ESMÂ BİNT-İ ÜMEYS (R. ANHÂ)
Peygamberimiz (s.a.v.)’in İslâmiyet’i yaydığı ilk yıllardı. Müşrikler işkencelerle Müslümanları yıldırmaya, dinlerini terk ettirmeye çalışıyorlardı. Peygamberimiz, bu duruma çok üzülüyordu. Bir gün ashaba hitaben, Habeşistan’a hicret etme teklifinde bulundu. Bu hicret edenler arasında Hz. Esmâ bint-i Ümeys de vardı. Esmâ (r.anhâ), Peygamberimiz (s.a.v.)’in amcasının oğlu Hz. Cafer’le evliydi. Habeşistan’da üç çocukları oldu. Hicret’in 7. yılında Medine’ye tekrar hicret ettiler. Böylece “iki hicret” sevabı birden kazandılar. Hz. Esmâ bir şey yapacağı zaman Peygamberimiz’e danışır, O’nun emrine göre hareket ederdi. Yine bir gün: “Yâ Rasûlallah, çocuklarıma nazar değiyor. Şifa niyetiyle birisine okutayım mı?” diye sordu. Peygamberimiz, “Evet, okut. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, göz değmesi olurdu.” buyurdu. Hicret’in 8. yılıydı. Peygamberimiz, Rumlarla savaşmak üzere ordu hazırladı. Ordunun başına Zeyd bin Hârise’yi komutan tayin etmişti. O, şehit olursa kumandayı Hz. Cafer alacaktı. Cafer (r.a.) ailesiyle vedalaştı. Sonra da ayrıldı. Haftalar sonra İslâm ordusu, Mute mevkiinde sayı ve silahça üstün olan düşmanla karşılaştı. Fakat “şehit olma” arzusuyla yanan mücahitler, onların bu üstünlüklerini önemsemediler. Büyük bir savaş sonucunda zafer İslâm’ındı. Ama Hz. Cafer in iki kolu kesilerek şehit düşmüştü. Allah, Peygamberimiz’e cihad meydanını gösterdi. Rasûlullah (s.a.v.), Hz. Cafer’in şehit olduğunu, Allah’ın, kesilen kollarına bedel iki kanat verdiğini ve onlarla cennete uçtuğunu sahabeye haber verdi. Bu olaydan sonra Hz. Cafer, “Tayyar /Uçan” ve “Zülcenâheyn/İki Kanatlı” unvanıyla anıldı. Peygamber Efendimiz, Hz. Cafer’in evine gitti. Hz. Esmâ’dan çocukları sordu. Rasûlullah (s.a.v.), onları bağrına bastı, öptü kokladı. Mübarek gözlerinden yaşlar süzüldü. Onun bu hâli, Esmâ’yı (r.anhâ) şüphelendirdi: “Anam babam size feda olsun ey Allah’ın Rasûlü! Niçin ağlıyorsunuz? Yoksa Cafer ve arkadaşlarından size acı bir haber mi geldi?” diye sordu. Peygamberimiz (s.a.v.), “Evet, onlar bugün şehit oldular.” buyurdu. Hz. Esmâ, bu haber karşısında ağlamaya ve dövünmeye başladı. Peygamberimiz (s.a.v.), “Ey Esmâ, ağzından uygunsuz ve kaba söz kaçırma, göğsünü de dövme!” buyurdu. Peygamberimiz kalkıp evine gitti. Hanımlarına, “Onlar yemek yapabilecek durumda değillerdir.” buyurdu. Bunun üzerine, Hz. Cafer’in evine üç gün yemek yapılıp gönderildi. İslâm tarihinde cenaze evine gönderilen ilk yemek bu oldu. Üç gün sonra Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Cafer’in evine uğradı. Yetimleri koruması altına almak istiyordu. Hz. Esmâ’yı sevindiren şu müjdeyi verdi: “Bugünden sonra artık kardeşime ağlama. Bu çocukların geçim ve bakımı hakkında da hiç endişelenme. Dünyada ve ahirette onların velisi benim.”
Nagehan Nida DURAN
YazarÂmine Hatun Annemizin kız kardeşi olup Hazreti Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in teyzelerindendir. O Mekkeli’dir ve Esved İbni Abdiyeğus’un kızıdır. Annesi Âmine binti Nevfel’dir. Hâlide, Abdullah...
Yazar: Nagehan Nida DURAN
Akrabalarının Müslüman olup Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e biat etmelerine öncülük yapan mücahide bir hanım. Rasûlullah’ın sırdaşı olan meşhur sahabisi Huzeyfe ibni Yeman (r.a.)’ın kız kardeşi... B...
Yazar: Nagehan Nida DURAN
Hz. Hamne (r. anhâ), Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in halası Ümeyme bint-i Abdülmuttalib’in kızıydı. Peygamberimiz’in zevcesi Zeyneb bint-i Cahş’ın kardeşi olması hasebiyle Rasûlullah’ın baldızı olma ...
Yazar: Nagehan Nida DURAN
Manevî fetih için yollara düşen erenler... Onlar şehirlerden önce gönüllere girenler... İşte o büyüklerden biri, Şeyh Hamid-i Veli Hazretleri’nin gül kokulu ailesi de Muhammedî esintilerle Horasan’dan...
Yazar: Musa TEKTAŞ