandırma hususunda fedakârlıktan kaçınmamalıyız. - Günahlardan, günaha giden yollardan ve hiçbir faydası olmayan hobi türü boş işlerden faydalı uğraşlara yönlendirerek onları korumalıyız. Boş kalmasına ve dolayısı ile kötü şeyler düşünmesine fırsat vermemeliyiz. - Seven, sevilen, saygı duyan, medeni cesareti olan bir genç olarak yetişmesi için fikirlerine değer vermeli ve adam yerine koymalıyız, yersiz düşüncelerden ise ikna yolu ile vazgeçirmeye çalışmalıyız. Dipnot 1. 33/Ahzab, 23 2. Ramuzu’l-Ehadis, s. 383.
Mukadder Ârif YÜKSEL
Yazar“Sabretme kavramı biraz kendimizi dinlemekle de alakalı, hayata bakışımızın hızlı bir şekilde ilerleyip hayatımızdaki olan biteni anlamadan ömür vadesini doldurmak ne kadar doğru?” Sabretmeyi ...
Yazar: Erol AFŞİN
Eğitimin temel unsuru eğitimci olduğuna göre, en mükemmel özelliklerin onlarda bulunması gerekir. İslâm terbiyesi bir duygu, niyet, düşünce, eylem güzelliğidir. Niyetin, duygunun, düşüncenin, davranış...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Gönül, manevî olarak iyi ve kötü duyguların mahallidir. Gönüle, Arapçada kalp, Farsçada dil denilir. Edebiyatımızda gönül ehli anlamında ehl-i dil terkibi de kullanılır. İmanın mahalli de kalptir. ...
Yazar: Mukadder Ârif YÜKSEL
Anadolu’nun hangi köşesine giderseniz gidin, sade ve seviyeli yaşam tarzlarıyla, güzel huylarıyla, kanaatkârlıklarıyla, hatır gönül dinlemeleriyle, vefalarıyla, vatana millete bağlılıklarıyla, bayrağa...
Yazar: Aydın BAŞAR