DANİŞMEND GÜMÜŞTEGİN “AHMED GAZİ” HAÇLILARLA MÜCADELE VE MALATYA’NIN FETHİ
Danişmend Gazi’nin kaynaklarda adı Melik-i Muazzam Danişmend Ahmed Gazi bin Ali et-Türkmânî olarak geçmektedir. Fetih menkıbelerinden oluşan ve tarihî kaynak olmaktan ziyade destânî bir roman özelliği gösteren Danişmendnâme’de Malatya Emiri Ömer’in kızıyla evlenen Ali b. Mızrab’ın oğlu olarak dünyaya geldiği ve asıl adının Ahmed olduğu, Battal Gazi’nin torunu Sultan Turasan ile arkadaşlık ettiği, ondan gündüzleri savaşçılık öğrendiği, geceleri de dinî ilimler tahsil ederek âlimlik mertebesine ulaştığı ve bundan dolayı da kendisine “Danişmend” denildiği ifade edilmektedir. Ortaçağ’ın en güvenilir tarihçilerinden İbnü’lEsîr Danişmend’in asıl adının Taylu olduğunu, Türkmenlere öğretmenlik yaptığı ve zamanla hükümdarlığa kadar yükseldiğini; İbn Bîbî, Danişmendli hânedânı hakkındaki rivâyetlerin çelişkili olduğunu; Aksarayî, Danişmend’in Malazgirt Zaferi’nden sonra Niksar, Tokat, Sivas, Elbistan ve civarını ele geçirdiğini; Reşîdüddîn Fazlullah-ı Hemedânî de onun Malazgirt Savaşı’na katılan ve zaferin kazanılmasında önemli rol oynayan kumandanlardan biri olduğunu söyler.
Danişmend adı bir lâkaptan ibaret olup isim değildir. Ahmed Gazi ve Gümüştegin Gazi aynı kişilerdir. Çünkü Türkler İslâmiyet’i kabul ettikten sonra bu dinin etkisiyle İslâmî isimler almaya başladılar, ancak Türk adlarını da terk etmediler. Her iki ismi birlikte kullandılar. Bunun örnekleri oldukça fazladır. Mesela, Selçuk Bey’in büyük oğlu Arslan Yabgu’nun İslâmî adı İsrâil’dir. Selçuk Bey’in torunlarından ve Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucularından olan Çağrı Bey’in İslâmî adı Dâvud’dur. Onun oğlu ünlü Selçuklu Hükümdarı Alp Arslan’ın İslâmî adı Muhammed’dir. İşte bu örneklerde olduğu gibi Danişmend Gazi’nin de Türk adı “Gümüştegin”, İslâmî adı “Ahmed”dir. Danişmend’liler Beyliği’nin kurucusu ve ilk hükümdarı “Danişmend” lâkaplı Gümüştegin Ahmed Gazi’dir.
Haçlılarla mücadele eden, Malatya’yı fetheden, Bohemund’u yakalayıp sonra da fidye karşılığı serbest bırakan ve Sultan I. Kılıç Arslan ile savaştıktan sonra 1104 yılında vefat eden Danişmendi hükümdarı Danişmend Taylu Ali’nin oğlu Danişmend Gümüştegin Ahmed Gazi’dir.
İslâm Ordularını Mansûr ve Muzaffer Eyle
Kaynaklardaki bilgilerden anlaşıldığına göre Azerbaycan’da Arrân ve civarında yaşayan bir Türkmen ailesine mensup olan Danişmend Gazi, hem Türkmenlere muallimlik yapıyor hem de Türkmen emirleriyle beraber kâfirlere karşı cihat ediyordu. Sultan Alp Arslan’ın 1064 yılında çıktığı Kafkasya seferi sırasında diğer Türkmen beyleriyle ordugâha giderek Selçuklu Ordusu’na yol gösterdi. Bu tarihten itibaren Sultan Alp Arslan’ın hizmetine girdi. Bilgeliği, cesareti, yiğitliğiyle onun dikkatini çekti ve en güvenilir emirleri arasına girdi. Malazgirt Savaşı’na da katılarak zaferin kazanılmasında tavsiyeleriyle manevî bakımdan önemli rol oynadı. Nitekim Sultan Alp Arslan barış teklifinin Bizans İmparatoru Romanos Diogenes tarafından reddedilmesi üzerine Artuk, Saltuk, Mengücük, Danişmend, Çavlı ve Çavuldur adlı emirleriyle yüksek bir yerden Bizans ordugâhını gözetledikten sonra savaşla ilgili olarak onların görüşlerini sormuş, bunun üzerine Danişmend: “Bugün çarşambadır, saadetle geri dönelim. Bugün ve yarını silahlarımızı hazırlamakla geçirelim. Elbiselerimizi temizleyip zemzemle yıkanmış kefenlerimizi hazırlayalım. Cuma günü hatiplerin minberlerde ‘Ya Rabbi, İslâm Ordularını mansûr ve muzaffer eyle!’ diye duâ ettikleri zaman, samimiyetle tekbir getirip kâfirlerin üzerine saldıralım; eğer şehitlik saadetine erişirsek, ‘(Bu) ne güzel mükâfat’ ve eğer galip ve muzaffer olursak, ‘Bu ne büyük başarıdır.’ Bu veciz sözlerden sonra bütün beyler, Danişmend ’in fikrini beğenip geri döndüler. Kararlaştırılan zaman gelince tekbir getirip düşmanın üzerine saldırarak galip geldiler.
Sultan Alp Arslan savaşa katılan emirlerinden Anadolu’da fetihlerde bulunmalarını istemiş ve fethedecekleri yerlerin kendilerine ikta edileceğini bildirmişti. Zaferin ardından fetihlere girişen beyler, Anadolu’nun muhtelif şehirlerini fethederek buralarda kendi adlarıyla anılan beylikler kurmuşlardı. Bunlar arasında Danişmend Ahmed Gazi de bulunmakta idi. XII. yüzyıl müelliflerinden Zâhirüddîn Nîşâbûrî, Malazgirt Zaferi’nin ardından Sultan Alp Arslan’ın Erzurum ve civarını Saltuk Bey’e; Mardin ve Harput yörelerini Artuk Bey’e; Erzincan, Kemah ve Şebinkarahisar’ı Mengücük Gazi’ye; Maraş ve civarını Emîr Çavuldur’a; Sivas, Tokat, Amasya ve Kayseri’yi de Danişmend Gazi’ye iktâ ettiğini söyler. Danişmend Ahmed Gazi Malazgirt Zaferi’nden sonra Sivas’a geldiğinde şehri harap halde bulmuştu. Çünkü imparator Malazgirt Seferi sırasında burayı tahrip etmişti. Danişmend Gazi fazla bir mukavemetle karşılaşmadan Sivas’a girdi ve Danişmendi hanedanını kurdu (1071). Daha sonra Sivas’ı bir üs olarak kullanarak Çavuldur, Tursan (Turasan), Kara Doğan, Osmancık, İltegin ve Kara Tegin adlı emirleriyle Amasya, Tokat, Niksar, Kayseri, Zamantı, Elbistan, Develi ve Çorum’u zapt ederek Danişmendi topraklarına kattı.
Haçlı Seferleri ve Danişmend Gümüştegin Ahmed Gazi
1096 yılında Avrupalı Hıristiyan topluluklarının gerçekleştirdiği Birinci Haçlı Seferi’nin başarıya ulaşması nedeniyle ve aynı zamanda Doğu’da kurulan Haçlı devletçiklerinin idarecilerinin sürekli Avrupa’dan yardım istemeleri ve yine ilk haçlı seferine katılıp geri dönen kimselerin Doğu’daki zenginlikleri anlatmaları gibi nedenlerle Avrupa Hıristiyan Dünyası Papa’nın teşvikleriyle yeni ordular hazırlayarak bunları Anadolu üzerinden Doğu’ya göndermeyi kararlaştırdılar. 1101
Yılı Haçlı Seferleri’nin birleşik birinci ordusu Danişmendli başkentine doğru harekete hazırlanırken Danişmend Gazi de Haçlıların hareketinden zamanında haberdar olmuş ve Artukluların Mardin, Meyyâfârıkîn (Silvan), Âmid (Diyarbakır) ve Harput beyleri ile Mengüceklilerden Erzincan ve Divriği meliklerine birer haberci gönderip “Büyük bir düşman Müslümanların üzerine gelmektedir. Eğer hep birlikte yardıma gelmezseniz, bu fitne uzaklaştırılamadığı gibi artar. İslâm’a büyük zarar ve ziyan verir. Bu zarar ve ziyan her tarafa yayılır.” diyerek onları Anadolu’ya doğru gelmekte olan düşmana karşı uyardı.
Danişmend Gazi aynı zamanda Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan’a da haberci gönderip onu bu durumdan haberdar ederek Haçlılara karşı birlikte hareket etmeyi teklif ediyordu. Haçlılar 5 Ağustos sabahı Türklere saldırdılar. Sultan I. Kılıç Arslan, Danişmendli Gümüştegin Ahmed Gazi, Artuklu Belek Gazi ve Harran Emîri Karaca Bey’in idaresi altındaki Türk ordusuna sayıca kalabalık olmalarına rağmen yenildiler. Türkler 1101 yılı içinde Anadolu’ya gelen üç büyük Haçlı ordusuna karşı büyük bir mücadele vermiş, 1097’de uğranılan başarısızlığın aksine yapılan mücadelelerden zaferle çıkmışlar, Anadolu’daki Türk beyleri düşmana karşı milli birlik ve beraberlik şuuru içinde hareket ederek kendilerinden sayıca çok üstün bu üç orduyu da bozguna uğratmasını bilmişlerdir. Yapılan mücadele Anadolu’nun Türk yurdu olarak kalmasını sağlayan önemli mücadelelerden biridir. Türk beyleri üç orduyu da imha etmeyi başardılar. I. Haçlı Seferi’nin bir devamı niteliğinde olan 1101 yılı Haçlı Orduları ile yapılan mücadele Danişmend Gazi ve Kılıç Arslan için Anadolu’da var olma mücadelesiydi.
Danişmend Gümüştegin Ahmed Gazi’nin Malatya’yı Fethi
Danişmend Gümüştegin Gazi, 1101 yılında Anadolu’ya giren Haçlı Ordularına karşı Sultan I. Kılıç Arslan ile birlikte başarıyla karşı koyup bu tehlikeyi savuşturduktan sonra Malatya’yı muhasara etti. Malatya halkına karşı daha merhametsizce davranan Gabriel’in zulmü dayanılmaz hale geldiğinden iki asker, şehri Danişmendiler’e teslim ettiler ve Gümüştegin Gazi de 18 Eylül 1102 Çarşamba günü Malatya’ya girdi. Sultan Kılıç Arslan ve Gümüştegin Gazi tarafından art arda düzenlenen kuşatmalar ve Ermeni hâkimi Gabriel’in kötü idaresi sonucu büyük ıstıraplar çeken, açlık ve yokluğun pençesinde kıvranan Malatya halkı, şehrin Gümüştegin Gazi’nin eline geçmesi sonucu rahat bir nefes alabildi. Gümüştegin Ahmed Gazi’nin emri uyarınca, askerler şehre girince halka dokunmadılar, sadece şehirde değerli gördükleri şeylere el koydular. Danişmend Gümüştegin Gazi, halka gayet iyi davrandı ve onların evlerine dönmelerini sağladı. Sonra kendi ülkesinden gıda maddeleri, tohumluk bitki, damızlık hayvan ve Malatya halkı için gerekli olan diğer şeyleri getirterek halka dağıttı. Zindanlarda mahkûm olarak tutulan kimseleri serbest bıraktı ve onlara topraklarını geri verdi.
Fakat iki Türk hükümdarı; Danişmend Gazi ve Sultan I. Kılıç Arslan’ın arası açıldı. 1101 Yılı Haçlı Ordularına karşı girişilen mücadelelerden önce Danişmend Gazi’nin Sultan I. Kılıç Arslan’a Haçlıların mağlup edilerek Anadolu’dan uzaklaştırılması halinde yerine getireceğini taahhüt ettiği sözleri tutmaması Sultan Kılıç Arslan’ı kızdırdı. Sultan I. Kılıç Arslan kendisine yollanan 100.000 dirhemi Danişmend Gazi’ye geri göndererek, “Benim onun dirhemine ya da dinarına ihtiyacım yok. Ben para için değil İslâm’ı korumak için yardım ettim.” diyerek kırgınlığını dile getirmiş ve bu olaydan sonra Sultan Kılıç Arslan, Danişmend Gazi’ye saldırmak için sürekli fırsat kollamaya başlamıştı. Danişmend Gazi’nin hasta olduğunu duyunca Elbistan ve Zıbatra (Doğanşehir)’yı zapt ederek Malatya üzerine yürüdü. Danişmend Gazi sağlığına kavuşunca onun üzerine yürüdü.
Sultan Kılıç Arslan, Danişmend Gazi’ye karşı koyamayacağını anladığından derhal geri çekildi. Daha sonra Maraş yakınlarında Sultan I. Kılıç Arslan’a karşı uğradığı mağlubiyet Gümüştegin Gazi’nin itibarını çok sarstı. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra 1104 yılında Gümüştegin Gazi, Sivas’ta vefat etti.
Kaynakça
Abdülkerim Özaydın, “Dânişmend Gazi” , Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi.
Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler (Çeviri: Yıldız Moran), İstanbul, 1994.
Işın Demirtkent, “1101 Yılı Haçlı Seferleri”, İstanbul, 1995.
İbn-i Bibi El Hüseyin Bin Muhammed El Evamirü’l Alaiyye Fi’l Umuri’l Alaiyye, Ankara,1996.
İbnul Esir, El Kamil Fit Tarih (10 Cilt), İstanbul. 2008.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı Rıdvan Nafiz Edgüer , Sivas Şehri, ( Haz: Recep Toparlı), İstanbul, 2014.
Kerimüddin Mahmud-i Aksarayi, Müsâmeretü’ l-ahbâr ve Müsâyeretü’l-Ahyâr, Ankara, 2000.
Mükrimin Halil Yinanç Türkiye Tarihi: Selçuklular Devri I, Anadolu’nun Fethi, İstanbul, 1944.
Reşîdüddîn Fazlullah, Câmi‘u’tTevârîh, (Haz. Ahmed Ateş), Ankara, 1960.