DEM BU DEMDİR
Hazreti Ali (r.a.) şerefli hanımı Hazreti Fatıma (r.anhâ)’ya demiştir ki; “Fatıma! Yemek yaptığın vakit sulu ve hafif yemekler yap ki, fazla çiğneme derdi olmasın. Çünkü sulu yemek tez yenir, kuru yemeği çok çiğnemek gerekir. İkisi arasında elli defa tesbih ve zikir farkı vardır. Yemek başında çok bekleyip hayırlı işlerden geri kalmayalım.” O mübarekler, ibadet ve hayır işlerinden geri kalmamak için yemekteki çiğneme süresini bile dikkate alıyorken, günümüzde gerek telefon ve bilgisayarda, gerek televizyon karşısında geçirilen boş zamanları düşününce ne büyük bir gaflet içinde olduğumuz daha iyi anlaşılır. Günlük hayatın yoğun meşgalesiyle uğraşırken, yazık ki yaratılış sebebimizi unutur olduk. Cenab-ı Allah (c.c.), Zariyat Suresi 56. ayetinde mealen “Ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyurur. Ayet-i kerime mealen elbette ki, her işi bırakıp sadece ibadetle meşgul olmaya işaret etmiyor ama bu ayeti hatırımızdan hiç çıkarmazsak, bedenimize ve maneviyatımıza zarar veren malayani şeylerle hiç değilse daha az meşgul oluruz. Örneğin uzmanlar gece uyumadan önce cep telefonuna bakılmasının çok zararlı olduğunu söylüyor. Araştırmalara göre, cep telefonundan göze gelen mavi ışık melotonin denen bir hormonun salgılanmasına engel oluyor ve bu da uykusuzluk problemini beraberinde getiriyormuş. Uykusuzluk sonucu gün boyu beynimizde oluşan nörotoksinleri temizleyen gliyal hücreleri de işini düzgün yapamadığından, hafıza problemleri ve odaklanamama gibi sorunlar çıkıyor. İnsanların günlük işleri yapmalarının haricinde (ki odaklanma sorunu yaşayanlar zamanlarını efektif kullanamayacağından çoğunlukla verimleri düşük olur.) başka hiçbir şeye enerjileri kalmıyor. Buna karşın marifet ehli ağır ağır ve düşünerek, özellikle geceleri Kur’an okuyan bir kimsenin kalbinde marifet kapılarının açılacağını söylüyor. Ayrıca yapılan ilmî araştırmalar gösteriyor ki, Kur’an okuma beyin hücrelerinin azalmasına da engel oluyor. Kur’an ilmiyle meşgul olanların yaşları ne kadar büyük olursa olsun, nasıl berrak bir hafızaya sahip olduklarını hepimiz biliriz. Bu konuya sonraki bölümlerimizde devam edeceğimizi belirtirken sözümüzü Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin muhteşem dizeleriyle bağlayalım: Ömrünün sermayesin verme yele Geçti fırsat bir dahi girmez ele Ey gönül gel Hakk’ı zikret aşk ile Dem bu demdir dem bu demdir dem bu dem
Raziye SAĞLAM
YazarSevgili çocuk dostlarım;Bugün Uzun Kulak’la ormana gittik. İnsanlar yaz sıcağından kurtulmak için, yiyecekleriyle birlikte ormana gelerek yiyip içip güzel vakit geçiriyorlar. Biliyorsunuz ağaçlar hava...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Geçtiğimiz günlerde bir hafta sonu ablam ve iki kızıyla Yunanistan’a gittik. Yeni yerler görüp farklı kültürlerden insanları tanımak hep ilgimi çekmiştir. Arabayla ilk kez yurt dışına çıkmanın biraz h...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Bugün köyün bütün çocuklarıyla birlikte göle gidiyoruz. Esma ile Atlas’ın atları İpek de arkamızdan geldiği için, Hafize Teyze Rüzgâr’ı oldukça yavaş sürüyor. Göle vardığımızda...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Tatil mevsimi nedeniyle yurt içi ve yurt dışı seyahatlerin arttığı bir dönemdeyiz. Ben de seyahat etmeyi çok severim. Çünkü benim için seyahat etmek, gezip gördüğüm yerlerde Allah’ın nimetlerini düşün...
Yazar: Raziye SAĞLAM