Eserleri ve Tesirleriyle Eşrefoğlu Rûmî
Asıl adı Abdullah olan ve kaynaklarda tam adı Abdullah Rûmî b. Seyyid Ahmed Eşref b. Seyyid Muhammed Suyûfî (Mısrî) şeklinde geçen Eşrefoğlu Rûmî (k.s), Bursa’da Emîr Sultan’a (öl. 833/1429) (k.s) olan hizmeti, Hacı Bayrâm-ı Velî’nin (öl. 833/1430) (k.s) seçkin mürîdi olarak ona damat olması, Hacı Bayram Cami’ndeki on yıllık imam-hatiplik hizmeti ve nihayet Abdülkâdir-i Geylânî’nin (öl. 561/1165) (k.s) torunlarından Hüseyin Hamevî’nin (öl. ?) (k.s) terbiyesinden geçip Anadolu’da Kâdiriyye tarîkatının ilk temsilcilerinden olarak bu tarîkatın neşrinde üstlendiği etkin rolle tarihimizde derin izler bırakan birisidir.[1]
İznik’te dünyaya gelen Eşrefoğlu’nun (k.s) doğum tarihi kesin olarak belli değildir.[2] Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, memleketinde ve Bursa’da ilim tahsiyle meşgul olan Eşrefoğlu Rûmî (k.s), bir hakîkat arayıcısı olarak gönlüne düşen aşk ateşini teskin etmek için farklı isimlere hizmet etmiş bir gönül eridir.[3] Eşrefoğlu’nun bu yönüne ileride değinilecektir. “Eşrefzâde azm-i cinân eyledi” mısrasının delâlet ettiği 874/1469’da İznik’te vefat eden Eşrefoğlu Rûmî (k.s), İznik’teki dergâhının bahçesine defnedilmiştir.[4]
Eserleriyle Eşrefoğlu Rûmî (k.s)
Velûd bir müellif olan Eşrefoğlu Rûmî’ye, kaynaklarda birçok eser nispet edilmektedir. Müezekki’n-nüfûs, Tarîkatnâme, Divan, Esrâru’t-tâlibîn, Elest-nâme, Hayretnâme, Delâilü’n-nübüvve, Şerh-i kasâid-i Şeyh Safî, İbretnâme, Fütüvvetnâme, Münacaatnâme, Nasihatnâme, Vird-i kebîr, Hediyyetü’l-fukarâ, Cinânü’l-cenân ve Tâc-nâme adlı eserlerin Eşrefoğlu’na ait olduğu nakledilmiştir.[5] Eşrefoğlu’na (k.s) ait olduğu nakledilen bu eserlerden Müzekki’n-Nüfûs, Tarîkat-nâme ve Dîvân dışındaki eserlerin müellife aidiyeti kesinlik kazanmamıştır.[6]
Eşrefoğlu’nun (k.s) Müzekki’n-Nüfûs adlı eseri, dilinin Türkçe olması ve tasavvufun inceliklerini toplumun her kesiminin anlayabileceği bir usulle anlatması gibi özellikleriyle dikkat çeken bir çalışmasıdır. Eşrefoğlu Rûmî (k.s), İstanbul’un fethinden beş yıl önce kaleme aldığı eserinde, devrindeki toplumun dinî ve sosyal yönden kritiğini yapmış; din adamları başta olmak üzere derviş, tüccâr ve idareciler gibi toplumun farklı kesimlerinin din ve dünyaları arasındaki dengeyi kaybettiklerini belirtmiş, dünya muhabbetine saplanan toplumun İslâmî kimliğindeki aşınmayı önlemek için bu eseri kaleme aldığını ifade etmiş.[7]
Muhtemelen bu amaçtan dolayı eserin temel konusu tevekkül olarak belirlenmiştir.[8] Eşrefoğlu (k.s), Muhammediyye, Envâru’l-âşıkîn ve Mevlîd gibi Osmanlı toplumunda yaygın bir şekilde okunan eserleri dil, içerik ve usûl bakımından etkileyen Müzekki’n-Nüfûs’u temelde hakîkat yolculuğunda mesafe kat etmek isteyenler için yazmasından dolayı bu isimle adlandırdığını söylemiştir.[9]
Eserinde itikat, amel ve ahlâk ile ilgili omurgası ile tasavvuf sistematiğini takip ettiğini gösteren Eşrefoğlu (k.s), eserde bazı sözlerin vahdet denizinden inciler içerdiğini ve çeşitli rumuzlarla bezenen bu sözleri herkesin anlayamayacağını ifade ederek aslında eserini hem halk için hem de mânevî yolculuklarını gerçekleştiren sâlikler için kaleme aldığı gerçeğini dile getirmiştir.[10] Tasavvufî ahlâkın, Türkler tarafından benimsenmesinde önemli bir rolü olan Müzekki’n-Nüfûs’un yazma eser kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunmaktadır.[11]
Adından da anlaşılacağı üzere, Tarîkat-nâme adlı eserinde Eşrefoğlu Rûmî (k.s), genel anlamda tarikat âdâbından özelde ise Kâdiriyye tarîkatı ve müessisi olduğu Eşrefiyye şubesinin ilkelerinden bahsetmiştir. Mürşid-i kâmilleri, Hz. Peygamber’in (sav) halîfeleri olarak kabul eden Eşrefoğlu Rûmî (k.s), kutup, imâmeyn, efrâd, evtâd, budelâ, ümenâ, nükebâ, nücebâ ve mürşid-i kâmillerin mertebeleri, vasıfları, şeriat, tarikat, mârifet terimleri, ehl-i beyt sevgisi, mürşide biat, tevbe, helal lokma, sûfînin vasıfları, abdest, namaz, zikir, zikir meclisleri, tâc, hırka, nefs ve nefsin çeşitleri gibi birçok konuyu bu eserde ele almıştır.
Eserini, tarikat ehli için kaleme aldığını söyleyen Eşrefoğlu (k.s), eserde olabildiğince sade bir dil kullanmış, basit bir usûl takip etmiş; fakat muhteva bakımından bir hayli yoğun ve anlaşılması zor bir içerik ile okuyucunun karşısına çıkmıştır. Bu tür bilgilerin ancak ehli tarafından anlaşılabileceğini belirten müellif, döneminin sosyal ve içtimâî yapısına dair nakilleri ile eserini daha da değerli bir hâle getirmiştir.[12]
Yunus Emre (öl. 720/1320 [?]) tarzında şiirlerinin yer aldığı Dîvân’ında Eşrefoğlu Rûmî (k.s), sanatsal gaye gütmemiş, şiirlerini, hakîkati dile getirmek için bir araç olarak kabul etmiştir. Müellif, Dîvân’da hece vezniyle olan şiirlerinin yanı sıra mesnevî, devriye, kıt‘a, medhiyye ve ilâhî gibi birçok türde şiirlere yer vermiştir.[13]
Birçok yazma nüshası bulunan Dîvân’ında Eşrefoğlu (k.s), vahdet-i vücûd, tecellî, merâtib-i erba’a, kendini bilmek, ehl-i beyti sevmek, irfân-ârif, ilim-âlim, aşk-âşık, gönül, nefs, tevbe, zâhid, mürşid, derviş, tâlib, vâsıl, dört kapı ve kırk makam gibi birçok kavramı kullanarak tasavvufî düşüncesini dile getirmiştir.[14]
Mehmed Fuad Köprülü’nün (öl. 1966) Yapı Kredi Bankası’na intikâl eden kitapları arasında bulunan bir mecmûada yer alan ve Eşrefoğlu Rûmî’ye atfedilen Fütüvvetnâme, İbretnâme, Ma’zeretnâme (Hediyyetü’l-fukarâ), Elestnâme, Nasîhatnâme, Hayretnâme ve Münâcâtnâme adlı eserlerin Eşrefoğlu Rûmî’ye ait olduğunu gösteren bir veri bulunmamaktadır.
Eşrefoğlu Rûmî Dîvân’ını yayına hazırlayan Mustafa Tatcı’nın da belirttiği gibi, 856/1452’de istinsah edilen bu mecmûadaki eserlerin müstensihi Nasûh b. Ahmed’dir ve bu risâlelerin Eşref b. Ahmed’e ait olduğu risâlelerin başında kaydedilmiştir. Bahsi geçen kişiden kastın Eşrefoğlu Rûmî olup olmadığı net değildir. Dolayısıyla yeni bilgiler elde edilinceye kadar bu eserlerin Eşrefoğlu’na mı yoksa babasına mı ait olduğunu tespit etmek mümkün görünmemektedir.[15]
Tesirleriyle Eşrefoğlu Rûmî (k.s)
İlmî, kültürel, siyâsî, ahlâkî ve vicdânî tesirlerini, tasavvufî düşüncesi ile temellendiren Eşrefoğlu Rûmî (k.s), Emîr Sultan (k.s) kanalıyla Kübreviyye, Hacı Bayrâm-ı Velî marifetiyle Bayramiyye ve nihayet Hüseyin Hamevî eliyle Kâdiriyye tarîkatlarında halîfe ve mürşid-i kâmil olmak gibi boyutlarıyla tasavvuf tarihi açısından hakîkat arayışında farklı usûl ve isimleri ayırt etmeden gösterdiği gayretle dikkat çeken bir zâttır.[16]
Bu yönüyle Eşrefoğlu Rûmî (k.s), Kâdiriyye tarîkatının Eşrefiyye şubesinin müessisi sıfatıyla nefis terbiyesinde bu şubede riayet edilen ilkeler, zikir usûlleri, şubenin tâcında ve diğer kıyafetlerindeki uygulamaları ile irfan dünyamızda seçkin bir konuma sahip olmuştur.[17]
Bununla birlikte hizmet ettiği isimlerden aldığı maddî ve mânevî mirası kendinden sonraki kuşaklara aktarmadaki fonksiyonu da Eşrefoğlu Rûmî’yi (k.s) düşünce dünyamızın seyri açısından daha önemli bir konuma getirmiştir.[18] Eşrefiyye şubesine mensup Abdürrahîm-ı Tırsî (öl. 926/1520), Tırsî’nin oğlu Muslihiddîn Efendi (öl. ?), Sinan Dede (öl. ?), Habîb Dede (öl. ?), kabirleri Gemlik’te bulunan Şeyh Sücâh Efendi (öl. ?) ile Celeb Mehmed Efendi (öl. ?) ve Eşrefîzâde Ahmed İzzeddin Efendi (öl. ?) gibi isimlere rehberlik etmesi de Eşrefoğlu Rûmî’nin bu sahadaki izlerini ve tesir alanının genişliğini göstermesi bakımından önemli verilerdir.[19]
Daha önce dile getirildiği gibi Eşrefoğlu Rûmî (k.s), şiirlerindeki zengin konular ve Türkçeyi en güzel haliyle kullanma gayreti nedeniyle şiir ve nesir türündeki eserleriyle edebiyat tarihi açısından da önemli bir şahsiyettir.[20] Ahmed-i Yesevî (öl. 562/1166), Yunus Emre ve Hacı Bayrâm-ı Velî çizgisindeki şiirleri ile hem geniş kitlelere ulaşmış hem de sözün gücünü etkili bir şekilde kullanarak edebî zevkini gözler önüne sermiştir.[21]
Fatih Sultan Mehmed’in (öl. 886/1481) hanımının tedavisi dolayısıyla saraya gitmesi ve dönemin sadrazamlarından Mahmud Paşa’nın (öl. 878/1474) Eşrefoğlu’nun (k.s) talebelerinden olduğu yönündeki nakiller de Eşrefoğlu’nun (k.s) devlet erkânı nezdinde değerli bir ilim ve irfan adamı olarak kabul gördüğüne işaret etmesi bakımından önemli anekdotlardır.[22]
SONUÇ
Kübreviyye, Bayrâmiyye ve Kâdiriyye tarîkatlarının önde gelen temsilcilerine hizmeti, hakîkat arayışındaki samimiyet ve istikrarı, gönül dünyasından süzülen hakîkat incilerini tesirli bir şekilde dile getirmesi, inandığı gibi yaşayıp mesajlarını yaşantısına uygun bir samimiyetle ifadesi, devlet erkânı ile münasebetleri, yetiştirdiği talebeleri, tekke faaliyetleri, tesis ettiği Eşrefiyye şubesi, kaleme aldığı eserleri, Türkçeye olan hizmeti, bestelenen ilahileri, zâhir-bâtın dengesini gözeterek hayatı anlamlı kılma gayretleriyle Eşrefoğlu Rûmî (k.s), edebî, siyasî, kültürel, ahlâkî ve vicdânî birçok boyutta Anadolu’yu mayalayan sûfîlerdendir.
Onun eserleri ve tesirlerini burada zikredilenlerle sınırlamak doğru değildir. Onun eserleri ve tesirleriyle ilgili yapılan, yapılmakta olan ve ilerde yapılacak çalışmalar zamanla Eşrefoğlu’nun (k.s) tesirini daha derinlikli bir şekilde gözler önüne serecektir.
[1] Abdullah Veliyyüddîn Bursevî, Menâkıb-ı Eşrefzâde (Ankara: Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu, 3480/2), 2a; Harîrizâde Mehmed Kemâleddîn, Tıbyânu vesâili’l-hakāik fi beyâni selâsili’t-terâik (İstanbul: Süleymaniye Kütüphanesi, İbrahim Efendi, 430), 3/205a-208a; Bâldırzâde Selîsî Şeyh Mehmed, Ravza-i evliyâ, haz. Mefail Hızlı-Murat Yurtsever (Bursa: Arasta Yayınları, 2000), 274; Hüseyin Vassâf, Sefine-i evliyâ, hz. Mehmet Akkuş-Ali Yılmaz, (İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2006), 1/100; Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 1966), 339; Necla Pekolcay-Abdullah Uçman, “Eşrefoğlu Rumî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 11/480.
[2] Mehmed Şemseddin, Yadigâr-ı Şemsî I-II, haz. Mustafa Kara-Kadir Atlansoy (Bursa: Uludağ Yayınları, 1997), 86; Tennûrîzâde Mustafa Sun’ullâh, Hediyyetü’l-fukarâ (Ankara: Mili Kütüphane Yazmalar Koleksiyonu, 3480/2), 34b.
[3] Nurettin Kahraman, Menâkıb-ı Emir Sultan (İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2009), 20.
[4] Harîrîzâde, Tıbyânu vesâili’l, 1/78b; Baldırzâde, Ravza-i evliyâ, 280.
[5] Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn esmâü’l-müellifîn ve âsârü’l-musannifîn (Ankara: MEB Yayınları,
1951), 1/470; Abdullah Veliyyüddin Bursevî, Menâkıb-ı Eşrefzâde, Hayatı, Menkabeleri, Şiirleri, haz. Abdullah Uçman-Önder Akıncı (İstanbul: Bedir Yayınları, 1976), 27.
[6] Ahmet Özkan, Eşrefoğlu Rûmî Hayatı, Tasavvufî Görüşleri ve Eşrefiyye Tarikatı (Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2013), 41.
[7] Eşrefoğlu Rûmî, Müzekki’n-Nüfûs, haz. Abdullah Uçman (İstanbul: İnsan Yayınları, 2007), 67-68.
[8] İbrahim Çetintaş, Eşrefoğlu Rûmî’de Ahlak (Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1999),100; Öncel Demirbaş, “Eşrefoğlu Rûmî'nin “Müzekki'n-Nüfûs” İsimli Eseri Bağlamında Tevekkül Anlayışı”, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi 8/2 (2019), 1437-1453.
[9] Rûmî, Müzekki’n-Nüfûs, 69.
[10] Rûmî, Müzekki’n-Nüfûs, 68; Özkan, Eşrefoğlu Rûmî Hayatı, Tasavvufî Görüşleri ve Eşrefiyye Tarikatı, 41-42.
[11] Pekolcay- Uçman, “Eşrefoğlu Rumî”, 11/481-482; Mustafa Kara, “XIV ve XV. Yüzyıllarda Osmanlı Toplumunu Besleyen Türkçe Kitaplar”, İslâmî Araştırmalar Dergisi 12/2 (1999), 140; Özkan, Eşrefoğlu Rûmî Hayatı, Tasavvufî Görüşleri ve Eşrefiyye Tarikatı, 42-44.
[12] Esra Keskinkılıç, Eşrefoğlu Rûmî Tarîkatnâme (İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 1999), XIII-XV.
[13] Eşrefoğlu Rûmî, Dîvân-ı İlâhiyât, haz. Mustafa Tatcı (Ankara: DİB Yayınları, 2014), 37-216.
[14] Adile Yılmaz, Eşrefoğlu Rûmî Dîvânı (Ankara: Gazi Üniversitesi Sosal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 1993), 122-181; Ferudun Hakan Özkan, “Eşrefoğlu Rûmî Dîvânı’nda Dört Kapı Kırk Makam”, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi 59 (2011), 253-278; Tolga Oran Dervişoğlu, Eşrefoğlu Rûmî'nin Tarîkatnâme’sinde Hz. Ali Tasavvuru (İstanbul: Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2020), 56-77; Ömer Faruk Güler-Merve Yıldız, “Eşrefğlu Rûmî Dîvân’ındaki Dînî Tipler Üzerine Bir Değerlendirme”, RumeliDe Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi 32 (2023), 695-722.
[15] Rûmî, Dîvân, 33-34.
[16] Oğuzhan Aydın, “Tasavvuf Yolunda Nasip Arayan Veli: Eşrefoğlu Rumî”, Somuncu Baba 270 (2023), 30-35.
[17] Ramazan Muslu, “Türk Tasavvuf Kültüründe Tarikat Kıyafetleri ve Sembolik Anlamları”, Ekev Akademi Dergisi 12/36 (2008), 46-47, 50; Semih Ceyhan, “Osmanlı Tâcnâme Literatürüne Göre Derviş Tacı ve Abdullah Salâhaddîn-i Uşşâkī’nin Cevâhir-i Tâc-ı Hilâfet Risâlesi”, İslâm Araştırmaları Dergisi 25 (2011), 137-138. 46-47, 50; Şevket Şahin Özen, Kadirîlik'te Âdâb ve Merâsimler (Eşrefiyye Rûmiyye) (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2021), 74-106.
[18] Ahmet Özkan, “Hacı Bayram-ı Veli’nin Eşrefoğlu Rûmî’ye Tesiri”, Uluslararası Hacı Bacı Bayram-ı Velî Sempozyumu Bildiriler Kitabı 1, ed. Ahmet Cahit Haksever (Ankara: Kalem Yayınları, 2016), 347-358.
[19] Kenan Özçelik, “Eşrefoğlu Rûmî Yolunda Bir Şâir: Abdurrahim-i Tirsî”, İznikli Gönül Adamı Eşrefoğlu Rûmî, ed. Bilal Kemikli (İznik: İznik Belediyesi Yayınları, 2010), 310-318.
[20] Mahmut Kaplan, “Eşrefoğlu Rûmî’nin Gönül Miracı: Adı Aşk”, Turkish Studies 8/13 (2013), 113-137.
[21] Nevzat Canan, “Eşrefoğlu Rûmî’nin Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Edebiyatımızdaki Yeri”, Eşrefoğlu Bilgi Şöleni Bildirileri, ed. Mustafa Güneş (İznik: İznik Belediyesi Yayınları, 2001), 123-140; Mustafa Güneş, “İznikli Eşrefoğlu Rûmî’nin Türk Edebiyatı Üzerindeki Etkisi: Gaybî, Handî ve Hilmi Yavuz Örnekleri”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi 29, 125-152; Meliha Yıldıran Sarıkaya “Bir Şerh Dört Şarih: Eşrefoğlu’nun Kaside-i Hayran Şiirinin Şerhleri ve Bu Şerhlerin Aidiyeti Meselesi”, Tasavvuf: İlmî ve Akademik Dergisi 29/1 (2012), 1-40.
[22] Bursevî, Menâkıb-ı Eşrefzâde, 13b-17a.
Fatih ÇINAR
YazarKaradenizli Olan Ve Karadeniz’de Faaliyet Yürüten Şemsiyye (Sivâsiyye) Meşâyihi Anadolu’da etkin olan önemli tarîkatlardan biri Halvetiyye’dir.[1] Dört ana şubesi ve birçok alt kolu ile Halvetiyye Tar...
Yazar: Fatih ÇINAR
Dostlarım, insanın hayatında tarif etmekte zorlandığı, ne diyeceğini bilemediği, şaşkınlığa düştüğü anlar vardır. 07.02.2023 Salı günü yani büyük depremden bir gün sonra cenaze hizmetleri için Kahrama...
Yazar: Fatih ÇINAR
Bilge Bir Hükümdârın Gönül Dünyası: Kadı Burhâneddîn Dîvân’ında Gönül Gemisinin Seyri‘Işkı denizine ben biliş idüm ezeldeÂşinâyam nola eşkümde eger yüzer isem[1]Kadı Burhâneddîn, XIV. yüzyılı ilmî, ed...
Yazar: Fatih ÇINAR
Dosta mektup Dostum;Dikkat ediyor musunuz? Tamirciler hayatımızdan birer birer çekildi. Meselâ saat tamircileri vardı. Küçük ev âletlerini tamir eden dükkânlar. Ayakkabı tamircileri, terziler...Onlar ...
Yazar: Bilal KEMİKLİ