ES-SEYYİD OSMAN HULÛSİ DARENDEVÎ (K.S.)
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.) 22 Ramazan 1331/12 Ağustos 1914’te Pazartesi sabahı Darende’de doğdu.[1] Babası Şeyh-zâde sülalesinden es-Seyyid Hasan Feyzi Efendi’dir. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin soyu Somuncu Baba lakabıyla tanınan Hamid Hamideddin-i Velî’ye dayandığından dolayı şeyh-zâde olarak bilinmektedir. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin dedesi es-Seyyid Ahmed Hilmi Efendi uzun süre Şeyh Hamid-i Velî Camii imam hatipliği görevinde bulunmuştur. Ahmed Hilmi Efendi aynı zamanda Hamid-i Velî Zaviyesi şeyhidir. Ondan sonra bu görevi Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin babası Hasan Feyzi Efendi üstlenmiştir. Daha önce Halvetiyye’ye müntesip olan Hasan Feyzi Efendi’nin İhramcı-zâde İsmail Hakkı Efendi’nin müridi ve yakın dostu olduğu da kaydedilmektedir. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin annesi Fatma Hanım büyük mutasavvıflardan biri olan Taceddin-i Velî soyundandır. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin soy şeceresi hem baba hem de anne tarafından Hz. Peygamber (s.a.v.)’in torunu Hz. Hüseyin (r.a.)’e kadar uzanmaktadır. Dolayısıyla o, 36. kuşaktan seyyiddir. Çocuk denilebilecek yaşlarında babasını ziyarete gelen İhramcı-zâde İsmail Hakkı Efendi’yle tanışarak onun pek çok iltifatına mazhar oldu. İhramcı-zâde, küçük yaşlarındayken ona bazı mânevî işaretlerde bulundu. Osman Hulûsi Efendi (k.s.), babasından Kur’an öğrenerek başladığı eğitimine Hacılar Şeyhli Mahallesi Camii Medresesi’nde devam etti. Buradan Dutluk Sıbyan Mektebi’ne geçti. Daha sonra yeni alfabeyle öğretim yapan Cumhuriyet İlkokulu’na kaydolarak 1929’da buradan mezun oldu. Resmî eğitimini bu safhada noktalayan Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin ilim öğrenme merakı her zaman tezahür etti. Bunun bir göstergesi olarak Arapça ve Farsçayı öğrendi. Osman Hulûsi Efendi (k.s.) Emsile, Binâ, Maksûd, Avâmil, İzhâr, Kâfiye, Câmî Şerhi vs. pek çok Arapça eseri hocasından okuduğunu hatta Tefsir, Mantık ve Meâni’ye dair dersleri de tahsil ettiğini belirtmektedir. Bu durum onun medrese usûlüne göre zâhir ilimlerine dair pek çok dersi aldığını göstermektedir. Dolayısıyla onu ilmî ve edebî kişiliğinin temelinde oldukça sağlam altyapıya sahip olduğu aşikârdır. Pek çok edebî eseri mütalaa ederek edebiyat alanında bilgisini artırdı. Onun edebiyata vukufiyetini Dîvân’ındaki şiirleri, hutbeleri ve mektuplarından tespit etmek mümkündür. Hece ve aruz vezniyle pek çok türde şiirler yazdı. Hutbelerinde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hadislerini manzum hâle getirerek aktardı. Mensur anlatımlarında da edebî bir dil kullandığı görülmektedir. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin kitaplara ve ilme merakı yaşadığı bölgeye göre oldukça büyük sayılabilecek bir kütüphaneye sahip olmasını sağladı. Kütüphanesinde eski-yeni basma ve yazma 10.000 civarında eser mevcuttur. Bazı eserlerin ünik/nadir nüshaları sadece bu kütüphanededir. Onun kitaplara bu ilgisini şu ifadelerinde çok açık bir şekilde tespit etmek mümkündür: “Okumanın hududu yoktur. İnsan okudukça öğreniyor, öğrendikçe cemiyete faydalı oluyor. Çok sevdiğim okuma yüzünden kazandığım bütün parayı kitaba yatırdım. Bütün günümü bunları okumakla geçiriyorum.” Osman Hulûsi Efendi (k.s.) gençlik yıllarında babasının teşvikiyle bazı zanaat ve sanatları öğrendi. Bu yıllarda ticaretle meşgul oldu. Ancak ticaretin kendisini çok meşgul ettiğini, ibadet ve ilimden alıkoyduğunu belirterek bu işi bıraktı. Çünkü ona göre hiçbir iş ibadetten önemli değildi. 1945 yılında Darende’de tifo salgını meydana geldi. O günün şartlarında bu tür hastalıklarla mücadele ve tedavi imkânı oldukça kısıtlıydı. Söz konusu salgında Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin babası Hasan Feyzi ve abisi Ahmed Nuri Efendiler hastalığın pençesinden kurtulamayarak vefat ettiler (1945). Aynı hastalığa duçar olan Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin bu durumu kendisine iletilen pîri İhramcı-zâde İsmail Hakkı Efendi: “Hulûsi bizim gözümüzün bebeğidir, gömleğimizi satar oğlumuzu tedavi ettiririz.” diyerek onun Sivas’a getirilerek tedavi ettirilmesini sağladı. 1945’te Hasan Feyzi Efendi’nin vefatıyla boşalan Hamid-i Velî Camii imametine Kangal’ın Kalkım köyünde imam olan büyük oğlu Ahmed Nuri Efendi (Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin abisi) getirildi. 40 gün süreyle bu görevi yerine getiren Ahmed Nuri Efendi, babasının vefatına neden olan hastalıktan dolayı vefat edince Osman Hulûsi Efendi (k.s.) Hamid-i Velî Camii imam-hatipliğiyle görevlendirildi. Çünkü bu caminin imameti Hamid-i Velî’nin (Somuncu Baba) soyundan gelenler tarafından yürütülmekteydi. Bir müddet bu görevi fahri olarak yürüten es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.) 05.08.1953’te resmî imam-hatip statüsüyle 42 yıl yürüttüğü bu görevini yaş haddinden 01.07.1987’de re’sen emekliye ayrılıncaya kadar sürdürdü. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin hayatını hayır işlerine vakfettiğini söylemek abartı olmasa gerektir. Çünkü Darende’de hayır olarak değerlendirilebilecek her adımda ya onun bizzat kendisi veya teşvikini görmek mümkündür. Onun hayır işleri sadece Darende ile sınırlı kalmamıştır. Cami, köprü, okul, sağlık kuruluşları, kütüphane vs. pek çok müessesenin yapımında hem maddî hem de mânevî gücüyle destekçi oldu. Tasavvufî anlayışın temelinde yer alan insanı yüceltme amacına hizmet etmek üzere etrafında oluşan halkaya zâhir ve bâtın ilminden imkânlar sunmak için çok gayret sarfetti. Osman Hulûsi Efendi (k.s.) inandığı doğruları ve güzellikleri etrafındaki insanlarla paylaşmasını bilen bir rûh hâline sahipti. Osman Hulûsi Efendi (k.s.) 1990’ın Mayıs ayında müzdarip olduğu hastalık sebebiyle hastaneye yatırıldı. 25 günlük tedavi sürecinde iyileşme anlamında ilerleme kaydedilemedi. Bu zaman zarfında hasta hâliyle ziyaretine gelen misafirlerine ve dostlarına yakın alâka gösterdi. Izdıraplı hâline rağmen hastalığın çilelerini sabırla karşıladı. 14 Haziran 1990 Perşembe günü dâr-ı bekâya göçtü. Cenazesi İstanbul’daki hastaneden alınarak Darende’ye getirildi. Burada yaptırdığı Darende İmam Hatip Lisesi avlusunda binlerce kişinin katılımıyla oğlu Hamideddin Ateş’in kıldırdığı cenaze namazından sonra imamlığını uzun yıllar yaptığı ettiği Hamid-i Velî Camii’nin haziresine defnedildi. Allah (c.c.) onun ruhunu şâd eylesin ve rahmetiyle muamele etsin. Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Eserleri Osman Hulûsi Efendi (k.s.)’nin kitap boyutunda üç eseri elimizde bulunmaktadır.
Kadir ÖZKÖSE
YazarHastalık, salgın, yoksulluk, savaş ve çatışma ortamlarıyla ölüm oranlarının hızla arttığı bir dönemde yaşayan Yunus Emre, ölüm temasını öncelikli olarak ele almış, özellikle genç yaşta ölenleri anıp ş...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Yûsuf Hemedânî’nin tam ismi Ebû Yâkûp Yûsuf b. Eyüp b. Yûsuf b. Hüseyin b. Vehre el-Hemedânî el-Bûzencirdî’dir. 440/1049 tarihinde Hemedân’ın Bûzencird kasabasında doğan Hemedânî, tahsil hayatına erke...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Fetih; coğrafî açılımın ötesinde kafaların, kalplerin ve müesseselerin İslâm’a açılmasıdır. Fetihle gerçekleşen açılım ancak Hak adına olur. Hak’tan halka açılımın bir diğer ifade biçimidir. Peygamber...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Türk tarihine Doksan Üç Harbi olarak geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, “Ermeni Meselesi”nin ortaya çıkması ve uluslararası boyut kazanmasında dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu sebeple, Ermeni me...
Yazar: Resul KESENCELİ