Elli İkinci Hutbe
Ey Cemâat-i Müslimîn! Bilirsiniz ki Allahu Teâlâ Hazretleri’nin bize pek çok ni’metleri vardır. Bilmiş olunuz ki, Al-lah (c.c.)’ın büyük ni’metlerinden biri de dildir. Evet dil, Allah’ın en büyük ni’metlerindendir. Çünkü görünüşte ufak bir et parçası olan dil, yaratılışı i’tibârıyla akıllara hayret veren bir harika, gördüğü işler i’tibârıyla da büyük bir vâsıtadır. Onun tâati de cürmü de büyüktür. Küfür de, îmân da ancak bununla zahir olur. Bunlar ise tâat ile isyanın gayesidir, îmânın sıhhatinde ikrarın şart olması da bundan değil midir? İlmimizin yetişebileceği şeylerin hepsine dil denilen bu ufak et parçası tercüman olabilir. İşte bu Allahü Teâlâ Hazretleri’nin yalnız dile vermiş olduğu bir hassadır, bir imtiyazdır. Diğer azalarımız böyle değildir. Dilin meydânı o kadar geniştir ki istediği gibi hareket edebilir. Hayır tarafına da şer tarafına da gidebilir. İyilik cihetine de kötülük cihetine de çevrilir. İnsan; dilini başıboş bırakıverecek olursa insanı ölüm vâdîsine kadar sürükleyip götürebilir. Ey Muhterem Cemâat! İnsan, dünyâ ve âhirette ne bulursa hep dilinden bulur. Dil, insanı cennete de sokar, cehenneme de sürükler, götürür. Bunun içindir ki ahlâkî vazifelerimizden biri de dili-mizi terbiye ve ıslah etmektir. Ağzımızdan içeriye gidecek olana dikkat etmek, haramı helâli seçmek ne kadar lazımsa, ağzımızdan çıkana dikkat etmek de o derece lâzım ve ahlâkî bir vazifedir. Bir et parçası sanılan dilin ehemmiyeti bizim sandığımızdan daha mühimdir. İmana da küfre de o tercüman olur. Ne kadar adamlar vardır ki bunun afa-tından, bunun felâketinden, bunun tuzaklarından kurtulamamıştır. Çok kimseler dilinin yüzünden en büyük musibetlere uğramışlardır. İnsanları cehenneme sürükleyip götüren hiç şüphe yok ki dilleridir. İnsan, bir sözle Müslüman olur; bir sözle de -Allah muhafaza buyursun- dinden îmândan olur. Dünyâsını da, âhiretini de perîşân eder. İlerisini gerisini düşünmeden söylenmiş bir söz yüzünden ne ocaklar söner. Nice ocaklar yıkılır gider. Ağızdan çıkan kelime ile yıllarca yapılmış ibâdetler, hayırlar, iyilikler mahvolur, silinir; bunun cezasını insan dünyâ ve âhirette pek acı bir surette çeker. Düşünülerek ve yerinde söylenmiş bir söz de insanın bütün kusur ve kabahatlerini affettirebilir. İşte dilin ehemmiyeti böyle büyüktür. Atalarımız, “Söz dokuz boğumdur.” demişlerdir ki; ne kadar hakîmânedir. Bunun içindir ki Müslümanlık bize dil terbiyesini emrediyor. Dilini ıslâh ve terbiye etmemiş dilini düzeltmemiş, terbiye ve nezâhate uy-gun düşmeyen şeylerden çekip çevirmemiş olanların Müslümanlığına i’tibâr etmiyor; onların mü’miniz demelerine ehemmiyet vermiyor. Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz’in şu sözlerine dikkat ediniz: “Müslüman, eliyle, diliyle kimseyi incitmeyendir. Dil, temiz ve doğru olmadıkça, kalp ve îmân doğru olmaz. İslâm, gevezeliği, dedikoduyu terk etmektir. Dedikoducular iyi bir Müslüman değildir. İnsanın kurtuluşu dilini tutmaktadır. Diline sâhib olana, ağzına geleni söylemeyene müjdeler olsun. Onlar dünyâ ve âhirette saadeti bul-muşlardır. Allah’a îmânı olan ya hayır söylesin yahut dilini tutsun. Öfkesini yenenlerden Allah azabı kaldırır; dilini tutanların ayıplarını örter. Bir kul dilini tutmadıkça hakîki mü’min olamaz. İnsan için en korkulacak, en çok sakınılacak şey dilidir. İnsanları yüzükoyun ce-henneme sürükleyecek olan ancak dilleridir. İnsanın ehemmiyetsiz sandığı ve düşünmeden söyleyiverdiği bir kelime, onu cehenneme sürükleyebilir. İnsan cenneti de cehennemi de dili ile hak eder. Günahları en çok olanlar, dedikoduyu çok yapanlardır.”
Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Yazar1. Gözün her kanda baksa gönlün usşâkın şikâr eylerEzel sırrın o demde bir nigâhın âşikâr eyler2. Hezârân Yûsuf’u çâha düşürür dâne-i hâlinNice Ya‘kûb yüzüne karşı arz-ı intizâr eyler3. Zülâl-i vaslın...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
1. Bir gün gelir bu hayât-ı âlem hayâl olurDehrin nesi varsa cümle pây-mâl olur2. Her demi zevk ile geçen eyyâmınÂkıbet encâmı firkat u melâl olur3. Sermâyeni saâdet bilip saâdete erİkbâl ü idbâra dön...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
İnsan, Allah’ın kendisi için biçtiği ve dayayıp döşediği şu evrende hayatını sürdürmek zo-runda olan bir varlıktır. İnsan, yeryüzünün bir parçası olarak yerde yaratılmıştır. Şu dünyada var olan canlı-...
Yazar: Ali AKPINAR
Dünyayı yaratan ve eşsiz nimetlerle donatan Yüce Allah, onu insanın emrine vermiştir. Bu nimetlere karşılık olarak insandan istediği, yaratıcısını tanıyıp ona iman ve kulluk yapmasıdır. Allah insanı y...
Yazar: Abdullah KAHRAMAN