EĞİTİMCİ MURAT EKMEKÇİ: "ÖĞRENCİLERİN EN BÜYÜK SORUNU SENTEZ OLUŞTURAMAMAKTIR"
Yeni bir eğitim öğretim yılı daha başladı. Tam 15 milyon öğrenci ders başı yaptı. Acaba bu milyonlarca öğrenci nasıl sorunlarla karşılaşacak¸ aradığını bulabilecek mi? Hepsinden daha önemlisi iyi bir insan olup ülkeleri için faydalı olabilecekler mi?
Yeni bir eğitim öğretim yılı daha başladı. Tam 15 milyon öğrenci ders başı yaptı. Acaba bu milyonlarca öğrenci nasıl sorunlarla karşılaşacak¸ aradığını bulabilecek mi? Hepsinden daha önemlisi iyi bir insan olup ülkeleri için faydalı olabilecekler mi?
Eğitimci Murat Ekmekçi¸ genç eğitim uzmanlarından birisi. Kendi ifadesiyle sürekli sahada olan¸ öğrencileri arasında bulunan¸ onlarla gülen onlarla ağlayan bir öğretmen. Aynı zamanda önemli bir izci lideri. Öğrencilerine yıllardır¸ izciliği ve sporu¸ kısaca kendi kendilerine yetebilecekleri bir dünya kurmaları için uğraş veriyor.
Türk eğitim sisteminde geleneksel yaklaşım¸ modern yaklaşım diye ayırım var mı?
Evet aslında böyle bir yaklaşım var. Yani¸ Türk eğitim sisteminde geleneksel yaklaşım¸ 1995'lere kadar uzanan klasik metotlar ve sıkı bir disiplin sistemiyle yürütülen öğretmen merkezli bir yaklaşımdı. 19952000 arasında ise sınavlarda başarılı olup hayatta başarılı olamayan öğrenciler ortaya çıkmaya başlayınca 2000'li yıllarda yeni metot arayışları ortaya çıkmıştır.
Günümüz ilköğretiminde yeni yaklaşımlar nelerdir?
Yeni yaklaşımın en önemli uygulaması¸ okul öncesi eğitimdir. İlköğretim yeniden yapılandırılarak davranış ve beceri kazandırma alanı olarak okul öncesi eğitime önem verildi ve ilköğretim zorunlu hale getirilerek müfredatta köklü değişikler yapılmıştır. Yeni yaklaşımda branşlara göre değişiklikler göstermekle birlikte ortak yaklaşım öğrenciyi merkeze alan " multiple intelligence"( çoklu zekâ ) kuramıdır.
Nedir çoklu zeka?
Öğrencinin birden fazla konuya ilgi duyması ve tek alanda sınırlı kalmamasıdır. Yani çocuk hem iyi bir yüzücü¸ iyi bir matematikçi ve iyi bir ressam olabilir.
Devlet okulları ile özel okullar arasında ücret haricinde ne gibi farklılıklar var?
Tabi ki¸ iyi ve kötü tarafları olan bir durumdan bahsediyoruz ama özel okulculuk hâlâ iyi tarafı ağır basan bir yerde duruyor. Gerek öğrenci başına düşen öğretmen sayısı gerek nitelikli öğretmen alma şansı gerek ders materyallerinin yeterliliği ve gerekse de ders dışı etkinlikler içinde zaman planlaması yapması özel okulun ağır basan tarafları olarak söylenebilir. Ayrıca merkezi sınavlarının 6'ıncı sınıfa inmesi nedeniyle dershaneler ön plana çıkmıştır. Özel okullar uyguladıkları nitelikli takviye çalışmaları ile dershaneye gerek duyulmayan bir ortam hazırlıyor. Bu da artı taraflarından
Sizce günümüz ilköğretim öğrencilerinin en büyük sorunu nedir?
Çok net bir şekilde ifade edeyim; en büyük sorun hâlâ ezberciliğin devam etmesidir. Öğrencilerin sentez becerilerinden yoksun olmasıdır. Merkezi sınavların tüm programlarının sınava göre işlenilmesi bu durumu zorunlu kılmaktadır. Bu da yeterince tartışılmadan ve bilgi içselleştirilmeden müfredatın ezberlenmesi durumunu ortaya çıkarmaktadır. Sınav sorularının bilgi ve kavrama seviyesinde olup¸ analiz¸ sentez becerilerini içermemesi öğrencilerin bilgiyi öğrenme yoluna değil ezberleme yoluna çekilmesini beraberinde getiriyor. İlköğretim öğrencilerini yorum yapmak¸ verilen bilgiyle başka bir bilgiye ulaşmak ve yaratıcı olma hususlarında başarısız kılıyor.
Kendine Güven En Büyük Sorun
Siz kendi ifadenizle sahada olan bir eğitmensiniz. Türk eğitim sistemindeki ilköğretim öğrencilerinin en fazla ihtiyacı olan şey nedir?
Türk Milli Eğitim Sistemi'nde öğrencilerin en çok ihtiyacı olan şey¸ kendine güvenmek¸ ifade edebilmek¸ mümkün olduğunca objektif düşünüp karar vermeyi bilmektir. Maalesef bu becerileri sürecin içerisine katabilmiş değiliz. Bunların ölçülüp değerlendirildiği bir yaklaşım henüz bulunmadığı için söylenen şeyler el yordamıyla ve kendini feda etmiş bazı öğretmenlerce gerçekleştirilmektedir.
Bu okullar tarafından verilebiliyor mu?
Çaba var ancak çok ileri bir durumda olduğunu söyleyemeyiz. Bunu yapmayan öğretmenlerin¸ ve bunu talep eder gibi görünen velilerin gerekçe olarak merkezi sınavları göstermelerinde de bir haklılık payı vardır. Yani her şey sınavlara göre ayarlandığı için bir eğitim konusu ıskalanabiliyor.
Eğitimciler kendilerini yeterince geliştirebiliyor mu? Bunun için eğitim veren danışmanlık hizmetleri var. Buralardan istifade edebiliyorlar mı?
Eğitimciler kendilerini geliştir-e-miyorlar. Çünkü hayat şartlarını minimum düzeyde sürdürecek kadar az maaş alıyorlar. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine takılıp kalmış bir eğitimci profilinden söz ediyoruz. Bu insan bir eğitimci de olsa kendini gerçekleştirme kısmına geçmekte zorlanmaktadır. Bunun dışında kalanlar ise kitaplar okuyor¸ seminerlere gidiyor¸ araştırmalar yapıyor ve kendini geliştirmek için çırpınıyorlar.
Bilgi Ahlâkla Birlikte Bir Anlam Taşır
Siz bir öğretmen olarak öğrencide ne ararsınız? Yani hangi vasıfların olmasını istersiniz?
Özgüven¸ yaratıcı zeka¸ analiz ve sentez becerileri. Ama daha önemlisi karakterli olmayı hepsinin önüne¸ her şeyin önüne koyan bir öğrenci. O olmadığı zaman ne kadar bilgi yüklenirse yüklensin bir anlam ifade etmez. Hem bilgili olacak¸ hem ahlâklı. Yani hem ilim olacak hem de irfan.
En zor şey insan yetiştirmektir denir. Dolayısıyla iyi insan yetiştirmek için öncelikle ne yapmak gerekir?
İyi insan yetiştirmek için öncelikle akademik kaygıları bir yana bırakıp ahlâkî¸ manevî ve evrensel değerleri örnek olaylarla öğrencilere vermek gerekir ki 7'inci yaş bu durum için biraz geç kalınmış bir yaştır. Ailenin çocuğunun eğitimini sadece okula bırakılmayacak kadar önemli bir uğraş olarak görmesi elzemdir. Okula gönderdim¸ iş halloldu diye bir şey yok. Öğretmenle aile el ele verirse daha iyi sonuçlar alınacaktır.
Sosyal aktiviteler en az ders kadar önemli. Bu aktiviteler öğrencilere yeterince verilebiliyor mu?
Sosyal aktiviteler kağıt üzerinde masa başı planlamasıyla veriliyor. Bu çok yanlış. Fakat bu konuda okullar çaresiz bırakılmaktadır. Bunun için haftada 20 saat ders¸ 10 saat da bu derslerle birlikte uyumlu¸ planlı ve programlı aktiviteler¸ çocukların yetenekleri belirlenip uygulamalı ve ölçülebilir şekilde verilmelidir.
Çok teşekkür ediyoruz.
Ben de teşekkür eder¸ çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Murat EKMEKÇİ Kimdir?
İbrahim YARIŞ
Yazar“Prof. Dr. Mahmud Erol KILIÇ: İstanbul’da doğdu. Vefa Lisesi ve İstanbul Üniversitesi’nde öğrenim gördü. Bu eğitimiyle beraber¸ bir yandan bazı âlimlerden klasik tarzda dersler okur...
Yazar: İbrahim YARIŞ
Doç. Dr. Said ÖZTÜRK: 1964 yılında Kahramanmaraş’da doğdu. İlk¸ orta ve liseyi Kahramanmaraş’da¸ üniversiteyi Ankara’da bitirdi. 1987-1993 yılları arasında Başbakanlık Osmanlı Arşiv...
Yazar: İbrahim YARIŞ
Doç. Dr. Kemal SAYAR Kimdir? 1966 yılında Ordu'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Marmara Üniversitesi Psikiyatri Bölümü'nde yüksek lisansını tamamladı. Doç. Dr. K...
Yazar: İbrahim YARIŞ
"Öğretmenler öğretmenliğin kıymetini bilsinler. Öğretmenliği bir sevgi bağı içinde yapsınlar. Mesleki bir maişet kaynağı olarak görmesinler. Öğretmen omuzunu talebenin yükselmesi için uzatan ona ...
Yazar: İbrahim YARIŞ