Dijitalleşme, Gençlik ve İnanç Sorunları
Küreselleşme, coğrafyanın sonu, zaman ve mekân sıkışması gibi anlamlara gelmektedir. Küreselleşme sayesinde yaşadığımız dijital çağda; bilgi, sermâye, eşyâ, din, siyâset ve ekonomi alanlarında sınırlar oldukça aşıldı. Küreselleşme olgusunun arka planında iletişim teknolojisi alanında baş döndürücü gelişmeler yaşanmaktadır.
Uzayda uydular, fiberobtikler aracılığıyla elektronik asfaltlarda dolaşan bilginin hacmi, akışı, büyümekle kalmadı, hızlandı ve bilgi ucuzladı. Artık bilgiye ulaşmak saniyeler içinde mümkün. Eğer istenilirse, bizler de interaktif olarak bilgi dünyasına katılım gerçekleştirebiliriz.
Bilişim teknolojileri, bilgisayar ve internet gibi bilgi araçlarını üretti. Gündelik hayatta bu araçlarla iletilen bilginin türleri değişti. Bilgi paylaşım siteleri ve arama motorları ayrı ayrı sistemlerle hayatımıza girdi. Hoş, eğer bu araçlar salt bilgimizi ve görgümüzü müsbet yönde artıracaksa ne güzel. Ama öyle olmadığını görüyoruz. Bu noktada hem iyi ve hem de kötü haberlerin varlığı âşikâr.
Eskiden bağımlılık denildiği zaman; içki, eroin, kumar, sigara, alkol akla gelirdi. Bugün bağımlılığa yeni unsurlar eklendi. Bunun adı, internet bağımlılığı. Yapılan araştırmalarda Türkiye’de ortalama bir kişinin en az 5, en fazla 7 saati internette geçmektedir.
Şöyle evde, okulda, ulaşım araçlarında, çarşıda, pazarda, sosyal hayatın her yerinde çevrenizde insanlara kısa bir göz atmak yeterli. Elbette bunda pandemi döneminde eve kapanmanın da büyük rolü olmuştur. Hatırlayalım, salgın günlerinde gençlerin ve yetişkinlerin evde kalma zorunluluğu sosyal medya mecrâlarında sörf yapma alışkanlıklarını artırmıştır.
Buna internetten alış-verişleri de eklemek mümkün. Hele hele çocuklarını televizyon izlemekten korumaya çalışan aileler, salgın ve deprem günlerinde online eğitimin zorunlu hâle getirilmesiyle birlikte onları kontrol edemez hâle gelmişlerdir.
Bilindiği gibi internet bağımlılığı, gençlerimizi sosyal hayattan kopararak, sosyal medyaya hapsetti. Neredeyse, sosyal medyada görünmemek, sosyal ölüm gibi algılanır oldu. Hava gibi, ekmek gibi, su gibi, internette sörf yapmak da bir ihtiyaç haline geldi.
Gitgide, tabletsiz, akıllı telefonsuz, bilgisayarsız yaşanamaz algısıyla, internet çılgınlığını bir hayat tarzı olarak görmeye başladı gençlerimiz. Artık sosyalleşmek, yüz yüze ilişkilerde değil, sosyal ağlarla sınırlandırıldı. Sadece gençlerimiz değil, bütün insanlık, bönleşti, duygusuzlaştı, siber istismarların tuzağına düşmeye başladı; bu sebeple aileler parçalanıyor, insanlar dolandırılıyor.
Ahlâkî sınır tanımayan hakaretler, küfürler ve kabalıklar büyük bir hızla gidiyor. Çocuklar ve gençler interneti bir bilgi aracı olarak değil, salt bir oyun ve eğlence aracı haline getirdiler. Evlerde aile fertleri birbirleriyle konuşamıyor. Herkesin elinde bir akıllı telefon.
Herkes kendi odalarına çekildi. Aile bağları kopmak üzere. Akraba ziyâretleri, misâfirlikler de askıya alındı. Gitgide internet, sosyal medya ağları bir eğitim aracı olmaktan ziyade, sosyal ilişkileri koparma aracına dönüştü. Bu gelişmeleri hafife almamak gerekir.
Bugün dijital bir çağda yaşıyoruz. Baş döndürücü bir hızla ilerleyen bilim ve teknoloji alanındaki yeni gelişmeler, iletişim devriminin de katkılarıyla her türlü bilgi akışını hızlandırmıştır. Artık bilgisayar, tablet, internet, akıllı telefon gibi iletişim araçlarıyla sosyal medya mecrâlarında filtresiz bir şekilde akan bilgiye ulaşmayı çok kolaylaştırmıştır.
Taşınan bu bilgiler arasında faydalı olanlar olduğu gibi gençlerimizin zihin, gönül ve inanç dünyalarını bozmaya dönük zararlı bilgiler de vardır. Doğru dini bilgi konusunda rehberlik yapılmadığı takdirde, gençlerimiz, art niyetli kişilerin yanlış ve bozuk inanç ve görüşlerinin etkisinde kalmaktadır. Bu durum onların inanç dünyalarında tamiri zor boşluklar ve yıkımlar oluşturmaktadır.
Nerede düştüysek, oradan kalkmasını bilmeliyiz. Gençliğimizi, inanç alanında ortaya çıkan şüphe ve tereddüt çıkmazlarından kurtarmanın yolu, bütün sosyal mecrâları kullanarak onlara doğru dinî bilgiyi ulaştırmaktır. Bugün gençliğimiz, her şeyi mubah sayan “nihilist” bir yaşam biçimine doğru sürüklenmektedir.
Ateizm, deizm ve agnostisizm gibi sapkın din dışı akımların tuzağına düşmektedir. Eğer bu konuda doğru rehberlik yapmazsak, ileriye dönük ideallerden ve her türlü erdeme ait değerlerden uzaklaşan gençliğimizin geleceği karanlıktır.
Netice olarak, gençliğimize yeniden hayatın anlamını ve yüce insanlık değerlerini kavratmada öncülük yapmamız gerekmektedir. Bunun yolu da onların inanç dünyalarıyla ilgili içinden çıkamadıkları sorulara anlaşılır ve kolay cevaplar üretmekten geçmektedir.
Gençlerin inanç konusundaki sorularına doğru cevaplar vermezsek işte o zaman gençlerimizi kaybederiz. Çünkü bizler, geleceğimizi emânet edeceğimiz gençlerimizin beden sağlıklarını korumakla yükümlü olduğumuz gibi, akıl, gönül, ruh ve inanç sağlıklarını da korumakla yükümlüyüz.
Doğru, mantıklı sağlam bir inanç ve ahlâkî değerlerle donanan gençlerimiz, istikbâlimizin ve istiklâlimizin temînâtı/güven kaynağı olacaktır. Buna hazır mıyız? Bu konuda devlet kurumlarına görevler düştüğü gibi, sivil toplum kuruluşlarına da görevler düşmektedir. Kısaca her kim nerede bulunuyorsa elini vicdanına koymalı, bu geri dönülemez yolda gençlerimizin elinden tutmalıdır.
Ramazan ALTINTAŞ
Yazar2008 yılınca Mehmet Nuri Yardım Bey ve arkadaşları tarafından Eskader kurulmuş ve derneğe bağlı sanatalemi diye de bir site açılmıştı. Arkadaşım Umut Bulut derneğin Cağaloğlu’nda Timaş’ın karşısındaki...
Yazar: Aydın BAŞAR
Dergimiz yazarlarından, şiiri uzmanı, edebiyatçı Vedat Ali Tok’un ”Bir Nefes Şiir” başlığını taşıyan şiir kitabı yayınladı. Eser, yayınlanmış onun üzerinde kitabı bulunan yazarımızın ilk şiir kitabı o...
Yazar: Yusuf HALICI
Miladî 1256... Anadolu fay hattıyla birleşen ölü deniz fay hattı harekete geçiyor. Başta Antakya, Şam, Mısır, Filistin ve Hicaz Bölgesi olmak üzere bu koca coğrafyada yıkıcı ve tahrip edici büyük bir ...
Yazar: Ramazan ALTINTAŞ
Tasavvuf denilince¸ mürşid ve derviş kelimeleri hemen akla gelen kavramlardır. İslâm'ı daha iyi yaşamak¸ maddenin esiri olmaktan kurtulup¸ elde ettiğimiz dünyevî varlıklarımızı Hak yolunda ve meşru al...
Yazar: Resul KESENCELİ