ECDADIMIZ, ÇİNİCİLİĞİN MERKEZİ OLAN İZNİK’E ÇOK ÖNEM VERDİ
Dünyada, üç kıtada 624 sene hüküm süren muhteşem Osmanlı Devleti, şüphesiz çok büyük bir medeniyet kurmuştur. Bu medeniyetin temelinde inancımız ve onun tezahürü olan sanat vardır. Mimari, hat, minyatür, ebru, cilt, tezhip ve çini, bu sanatlardan öne çıkanlar arasında sayılabilir. Göz kamaştıran bir güzelliği yaşatan Osmanlı, camilerimizde, çeşmelerimizde, medreselerimizde, şadırvanlarımızda, sebillerimizde, kuş evlerimizde ve daha birçok mimari eserde bu sanatları öne çıkarmış ve unutanlara hatırlatmıştır. Bu şaheser eserler arasında birer sanat şaheseri olan mezar taşlarımız da vardır.
- KURULUŞ YILINDA ÇİNİ SEMPOZYUMU
İznik, Türkiye’nin Osmanlı’ya payitaht olmuş güzel şehirlerinden Bursa’nın şirin ilçesidir. Zarafetin ve ince ruhluluğun simgesi İznik, adını kuzeydoğusunda aldığı İznik Gölü’nden alıyor.
Çiniciliğin merkezi olan İznik’te 1999 yılında çok önemli bir sempozyum düzenlenmişti. O sene Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 700. Yıldönümüydü. Başta İstanbul olmak üzere birçok şehrimizde Osmanlı hakkında muhtelif ilmî toplantılar düzenleniyor, sergiler açılıyor, konferanslar veriliyordu. O faaliyetlerden biri de çiniciliğimizin merkezi olan İznik’te gerçekleşmişti. Bundan tam 22 yıl önce. Ben de gazeteci sıfatıyla o mühim faaliyete iştirak etmiş ve çinicilik hakkında yapılan konuşmaları dinlemiş, muhtelif notlar almıştım. Türkiye’nin dört bir yanından ilim adamları, araştırmacılar, uzmanlar ve sanat erbabı 1. Uluslararası İznik Çinisi Sempozyumu’na iştirak etmiş ve ilmî tebliğlerini sunmuşlardı. O program vesilesiyle, Türklerin son dönemde yetiştirdiği en büyük tarihçi olarak kabul edilen “Tarihçilerin Kutbu” Prof. Dr. Halil İnalcık da sempozyumun saygın davetlileri arasında bulunuyordu. Toplantıların verilen aralarındaki sohbet ortamlarında hocanın etrafında bir dost grubu oluşuyordu. O muhabbet meclislerinde konuşulan yine tarih, Osmanlı, İznik ve çini sanatıydı. İlim güneşi Hoca, etrafını derin bilgiyle aydınlatıyor, kafalarda oluşan sorulara ikna edici cevaplar veriyordu.
OSMANLI GÖNÜLLER FETHETTİ
O tarihî toplantıda yapılan konuşmalarda, ecdadımız olan Selçukluların ve Osmanlıların hoşgörüsü, değişik inançlara, farklı kültürlere engin bakışları sergilenmişti. Ne var ki bu gerçeği dünya çapında isim yapmış bir tarihçiden duymak daha da önemliydi. O yoğun programlar arasında bir fırsatını bulup Halil Hoca ile bir görüşme yapmıştım. Öncelikle Osmanlıların insanlara nasıl yaklaştığını sormuştum tarihçimize. İznik’te düzenlenen 1. Uluslararası İznik Çinisi Sempozyumu’nda dinlediğim ve daha sonra da görüştüğüm Halil İnalcık, bazı çevrelerin ısrar ve inatla iddia ettiklerinin aksine Osmanlı’nın hâkimiyeti altındaki insanlara müsamaha ile davrandığını söylemişti. Dünyaca meşhur merhum tarihçimiz Halil İnalcık’tan şu cevabı almıştım:
“Osmanlılar gönül fethetti. Onlar, fethettiklerin bölgelerin halklarına hiç bir zaman zulmetmediler. Tam aksine Osmanlılar fethettikleri yerlerde yaşayan halkların gönlünü de kazanmışlardır.”
ANADOLU KIZILELMASI
Halil İnalcık, İznik’in Türkleşmesi ve Müslümanlaşmasını anlatırken Osmanlı Devleti’ni idare edenlerin büyük bir hoşgörü sahibi olduğunu vurgulamıştı. Prof. İnalcık, fethedilen Osmanlı topraklarında bir barış ve huzur ortamı meydana geldiğini hatırlatmış ve alınan yerlerde asla zulüm olmadığını ifade etmişti. Halil İnalcık, görüşmemizde “İznik’nın ilk defa ne zaman Türklerin eline geçti?” sorumuza ise şu cevabı vermişti:
“İznik ilk olarak 1071’de Bizans mukavemeti kırıldıktan sonra Anadolu Selçukluları, Oğuzlar Marmara’ya, Ege’ye kadar bir çığ gibi geldiler. O zaman Selçuklu hanedanından Süleyman Şah’ı Selçuk sultanları Anadolu’ya gönderdiler. O da Türkmenleri alıp İznik’e geldi. Bizanslılar bir kargaşa içine düşmüşlerdi. Kralları Malazgirt Zaferi’nde esir edilmişti. Süleyman Şah bu kargaşa içinde geldi, İznik’i aldı. Tarih 1076. Demek ki İznik ilk olarak 1076’da Türk oldu. Süleyman Şah çok yaşamadı, 1076’da vefat etti. Onun yerine yardımcıları İznik’i ele geçirdiler. Bunlardan biri Ebü’l Kasım’dı. Ebü’l Kasım İzmit’i de ele geçirdi. Fakat daha sonra Melikşah bölgeyi idaresi altına almak için askerlerini buraya gönderdi. Bu askerlerin başında Porsuk Bozan gibi büyük askerler vardı. Bunlar Ebü’l Kasım’ı bertaraf ettiler.”
HAÇLI SEFERİNDEKİ ZULÜM
Her ne kadar bazı koyu cahiller, hatta ülkemize kötülük etmiş hainler “Haçlılar’ın bize ilişmediklerini, Müslümanlara zulüm yapmadıklarını” iddia etse de tarafsız tarihçiler böyle söylemiyor. Aksine Haçlı zulmünün kesin olduğunu ve Müslüman halka eziyet ettiklerini, mazlumları öldürdüklerini ve şehirleri yağma ederek Müslüman Türklerin mallarına el koyduklarını belirtiyorlar. O gerçek tarihçilerinden biri de Halil İnalcık’tı. O tarihlerde İstanbul’un düşme tehlikesine karşılık Hıristiyanların paniğe kapıldığını ve Haçlıların bu tehlikeye karşı toparlanmaya çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Halil İnalcık, devirle alakalı olarak şu bilgileri aktarmıştı:
“Fakat o zaman İstanbul’da büyük bir telaş vardı. İstanbul düşmek üzere. Surlara kadar dayanmışız. İstanbul’un kapılarına yanaşmışız. Bunun üzerine Avrupa’da büyük bir Haçlı seferberliği başladı. 1. Haçlı Seferi bu yüzden örgütlendi Avrupa’da. Önce Hıristiyan halklar geldi Anadolu’ya. Bunlar bertaraf edildiler. Ancak daha sonra feodal beyler, komutanlar, askerler bir araya geldi. İznik 1079’de Türklerin elinden çıktı. Bu fazla sürmedi. 1105’te tekrar ele geçirdiler İznik’i. Bu hâkimiyet daha uzun süre devam etti. 1147’ye kadar sürdü. Süleyman Şah’ın burayı payitaht yapması ile İznik Türklerin önemli bir merkezi oldu. Demek ki, İznik 1076’da ilk olarak Türkleşti ve İslamlaştı. 1147’ye kadar olan ikinci hâkimiyet dönemi çok önemli.”
İZNİK BEYLİĞİN BAŞKENTİ İLAN EDİLMİŞTİ
İznik’in tarih boyunca farklı topluluklar tarafından ele geçirilmek istendiğini belirten İnalcık, İznik’in Osman Gazi tarafından 1300 tarihinde muhasara edildiğini ifade etmişti. Halil Hoca, bu tarihten bir yıl sonra 1301 yılında İznik’in fethedildiğini ve bunun İznik için tarihî bir dönüm noktası olduğuna dikkat çekmişti.
Osmanlıların İznik’ten önce yol üzerindeki bütün yerleşim birimlerini topraklarına kattığını belirten tarihçimiz, “İznik kısa süre için Osmanlı topraklarının arasında kalmıştır.” demiş ve 2 Mart 1331 tarihinde Osmanlı Sultanı Orhan Gazi’nin kenti alarak, 1335’e kadar Beyliğin başkenti ilan ettiğini eklemişti.
İZNİK EBEDİYYEN HÂKİMİYETİMİZDE KALDI
Halil İnalcık, İznik’in yağmalanmasına izin vermeyen Orhan Gazi’nin, kaçamayan halkı korumak amacıyla, evleri, dul ve sahipsiz kadınlarla evlenen askerlerine bağışladığını belirtmiş ve sözlerini şöyle tamamlamıştı:
“Bizans İmparatoru III. Andronikos İznik’i Türklerden geri almak istemişse de bunu başaramamış, bu tarihten sonra İznik, tamamıyla Bizans idaresinden çıkmış ve ebediyen Türk hâkimiyetine girmiştir.”
Bu vesile ile dünya çapında haklı bir şöhrete kavuşan büyük ilim adamımız Prof. Dr. Halil İnalcık’ı rahmetle yâd ederken, diğer klasik Türk İslam sanatlarımız gibi ‘çini sanatı’mıza da son yıllarda gösterilen büyük alakanın sevindirici olduğunu söylemek isterim.