ÇOCUKLARIN TEMEL EĞİTİMİNDE AHLAK
Ahlak; belli bir program dâhilinde öğrenilen ve zamanla hayat tarzı haline gelen davranış biçimleridir. Çocukların ahlaki eğitimi, temel eğitimin özünü teşkil eder. Bütün eğitim programlarının gayesi de son tahlilde bireyi ahlaklı bir insan haline getirmektir. Temel eğitimde ahlaki prensiplerin öğretilmesi, nasihat ve sözlü telkinlerden ziyade güzel örneklerin gözlemlenmesi şeklinde yapılır. Çocuk, yalan söylemeyi, kendisine verilen sözlerin tutulmamasından öğrenir. Dedikodu yapmayı, başkalarının arkasından konuşmayı, evdeki sohbetlerden dinleyerek öğrenir. Küfürlü sözleri, aile içindeki büyüklerinden veya sokaktaki arkadaşlarından duyar. Bencilce davranışları ve şiddeti de en yakınlarından müşahede ederek öğrenir. O halde, aile büyüklerinin her bakımdan çocuklara güzel örnek olmaları, en azından çocukların yanında söz ve davranışlarına daha çok dikkat etmeleri gerekir. Hiçbir zaman, o daha çocuk, bir şey anlamaz, diyerek çocukların yanında sorumsuzca davranmamak gerekir. Çocuk ailede ve çevresinde gördüklerine fazla bir anlam yüklemez fakat bütün görüp hissettiklerini gerekmesi halinde yapılabilecek normal bir davranış olarak algılar ve şuuraltına atar. Bunun sonuçları ilk gençlik yıllarında ortaya çıkar. Bir genç, küfürlü ve aşağılayıcı sözler lafın gelişi çok rahat bir şekilde sarf edebilirken bir başka genç, bunu kişiliğine yönelik ağır bir saldırı olarak telakki eder. Temel eğitimin gayesi, öğretmek değil, eğitmek ve bireyi hayata hazırlamaktır. İnsan eğitimi de, şartlandırma yöntemi ile bazı hareketlerin bilinçsizce tekrarı değil, iyi insan olmanın bir gereği olarak güzel söz ve davranışların bilinçli olarak ifa edilmesini sağlamaktır. Anaokulu ve ilkokul ile birlikte bağlayan temel eğitim sürenin temel gayesi de, eğitim çağındaki çocuğa, beşeri ilişkilerde gözetilecek medeni prensipleri, hakkını korumayı, başkasının hakkına saygı duymayı, öz saygıyı, medeni cesareti, dürüst ve ilkeli davranışların hayatın temeli olduğunu benimsetir. Bu eğitim sürecinde bazı çocuklara güzel bir söz, küçük bir ödül yeterli olurken bazılarını ikaz etmek, isteklerinden mahrum bırakmak ve psikolojisine zarar vermeyecek nitelikte cezalar da gerekebilir. Sık tekrarlanan bazı telkinler ve ikazlar çocuklar çocuk tarafından usanç verici bulunabilir fakat bazı ahlaki konular üzerinde hassasiyetle durulması o konunun çok önemli olduğunu da çocuğa hissettirir. Çocukken kazandığı değerlerin güzel karşılıklarını ilerleyen yaşlarda görmeye başladığında, eğitimine katkıda bulunanların değerini daha iyi anlar. Şöyle bir hikâye anlatılır: Babasının oğlum, ışığı açık bırakma, muslukları iyice kapat, eşyalarını gelişi güzel bırakma, kalkınca yatağını topla vb. telkinlerinden bıkan bir genç bir iş bulup ardından ayrı bir eve çıkmayı ve üzerinde disiplinin olmadığı bir yaşantıyı düşünür. İş başvurusu yapar, mülakata çağrılır. Mülakat için gittiği binanın girişinde hortumdan boşa akan bir su görür ve hortumu bir ağacın dibine kor. Bina girişinde, “Sınav yerine gider” yazılı bir kâğıdın ters döndüğünü görür, onu düzeltir, Bekleme salonunda gündüz aydınlık bir havada ışıkların yandığını görür ve kalkıp söndürür. Mülakata alındığında komisyon başkanının ilk sorusu, hazır mısın, seni işe ne zaman başlatalım, olur. Delikanlı şaşırır, ama henüz mülakat olmadım ki der. Komisyon başkanı, biz burada kimseye soru sormuyoruz, davranışlarını gözlemliyoruz, sen bina girişinden itibaren mülakatta idin ve mülakatı kazandın, der. Yani, ailede ve okulda sıkça tekrarlanan ve çocuk tarafından usanç verici bulunan bazı ahlaki öğretiler, ilerleyen yıllarda geçimini kazanacağı ve hayatını saygın bir birey olarak sürdüreceği bir davranış biçimine dönüşür.
Emine Büşra YÜKSEL
Yazarİnsanlar dünyaya ümmî olarak gelirler. Yani insanlar annelerinden doğduğunda bedenleri çıplak, beyinleri ve kalpleri saf, yalın, arı ve duru bir haldedir. İnsan, fıtratında yer alan hem iyiye hem de k...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Allah kâinatı/tabiî âlemi ve tabiî âlem içindeki varlıkları kusursuz bir plan ve mükemmel bir ahenkle yaratmış ve muhteşem bir işleyişe tabi kılmıştır. Çok uzaklara gitmeye ve bilimsel tetkikler yapma...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Millet; aynı inanç ve kültür etrafında toplanmış, aynı ülkü ve ideal peşinden giden ve aynı dili konuşan halk kitlelerine denir. Sıradan halk kitleleri; ortak dil, din, vatan, tarih, gelenek ve kültür...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Eskiden köyün birinde, komşuların kümesinden sürekli yumurta çalıp içen bir çocuk varmış. Köylüleri illallah ettiren bu çocuğun babası, civardaki bir âlime gider ve durumu anlatır: “Çocuğunun sadece k...
Yazar: M. Emin KARABACAK