Düşünce Dünyamızı Hurma İle Tatlandırmak
Hayat düsturumuz Kur’ân, mesajı herkes tarafından kolayca anlaşılsın diye hayatın içinden örnekler verir. Onda ilk muhâtaplar başta olmak üzere, herkesin kolayca ulaşabileceği hayvanlar ve bitkiler dünyasından seçilmiş pek çok örnek yer alır. Kur’ân’da en fazla tekrarlanan bitkilerin başında hurma ağacı ve meyvesi gelir. Hurma kelimesi dilimize Farsçadan geçmiştir. Bu bitki, nahle (hurma) (11) -nahîl (7)- nahle (hurma ağacı) (2), lîne (hurma ağacı) (1), rutab (taze yaş hurma) (1) olmak üzere toplam 22 kere geçer. Arapçada daha çok kuru hurma için yaygın olarak kullanılan temr ve benzeri kelimeler Kur’ân’da geçmez. Yüce Rabb’imiz, kitabında diğer bitkileri genel isimleriyle anarken, hurmayı hem genel olarak hem de özel olarak bir kısım parçalarıyla anar. Salkımlı hurmalar (zâtü’l-ekmâm), hurma kütüğü/hurma dalı (ciz’un’nahle/cüzû’n-nahle/a’câzü’n-nahle), hurma tomurcuğu (talu’n-nahle), kurumuş hurma salkımı (urcûn), hurma çekirdeği (nevâ), hurma lifi (nakîr-fetîl), hurma zarı (kıtmîr) gibi. Çünkü ilk muhâtaplar hurma ile iç içe bir hayat yaşıyorlar ve onun bütün özelliklerini biliyorlardı. Şimdi bu âyetleri görelim: “O, gökten su indirendir. Her bitkiyi onunla bitirdik, ondan bitirdiğimiz yeşilden, birbirine benzeyen ve benzemeyen yığın yığın taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar çıkardık. Ürün verdiklerinde ürünlerine, olgunlaşmalarına bir bakın. Bunlarda, inananlar için, şüphesiz, âyetler vardır.”1 “Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme küme tomurcukları olan boylu hurma ağaçları yetiştirdik. O su ile ölü yeri dirilttik. İşte insanların diriltilmesi de böyledir.”2 “Onunla, içinde, yediğiniz birçok meyveler bulunan hurmalık ve üzüm bağları var ettik.”3 “Orada hurmalıklar ve üzüm bağları var ederiz, aralarında pınarlar fışkırtırız. Onun ve elleriyle yaptıklarının ürünlerini yesinler; şükretmezler mi?”4 “Yeryüzünde, hepsi de aynı su ile sulanan, birbirine komşu toprak parçaları, tek ve çok köklü üzüm bağları, ekinler, hurma ağaçları vardır. Fakat onları şekil ve lezzetçe birbirinden farklı kılmışızdır. Düşünen kimseler için bunda ibretler vardır.”5 “Allah onunla size ekinler, zeytin ve hurma ağaçları, üzümler ve her türlü ürünü yetiştirir. Düşünen kimseler için bunda ders vardır.”6 “Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden şerbet, şıra ve güzel rızık elde edersiniz. Düşünen toplum için bunda ibret vardır.”7 “Çardaklı ve çardaksız bağları inşa eden Allah’tır. Tatları çeşitli ekin ve hurmaları, zeytin ve narı birbirine benzer ve benzemez şekilde yaratan O’dur. Ürün verdiği zaman ürününden yiyin, devşirildiği ve biçildiği gün hakkını verin; israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez.”8 “Allah, yeri canlı yaratıklar için meydana getirmiştir. Orada meyveler, salkımlı hurma ağaçları, kabuklu taneler, güzel kokulu otlar vardır. Ey insanlar ve cinler! Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?”9 “İçerisinde iki kaynak fışkıran iki koyu yeşil cennette de türlü türlü meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır.”10 “İnsan, yiyeceğine bir baksın: Doğrusu suyu bol bol indirmekteyiz. Sonra yeryüzünü göz göz yarmakta ve orada taneli ekinler, üzümler, sebzeler, zeytin, hurma ağaçları ve bahçelerde koca koca ağaçlı meyveler ve çayırlar bitirmekteyiz. Bunlar sizin ve hayvanlarınız için geçimliktir.”11 Âyetlerde küme küme tomurcukları sarkan hurma meyvesi, Yüce Allah’ın erişilmez kudretine işaret eden bir âyet olarak nitelenmiştir. Demek ki insan, bu ağacı yetiştirirken, sularken, meyvesini dererken ve yiyip tüketirken bu âyet üzerinde durup düşünmeli ve ondaki ilâhî kudreti tefekkür etmelidir; o âyet vasıtasıyla insanlığa sunulan dersleri ibretle almalıdır. Yine bu meyve, bereketli bir nimettir. Nimet ise şükrü gerektirir. Şükür ise, nimeti fark etmek, nimetin asıl sahibi olarak Yüce Allah’ı bilmek ve o nimeti O’nun ölçüleri doğrultusunda kullanarak hamd etmekle gerçekleşecektir. Diğer bitkilerde olduğu gibi hurma ağacı, çekirdekten meyveli ağaca gelinceye kadar geçirdiği yetişme aşamalarında, meyveye durduğunda, hasat edildiğinde ve sonrasında çok özel fotoğraflar vermektedir. Aynı toprak ve aynı suya rağmen mahsul, şekil olarak görüntüsüyle; farklı tat ve lezzetlere sahip meyveleriyle; çiçeği, koruğu-olmuşu, yaşı-kurusuyla; dayanıklılık süresiyle; ondan üretilip elde edilen ürün çeşitleriyle özel durumlara sahiptir. Toprak mahsullerinin üzerinde Yüce Rabb’in hakkı vardır. O da ürün devşirildiğinde belli miktarını fakir fukaraya infâk etmektir. Şâyet ürün tabiî sulamasıyla elde ediliyorsa onda bir, ilave masrafla elde ediliyorsa yirmide bir oranında onun zekâtı/öşrü verilmelidir. Bu o mahsulü verene şükür ifadesidir. Hiçbir nimet israf edilmemelidir. İsraf, nimeti yerli yerince kullanmamak, elde edilmesi ve tüketilmesinde meşru olmayan yollara sapmaktır. Nimeti günahta kullanmak israftır. Nimetten sağlanan enerjiyle günah işlemek, nimete nankörlüktür. Hiçbir israf çeşidinde zerre kadar hayır yoktur, ne kadar çok olursa olsun hayır hasenâtta da israf olmaz. Hurma nimetinin faydaları saymakla bitmez. Hurma, pek çok protein, mineral, element ve vitamini içerisinde taşıyan doyurucu, besleyici, şifa verici özelliği ile öne çıkar. Botanik, ziraat ve tıp başta olmak üzere ilgili alanlarda uzmanların bu nimet üzerinde özel çalışmalar yapmaları gerekir. Âyetlerde hurma, aynı zamanda cennet nimetleri içerisinde sayılmıştır. Kıssalarda Hurma Ağacı Kur’ân kıssalarında hurmadan bahsedilir. Zira Kur’ân’da kıssaları anlatılan toplumlar, genel olarak hurma ağacının yetiştiği beldelerde yaşayan, hurma nimetinden istifade eden ve hurmayı yakînen tanıyan kimselerdir. Kur’ân, mesajının iyi anlaşılması için yakın hayattan örnekler sunar. Şöyle ki: Sâlih Peygamber kavmini uyarırken, salkımları sarkmış hurmalıklar arasında güven içinde bir hayattan mahrum kalabileceklerini onlara hatırlatır.12 Bahçe sahipleri kıssası anlatılırken iki arkadaştan birinin bahçesi şu şekilde tasvir edilir: “Birine iki üzüm bağı verip, etrafını hurmalıklarla çevirmiş ve aralarında ekinler bitirmiştik.”13 Demek ki hurma bereket sebebidir. Bolluk bereket, aynı zamanda güven sebebidir. Ekonomik rahatlık, güven sebebidir. Güvenliği tehdit eden hırsızlık, yolsuzluk, savaş gibi şeylerin temelinde genelde ekonomik hesaplar vardır. Bağ bahçenin bereketli olması için su nimeti kaçınılmazdır. İnsan, bu nimetleri görmeli ve onların elinden alınıvereceğini düşünerek şükrünü edâ etmelidir. Fir’avun’un iman eden sihirbazları hurma kütüklerine/cüzûu’/-nahl14 asma tehdidinde bulunuşu hatırlatılırken, helâk olan Âd Kavmi’nin içi boş hurma kütüklerine dönüşü15 anlatılırken yine bu bitki geçer. Hz. Meryem, doğum sancısı hissedince bir hurma ağacının altına sığındı ve melek ona, “Hurma dalını kendine silkele, taze olgun hurma (rutab) dökülsün ve ondan ye iç gözün aydın olsun.” demişti.16 Hz. Meryem’in en sıkıntılı zamanlarında hurma ağacının altına gitmesi, hurma yemesi ve ağacın altından çıkan sudan içmesi özellikle anlatılmaktadır. Bu da hurma ağacının strese iyi gelmesi, doğum yapan kadının hurma/tatlı yemesi ve doğumun su içerisinde yahut su kenarında yapılmasının ruh ve beden sağlığı açısından önemine işaret olarak yorumlanabilir. Müşrikler Peygamberimiz’den mucize olarak içlerinden gürül gürül sular akan hurma bahçesi ve üzüm bağı istemişlerdi.17 Nadiroğullarının hurma ağaçlarının kesilmesinden bahseden âyette de “lîne” kelimesi geçer.18 Yine Kur’ân, bir kısım çarpıcı örnekler/mesel sunarken hurmadan söz eder: “Hurma ve üzüm bağlarıyla dolu, arasından sular akan, bol meyveli bir bahçe…”19 Meşhur bir hadiste, Kur’ân okuma ve ona inanıp gereği ile amel etme konusunda insanlar dört bitkiye benzetilmiştir ki onlardan biri de hurmadır: “Kur’ân’ı okuyan ve amel eden mü’min turunç meyvesine benzer. Onun kokusu latîf, tadı güzeldir. Kur’ân’ı okumayan ve amel etmeyen mü’min hurma gibidir. Onun kokusu yoktur ama tadı güzeldir. Kur’ân’a inanmadığı halde onu okuyan münafık reyhan otu gibidir. Onun kokusu güzeldir, fakat tadı acıdır. Kur’ân’a inanmadığı gibi onu okumayan münâfık Ebûcehil karpuzuna benzer. Onun kokusu yoktur, tadı da acıdır.”20 Bir başka hadiste de hurmadan şöyle bahsedilir: “Hurma, Rabb’inin izniyle her zaman meyve veren, yaprakları hiç dökülmeyen ağaçtır ki o Müslümana benzer.”21 Evet, Müslüman da her şartta ve her ortamda hayır işleyen, çevresine hayrı dokunan kimsedir. Hurma nimetinin insanlık tarihinde ve hayatında özel bir yeri vardır. Tarihi beş bin yıldan daha eski olan eski bir bitkidir. Hurma ağacı, bitkiler içerisinde en fazla insana benzeyen ağaçtır. Dik ve geniş gövdesi, suyu ve güneşi çok sevmesi, ömrü, üremesi, farklı renklerde meyve vermesi, yaşlanınca meyveden kesilmesi ve başının kesilmesiyle kuruması gibi pek çok konuda insana benzerlik arz eder. Bitkiler dünyasının en mükemmeli kabul edilir. Üç bine yakın çeşidi vardır. Kur’ân’ın ilk muhâtaplarının hayatında da bu ağacın ve meyvesinin ayrı bir yeri vardı. Bunun için Kur’ân pek çok âyetinde ondan bahsetmiştir. Bize düşen her hurma nimetini tükettiğimizde, her ağacını gördüğümüzde bu âyetleri derin tefekkürle okumak, nimetin asıl sahibine şükretmektir. Dipnot * Prof. Dr. Ali AKPINAR 1. 6/En’âm, 99. 2. 50/Kâf, 9-11. 3. 23/Mü’minûn, 19. 4. 36/Yasîn, 34-35. 5. 13/Ra’d, 4. 6. 16/Nahl, 11. 7. 16/Nahl, 67. 8. 6/En’âm, 141. 9. 55/Rahmân, 10-13. 10. 55/Rahmân, 68. 11. 80/Abese, 24-32. 12. 26/Şuarâ, 148. 13. 18/Meryem, 32. 14. 20/Tâhâ, 71. 15. 5 Kamer, 20; 69/Hâkka, 7. 16. 19/Meryem, 23-26. 17. 17/İsrâ, 91. 18. 59/Haşr, 5. 19. 2/Bakara, 266. 20. Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l-Kur’ân 17, Tevhîd 36; Müslim, Müsâfirîn 243; Ebû Dâvud, Edeb 16; Tirmizî, Edeb 79; İbni Mâce, Mukaddime 16. 21. Buharî, Edeb 89.
Ali AKPINAR
YazarYüce Allah’ın son mesajı Kur’ân ve son peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ile bir kez daha yenilediği İslâm dini, bütün zamanları ve bütün coğrafyaları kuşatan evrensel bir dindir. Onun kitabı ve Peygam...
Yazar: Ali AKPINAR
Zaman, Yüce Allah’ın bizlere bahşetmiş olduğu en önemli nimetlerinden biridir. Zaman hem nimet hem emânettir bizde. Zira zamandan bir bölüm verilmemiş olsaydı imtihana çekilmezdik. Bunun için mükellef...
Yazar: Ali AKPINAR
Fetih, “açma, başlama, başlatma” anlamlarına gelir. Bizim Hayat Kitabımızın bir bütün olarak ilk inen ve Mushaf’ın en başında olan sûresi Fâtiha Sûresi’dir. “Açan” anlamına gelir ve Kitabımız o kutlu ...
Yazar: Ali AKPINAR
Hicretin altıncı senesinde Peygamberimiz bir grup ashâbıyla birlikte umre yapmak üzere Medîne’den Mekke’ye doğru yola çıktı. Mekke yakınlarında Hudeybiye mevkiine geldiklerinde müşrikler, şehre girmes...
Yazar: Ali AKPINAR