FATİH SULTAN MEHMED HAN VE FETİH RUHU
Fatih Sultan Mehmed Han’ı tarih ve insanlık sahnesinde en bilinir kılan şey; fetih ruhudur. O kılıç gücünden evvel gönüller fethinin mimarıdır. Gönül âlemindeki fetih anlayışı, idealleriyle birlikte tarihe yansımış ve İslâm’ın güzellikleriyle topraklara hükmetmekten evvel, gönüllere hükmetmeyi amaç edinmiştir. Tarih sahnesinde toprakları kanla sulayan birçok kumandan ve devlet adamı olmuş ama isimleri ‘Fatih’ olarak zikredilmemiştir. Bu şeref; Fatih Sultan Mehmed Han’a nasip olmuştur. O, devrindeki ilim ve medeniyet çalışmalarıyla ün salmış, yıkan değil yapan, yok eden değil imar eden bir çizgiyle Anadolu ve Rumeli’yle birlikte gönüllere taht kurmuştur. Medeniyetin gereği olarak ilim ehline değer vermiş, Ali Kuşçu ve talebelerini Orta Asya’dan ve muhtelif beldelerden İstanbul’a getirmek suretiyle İstanbul’u ilim ve medeniyet merkezi yapmıştır. Tesis etmiş olduğu vakıf medeniyeti ile İstanbul ve fetih topraklarını maddeten ve manen ihya etmiştir. Adaletli yönetimi ile kendi inancından bile olmayanların nazarında ulvî ve müstesna bir yer kazanmıştır. Bizans Devleti’nin önde gelenlerinin ifadesiyle: “İstanbul’da kardinal şapkası görmektense, Türklerin sarığını görmeyi tercih ederim!..” sözünü halka söyletecek şekilde adaletli yönetim tarzını bütün âleme yaymıştır. Fatih Sultan Mehmed devri, onun ruhî olgunluğunu yansıtan bir ayna olarak İstanbul’un bu kadar güzelleşmesine ve ruh kazanmasına büyüt etki etmiştir. Osmanlı toplumu, İslâm’ın cemiyet ahlakını bütün dünyaya İstanbul’dan haykırmıştır. Dinimizin insana, güvenliğe, emanete, bütün yaratılmış mahlûkata bakış tarzını en güzel bir biçimde cümle âleme gösteren hassas, ince ve en mükemmel örneğidir. Bu örneklik bütün insanlığa bir istikamet mirasıdır. Bugün insanımızın da nice zamandır iç dünyasında şahlanmasını arzu ettiği önemli bir haslettir. Nesilden nesile aktarılan adalet, sanat, estetik ve medeniyet, Fatih ve etrafındakilerin gönüllerindeki fetih ruhunun cemiyetteki yansımalarıdır. Fatih, kendinden sonraki neslin manevî bir atmosferde yetişmesine de vesile olmuştur. Oğlu II. Bâyezid Han ve ondan sonraki sultanlar hem, İslâm’ın ruhunun sanata akseden veçhesini hem de bütün yönleriyle fetih ruhunu canlı tutmuşlardır. Asırlardır Anadolu ve Rumeli topraklarındaki bu fetih ruhu yeniden dirilişin mayası olmuştur. 15 Temmuz’daki ihanet odaklarının girişimine karşı aziz milletimizin vatan ve bayrak sevdasıyla haykırışı o kadim fetih ruhunun yeniden can bulmasıyla mümkün olmuştur. Bu vesileyle yüzyıllardır fetih ruhunu nesilden nesile aktaran şanlı ecdadımızı minnetle anarken, özellikle 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize sıhhat ve selamet diliyoruz.
Bekir AYDOĞAN
YazarBilindiği üzere büyük ve kahraman şahsiyetler, kökleri kadar çevreleriyle de birlikte değerlendirildiğinde gerçek tespitlere ulaşılır. Abidelerin üzerinde yükseldiği kaideler gibi, binaların sağlam te...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Din, inanç, ibâdet ve muâmelât hükümlerinden meydana gelen İlahî bir yapıdır. İnanç ve temel ibâdetler ve bu ibâdetlerin oluşturması gereken ahlâkî erdemler Yüce Allah’ın bütün peygamberlerine vahyett...
Yazar: Abdullah KAHRAMAN
Yüce Rabb’imizin bizlere manevî imkânlar sunduğu, iyiliklerin katlandığı ve günahların bağışlandığı faziletli Ramazan ayına kavuştuk elhamdülillah. Bu mübarek mevsimi, bizleri Allah'a yaklaştıracak ve...
Yazar: Bekir AYDOĞAN
Eğitim deyince genellikle bizim aklımıza okullar geliyor. Ama eğitimi sadece okullarda yapılan bir faaliyet olarak nitelemek pek doğru olmaz. Eğitimin hayat boyu devam eden bir süreçten ibaret o...
Yazar: Bekir AYDOĞAN