EĞİTİMDE TUTARLILIK
"Çocuklarla empati (duygudaşlık) kurup onun yerine kendimizi koymalıyız.
Çünkü onların eğitimi bize aittir. Biz onu başkasına devredemeyiz¸ ne kadar
okula devretsek de anne ve babanın eğitimi taşa yazılmış yazı gibi çocukta iz
bırakmaktadır. Beş altı yaşına kadar eğitiminin çoğunu çocuk tamamlamıştır."
Çocuk disiplininde süreklilik ve tutarlılık ister. Çocuğa ebeveyn kayıtsız kalırsa¸ çocuk tepki alamadığı için¸ dış dünyaya açıldığı zaman¸ uyarıcı gönderdiğinde ne gibi tepkiyle karşılaşacağını bilemediğinden ve önceden davranış kazanamadığından¸ olaylar karşısında çekingen ve çekimser kalkacaktır.
Çocukta ebeveyn ilgisizliği ve tutarsızlığı öz güven yetersizliği olarak ortaya çıkar. Çocukta ebeveyn ilgisizliği ve pasif ebeveyn ilgisi çocuğun girişimci ruhunu öldürür. Ebeveynin aktif ilgisi ve eğitimde tutarlığı; kan kaybından ölecek hastaya kan ve serum vermek gibi çocuğu hayata döndürür. Çok hoşgörü ve serbest yetiştirelim dediğimiz¸ çocuğun etkilerine karşı¸ olumlu ve olumsuz¸ tepki koymadığımız zaman; çocuk uygun iç kontrol mekanizmalarını ve iç denetimi harekete geçirip¸ geliştiremez ve davranışlarında yıkıcılık¸ baskın olarak ortaya çıkar.
Tutarlı Tepki
Çocuğun eğitiminde ebeveyn¸ çocuğun bazı davranışlarına gerekli tepkiyi koymadığında¸ çocuk tepki deneyimi kazanamayacağı için¸ dış dünyadan (çevreden) gelen¸ etkiler karşısında¸ karşılaşacağı tepkiyi bilemeyecek dolayısıyla içindeki yıkıcı duygular faaliyete geçecektir. İşte yıkıcı duyguların faal olmasını önlemek için¸ ebeveyn çocuğa¸ davranışları karşısında gerekli tepkiler koymalı. Ve davranışları faydalı ve yararlı hale dönüştürmelidir. Bu da ancak aktif ilgili ebeveyn¸ tutarlı ve dengeli ebeveyn¸ davranışları ile olur.
Kurallarda Tutarlı Olmak
Kurallarda tutarlı olunmaması çocuğunun endişeli olmasına yol açar. Bazen çok yıkıcı¸ bazen de çok içe kapanık olmasını sağlar. Anne ve baba aynı davranış karşısında¸ aynı tepkiyi koymalıdır. Yoksa çocuk ikilem karşısında kalır. Tutarlı olmayışınız ve pasif ilgi onu terk edilmiş ve güçsüz olma hissine kapılmasına yol açar. 02 yaş arası ve 24 yaş arasında çocuğun sorularına ve isteklerine pasif davranan¸ ilgisiz ebeveyn¸ çocuğun davranışlarına kayıtsız kalan ebeveyn¸ karşısında yıkıcı duygulara sahip olan¸ çok yıkıcı¸ faal bir çocuk bulacaktır. Çocuk kendisine kayıtsız kalındığı için ilgi çekecek hareketler yapacaktır. 47 yaş arasındaki çocuğun 04 yaş çocuğunun yaptığı davranışları sergilemesi gibi. Pasif ilgi ve tutarsız ilgi sonucu 711 yaş arasında ve ileriki yaşlarda çocuk sürekli endişe içinde olacağından¸ bir olay karşısında¸ karar vermede zorlanacaktır. Endişe ve kaygı içinde hangi davranışı sergileyeceğini bilememektedir. Çünkü o konuda daha önce deneyimi olmamıştır. Belki deney yapmıştır¸ ama yalnız ebeveyn kayıtsız kalmış¸ tepki vermemiş¸ olumlu ya da olumsuz tepki alamadığı için çocuk davranış kazanamamış olacaktır. Çocuk atacağı her adımı hesaplamakta¸ alaya alınırsam¸ aşağılanırsam¸ tecrit edilirsem¸ kınanırsam¸ dışlanırsam ve aptal durumuna düşersem gibi düşünceler içinde kalacaktır. Bu durumda çocuk girdiği toplum ile iletişim kurduğu dış dünyaya karşı çekingen ve içine kapanık olacaktır.
Tutarsızlığın Sergilediği Çocuk Davranışları
Bazen sınıf içinde kapanık çocukların¸ evde çok özgür olduklarını anne ve babalardan işitiriz. "Çocuğunuz topluluk karşısında içine kapanıktır." dediğinizde "Ama biz evde önüne geçemiyoruz." duyumları almaktayız. İşte evde çocuk çok özgür olduğunda¸ ev ortamında tepki konmadığı için; çocuk davranış¸ geliştirememektedir.
Eğitimde tutarsızlığın diğer bir sebebi de anne ve babanın yanında evdeki diğer bireylerin aşırı serbest ve aşırı hoş görülü olması¸ büyüklerin yanlış davranışı doğru davranış gibi onaması.
Yaratıcı tarafından verilen tertemiz resim kâğıdına resim çizemeyen ve onu karalayan bizleriz. Suçlu kim? Bizler¸ hep bizler¸ yani büyükler. İşte sınırsız serbestlik içinde yetişen çocukta¸ çekingenlik¸ görülmektedir. Kendi yıkıcı duygularından¸ korktukları için¸ olaylar karşısında çekingen kalırlar. Sebebi¸ aile¸ zamanında davranışlarına olumlu ve olumsuz diyecek tepkileri koyamamıştır. Davranışlarına tepki alamayan çocuklar sürekli¸ endişe içinde¸ gergin ve sıkılgandırlar. Nerede nasıl davranacağını bilmediği için hayatlarında¸ olaylar karşısında yargıya varamaz¸ fikir yürütemez¸ karar veremezler. Olaylar ve durumlar karşısında karasız olmakta ve hayattan da tat ve haz almamaktadırlar. Mutluluğu yakalayamamaktadırlar. Bunlar doğuştan olmayan duygularıdır. Olumlu ve olumsuz tepkileri öğrenemediği için kayıtsız bir ebeveynin kötü bir hediyesidir. Oysa çocuklar kurallı yaşamayı hatta kurallı oyunları severler.
Kuralların Etkisi
Çocuklar genelde kurallı oyunları severler kendilerine hakem ve ebe dahi seçerler. Hatta kurallara uymayan arkadaşına "mızıkçı" diye oyun dışına çıkarırlar¸ ya da şikâyete gelirler. Onlar oyunlarında¸ kurallara uymak ihtiyacını keşfetmişlerdir. Çocuk deneme yanılma veya çevreden duyduğu davranışı sunduğunda ebeveyn olarak tepki koyulmalı¸ iyi davranışa gülümseme¸ belki de sözle aferin¸ yanlış davranışa kaş çatarak¸ sözle uyarma ile tepki koyduğunda¸ çocuk gönderdiği uyarıcıya aldığı tepkiyi ölçecek¸ ona göre pekiştirecek ya da o davranışı bırakacaktır.
Yanlışın Yerine Doğru
Çocukta olumsuz davranışı yok etmek için onun yerine olumlu bir davranış koymalıyız. Niye¸ niçin sorularını cevapsız bırakmamalıyız. Niye veya niçin yapmamalıyım? Niye söylediğini yapmalıyım¸ sorularını ebeveyn ona anlayacağı dil ile anlatmalıdır.
Ebeveynin burada modelliği de sorgulanır. Ebeveyn yapmadığı şeyi çocuğa önermemeli. Düşünün¸ yoğun bir iş temposunun ardından eve geldiğiniz zaman toplantı için kapınızı çalan apartman görevlisine kapıyı açan çocuğunuza "Babam evde yok de!" derseniz çocuk burada yalanında söylenebileceğinin öğrenecektir. Sonra çocuk yalan söylediğinde. "Oğlum niye yalan söylüyorsun?" dendiği zaman çocuk ; "Sen niye geçen gün öyle yaptın?" diyecektir. Bunu açıklamak bir ebeveyn için imkânsızdır. Sadece söylemekle olmaz. İyi bir model olmak da gereklidir. Buda eğitimde tutarlılıkla olur. Kısacası çocuğa tutarlı davranış sunmalıyız.
Çocuklarla empati (duygudaşlık) kurup onun yerine kendimizi koymalıyız. Çünkü onların eğitimi bize aittir. Biz onu başkasına devredemeyiz¸ ne kadar okula devretsek de anne ve babanın eğitimi taşa yazılmış yazı gibi çocukta iz bırakmaktadır. Beş altı yaşına kadar eğitiminin çoğunu çocuk tamamlamıştır.
Ayhan BİNGÖL
Yazar“Hazret-i Peygamber (s.a.v) Efendimiz, muhtaç, zayıf ve fakirlere yardımı sever, nerede yardıma muhtaç kimse olursa onun yardımına koşar, ashabına bu hususta emirler verirdi. İyiliksever ve cömertti. ...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi
Yavuz Sultan Selim’in kısa süren saltanatından sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen oğlu Kanûnî Sultan Süleyman da babası ve dedeleri gibi tasavvufa meyilli bir padişahtı. Hatta o tasavvufa meyli ba...
Yazar: Kadir ÖZKÖSE
Dinî-tasavvufî eserlerde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in beden özelliklerini ve manevî şahsiyetini ifade için çok sayıda eser kaleme alınmıştır. Bunlardan Nûr-ı Muhammedî veya Hakîkat-i Muhammediye konulu e...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Sevgili çocuklar; “Bizim en vefalı dostlarımız kitaplardır.” desem abartmış olur muyum acaba? Beni bu yargıya götüren etkenlere bir göz atalım isterseniz. Hiç unutmam; orta ikinci sınıfa gidiyordum....
Yazar: Sırrı ER