YAPMA-ELLEME İLE BÜYÜTÜLEN ÇOCUKLAR
Günümüz anne babalarının çocukları ile ilgili en büyük sıkıntılarının başında ders çalışmamaları gelmektedir. Bugün, çocuklarının ders çalışmasından hoşnut olan anne baba sayısı, parmakla sayılacak kadar azdır. Anne babaların büyük çoğunluğu, çocuklarının yetenekli olduğunu söylemekte ancak istenilen şekilde ders çalışmadıklarından şikâyet etmektedirler. Çocukların ders çalışmamasının birçok nedeni olsa da temelinde, girişimcilik ruhlarının engellenmesi ve sorumluluk duygularının gelişmemesi yatmaktadır. Çocukların bu duyguları anne babaları tarafından geliştirilmek bir yana, engellenirse, çocuklar da ister istemez ders çalışmak istemeyeceklerdir. Cenab-ı Hak: “Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.” (16/Nahl, 78) buyurmaktadır. Çocuklar anne karnından hiçbir şey bilmezken doğduklarında duygu, düşünce ve davranışlarının şekillenmesinde anne babasının katkısı büyüktür. Bu çocuklar, her şeyi tanıyarak ve deneme yanılma yöntemiyle öğreneceklerinden gördükleri her şeyle oynamak isteyeceklerdir. Çocukların bu istekleri, anne babaları tarafından evin düzenini bozmak olarak algılanacağından özellikle de annelerin olmaz ve hayır tepkileriyle karşılaşacaklardır. Çocuklar, yürümeye başlamadan önce, ellerine aldıkları her şeyi ağızlarına götürürler. Çocukların bu davranışı, her şeyi ağızlarıyla tanımaya çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Bu dönemde, çocukların girişimcilik adına tanımaya çalıştıkları şeyleri yasaklamak yerine, yutamayacağı ve zararsız olanlardan elleyebileceği, ısırabileceği, oynayabileceği değişik materyaller vermek gerekir. Yine çocuklar, özellikle de yeni yürümeye başladıkları zaman, zihinsel gelişimlerinin bir özelliği olarak, evdeki her şeyle oynamak isteyeceklerdir. Çocukların tanımak için her şeyle oynama isteği, anne-babalar tarafından evi karıştırmak olarak algılandığından, çocukların girişimcilik duyguları engellenecektir. Oysa bu çocukların küçük yaştan itibaren zihinsel gelişimlerinin bir gereği olarak her şeyle oynamak istemesi normaldir ancak anne babaların sarf ettiği, ona dokunma, onu elleme, oraya gitme, yapma, etme gibi emirler çocukların girişimciliklerini olumsuz etkilemektedir. Bunun sonucunda bu çocuklar, okula başlayınca da ders çalışmayan, araştırma yapmayan, çevresini incelemeyen, kitapları karıştırmayan birer öğrenci olacaklardır. Bu çocuklar, büyüdükleri zaman sadece etrafı gözlemleyen, araştırma şevki kırılmış, ne yapacağını bilmeyen, iş beğenmeyen insanlar olacaklardır. Çocukların girişimcilik ruhlarını daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki deneyi iyi okuyup iyi değerlendirmek gerekir: Berkeley’deki California Üniversitesinde, iki psikolog, bir biyo-kimya ve bir de anatomi uzmanından oluşan ekibin yaptığı araştırmalarda, yeni doğmuş on iki ikiz fare deney için ayrılıyor. Bu ikizlerden birer tanesi bir araya toplanıyor. İkiz eşleri ise tek tek kafeslere kapatılıyor. Bunlara kafeslerinden çıkma, çevreyi tanıma imkânı verilmiyor ve bakıcıları da ancak yiyecek verme zamanlarında farelerle ilgileniyorlar. Bir araya toplanmış olan fareler ise, bol ışıklı, kalabalık, gürültülü bir laboratuvardaki kafese yerleştiriliyorlar. Kafese merdivenler, döner tekerlekler ve daha başka “beş duyuya yönelik” fare oyuncakları konuluyor. Fareler her gün otuzar dakika kafesten çıkarılarak diledikleri gibi dolaşmalarına izin veriliyor. Fareler büyüdükçe, onlara çeşitli öğrenme görevleri yükleniyor ve öğrendikleri her yeni şey için şekerle ödüllendiriliyor. Bu uyarı ve eğitim programı, seksen gün sürdürülüyor. Uyarıcı ve eğitici çevrede büyüyen farelerle öteki fareler bir araya geldiğinde, birinci gruptakilerin ötekilerden daha zeki ve problem çözmede daha becerikli olduğu ortaya çıkıyor. Daha sonra, bu farelerin beyinleri inceleniyor. Ve uygun çevrede yaşayan farelerin beyninin öteki farelere oranla daha çok büyüdüğü, kıvrımlarının fazlalaştığı ve ağırlaştığı görülüyor. Beyin hücreleri çoğalıyor. Anne Babalar Neler Yapmalı? Anne babaların ellerinde, yazılı olmasa da sözlü olarak, evde dokunulmaması ve ellenmemesi gerekenler listesi vardır. Başka bir ifadeyle çocuklara, evde yapabileceklerinden daha çok yapamayacakları şeyler söylenmektedir. Bu süreçte; her hareketinde elleme, dokunma, yapma, etmelerle karşılaşan çocuğun gelişimi de sağlıklı olmayacaktır. O kadar yapılmaması gerekenler arasında evde dokunulacak ya da yapılacak hiçbir şey yok mu dediğimizde anne babalar: “Gitsin, oyun oynasın, internete girsin ya da televizyon seyretsin!” demektedirler. Tamam, oyun oynasın, internete girsin, televizyon seyretsin de nereye kadar? Her şeylerine karışılan, yapması gerekenlerden daha çok yapmaması gerekenler söylenen çocuklar da yapması gereken dersleri de yapmayacaklardır. Anne babaların yapacağı ilk şey, evin düzenini çocuğa göre ayarlamaktır. Çocuk kırıp dökecek diye çocukların hareketlerini kısıtlamamak gerekir. Sadece, çocuğu yaralayacak eşyalarla kırılıp dökülecek şeylerin ortada bulundurulmaması gerekir. Yoksa her şeyi ilginç bulacak olan çocuklar; bunlarla oynayacak, bu da hem kendisine hem de eşyalara zarar vermesine neden olacaktıri. Çocukların zihinsel gelişimleri gereği evdeki uygun eşyalarla oynama isteği, engellenmenin aksine teşvik edilmelidir. Özellikle evde kullanılmayan eşyaları kullanmalarına müsaade edilmeli ve bunlardan yeni şeyler yapmaları için de özendirilmelidirler. Sonuç olarak; yukarıdaki fare deneyinde de olduğu gibi, çocukların zihinsel ve psiko-sosyal gelişimlerinin sağlıklı olabilmesi için öncelikle kabul görmeleri gerekir. Çocukların kendilerini değerli hissetmeleri ve sosyal kabul görmeleri için de çocuklara uygulama olanakları verilmelidir. Çocuklara evde çok fazla müdahale etmeden dilediği şekilde hareket etme özgürlüğü sağlandığında kendilerinin değerli olduğunu hissedeceklerdir. Kendilerinin önemli olduğunu hisseden çocukların girişimcilikleri gelişecektir. Bu da çocuklara güven getirecek ve onlarda bir şeyleri yapabileceği inancını geliştirecektir. Başka bir ifadeyle yeni denemeler için risk almaktan korkmayacak ve yeteneklerini fark etmeye başlayacaklardır.
M. Emin KARABACAK
YazarÇevremize baktığımız zaman titiz insanlarla karşılaşırız. Bunların arasında komşumuz olduğu gibi arkadaşımız, eşimiz, dostumuz da olabilir. Fakat titizlik hemen hepsinde farklı özelliktedir.Toplumda t...
Yazar: M. Emin KARABACAK
İsrail’in Filistin’e saldırıları olanca şiddetiyle devam etmektedir. İsrail; çocuk, kadın, yaşlı, okul ve hastaneleri vurarak Batılı devletlerin de desteğini arkasına alarak Filistin’de terör estirmek...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Yeni bir eğitim öğretim yılının başlayacağı-başladığı şu günlerde, biz anne babaların tek derdi vardır, o da çocuklarımızın başarısıdır. Biz anne babalar, çocuklarımızın okul hayatında olduğu kadar to...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Gıda tercihleriniz iklim değişimini etkileyebilir mi ve yaptığınız şeyler gerçekten bir fark yaratıyor mu? Bu çok ağır bir soru gibi görünebilir. Korkmayın çünkü bilim adamlarının vardıkları açık ve a...
Yazar: Nesibe AYDIN