EDİTÖR’DEN...
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sağlık ve tedavi konusunda fevkalade bir bilinç oluşturmuş, derdi de devayı da verenin Allah (c.c.) olduğunun bilinmesini, sıkıntılar karşısında sabredilmesi gerektiğini etrafına hatırlatmıştır. Hadis-i şeriflerinde, mü’minin başına gelen herhangi bir bela veya rahatsızlığın onun günahlarına kefaret olacağını belirtmiştir. Hatta Enes b. Mâlik’le birlikte, gözünden rahatsız olan Zeyd b. Erkam’ı ziyarete gittiklerinde, “Eğer gözündeki bu rahatsızlık devam eder de sen de sabredip karşılığını Allah’tan beklersen, kesinlikle Yüce Allah’a günahsız bir şekilde kavuşursun.” müjdesini vermiştir. Hastalıklar hususunda, “Tedavi olun.” buyurmaktadır. “Tedavi olmasak bize günah olur mu?” diye soran insanlara şu cevabı vermiştir: “Allah’ın kulları! Tedavi olun. Zira Yüce Allah, yaşlılık dışında bir dert verdiyse, mutlaka beraberinde şifa(sını) da vermiştir.” Rasûlullah’ın sünnetine uygun bir yaklaşımla hayata bakmayı öğrenenler, hastalığı nimete dönüştürebilirler. Ziyaretçiler ve yakınları hastaya verecekleri moral ve pozitif bakış açısıyla onun kendisini toparlamasını, hastalığı yenmesini sağlayabilirler. Yine hasta yakınları, dua edip iyileştiğinde yapabileceği hayırlı işleri ona hatırlatmak suretiyle, sonraki hayatına yön verebilir, güzelliklere teşvik edebilirler. Ölümü temenni etmemesini tavsiye etmek suretiyle hastayı hayata tutunmaya özendirmek de çok önemlidir. Sahabî Habbâb b. Eret, kendisini ziyarete gelen Hârise b. Mudarrib’e; “Hastalığım çok uzadı. Ben Rasûlullah’ı, ‘Ölümü istemeyin.’ derken duymasaydım, (kurtulmak için ölmeyi) isterdim.” demiştir. Bu nedenle, karşılığını Allah’tan bekleyerek teslimiyeti ve sabrı tercih etmeyen huysuz hastalar Hz. Peygamber (s.a.v.)’i rahatsız etmiştir. Peygamberimiz’in kendisi, sağlık alanındaki bilgi ve birikimiyle, tedavi yöntemlerine ilişkin çeşitli uygulama ve tavsiyelerde bulunmuştur. Allah Rasûlü’nün tavsiyelerini dikkate alan sahabe de gerek onun döneminde gerekse sonrasında kimi zaman onun yöntemlerini uygulamış, kimi zaman da tedavi olmak için hekimlere müracaat etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.), tedavi olmanın gerekliliğinden bahsetmekle yetinmemiş, tedavi yöntemleri ve şifalı bitkilerden oluşan ilaçlar da tavsiye etmiştir. Zira nebevî tıpta tedavi maksadıyla ilaç kullanmanın önemli bir yeri vardır. İlaçlı tedavi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in pek çok uygulamasına konu olmuş, sözlü mesajına da yansımıştır. Peygamber Efendimiz; “Tedavi olduğunuz şeylerin en iyisi, buruna damlatılan ilaç, ağza yapılan gargara, kan aldırmak ve müshildir.” buyurmuşlardır. Sağlıklı günler dileği ile...
Musa TEKTAŞ
YazarAllah’a yakın olabilmek için iyilik yolunda yürümek, iyiliğe gönül vermek, gerekirse can vermek gerekir. Sahâbe-i kirâm bütün hayatını, malını, canını Allah’ın dinine ve Rasûlullah’ın emri üzere fedâ ...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Tasavvuf ehli; gayret, nusret ve ilâhî lütufla bazı mertebelere ulaşır. Bunlardan âbidler, zâhidler ve ârifler kâbiliyet ve mertebeleri yönüyle farklı konumlarda değerlendirilirler. Âbidler çok ...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Hz. RasûlulIah (s.a.v.)’in vârisleri olan mânâ sultanları, yani mürşid-i kâmiller gönüller tabibidir. Gönüllere şifâ sunan doktorlardır. Onlardan ilim, hikmet ve edeb öğrenmek isteyen her ihvân ...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Çörek otu, latincede nigella sativa olarak bilinen, Akdeniz ülkelerinde, Suudi Arabistan, Afrika ve Asya nın bir bölümünde yetişen bir bitkidir. Çörek otu, içerisinde insan vücudu için gerekli olan pr...
Yazar: Burcu DURMUŞ