EHL-İ BEYTİN GULLERİ
Ehl-i Beytin Gülleri
Peygamberimiz (s.a.v)’i seven gönüller¸ ona olan muhabbeti değişik şekillerde izhar etmişlerdir.
Untitled Document
Ehl-i Beytin Gülleri
Peygamberimiz (s.a.v)’i seven gönüller¸ ona olan muhabbeti değişik
şekillerde izhar etmişlerdir. Bişr-i Hafî hazretleri
Allah Rasûlü (s.a.v)’nün dolaştığı çöl
kumlarına ayakkabıları ile basmamış¸ ayak yalın dolaşmış¸
şâir Nâbi ise¸ Medine civarında bile edebe muhâlif hareket
edilmesine razı olmamış¸ muhabbetini edebî bir üslupla dile
getirmiştir.
Gül kokulu sevgilinin aşk râyihâlarını yüreğinde
hisseden¸ hâl ve hare-ketle ittiba etmekle birlikte¸ bu sevgiyi şiir
diliyle ifade edenlerden biri de Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’dir.
Osman Hulûsi Efendi¸ nesep itibariyle hem o pak ve temiz nesilden gel mesi¸
hem de Peygamber (s.a.v)’e duyduğu aşırı sevgi¸ saygı¸ bağlılık
ve hür metten dolayı eserlerinde bu konuya ayrı bir önem vermiştir.
İslâm tarihinde Hz. Hasan (r.a) neslinden gelenlere “Şerif”¸
Hz. Hüse yin (r.a) soyundan gelenlere de “Seyyid” adı verilmiş;
kendilerine hür met ve muhabbet göstermek¸ Hz. Peygamber (s.a.v)’i
sevmenin bir tezahürü kabul edilmiştir. Osmanlı döneminde
halk arasında tanınmaları için farklı kıyafetlerle dolaşmaları
sağlanmıştır. İsimleri¸ şecereleri ve ahlâkî durum
larını tespit eden teşkilatlar kurulmuştur.
Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi de¸ bu pak soydan hem anne¸ hem de baba tarafından
iki koldan da gelmesi sebebi ile Ehl-i Beyt’ten bir Seyyid olması¸ ayrıca
da Ehl-i Beyt’e duyduğu sevgi ve saygısı ile takdire şayandır.
Osman Hulûsi Efendi¸ Ehl-i Beyti güle benzetmiş ve kendisinin
de oraya¸ Altın Silsile olarak adlandırdığı neseb-i âliye¸ bir evlat olarak
bağlı olduğunu şu şiiriyle beyan etmiştir:
Hulûsî sulbümüz el-hak
Rasûl’ün âline mülhak
Altun silsilenin mutlak
Hep kavmi kardaşı güldür
diyerek¸ Rasûl’ün âline nesep yoluyla bağlı olmasını¸
o altın silsilenin bir halkası olmasını iftiharla dile getirmiştir. Seyyidlerin
tümünün (akraba) o gül neslin bir parçası olduğunu
ifade etmiştir.
Bir başka şiirinde ise;
Bülbül gibi gülzârına ol gamze-i sehhârına
Kurbânım her etvârına bakmam cihânın vârına
Bir gün gelip bakmadınız Âl-i Rasûl’ün zârına
Derdiyle giryân olduğum aşkıyla nâlân olduğum
Hâl-i perîşân olduğum hep olduğum pâzârına
Bir gün gelip bakmadınız Âl-i Rasûl’ün zârına
manzum ifadeleriyle¸ “Evlad-ı Rasûl¸ bir çok sıkıntılara katlandı¸
zorluklarla karşı karşıya kaldı. Gül için¸ gül
yüzlü için dertlere düştü. Ancak bunu takdir
edemeyen vefasızlar bir gün bu durumlarla ilgilenmedi. Yarın huzur-ı mahşerde
Allah Rasûlü¸ Ehl-i Beyt’ine yapılan haksızlıkları ve insanların
ilgisizliğini¸ hürmetsizliğini elbetteki soracaktır. Sizler o zaman ne
yapacaksınız?” manasında Ehl-i Beyt’e sahip çıkılması gerektiği
hususunu belirtmiştir. Buna benzer bir başka beyitte ise;
Rasûl’ün âline buğzun Rasûlu’llah’a
buğzundur
Rasûlu’llâh’a buğzun Allah’a buğzundur
buyurarak Ehl-i Beyt’e yapılan buğzun ve kötülüğün¸
Rasûl’e ve Allah’a yapıldığına dikkat çekmiştir.
Bu konuda Divân-ı Hulûsî-i Dârendevî’de birçok
beyite rastlamak mümkündür. Biz konu ile alâkalı bunları
nakle diyoruz. Ayrıca konuya Mektubât-ı Hulûsi-i Darendevî’de
de oldukça yer verilmiş olup örnek olması açısından
bir tanesini naklediyoruz:
“
Ey hâk! Tinet-i pâkın şol nurdandır ki¸ zübde-i mahlûkâtın
sulb-i pâ kinden intikâl etmiş ve ol mefhar-ı dü-cihânın
silsile-i mîrâcına imtisâl etmiş ve cevher-i rûh-ı
pür-fütûhun ol tarîki tutup ve ol harem-serâyın kapısına
kurbanlığa baş koyup kesb-i nakdî visâl etmiş.”
Osman Hulûsi Efendi 1988 yılında umre ziyaretindeyken ikindi namazından
sonra yapılan bir sohbette Seyyidliğin öneminden bahsederek şöyle
buyurmuştur: “Ebu Zerri Gıfarî (r.a.) hazretlerinin bir kelamı
var¸ ‘İbadeti taatde belin yay gibi olsa (şahadet parmağını bükerek
işaret etti) Ehl-i Beyt’i sevip¸ hizmet etmedikçe amelin
makbul olmaz.”
Selam olsun Âlemlerin Efendi’sine¸
Selam olsun Rasullah’ın temiz nesline…
Summary
The Roses of Ehli Beyt
The ones who love the Prophet Muhammed (peace be upon him) show their deep affection
to Him in various ways. Osman Hulusi Efendi¸ especially emphasized this paint
in his works both because he was a member of that pure ancestry and his great
love¸ respect and addiction to the prophet Muhammed (pbuh). In the History of
Islam (Islamic History)¸ the ones who descended from Hz. Hasan (may Allah be
pleased with him) are called as “Şerif” and the ones from
Hz. Hüseyin (may Allah be pleased with him) are called as “Seyyid”.
Showing respect to them is considered as the manifestation of affection to the
Prophet Muhammed (pbuh). Osman Hulusi Efendi defined the family members of the
Prophet Muhammed (pbuh) as a “Rose” and he declared his adherence
to them as a descend at of that noble family in his poem:
Our descendants is real and right¸ Hulûsi We are the members of the Messenger’s
family And as being the members of that “Golden Lineage” All people
and brothers are a Rose.
In his another poem¸ he also stated the importance of showing respect to that
noble family and emphasized that harming the members of his family means harming
the Prophet:
“
Your hatred to the family of Muhammed (pbuh) is your hatred to Muhammed (pbuh)And
the hatred to the Prophet Muhammed (pbuh) is your hatred to Allah.”
Peace be upon to the Prophet Muhammed¸ The Messenger of Allah And peace be upon
to the pure ancestry of Muhammed Rasulullah
Ehl-i Beyt : The household of the Prophet Muhammed (pbuh)
Pbuh : Peace be upon him
Rasulullah : The Messenger of Allah