DANIŞMA: ORTAK AKIL
"İstişare¸ bir tür danışma¸ tartışma¸ müzakere etme¸ düşünceleri takas etme¸ daha esenlikli ve daha doğru olanı bulma çabasıdır. Bu tümüyle ahlakî bir çabadır. Doğru'nun keşfi için yapılan her türden düşünce alışverişi¸ yanlış bir sonuca çıksa da doğru sayılmıştır."
"İstişare¸ bir tür danışma¸ tartışma¸ müzakere etme¸ düşünceleri takas etme¸ daha esenlikli ve daha doğru olanı bulma çabasıdır. Bu tümüyle ahlakî bir çabadır. Doğru'nun keşfi için yapılan her türden düşünce alışverişi¸ yanlış bir sonuca çıksa da doğru sayılmıştır."
Akıl akıldan üstündür' de deniyordu sanırım
Ya da üç elif yan yana gelince 111 olur. Ayrı olsalar 1 değerindedirler¸ ama birleşince¸ birikimlerini birleştirince¸ 111 gücüne ulaşırlar.
Kur'an'ımız¸ Allah'ın eli bütün ellerin üzerindedir' buyurur.
Demek ki¸ insan¸ Allah'ın sonsuz ve mutlak eli'nin altında¸ yekdiğerine muhtaçtır.
İnsanın¸ daima¸ hayatın sorularına ve sorunlarına karşı¸ başkalarından yardım almaya¸ düşünce istemeye¸ akıl danışmaya ihtiyacı vardır.
Bu ihtiyaç¸ aslında¸ insan aklının kişisel doğasının ve sınırlarının her zaman¸ hiçbir şeye tek başına yetmediğinin göstergesidir.
İnsan¸ gerçi tek başına¸ İlahî Hakikat'e muhataptır¸ yalnız doğar ve yalnız ölür. Kabre yalnız girer. Dünyevî dostluklar ve yoldaşlıklar kabre kadardır¸ berzahta insan yalnızdır.
Fakat¸ insanın insanlara olan ihtiyacı¸ hayatın kendisine yönelttiği sorulara karşı özellikle belirir.
Hayat¸ özellikle modern yaşam¸ bu türden sorunların arttığı¸ insanı kuşattığı¸ onu çoğu zaman aciz bıraktığı için¸ bu ihtiyaç¸ dünden daha çok derinleşmiş ve büyümüştür.
Fakat biz biliriz ki¸ insanlığın onuru ve insanların öncüsü¸ efendisi olan¸ seçilmiş¸ övülmüş ve Allah'ın sevgilisi makamına yüceltilmiş olan Peygamberimiz¸ o günkü sade Arabistan yaşamındaki¸ yalın¸ apaçık sorunlar karşısında bile¸ dostlarıyla¸ arkadaşlarıyla istişare' etmiştir.
O'nun başkasına danışma¸ başkalarıyla danışarak¸ konuşarak karar vermesi¸ son derece ahlakî bir ilkeye dayanmaktadır.
Hatta¸ bir gün¸ dostları¸ kritik bir konuda¸ yanlış karar verse de¸ Efendimiz¸ çoğunluğun kararına saygı duymuş¸ sonuçlarını görmesine rağmen¸ bu ahlakî ilkeye sonuna dek bağlı kalmıştır.
Bir akıl¸ kuşkusuz tek başına gerçeği idrak ve ona muhatap olma konusunda yetkindir¸ lakin¸ bu¸ bireyin¸ başkalarının aklını da kendi aklına katmasına engel olmamalı¸ aksine¸ akıl da bunu gerektirmektedir.
Akıl odur ki¸ diğer akıllara da danışır¸ bilişir.
Biz¸ sizi¸ tanış¸ biliş olasınız diye¸ kabile kabile¸ farklı renk ve dillerde yarattık' anlamındaki İlahî uyarı¸ bu ilkenin esasını oluşturur.
İnsan¸ başkalarını ötekileştirmek yerine¸ adındaki eniş dost' manalarına uygun davranmak suretiyle¸ ünsiyet ve dostluk kurmak¸ ilişki geliştirmek¸ danışmak¸ sormak¸ akıl almak¸ akıl vermek¸ tartışmak¸ istişare etmek durumundadır.
İstişare denilen bu anahtar kavram¸ bize¸ hem ortak bir aklı işaret eder¸ hem de¸ içinde bizatihi bir ahlakî tutumu da taşır.
Bu tutum¸ insanın ne kadar akıllı olursa olsun¸ daima¸ başka akılları kendinden üstün görme ihtimallerini açık tutmasıyla da taçlanır.
Bunun dibinde yatan inanç ise¸ Allah'ın elinin bütün ellerin üzerinde olduğu' gerçeğidir.
Her el¸ madem Allah'ın elinin altında eşit ve özerk bir varoluş alanındadır¸ o halde¸ insanın kendisine bağışlanmış olan özelliklere güvenmemesi gerekir.
İstişare¸ bir tür danışma¸ tartışma¸ müzakere etme¸ düşünceleri takas etme¸ daha esenlikli ve daha doğru olanı bulma çabasıdır.
Bu tümüyle ahlakî bir çabadır.
Doğru'nun keşfi için yapılan her türden düşünce alışverişi¸ yanlış bir sonuca çıksa da doğru sayılmıştır.
İçtihat yapan¸ bunu sırf Allah'ın rızası için yaptığından¸ yanlış içtihatta bulunsa¸ bir sevap alır¸ isabet etse¸ onun manevi karşılığı daha fazladır ve bizim tartımızla tartılmaz.
İçtihatların ve yorumların değiş tokuş edilmesi ve eğip bükülerek¸ düzeltilerek¸ inceltilerek daha doğrunun¸ en doğrunun ortaya çıkarılması ve ona göre davranılması işi¸ insanın enis' niteliğinin gerçekleşmesidir.
İstişareye ilişkin çok sayıda ayet ve hadis vardır.
Efendimiz'in yaşamı¸ istişarelerle doludur.
Gerek kişisel gerekse ümmeti ilgilendiren sorunlarda O¸ daima¸ istişareyi¸ başkalarıyla konuşma ve tartışmayı seçmiştir.
Bu aynı zamanda toplumsal ve manevî idealleri ortak olan insanların¸ sıradan bir konuda bile uzlaşma ilkesinde toplanmış olduklarını da göstermektedir.
Uzlaşma' deyince bazı olumsuz çağrışımlar yapması bunu değiştirmez.
İstişare¸ insanın¸ kendi düşüncesinden¸ yanılması halinde vazgeçmesi anlamına da gelir.
Bu¸ doğru olanda uzlaşmadır¸ Hakikat'e teslim olmaktır.
Hakikat'e teslim olan¸ şeyleri teslim alır.
İslâm¸ esenliktir ve teslim olmaktır. İnsanın Allah'a teslimiyetidir.
İman¸ intisaptır¸ bağlanmadır.
O halde insan¸ önce bağlanır¸ sonra teslim olur¸ sonra her işinde kendisi gibi bağlanmış olanlara danışır¸ onların düşünce ve yorumlarına kulak verir.
Bir elin nesi¸ iki elin sesi¸ sadece bizim kültürümüzde varolan bir duyarlık değildir.
Aynı zamanda bir Çin atalarsözü olan bu ilke¸ aklın yolunun bir olduğu gerçeğini de ima eder.
Ama o aklın akıl olması gerekir.
Aklın¸ asli doğasından saptığı ve Hakikat'in kıyılarına savrulduğu zaman ve zeminlerde¸ birden fazla yanlış bir araya geldiğinde bir doğru etmez.
İstişare eden¸ danışan¸ görüşen¸ konuşan akılların akıl olma şartı¸ burada daha çok işler.
İstişarenin de sanırım böylesi bir gerek ve yeter şartı vardır.
Danışmanın¸ konuşmanın bir başka sırrı ise¸ verilen kararın (yanlış olması durumunda bile)¸ sonradan hem herkesi bağlayıcı hem de¸ danışılmayan¸ konuşulmayan düşünce ve karardan daha az acı vermesidir.
Madem ortak akıl budur o halde ona uyma durumunda çıkacak sonuçlara tahammül etme konusunda insan daha hazır hale gelmiş olacaktır.
Sadık YALSIZUÇANLAR
YazarÇağımızın büyük bilgelerinden Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin Divan¸ Hutbe ve Mektûbat'ından oluşan külliyatı¸ NasihatÇağımızın büyük bilgelerinden Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin Div...
Yazar: Sadık YALSIZUÇANLAR
Görmekten kasıt müşahadedir. Müşahade şuhud etmedir. Şuhut içgörüştür. İçgörü ancak kalple olur. Bu hikmettendir ki¸ 'bunda kalp sahibi olanlar için çok öğütler vardır' buyrulmuştur. Görmekten...
Yazar: Sadık YALSIZUÇANLAR
Tonton tavşan yavrularını gezdiriyordu. Onlara ormanı tanıtmaya çalışıyordu. - Yavrularım, ağaçlara, yapraklara, otlara bakın ne güzel. Kelebekler uçuşuyor dört yanda. Pamuk: - Evet. Kır çiçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi¸ görkemli eseri Divan'da şöyle der : "Sana matlûb sensin ey dil gayrı bir söz arama Sendedir ol görecek yüz taşradan yüz arama" İnsanın asıl dileği¸ aradığı¸ muhta...
Yazar: Sadık YALSIZUÇANLAR