FİTNE ATEŞİ HERKESİ YAKAR
Sözlükte, deneme ve imtihana tabi tutmak, maddî ve manevî sıkıntı, belâ ve felaketlerle imtihan etme gibi anlamlara gelir.
Kur’ân’da fitne kelimesi;
Deneme, belâya uğratma,
Küfür, şirk, Müslümanları şirke düşürmek için yapılan baskılar, zulüm,
Sapıklık, sapma, doğru yoldan saptırma,
Azap, işkence, ateşe atma,
Günah,
İslâm düşmanlarının savaşa sebep olması,
Allah’ın kullarına farklı imkânlar vererek birbirlerine karşı tutumları ortaya çıkarması,
Şeytanın hile ve tuzakları,
Şeytanın zayıf ruhlu kimselere aşıladığı batıl inanç ve kuruntu,
Delilik,
Nifak/Münafıklık,
Özür, bahane vb. anlamlara gelmektedir.
Bundan başka fitne kelimesi, ihtilaf ve kargaşa, kavga, aklını çelmek, kandırmak, çekişme, birbirine düşme, zulüm, baskı, dinî, siyasi, içtimai karışıklık, kalbin bir şeye fazla meyletmesi gibi anlamlarda kullanılmaktadır.
Kur’ân’da fitne adam öldürmekten daha büyük bir fecaat olarak nitelendirilir:
“Fitne, öldürmekten daha şiddetli bir suçtur.”1
Kur’ân-ı Kerim’de imtihan anlamında fitneye şöyle işaret edilir:
“Sizi bir fitne olmak üzere şerle de hayırla da deneyip sınarız.”2
Allah, insanların iman ve ahlâktaki samimiyetlerini denemek için bir imtihan olmak üzere onları hayırla da şerle de sınar. İnsanlar dünya hayatının geçici güzellikleriyle de imtihan edilirler.3
“Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.”4
Bol rızık veya genel olarak bir nimet de fitnedir:
“İnsana bir zarar dokunduğunda bize yalvarır. Sonra ona tarafımızdan bir nimet verdiğimizde, “Bu, bana ancak bilgim sayesinde verilmiştir” der. Hayır, o bir imtihandır. Fakat onların çoğu bilmezler.”5
Buna karşılık insanlar kederle
6, çeşitli belâlarla da
7 imtihan edilirler. Nu’mân İbni Beşîr (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Nebî (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Allah’ın çizdiği sınırları aşmayarak orada duranlarla bu sınırları aşıp ihlâl edenler, bir gemiye binmek üzere kur’a çeken topluluğa benzerler. Onlardan bir kısmı geminin üst katına, bir kısmı da alt katına yerleşmişlerdi. Alt kattakiler su almak istediklerinde üst kattakilerin yanından geçiyorlardı. Alt katta oturanlar: Hissemize düşen yerden bir delik açsak, üst katımızda oturanlara eziyet vermemiş oluruz, dediler. Şayet üstte oturanlar, bu isteklerini yerine getirmek için alttakileri serbest bırakırlarsa, hepsi birlikte batar, helâk olurlar. Eğer bunu önlerlerse, hem kendileri kurtulur, hem de onları kurtarmış olurlar.”8
Kâ’b İbni İyâz (r.a.) rivayetle Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi (imtihan vesilesi) de maldır.”9
Sa‘d İbni Ebû Vakkas (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) namazlardan sonra şu duayı okuyarak Allah’a sığınırdı:
“Allah’ım! Korkaklıktan, cimrilikten sana sığınırım. Erzel–i ömürden sana sığınırım. Dünya fitnesinden sana sığınırım. Kabir fitnesinden sana sığınırım.”10
Ebu Musa el- Eş’ari’nin rivayetine göre Allah Rasûlü şöyle buyurdu:
“Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler meydana gelecek, kişi o fitne günlerinde mü’min olarak sabaha erer, kâfir olarak akşamlar. Mü’min olarak akşama erse kâfir olarak sabahlar. O fitne zamanında oturan ayakta durandan, ayaktaki yürüyenden, yürüyen koşandan daha hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı taşa vurun. Sizden birinizin evine girerlerse Hz. Âdem’in iki oğlundan hayırlısı olsun.”11 (Yani öldüren değil ölen olun.)
Kur’ân’da Fitne Sayılan Bazı Davranışlar:
1- Küfür ve şirk, Kur’ân’da Yüce Allah,
“Fitne, adam öldürmekten daha büyük bir suçtur.”12 buyurmuştur. Zira fitne toplumda büyük bir kargaşaya ve kaosa yol açmaktadır. Birlik ve beraberliği, can ve mal güvenliğini, barış ve huzuru yok eder. Bunun için Allahu Teâlâ,
“Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar…”13 müşriklerle mücadele edilmesini emretmiştir.
2- Allah’ın hükümlerinden yüz çevirme,
3- İşkence ve zulüm,
4- Bela ve sınama,
5- Karışıklık ve kargaşa,
6- Dünya nimetleri,
7- Mal ve evlat,
Allah kullarını fitne konusunda şöyle uyarır:
“Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir fitneden sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.”14
Fitne bir toplumda çıkmaya görsün yangın gibi her yere sıçrar, suçlu masum herkese zarar verir, ölen niye öldüğünü bilmez, öldüren niçin öldürdüğünü bilmez. Sonunda toplum çöker, devlet çöker, telafisi mümkün olmayan zararlar ve trajediler meydana gelir. Fitne çıktığında insanlar sağduyusunu kaybeder, kimse akl-ı selimle düşünemez hale gelir. Fitnenin tarafı olanlar, kendi yandaşını kötü bile olsa iyi görür, kusurlarını görmezden gelir, karşıt olarak gördüklerini de iyi bile olsa kötü görür ve açığını arar.
İslâm ülkeleri arasında eskiden beri büyük oyunlar oynanıyor. Maalesef Müslümanlar da oynanan oyunların kolayca figüranı oluyorlar. 2010 yılından beri Suriye’de devam eden iç savaşta yüzbinlerce insan öldü. Irak’ta 2000 yılından beri 1 milyondan fazla insan öldü. Peki, bu vahşi savaşın galibi kim olacak? Silah tüccarları. Zira iç savaşta taraflardan kazanan olmaz. Onları kim çatıştırıyorsa o kazanır. İslâm ülkelerinde fitne ateşi alev alev yanıyor. Sadece Irak ve Suriye’de mi? Ülkemizi de fitne ateşi ile yakmak için çeşitli oyunlar oynanıyor. Müslüman gruplar arasında bazı tartışmalar var. Biri şöyle yazmış:
“Ortada bir çatışma var. Beni kimin ne kadar haklı olduğu hiç ilgilendirmiyor. Ben şimdi tribünlere geçip çatışmayı zevkle izliyorum.” Evet, birileri, “Oh oh, çok iyi, yiyin birbirinizi.” diyerek elini ovuşturuyor ve yapılan tartışmalardan keyif alıyor. Müslüman düşmanını sevindirmemeli uyanık olmalıdır.
İç savaş, terör, kan ve gözyaşının İslâm coğrafyasının kaplamış olmasının sebebi Ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberlik içerisinde olamaması, Allah’ın ipine sımsıkı sarılamaması, basiretle içine sokulan fitnesi bertaraf edememesi sebebiyledir.
Yüce Rabbi’miz, İslâm âlemini ve Müslümanları fitnenin her türlü zararından muhafaza eylesin, Allah Müslümanlara, fitneden korunacak basiret nasip eylesin.
Dipnot
1. 2/Bakara, 191,217.
2. 21/Enbiya, 35.
3. Bkz. 20/Taha, 131.
4. 8/Enfal, 28, Ayrıca bkz. 64/Tegãbün, 15.
5. 39/Zümer, 49; 72/Cin, 17.
6. 20/Taha, 40.
7. 9/Tevbe, 126; 22/Hac, 11.
8. Buhârî, Şirket 6, III/111.
9. Tirmizî, Zühd, 26 C.IV,569 H.No: 2336.
10. Buhârî, Cihâd 25, III, 209.
11. Ebu Davud, Fiten, 2, Tirmizi, Fiten, 30.
12. 2/Bakara, 191, 217.
13. 2/Bakara, 193, 8/Enfal, 73.
14. 8/Enfal, 25.
Mukadder Ârif YÜKSEL
Yazar