EN DERİN SEVGİLERLE AZİZ YAR'A...
EN DERİN SEVGİLERLE AZİZ YAR'A...
Ya Rabbi! Melal dedikleri bu olsa gerek. Senden uzaklaştığını bu vakitlerde anlıyor insan. Şu anda hepimiz şu cihanda yalnızız. Milyonlarca kulundan biriyim¸ tekim ve yalnızım. Onlardan bu denli uzaklaşmasam sana bu denli yaklaşamazdım. ALLAH’IM! Beni sana yaklaştıracaksa beni onlardan uzaklaştır. Eğer sana isyan edip küfre düşeceğimi biliyorsan ki zaten sen her şeyi layıkıyla bilirsin bunlardan da yine sana sığınırım.
Kendimi sana yakın hissetsem¸ bütün âlemi terk edip¸ kabulün mü Allah’ım? Ben ki İslam yolunda iyi bir Müslüman¸ insanlar arasında iyi bir kul olamadım. Verdiğin nimetlere layıkıyla şükredemedim. Sen ki kereminden kullanamayacağım kadar fazla verdin. Sen ki her kusura¸ her günaha¸ her hataya rağmen tövbe kapılarını hep açık tuttun. Sen ki dilediğinden aldın¸ dilediğine verdin. Sen ki cömert bir padişah¸ adil bir yönetici¸ herkese hakkını veren bir hâkimsin. Her âşık senin aşk ateşine düşer. O ateşe düşenlerden biri de bu aciz kulun olsa¸ onu kabul buyurur musun ey sultanım!?...
Sevgiliyi öyle seveceksin ki¸ o ayrılık dilese sırf o istedi diye ayrılığa razı olacaksın derler ya. Bu aciz kulun lütfunla seni sevgili edinmeyi dilese¸ ondan ayrılmayı murat eder misin? Aman Allah’ım! El- aman sultanım! Ne olur bu kulundan ayrılmayı dileme. Sen ki her şeyi idare eden kudretinle gönlümü de idare yönetiyorsun. Sen ki bana şah damarımdan daha yakınsın. Beni benden daha iyi bilensin. Açığa vurduğumun da gizlide tuttuğumun da farkındasın¸ hamt olsun ki senin her şeyi bilip gözettiğinin de bilincindeyiz¸ idrakindeyiz. Bizi bu bilinçten mahrum bırakma. Rabbena¸ vela tahmil aleyna¸ isran kema hameltehu alellezine min gablina. Ne olur Allah’ım! Kalbimizden geçenlerden bizi sorumlu tutma.
Allah’ım! Bu aciz kulun kapına gelip¸ dergahına el açarak; “bilerek¸bilmeyerek; isteyerek¸istemeyerek¸ gizli¸aşikar yaptığı her türlü hatadan; işlediği her türlü günahtan¸ düştüğü her türlü gafletten tövbe ediyor ve tövbesinin kabulünü niyaz ediyor..
Ey merhametlilerin en merhametlisi olan yüce Allah’ım! Bizlere “Ben tövbeleri çokça kabul ederim.” Müjdesini veriyorsun. İşte Allah’ım! Tüm kalbimle¸ tüm ruhumla sana yöneldim. Lütfunu ve merhametini diliyorum. Sana açılan ellerimi boş çevirme¸ sana yönelen gönülleri hüsrana uğratmayan rahmetinin deryasına bizleri de kat.
Semra Sena GÜRSOY
YazarYavaşça gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Son hatırladığı şey zıplarken bir tele takıldığı ve karnının çok acıdığı idi. Ne kadar çabalasa da o telden kurtulamamış bitap düşmüştü. ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
“Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek” mefhumu, insanlara genel manada güzellikleri telkin eder. Yaratılmışların en şereflisi olan insan elbette ki, “ahsen-i takvim” olduğu için fıtrî olarak da, cismî o...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Yavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Kanûnî’nin küçük oğlu Selim, 28 Mayıs 1524’te İstanbul’da dünyaya geldi. Annesi Hürrem Sultan, saray içinde sözü geçen, etkili bir kadındı. Saray kadınlarına ve hizmetkârlara, Şehzade Selim’in terbiye...
Yazar: İsmail ÇOLAK